Keskin bir acıdır her kayıp. İçine oturur. Çöreklenir yüreğinin üzerine. Sıkar, sıkar, sıkar, mideni, acı.
Mantık ile çözmeye çalışırsın önceleri. Uzun yaşadı, güzel yaşadı, şanslı bir hayatı oldu. Acı çekmiyor artık. Mutlu.
Mantık ile bir ilgisi yoktur ki duygunun. Mantıklı hiçbir açıklama geri getirmeyeceği gibi gideni, pek de merhem olmaz açık yarana.
Açıktır ve kanıyordur yaran. Dikkatini dağıtmaya çalışırsın sonra. İşe güce dalarsın. Toplayamazsın ki bir türlü dikkatini, toplanmaz. Ne dağıtması?
Geldiği gibi kabullenmeye karar verirsin sonra duygularını. Açıklamaya çalışmazsın, anlamazsın, yorumlamazsın, izlersin sadece. Birbiri ardına gelir farklı duygular, alır kabul edersin.
Kızarsın ‘üzülme, güçlü, dur’ diyene. Ölüm karşısında dahi güçsüz olma hakkım yok mu benim diye diklenirsin. Bir damla suda fırtınalar koparmaya hazırsındır artık.
Gerçeği kabullenmesen değişecekmiş gibi. Öfkeni başka başka yerlere yönlendirsen huzura kavuşacakmışsın gibi. Hırçın bir deniz gibi. Esersin, yağarsın.
Yüzyılların yorgunluğu üstüne çökmüştür sanki. Parmağını kımıldatacak gücü geçmişte nasıl bulduğunu sorgulamaya kadar götürürsün işi.
Anlamsız cümleler kurduğunu fark ettiğin an susarsın. Suskunluk hakim olur bir dönem gündüzüne, gecene. Yalnız kalmak istersin, sadece susmak için.
Dostların birikir etrafında, birlikte susmaya gelirler. Söyleyecek hiçbir şey yoktur ki. Minnetle dolar yüreğin, susarsın. Yutkunursun, sarılırsın, susarsın. Hıçkırıklarla susarsın.
Kayıpsındır. Elini ayağını dahi tanımazsın. İlgisiz gözlerle izlersin etrafını. Sabah güneşin doğuşu hatırlatır farklı bir güne uyandığını. Sen ne zaman uyuduğunu hatırlamazsın.
Hangi gündesin sayar sayar bulamazsın.
Dünya başka bir dünyadır. Baban gitmiştir. Babanın annesi gitmiştir. Çocukluğun gitmiştir artık. Büyümüşsündür. Ve sen büyümek istemiyorsundur.
Kendi bencilliğin ile başbaşa kalırsın. Kendine ağlıyorsundur artık. Yalnızlığına.
Sorgulama başlar derken. Neyin gerçek, neyin sudan, hangi gerçeğin önemli olduğunu irdelersin. Bütün sorunlarının saçmalığını düşünürsün.
Kafanı kurcalayan tüm dertlerin ölüm karşısında ne kadar da anlamsız göründüğünü fark edersin. Anlamsızlıklar deryasıdır gerisi, çırpınırsın, batarsın.
Yaşadığın dünyanın saçmalığını bir kez daha keşfederken, sıcacık dokunuşların, içten bakışların, kısa bir telefon konuşmasının, minik bir üzgünüm mesajının sihrine şaşarsın.
Ölümden başkasının yalan, anlamsızlıklar deryasının tek bir gerçeği olduğunu görürsün bir kez daha.
SEVGİ!