Antalya’da Karar Anı: Ödüller 12 Ekim gecesi sahiplerini bulacak

61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 11 Ekim Cuma gün sonu itibarıyla heyecan dolu bir film gösterimleri serüveninin sonuna geliyoruz.

Murat OBENLER/ANTALYA
61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 11 Ekim Cuma gün sonu itibarıyla heyecan dolu bir film gösterimleri serüveninin sonuna geliyoruz. Festivalde 10 Ekim Perşembe günü de heyecan verici filmler ve film ekipleri şehrin birçok bölgesindeki salonlarda seyircilerle buluşurken festival kapsamında gerçekleştirilen üç günlük geniş katılımlı ve çok geniş yelpazede bir konu başlığı ve oturumların yer aldığı “Sinema Çalıştayı” da Perşembe günü yapılan açılışla başladı.
 

Evci: “Sinemayı seviyorsanız her alanında bulunmak keyifli”
Festivalde dün Ulusal Yarışma kapsamında Selim Evci imzalı “Savrulan Zaman” seyirci karşısına çıktı. Film sonrası yapılan söyleşiye; filmi yazan, yöneten ve başrolde oynayan Selim Evci ile oyuncular Özge Gürel, Beste Bereket, Nihan Okutucu, Arın Kuşaksızoğlu ve Billur Melis Koç katıldı.
Evci, “Sinemayı seviyorsanız her alanında bulunmak keyifli. Oyunculuk konusunda çok zorlandım ama keyifli oldu, reji tarafında da beni çok zorladı. Ama bir deneyimdi, onu tatmak istedim”
“Nuri Bilge Ceylan, Zeki Demirkubuz ve siz; başrol oynadığınız filmler, kadın erkek ilişkileri üzerine. Neden tam da bu konuda yönetmenler oyunculuk tarafına geçiyor?” sorusuna ise Evci, “En zor soru! Belki yaralar, ilişkiler üzerinde tedavi yöntemi gibi olabilir. Belki onlara bir merhem sürme isteğiyle karşımıza çıkıyor” cevabını verdi.
Oyunculardan Nihan Okutucu, Alper karakterini yorumlaması istendiğinde şunları söyledi: “Alper gibiler var. Hepimizin hayatına girdi Alper’ler. Atsan atılmaz satsan satılmaz bir profil ama onu da hayatımızda tutmaya çalışarak demek ki bizim de beslendiğimiz bir taraf var diye kendime de dönüp, kendimi de tanımama alan açan bir karakter bence Alper -ya da Alper gibiler- diyebilirim”
Oyuncu Beste Bereket ise “Tek bir cümle seçebilecek olsaydım herhalde; mutluluğun bir seçim ya da bir kabulleniş olduğunu söylediğim bir yer vardı filmde. Bence bu film ve hepimizin hayatları özelinde kabullenmek ve bir şekilde bazı şeyleri görmezden gelmek gerekiyor galiba ilişkilerin yürüyebilmesi için. Çünkü yaptığımız şey, bir şekilde, tutunmak. Birbirimize tutunmak, ilişkimize tutunmak, alan açmak”
 

İşler: “Burjuvalar yaşam enerjimizi de çalıyorlar”
Ulusal Uzun Metraj Özel Gösterim kapsamında seyirci karşısına çıkan “Evcilik” filminin ekibi, gösterim sonrası seyircilerin sorularını cevapladı. Söyleşiye senarist- yönetmen Ümit Ünal, ortak yapımcı ve oyuncu Nejat İşler ve oyuncular Deniz Işın ile Selen Uçer katıldı. Projenin ortaya çıkışını Ünal, şu sözlerle anlattı: “Nejat bir yıl önce bana yapımcılık yapmak istediğini, bağımsız projeler üretmek istediğini anlattı ve ufak bütçeli bir proje var mı? diye sordu. Ben de Evcilik’i anlattım. Tamam çekiyoruz, dedi. Yaklaşık 10 senedir bekleyen bir senaryoydu, Nejat olmasa muhtemelen bu film olmazdı.
 

İşler: “Oyuncu olarak risk almadan aynı hikayeleri anlatan insanlardan sıkıldım”
Yapımcılığa geçmesini “Kötü komşu ev sahibi yapar” diye özetleyen Nejat İşler ise süreci şöyle anlattı: “Risk almadan aynı hikayeleri anlatan insanlardan sıkıldım oyuncu olarak. Ben bir rol beğenmişsem riske girmek istiyorum. Paramı alayım işime bakayım değil ortak olayım, zarar edersem de tamam. Burada sevdiğim hikâye şuydu; kağıt üstünde her şeye sahip olduğunu sanan burjuvalar geliyor ve kağıt üstünde hiçbir şeyi olmayan bir çiftin, sadece yaşam sevinci olan bir çiftin, yaşama sevincini bile çalıyorlar! Yani burjuvalar her şeyi çalabileceklerini sanıyor”
 

Maryam bu klasmanda iddialı
Günün Uluslararası Yarışma filmlerinden “Maryam” gösterimi sonrasında söyleşiye, senarist- yönetmen Elçin Musaoğlu, yapımcı Suat Köçer ve görüntü yönetmeni Orhan Abbasov katıldı. Hikayeyi, İranlı yönetmen bir dostundan esinle kaleme aldığını söyleyen Musaoğlu, Suat Köçer’in de yapımcı olarak katılmasıyla projeyi hayata geçirebildiklerini söyledi. Köçer: “Hikaye çok hakikatli bir mesele üzerine kurulmuş; aslında bir baba kız hikayesi ama aynı zamanda bir geri dönüş hikayesi, bir anlamda kendini adama hikayesi.” Filmin 4:3 formatında çekilme sebebi sorulduğunda Abbasov : “Aslında mantıken verilmiş bir karar değil. Senaryoyu okudukça ve Elçin hocayla tartıştıkça hep içimde klostrofobik bir sıkılmışlık hissi vardı ve 4:3’ün bu duyguyu ve ambiyansı çok daha iyi taşıyacağını düşündüm. Bir yandan da her seçimin fazla matematiksel olacağı korkusu da vardı. Ama bu filmde bu riskin çok fazla olmayacağını düşündüm. Çünkü Elçin hocanın çok kendine özgü ve farklı bir yönetmenlik yaklaşımı var”
 

Toksik erkeklerle empati kurulmaz!
Özel Gösterim kapsamında seyirciyle buluşan “Turbo” filmi gösteriminin ardından filmin yönetmeni ve ortak senaristi Cem Özüduru, senaristi Ozan Ağaç, görüntü yönetmeni Ender Ercan ve oyuncularından Umutcan Çetinkaya seyirci karşısına çıktı.
“Toksik adamların bir gecesinde gerçekten ne kadar çıplak, ne kadar güvensiz ne kadar korkunç olduklarını ama bizden daha fazla kendilerini korkuttuklarını, içlerindeki hastalığı ne kadar derinlemesine görebiliriz derken ortaya çıktı hikaye” diyen Özuduru’ya Ağaç, şöyle eşlik etti: “Kendi yarattıkları cehennemde kendilerine zarar verdikleri dünyanı bile isteye kurduk çünkü bizim çok rahatsız olduğumuz ve üzerine bir şeyler söylemek istediğimiz bir durumdu. Kuvvetli kadın karakterler ve özellikle kadınların tiradı, bizim için çok önemli. Toksik erkeklerden birini canlandıran Umutcan Çetinkaya ise “Zorlu bir set süreciydi” derken oyuncu olarak bu tiplerle empati kurmanın zorluğuna dikkat çekti. Yönetmen de aynı konuyu şu sözlerle açıkladı: “Yazmaya başladığımız andan itibaren ilk söylediğimiz şey; bunlar kesinlikle empati kurulması gereken karakterler değil! Onlarla empati kurmak bana sanki ılımlı bir şey çağrıştırıyor yani ‘ha aslında böyle böyle çocuklarmış’ gibi. Empati kurmak diyemem ama bazı noktalarda karakterin sadece sonucu gördüğümüzde onun nereden kaynaklandığını anlamak, tümörün nereden kaynaklandığını anlıyor gibi olmak gibi geliyor bana”
 

“Aşk duyuyorsanız belgesel yapın”
Ulusal Belgesel Yarışması’ndaki “Kadranı Olmayan Saat” ekibi, gösterimden sonra seyircilerin sorularını cevapladı. Söyleşiye; yönetmen Fatma Karakuş Kaçmaz ve görüntü yönetmeni Serkan Kaçmaz katıldı. Kaçmaz, “Israrla belgesel yapmak istiyorsanız, son kararınız buysa öncelikle bol bol belgesel-kurmaca film izlemeniz gerekiyor. Bu sadece bir aşk işi, belgesel yapmak istiyorsanız aşkla devam edin.”
 

Antalya’dan en geniş katılımlı Sinema Çalıştayı
Sinemanın güncel sorunlarının çözümüne katkıda bulunmak amacıyla meslek örgütleri, dernekler, sendikalar ve sinema akademisyenlerini bir araya getiren, 61. Festival kapsamında gerçekleştirilen “Sinema Çalıştayı” başladı. Türkiye’de sinemanın güncel sorunlarını farklı başlıklar altında ele alındığı “Sinema Çalıştayı” başladı. Açılışa Antalya Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri ve festival idari direktörü Av. Cansel Tuncer, Sinema Çalıştayı Düzenleme Kurul Başkanı, İstanbul Kültür Üniversitesi, Radyo Televizyon ve Sinema Bölüm Başkanı Perihan Taş Öz, Çalıştay Düzenleme Kurul Başkanı, yönetmen ve senarist Aydın Sayman ve festival sanat direktörü Deniz Yavuz katıldı.
Öz: “Çalıştay kapsamında 22 üniversite, 9 meslek birliği , 7 dernek , 3 sendika, çeşitli bakanlık ve ilgili federasyon ve vakıf temsilcileri bir araya geliyor. Bu yönüyle Türkiye’de şimdiye kadar gerçekleşen en geniş katılımlı farklı kurum temsilcilerinin bir araya geldiği kapsayıcı niteliği öne çıkan bir çalıştay olacak. En basit anlamıyla bir borcumuz olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de sinema alanının söz sahipleri olarak karşı karşıya değil bir araya gelmeye, sorunları çözebilmek için birlikte adım atmaya ihtiyacımız var. Bilgimizi ve emeğimizi dayanışmayla örüp çoğaltmaya ihtiyacımız var. Her birinizin önemli bir emanetin taşıyıcısı olduğunu düşünüyorum.”

Kültür & Sanat Haberleri