Aralık ayı – Üç Yıldönümü

Erdinç Gündüz

21 Aralık

21 Aralık 1963, Kıbrıs adasında bir dönemin kapandığı yepyeni bir dönemin başladığı gündür.  1963 Aralık ayı.  Patlamaya hazır bombanın patladığı tarihtir….  Perde gerisinde oynanan oyunların su yüzüne çıktığı, silahların, bombaların, ölümlerin, katleamların, acıların  ve daha  neler nelerin yaşanacağı bilmem kaç yılın başlangıç tarihidir…. Yeni bir yıla umutlarla girmeye hazırlanırken, insanların, kin, nefret aşılarıyla yönlendirildiği tarihtir…

Yaşayanlar, anlatmaya, yazmaya devam edecektir. Daha bilmem ne kadar yıl daha…

Bayrak Radyosu

Yıl 1963… Aralık ay sonu… Bir yandan silahlı çatışmalar devam ederken bir yanda da, sıfır noktasından bir Türk radyosu yaratmaya çalışanlar var Lefkoşa’da.   Tüm zorluklar ve yokluklara karşın, bir yolunu buluyorlar ve yıllarca Kıbrıs Türk toplumunun sesi olacak bir radyoyu devreye sokmayı başarıyorlar.  Ve ilk anons: “Bayrak Bayrak Bayrak… Burası Bayrak Radyosu-Kıbrıs Türk Mücahidinin Sesi”…

25 Aralık günü ilk kez yapılan bu anons sonrasında, tüm sıkıntılara karşın bir ‘büyüme-güçlenme’ süreci başlıyor. Önce, kısa-dalga yayınları, ardından, orta-dalga yayınları… Ardından ikinci bir kanal… Ardından 1974 Savaşı… Ardından TV… Ardından ‘Kurum’…

***

25 Aralık 1963’ten bu yana, yarım yüzyılı aşkın bir süre geçmiş durumda.   Büyüyerek gelişmiş olan ‘Bayrak Radyosu’ bugün hala K.K.T.C.’nin resmi sesi olmaya devam ediyor.

***

İkinci Kuşak diyebileceğim Bayrak Radyosu çalışanlarından biriyim.   Gün, ‘Şöyle olabilirdi…” ,  “Böyle olmamalıydı…” konularının tartışılacağı gün değil.  Gün, yaşamımın en güzel yıllarının geçtiği BRT Kurumu ve Bayrak Radyosu’nun kuruluş yıldönümünü kutlama  günü.

Daha nice yıllar BRTK…..

Raif

Geçtiğimiz Cumartesi  günü (26 Aralık),  Raif’in ölüm yıldönümü idi. O berbat günü düşünürken bir sürü anı takılıverdi aklıma.  “Şu da olduydu…” ; “Bu da olduydu…”; “Şöyle dediydi….”; “Böyle dediydi…” ... Zaman zaman gülümsedim, zaman zaman hüzünlendim….

***

Raif özel bir arkadaşımdı, sırdaşımdı. Çok okur, çok araştırır, çok yazardı.  Özellikle Ankara’da birlikte geçirdiğimiz iki yıl içinde, politik görüşlerinde de önemli değişiklikler olmuştu.  Frenlemekte zorluk çektiği bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile ‘müzik’ tek mola aracıydı.  Her ama her konuda sabahın erken saatlerine kadar süren müzikle karışık sohbetlerimiz, tartışmalarımız olurdu.

Zaman çok hızla akıp geçti. Çok uzun bir süre oldu ve ama,  ‘bir şeyler’ yaşadıkça hep anmaya devam ediyoruz Raif’i. Etmeye de devam edeceğiz.

Hep ışıklar içinde kal Raif… Seni hiç unutmadık, unutmayacağız


Sokak Ağzı

“En büyük siyasi partimizin büyük kongre showu gerçekleşti. Show içinde show vardı. Güya, delegelerin iradesiyle bir de Başkan seçtiler kendilerine. Gurur duyabilirler.”

***

“Çok merak içindeyim, UBP’liler, hem ülkede hem de partileri içinde  olup bitenlerden huzurlu mudurlar ?”

***

“Restoranlarda yemek yerken virus kapma tehlikesi, yok da, bir köşede müzik varsa, müzikten virus kapma tehlikesi mi var ? Anlayamadım. Bir anlayan varsa açıklar mı lütfen ?”

***

“Kumarhaneler harıl gürül yılbaşı kutlamasına hazırlanıyorlarmış.  Hem de müzikli, şarkıcılı. Corona girmesin diye kapıları da kilitleyeceklermiş. Duyduk duymadık demeyin.”

***

“Ey ahaliii….Müjdeler olsun. Virüsün nasıl ve nereden bulaştığı KKTC de keşfedildi. Canlı Müzikmiş meğerse.”

***

“Bakan Arıklı, spor ambargosunu kıracakmış. Sporseverler sevinçten havalarda. Çok yakında Girne 20 Temmuz Stadında Beşiktaş-Türk Ocağı maçı seyredecekler.”

***

“Anlayamadığım şu: Hüseyin Özgürgün eğer masumsa neden soruşturmanın yapılmasına izin verilmiyor ? Eğer suçluysa neden unutturulmaya çalışılıyor ?”


Anlayana

“Hayvanları çok severim. Ama dört ayaklı olanlarını.” (Raif)