Farkında mısınız?
Herşeyimizi Ankara'ya endeksledik.
Bunda şaşılacak birşey yok tabii...
Kıbrıs'taki kurulu düzen, yani statüko bir ucube yarattı ve o yapı TC'ye mahkum hale getirildi.
İsteyen bunun tersini iddia edebilir.
Ama sonuç bu ne yazık ki...
***
Son eyemlere bakın mesela...
Bir sendika 'don' koyuyor masaya ve bunu Ankara'ya postalıyor, KKTC hükümeti eliyle!..
Diğer eylemde bir örgüt TC Cumhurbaşkanı'na "kurtar bizi" diye pankart geriyor, KKTC meclisinin gancellisinde!..
Futbolcularımız birer birer TC Bölgesel Amatör Lig'e gitmee başlayınca bir başka hengame çıkıyor.
"TC kulüpleri KKTC futbolunu bitirir mi" tartışması patlak veriyor.
Hangi konu açılsa, bir ucu mutlaka Ankara'ya uzanıyor.
Giderek çok daha fazla bağımlı hale geliyoruz Türkiye'ye...
***
Bu ilişki biçimi sürdürülebilir değildir.
Ne ki toplumda bu cümleyi kuranlar arasında uzlaşı yoktur.
Ankara'ya don yollayanlar ve 'kurtaıcı' gözüyle bakanlar dahil olmak üzere bu durumdan kurtulmak için bir ortak çıkış yolu bulma gayreti yoktur.
Sanki Ankara bağımlılığı kanıkanmış, kabullenilmiştir.
Zira sadece entegrasyoncu sağ kesmlerin değil, solun önemli bir kesiminin de Ankara endeksli bir hale geldiği ortadadır.
***
Kıbrıs sorununa federal bir çözüm bulunmadan bu durumun değişme ihtimali var mıdır?
Bu soruya verilen pozitif yanıtlar vardır, lakin bugüne dek yapılan denemelerin tamamı sonuçsuz kaldı.
'Kendi ayakları üzerind durma' hedefine ulaşılamadı.
Bağımlılık ilişkisi daha da derinleşti.
Sermayeden emek piyasasına, medyadan siyasete, spordan sivil toplum alanına kadar her platformda Ankara'sız argüman, içinde TC'yle bağlantı kurulmayan slogan kalmadı.
Sağın da solun da düşünce sistematiğinde Ankara bağımlılığı hastalık haline geldi.
Destek olanarda da, şiddetle karşı çıkanlarda da...
Ankara'ya endekslilik sendromu mu bu?