Efendim, ara seçim değil, erken genel seçim yapılmalı!
Çok doğru bir saptama!
Ama iktidar, koltuktan hoşnut ve kimse oturduğu yerden kalkmak istemiyor...
-*-*-
Anayasa da ne diyor?
“Ara seçimi yapacaksınız bullim”!
-*-*-
Ara seçim yapılacak!
Ve her adayın, her bireyin şansı eşit...
Çoğunluk sistemiyle seçime gideceğiz!
En yüksek oyu alan aday, KKTC Meclisi’nin 50’nci vekili olacak...
-*-*-
Katılım oranı düşük olur!
Doğru bir tahmin!
Haliyle iyi örgütlenen, çok çalışan, çok harcayan şanslıdır!
-*-*-
CTP ve UBP’nin adayları en şanslıdır...
Neden?
Çünkü her iki partinin güçlü tabanı ve sağlam örgütleri var!
Sanırım herkes bu saptamaya katılıyor!
-*-*-
Peki başka?
Ciddi anlamda popüler bir adayın da çok şansı var!
Cumhurbaşkanlığı seçimindeki gibi!
Mustafa Akıncı, TDP’nin veya TKP’nin desteklediği güçlü bir adaydı ve apaçık ortadadır ki Türkiye’nin ve bazı iş insanlarımızın parası dökülmeseydi, Akıncı ikinci turda seçimi rahat kazanacaktı!
-*-*-
O günler geçti!
Kimisi Ersin Tatar’ı partilisiydi, yakın arkadaşıydı yürekten destekledi; kimisi ise para dolu kürekten!
Sonuç fiyasko oldu ki o da ayrı bir mesele!
Takke düştü kel göründü!
Çok az insan, bu seviyede bir seviyesizliği önceden görebilmişti!
Kıbrıs Türk toplumu tarihinde belki de ilk kez lidersiz bırakıldı...
Üç kuruşluk Türkiyeli ajanlar, Tatar’ın “patronu” haline getirildi, toplumsal varlığımızın itibarı yere serildi ve siyasi anlamda her konuda çamura saplanıldı!
-*-*-
Ha ara seçime geri dönecek olursak, “Sol yine bölündü” türküsünü bir kez daha dinlemeye başladık!
Bu “tespit” veya bu “iddia” komiktir!
Çünkü, “sol yine bölündü” diyenlerin büyük çoğunluğu, CTP’nin diğer sol parti ve örgütlerle arasında çok büyük oy farkı olduğunu görmezden gelip; “biz aday gösterelim, CTP de çok affedersiniz ama eşek gibi desteklesin” noktasındadır!
Bir teki de çıkıp, en azından, “CTP’li adayı destekleyelim” demek istemiyor nedense!
-*-*-
Her dileyen kişi aday olmalı...
Egosu var yok, oy potansiyeli yüksek ya da değil hiç fark etmez; “ben bu işi yaparım” diyen kadın ya da erkek elbette aday olma hakkına sahiptir...
Yasal şartlara uygunsa tabii ki!
-*-*-
Bir vekil neyi değiştirecek?
Doğru bir soru!
Hiç bir şeyi değiştirmez!
Ancak, katılım oranına bakılmaksızın, mesela iktidar ortakları UBP, DP ve YDP’nin oy oranları çok ciddi anlamda düşükse; hele hele DP ve YDP “baraj altı” bir orandaysa, hükümetin istifası gündeme gelebilir...
CTP, ciddi oy farkıyla seçimi kazanırsa, yine erken seçim ve haliyle hükümetin istifası için bastırma gücü artar!
-*-*-
TDP’li bir adayın veya her hangi bağımsız kişinin seçimi kazanması da erken seçim baskısı oluşturabilir...
-*-*-
Bu görüşlere, yorumlara eminim herkesin ekleyeceği dahaları vardır...
Bu iddiaların doğru olup olmadığı konusunda da farklı görüşler bulunmaktadır...
-*-*-
Ancak ister ara seçim olsun, ister erken genel seçim, genel seçim, yerel seçim, cumhurbaşkanlığı seçimi; toplumu asıl ilgilendiren “geleceksizlik”tir!
Seçime değil; Kıbrıs sorununda siyasi çözüme ihtiyaç olduğu gerçeğidir...
-*-*-
Kıbrıslı Türk toplumu tüketilmiştir...
Yerine “Kıbrıs Türkü” diye bir kavramla yeni bir “halk” yaratılmak istenmektedir.
Bu halka da “devlet” kazandırmaya çalışmak gibi bir “imkansız” taleple, “çözümsüzlük de bir nevi çözümdür” diyerek, ortamdan rant elde edilmesi dışında bir iş yapılmamaktadır!
-*-*-
En acı gerçeklerden biri, nüfusun ciddi anlamda değiştirildiği ve bunun toplumun ve Dünya’nın umurunda olmadığı gerçeğinin her geçen gün daha çok gözle görülür hal almasıdır...
-*-*-
Bu noktadan olayı ele alıp da yola çıkacaksak, “50’inci sandalye için solda birlik” aramak yerine; “Kıbrıs’ta siyasi çözüm için ortada birlik” en doğru olandır. Hatta tek doğrudur!
İnsaf!
Çok sevdiğim bir doktor ağabeyim aradı...
Lefkoşa’da Belediye’nin yaptığı zamdan bahsetti...
-*-*-
Fiyat artışı tabii ki normaldir...
Her ülkede olabilirdir, olmaktadır...
Ancak, doktorumuzun kliniğine gelen iki faturadaki fark yani “zam” oranı inanılmaz!
-*-*-
Lefkoşa Türk Belediyesi’nin bir önceki ay ve geçtiğimiz ay doktorumuza gönderdiği iki “hesap bildirimi”ni inceledim...
Bir önceki ay “genel toplam” 350 TL civarında...
Bu ay gelen “hesap bildirimi”ndeki “genel toplam” ise bin 565 TL kadar...
-*-*-
Yüzde 350 oranında bir artış!
Bu da demektir ki doktor, kliniği için yılda yaklaşık 20 bin TL ödeyecek...
Bu 20 bin TL’nin 15 bin TL’si “Temizlik resmi” yani temizlik bedeli olarak alınacak...
“Hesap bildirim” belgeciğinden anladığım kadarıyla geriye kalan 5 bin TL ise su, kanalizasyon ve şebeke sayaç bakım ücretleri olarak ödenecek...
-*-*-
Bütün iş yerleri ve konutlarda benzer artışlar yaşanıyor...
Ve haliyle başkent, ne acıdır ki “yaşanmaz” bir hal alıyor...
-*-*-
Evet, her şeyin fiyatı arttı...
Evet, bir miktar artışın belediyenin faturalarına yansıması da kabul edilebilirdi...
Ama yüzde 350’lik artış için “insaf” demenin dışında yapabileceklerimiz olmalı!
Turkcell bünyesindeki BİP uygulaması yeni bir hizmet başlattı... BİP Acil Durum Butonu... Telefonunuzdaki BİP uygulamasını kullanarak, 112 Acil, 155 Polis, 177 Orman Yangını ve 101 Sivil Savunma’ya “tek bir dokunuşla” ulaşabileceksiniz... Ayrıca internete bağlı olmasanız bile “Bluetooth” uygulaması ile 300 metreye kadarki alanda çevrenizde olan kişilerin BİP uygulamalarına sesli ya da yazılı acil durum mesajı atabileceksiniz... Efendim, Allah o günleri asla göstermesin ama acil durumlarda buna çok ihtiyacımız olabilir...