Facebook’un harika bir özelliği var, “Memories/Hatıralar” diye ve o gün bir yıl önce, 2 yıl önce, 5 yıl önce, 8 sene önce, 10 veya 15 sene önce ne yaptığımızı, neleri paylaştığımızı bize hatırlatıyor…
28 Haziran 2024 tarihinde Facebook bana sekiz sene önce o gün ne yaptığımı hatırlatıverdi, çektiğim fotoğraflarla birlikte:
“Bugün bazı tanıklarla birlikte ve Kayıplar Komitesi yetkilileriyle Karpaz’da araştırma yapmaya ve bazı olası gömü yerlerini göstermeye gittik: Livadya, Eptagomi ve Boğaz… Bize yardımcı olan arkadaşlara çok teşekkürler… Sevgili arkadaşımız Hristina Pavlu Solomi Patça’ya da bizimle geldiği için çok teşekkürler…”
MAĞUSA BOĞAZI’NDA BİR GÖMÜ YERİ…
2016 yılında yani bundan tam sekiz sene önce yazmıştım bu ziyaretimizin ayrıntılarını bu sayfalarda…
Fotoğraflarda devasa bir efgalipto ağacı görülebiliyor… O gün yani 28 Haziran 2016’da sözkonusu devasa efgalipto ağacının altına bir Kıbrıslırum’u kendi elleriye gömmüş olan bir şahit bulmuştuk… Ve o gün onunla birlikte o ağacın altına gitmiştik ve bu şahit, Kayıplar Komitesi yetkililerine bu gömü yerini bizzat göstermişti…
Bu gömü yeri hakkında özetle şöyle yazmıştım sekiz sene önce:
“Bir köy lokantasında çabucak birşeyler atıştırmak için mola veriyoruz araştırmamıza… Lokanta sahibi okurlarımdan biri ve lokantada bulunan birisini işaret ederek “Bak oradaki adam, bir Kıbrıslırum’un tam olarak nereye gömülmüş olduğunu biliyor” diyor. Geriye dönüp bu kişiye sesleniyorum ve ondan bize bu yeri göstermesini istiyorum…
“Hayır, hayır” diyor, “ben bu işlere karışmak istemem…”
“Ama lokantanın sahibi kendi arabasıyla alıp getirecek seni, çok kısa süre orada duracağız ve sen bize o yeri gösterebilin” diye adamı ikna etmeye çalışıyorum… “Sonra da seni köye geri getirecek…”
Lokanta sahibi de gülümseyerek “Tabii ki” diyor, “yemeğiniz bitinca hep beraber giderik…”
Böylece lokantadaki bu şahit ikna oluyor ve Mağusa Boğazı’na doğru yol alıyoruz önlü arkalı, iki araba… Efgalipto ağaçlarının altındaki gömü yerini bize gösteriyor. Fotoğraflar çekiyoruz, Kayıplar Komitesi yetkilileri burasının koordinatlarını alıyorlar…
Şahidimize göre buralarda bir ev varmış ve evin önünde de “beriftero” tarzı küçük bir taverna gibi bir yapı varmış ama bunlar yıkılmış… Bu “beriftero”cuğun tam olarak nerede olduğunu görebiliyoruz… Burada Mağusa (Trigomo) Boğazı’ndan bir Kıbrıslırum yaşarmış, küçük bir tavernacığı da varmış… Şahidimize göre burada öldürülmüş ve efgalipto ağacının altına gömülmüş…
Efgalipto ağaçlarının altında durduğumuz yerden Akdeniz’in mavi sularını görebiliyoruz, bu bilinmeyen “kayıp” şahsın kim olduğunu, burada neler yaşanmış olabileceğini düşünüyorum…
Şahide teşekkür ediyoruz ve lokanta sahibi onu köye geri götürüyor. Sonra da Lefkoşa’ya geri dönüyoruz…”
O günlerde Okan Oktay, Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Araştırmalar Koordinatörü idi… Ksenofon Kallis arkadaşımız, Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üyesi Asistanı idi. Çok değerli arkadaşımız Hristina Pavlu Solomi Patça da bizimle beraberdi… Okan Oktay, Kayıplar Komitesi’ndeki görevinden emekliye ayrılmış bulunuyor ve ne yazık ki geçen sene Kallis’i kaybettik…
Ancak bu gömü yerini birkaç kez daha Kayıplar Komitesi yetkililerine göstererek burada kazı yapmaları gerektiğini anlattık… Bu bölgeden her geçtiğimizde duruyor ve buraya bir Kıbrıslırum’un gömülmüş olduğunu, onu gömenin bize bu yeri gösterdiğini anlattık her defasında. Her gittiğimizde de efgaliptoların altındaki toprakla oynanmış olduğunu gördük. Buraya ilk gidişimizin üstünden tam sekiz sene geçti ve burada herhangi bir kazı yapılmadı. Buraya gömülen Kıbrıslırum “kayıp” şahsın kim olduğu bilinmese de, Kayıplar Komitesi araştırma görevlileri bana birkaç kez “orada kazı yapamayacaklarını çünkü buraya gömülen şahsın, kayıp bir şahıs değil, ölü olduğu bilinen bir şahıs olduğunu” tekrarladılar yıllar içerisinde. Buraya kimin gömülmüş olduğunu, o günlerde orada olmadığımıza göre bilmiyoruz ve bence Kayıplar Komitesi bu gömü yerini – eğer oradaki insan kalıntıları son sekiz sene içinde yerinden sökülüp alınmadıysa – mutlaka araştırmalıdır diye düşünüyorum ve bunu öneriyorum…
ERCAN UÇAKLANAI ÇEVRESİNDE BİR TÜNEL…
2011 yılında yani bundan tam 13 sene önce de bir başka önemli bilgiyi paylaşmıştım okurlarımla ve Kayıplar Komitesi yetkilileriyle… Okurlarıma göre, Ercan Uçakalanı’nda (yenisinden değil eskisinden söz ediyoruz), bir tünele 15 kadar Kıbrıslırum gömülmüştü… Bir okurum bu konuda şu bilgileri vermişti bana 13 sene önce:
“1974’te ikinci harekattan sonraydı… Ercan Uçakalanı’nı temizlemek üzere bazı köylüleri toplamışlardı… Yanımızda bazı yetkililer de vardı ve biz de Ercan (Timbu) Uçakalanı’nı gönüllü olarak temizlemeye gidiyorduk. Hatırladığım kadarıyla bu uçakalanı, bir zamanlar İngilizler’e aitti… 1974’te Ercan’ın görünümü, bugünkünden çok farklı idi…
Oraya gittik ve temizliğe başladık… Uçakalanında Kıbrıslırumlar’ın bazı uçaksavar mevzileri bulunmaktaydı ve bu uçaksavarları görebiliyorduk…
Sonra bir kişi bağırmaya başladı… “Beee!” diye bağırıyordu, “Gelin göresiniz, ne çok ölü var burada!” Hepsimiz da oraya doğru koştuk. Kıbrıslırumlar’ın burada uzun bir sığınağı vardı, bir tüneldi bu ve tünelin içi ölülerle doluydu. Ben en az 15 ölü Kıbrıslırum saydım orada… Eğer bana şimdi şu anda bu tüneli göster dersanız, tam yerini hatırlayamam çünkü uçakalanı çok değişti… Ancak Kayıplar Komitesi eminim 1974’ten haritalar ve fotoğraflarla bu tünelin yerini belirleyerek o tüneli kazabilir ve orada gördüğümüz ölüleri bulmaya çalışabilir… Bunlar “kayıp” Kıbrıslırumlar’dı…”
AYA İLE MELUŞA ARASINDA BİR YER…
2 Ağustos 2013’te Kayıplar Komitesi yetkililerine bir şahitle birlikte göstermiş olduğumuz bir başka olası gömü yeri daha var ki burasının da iyice araştırılması gerekiyor diye düşünüyorum… Aradan tam 11 sene geçmiş bulunuyor. Bu yer hakkında Kayıplar Komitesi araştırma görevlilerine birkaç kez hatırlatma yaptım ancak doyurucu bir yanıt alamadım…
Bu konuda 11 sene önce özetle şöyle yazmıştım:
“Ayakebir (Dilekkaya)-Meluşa-Tremeşe civarından bir okurum bana 1974’ten bazı olası gömü yerleri hakkında bilgi veriyor. Okurum şunları anlatıyor:
’20 Temmuz 1974 ile 14 Ağustos 1974 arasında Athienu’dan (Kiracıköy) bazı Kıbrıslırum askerler, hendekler kazarak Ayakebir ile Meluşa arasındaki bölgeye kadar ulaştılardı. Ayakebir ve Meluşa tümüyle Kıbrıslıtürk köyleriydi, karma köy değildi bunar. Geceleyin köylüler bir traktörün ya da şironun sesini duyuyorlardı ve neler olup bittiğini merak ediyorlardı…
Ertesi günü Aya’dan iki Kıbrıslıtürk’ü o bölgeye gönderdik, baksınlar neler olup bitiyor diye… Oraya arabayla gittiler ve Athienu’dan (Kiracıköy) gelen Kıbrıslırumlar’ın bir mevzi inşa ettiklerini gördüler… Sonra da bu mevzideki Kıbrıslırum askerler gönderdiğimiz bu iki kişiye ateş açtı, onlar da Kıbrıslırum askerlere ateş açtılar, canlarını kaybetmekten korkarak arabayı tarlaların içine doğru sürdüler, arabayı bırakıp koşa koşa Aya’ya geldiler…
14 Ağustos 1974’te Türk ordusu ilerleyerek bölgeyi kontrol altına alıncaya kadar orada başka bir şey yaşanmadı, sonra Kıbrıslıtürkler’e bu bölgedeki ölüleri toplayarak gömmeleri emri verildi. Toplanan Kıbrıslırum ölüleri, Meluşa ile Aya arasında size sözünü ettiğim o mevziye gömüldüydü…
Sonraları Meluşa’dan bu toplu mezarın yerini bilenler, gidip oraya gömülmüş olanların üstünde altın yüzük veya saat aramaya giriştiler, çünkü çok düzgün gömülmemişlerdi zaten, bazı eller ayaklar neredeyse dışarıdaydı…”
Böylece 2 Ağustus 2013 Cuma günü, Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum yetkilileriyle birlikte bu okurumuzu ziyarete gidiyoruz ve o da bizi bölgeden bir diğer şahitle buluşturuyor ve olası gömü yerlerini bize birlikte gösteriyorlar… Bildiğim kadarıyla o gün okurlarımızın göstermiş olduğu olası gömü yerleri kazılmamıştır… Aradan 11 sene geçti… Birkaç kez bu yerler hakkında sorular sordum ancak net cevaplar alamadım… İnanıyorum ki Kayıplar Komitesi bu olası gömü yerlerini araştıracak olursa, çabalarına değecektir… Aya ile Meluşa arasındaki bölgedeki hendeklerin ve Kıbrıslırumlar’ın bu hendeklerde konuşlandırmış olduğu okurlarımızın sözünü ettiği mevzinin araştırılmasını öneriyorum…
Rahmetlik Kallis, Boğaz'daki gömü yerini araştırırken...
Aya ile Meluşa arasında bu arazide bir toplu mezar olabilir...