Sabah televizyonu açtım, adaylardan biri bu hükümetin aslında ne kadar başarılı olduğunu anlatıyordu.
Hükümet varmış gibi!
"Son 10 senenin en başarılı hükümeti" lafını duyduktan sonra spor kanallarından birine geçtim.
Fener'in hocası gidecek mi kalacak mı meselesi daha enteresan geldi.
***
Bir şaşa, bir tören, bir gösteriş "Mali İşbirliği Anlaşması" imzalandıktan 2 ay sonra ortaya çıktı.
Bakanlar da gördü böylece, vekiller de (!)
Protokolü “TC Resmi Gazete”den okuyabildi bu ülke insanı…
Böylesi bir "aciz" yönetimden söz ediyoruz.
Seçilmeden atanan imzacıların ne etkisi oldu bu süreçte ne de yetkisi…
"Yapay Hükümet" ve "mış gibi" Başbakan!
***
Protokolün özeti şu: Anlaşma değil yönetim devri!
Bir “mali işbirliği anlaşması” içerisine adanın fethi niye girer?
1571 Osmanlı idaresi diyor, 2023 mali protokolü (!)
Kıbrıs’a olan ilginin temeli de özetlenmiş:
"Doğu Akdeniz'deki petrolün bölge dışına naklinde en ekonomik ve stratejik seçenek, pazar ve transit ülkesi olarak Türkiye'dedir."
Gazımızı seviyorlar şimdi!
***
Türk Lirası’nın değer kaybına yönelik ödediğimiz bedelin telafisi anlaşmada yok.
“Kur” yok ama “fetih” var gönlünüzü ferah tutun!
Bir ara “dijital TL”ye geçecekti bunlar, anımsayınız.
Böyle giderse “damga pulu” yerine geçecek TL!
Parası olanın derdi yok elbette hatta onların keyifleri yerinde, düşünsenize, mevduatların yüzde sekseni döviz...
Kıbrıslı deyimiyle “maldar” insanların tuzu kuru…
Siteleri var, villaları, ihtişamlı evleri, konforlu hayatları, döviz mevduatları ve bir de yoksulun sırtından büyüttükleri statüleri, makamları, havaları…
***
Güneyden euro getireni de düşünmüyorlar.
Bir ara “geçiş noktalarını iyileştirmek” için protokol imzalamışlardı.
Ticaret Odası, Sanayi Odası, ekonomik örgütler, güya hükümet…
Yine bir şaşa, reklam, demeç, poz, iletişim falan…
Meğerse o protokol de iptal olmuş.
***
“Mali Protokol”a göre ne yapılacaksa Türkiye’nin izni ve onayı gerekiyor şimdi…
İstihdam için bile iki ülke teknik heyetlerinin mutabakat şartı var.
Kendi yandaşları arasında bölüştükleri geçiciler hariç (!)
***
Para gelecek ya…
O da “Ankara ihaleleri” üzerinden…
Kendi işletmelerine!
Yeni yeni vergiler gelecek size, yeni yeni harçlar…
Mali İşbirliği Anlaşması’nda Öğretmenler Yasası’nda değişiklikten söz ediyorlar örneğin...
Ne ilgisi varsa…
***
Kıbrıs adasının kuzeyinde yaşayan bir genç kendi ülke kimliğiyle uluslararası topluma nasıl erişecek, nerede iş bulacak ve kendine nasıl bir gelecek çizecek bu protokolde yazmıyor.
Elinde üniversite diploması 11 bin 800 lira asgari ücretle çalışan bir gence diyorlar ki, 20 bin sterlin peşinat getir, her ay 18 bin lira da taksit ver, 60 bin sterline de ev bulursan, gözün aydın!
Öyle öyle!
Gözün aydın Kıbrıs!
Güç sizde!
Dünyada bir yerde olmak
Bellapais Manastırı'nda Kıbrıs Sanat'ın gecesine katıldım ve çocukları, gençleri, yetişkinleri izledim sahnede...
İyi ki sanat var.
Bellapais Manastırı, Soli ve Salamis Antik Tiyatrosu gibi yapıları iyi ki inşa etmişler yüzyıllar önce...
74 sonrası talan düzenine kalsaydık eğer ne bir salon bulacaktık müzik dinleyecek, ne oyun izleyecek tiyatro...
Elbette haksızlık yapmayalım, Güzelyurt'ta ODTÜ Salonu'nu çok beğendim, yıllardır onca etkinliğin yükünü çeken Lefkoşa'da YDÜ Sahnesi var, AKM, Mısırlızade, Mağusa Kültür Kongre var.
Bunların hiçbiri konser ya da tiyatro performansı için inşa edilmedi.
Ne akustiği iyi ne de sahnesi...
Maalesef...
***
Kıbrıs Sanat, 18’inci Yıl Konseri’ni yaptı.
Özel bir sanat merkezinin, hem de tümü profesyonel bir kadroyla 18 yıl ayakta kalması başlı başına bir başarı öyküsü zaten…
İki sanatçı Gözlem Özdeğirmenci ve Turgay Hilmi'yi kutluyorum bu anlamda...
Gözlem ve İzlem, Girne'de bizim mahallenin muhteşem ikizleriydi...
Çocuk yaşta konservatuara gitmişlerdi, yatılı...
Yıllardır harika çocuklar yetiştiriyorlar, bilinçle, özenle, tutkuyla…
***
Gecenin asıl sürprizi “Vox Africa Korosu” oldu.
Kıbrıs’ta farklı üniversitelerde okuyan Afrika kökenli öğrenciler, Kıbrıslı çocukların eşliğinde şarkılar okudu.
Girne’de sahnelen Rusça oyunu yazmıştım dün…
Bu kez Afrikalı öğrenciler, Türkçe şarkı söyledi.
Kamran Aziz’in “Kıbrıs’ım” şarkısını dinledik, “Vox Africa Korosu”ndan…
“Kıbrıs bir ada mıdır, cennetten parça mıdır” sözleriyle iç çektik.
Onca kirlenmeye, çürümeye, köhneliğe, yalana karşı yeniden sanata sarıldık.
***
Duygusal anlar da yaşandı tabii…
Kıbrıs Sanat ailesinde 5 yaşında keman eğitimine başlayan Sesil, 11 yıl birlikte çalıştığı eğitmeni Gözlem Özdeğirmenci’yle sahnede vedalaştı.
Eylülden itibaren eğitimine Lyon Konservatuarı’nda devam edecek.
Sahnedeki kucaklaşma kendi yürek tınısını üflüyordu manastırın taşlarına…
Kıbrıs’ın, dünyanın, insanlığın ezgilerini dinledik birlikte…
Dünyada bir yerde olduğumuzun farkına vardık.
Oldu mu şimdi?
İşin yasal ya da diplomatik utancını geçtim.
Devlet, makam ciddiyeti falan hiç konuşmuyorum.
Tatar, Türkiye’ye gitmiş de…
Vekalet bıraktığı Töre de gitmiş.
O giderken kimseye vekalet de bırakmamış.
Böylece ülke ‘Cumhurbaşkansız’ kalmış.
…
Bir eksiklik hisseden ya da fark eden oldu mu?