Parmaklıklar ardında kalan yaşamlara bu hafta ‘tecavüz’ suçundan hüküm giymiş Ahmet Arıcıoğlu ile devam ediyoruz. Cezasının üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen “suçsuz” olduğuna inanıyor…
Didem MENTEŞ
Tecavüz suçundan dolayı ceza alan bir isim Ahmet Arıcıoğlu… Ülkede tepkiyle karşılanan, hiçbir zaman hiçbir koşulda hoşgörüyle bakılmayacak bir suçtan mahkum olduğunun farkında… 9 yıl yaptığı suçun cezasını çekmekle yükümlü… Ancak 5 yıl geçmesine rağmen suçsuz olduğunu iddia ediyor. “Ben İngiliz arkadaşımla cinsel ilişkiye girdim, başkaları gibi küçük bir çocuğa ya da kendi öz çocuğuma tecavüz etmedim" diyerek iftiraya uğradığını ileri sürüyor.
“Ben suçsuzum”
Cezaevine düşmeden önce esnaflık yaptığını ve belli bir çevreye sahip olduğunu anlatıyor Ahmet Arıcıoğlu. “İnsanlarla ilişkilerim çok iyiydi. İyi bir iş ortamım vardı ama bana iftira atıldı” diyor. Normal bir hayatı olduğunu ama bir oyuna kurban gittiğini öne sürüyor… Ve bir gece de hayatının farklı bir yola saptığını aktarıyor… “Bana bir oyun oynanandı, içkimin içine hap atıldı. Sadece kan testi alınıp, bayanda bir örnek bulup beni mahkum ettiler. Bunca yıl geçti ve bunu ısrarla söylüyorum” diyor.
“Pişman değilim”
Ahmet Arıcıoğlu, cezaevine yolu düştüğü için üzgün olduğunu söylüyor. “Üzgünüm ama pişman değilim” diyor… “Ben pişman değilim. Çünkü tecavüz etmedim. Ne küçük bir çocuğa ne de kendi öz çocuğuma… Tecavüz etmedim" diyerek savunuyor kendisini. Yüksek Mahkeme’de istinafa gittiğin ancak cezasının düşmediğini belirtiyor Arıcıoğlu ve ısrarla “Ben suçsuzum” diyor. Parmaklıklar ardında suçsuz yere 5 yıldır yattığını iddia ediyor.
“Özledim…”
Cezaevinde çok şeyleri özlüyor mahkumlar… Herkesin özlemi kendine herkesin özlemi farklı… Ama ortak nokta ise ‘aile’. Ahmet Arıcıoğlu da ailesini özleyen mahkumlardan… Özellikle hasta annesi ile yaşamından çok şey kaybettiği, büyüdüğünü görmediği çocuğuna özlem duyuyor.
“Neleri özlemedim ki? Benim evde hasta anam vardır. 10 yıldır görmediğim bir çocuğum var. Annemi özledim, ailemi özledim, çocuğumu özledim. Kendi iş ortamımı özledim. İnsanlarla eski diyaloğumu özledim. Evdeki yemeklerimi özledim… Kebap yemeği bile özledim…”
“Mahkumlara sahip çıkılmalı”
Ahmet Arıcıoğlu, cezaevinde dülger atölyesinde masa, sandalye ve dolap gibi işler yaparak vaktin geçtiğini söylüyor. Cezaevinden çıktıktan sonra buradaki kazanımların kendine ders olacağının farkında ama sıkıntıları olduğunu da aktarıyor.
“Cinayet ve tecavüz suçlarından ceza alanların şartlı tahliyeden yararlanamamasını anlıyorum ama ıslah olan kişilere şans verilmesi gerekir diye düşünüyorum” diyor. Hükümetin bu insanlara sahip çıkmasını, iş olanağı sağlamasını istiyor.
İş endişesi yaşıyor
“Cezaevinden çıktıktan sonra insanların bizlere potansiyel suçlu gözüyle bakılacak. Evet bir suç işledik cezamızı da çekiyoruz. Ama bir de devlet vurmamalı” diyor… “Adalet yok burada” diyerek de tepkisini dile getiriyor. Gençlerin iş bulamadığını ve yurt dışına göç ettiğinden söz eden Arıcıoğlu, “Onlar kaçıp giderken biz nasıl iş bulalım” diyor.
İnsanları dışlamak yerine topluma kazandırılmasını isteyen Arıcıoğlu, “Ben cezaevinden çıkan mahkumların ellerinden tutarak doğru insanlarla tanıştırmak, iş olanağı sağlamaktır. Ancak bu şekilde toplumun içinde yeniden yer bulabiliriz.
Cezaevi şartları
Cezaevinde şartların çok da iyi olmadığını söyleyen Ahmet Arıcoğlu, bazı eksiklerin giderilmesi gerektiğini aktarıyor. Arıcıoğlu, “Demirler çürüdü, sular soğuk, haftada 2 kez sıcak su bulabiliyoruz. Gece soğuk giriyor. Sobalar odaları ısıtmıyor. Müdürümüz elinden geleni yapsa da Hükümetin yardımına ihtiyaç duyuluyor. Ceza almış olsak da bunun içinde yatanlar insandır. Her gün bezelye yenir mi? Yemeklerimiz yenilmiyor. Kurallar katılaştı ona da tamam dedik. Bazı şeyleri getirmemize izin vermiyorlar” şeklinde sözlerini tamamlıyor.