Araştırmacı Gazetecilik Şüphe Altında

İbrahim Özejder

 


• Panama belgeleri kukla oynatıcısının marifeti mi?

Ortadoğu coğrafyasında neredeyse “tetikçilik”le özdeşleşen derecede olmasa da dünya medyasının da son yıllarda mesleki değerlerinden çok şey kaybettiği kabul ediliyor. Ancak geçen aylarda yayınlanan Panama belgeleri, gazetecilik, özellikle de araştırmacı gazetecilik konusunda umutlu yaklaşımlara yolaçtı.

Buna göre Panama belgeleri bir gazetecilik başarısıdır ve “tarihin en büyük yasadışı mali faaliyeti” dünyanın gündemine taşınmıştır. Gerçekten de 2014 sonlarına doğru Almanya’da yayımlanan Süddeutsche Zeitung’a iletilmeye başlanan 11,5 milyon belge (4,8 milyon e-posta, 3 milyon veritabanı dosyası, 2,1 milyon pdf, toplam 2,6 terabayt bilgi), 80 ülkeden 400’ü aşkın gazetecinin emeğiyle incelendi, karşılaştırıldı, sınıflandırıldı, işlendi, yayımlanmaya başlandı. 100’ü aşkın gazete çalışmaya katıldı.

Bu muazzam iş için Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu’nun (ICIJ) koordinasyonu ve katkısına ihtiyaç duyuldu. Bu kuruluş daha önce de, “denizaşırı” (offshore) vergi kaçırma-para aklama mekanizması üzerine çalışmış bir very tabanı hazırlayıp yayımlamış, 45 ülkeden gazetecilerin katıldığı başka bir çalışmada da HSBC bankasının kirli ilişkilerini ortaya çıkarmıştı.

Öte yandan Panama belgelerine şüpheyle yaklaşanlar var. Sinan Özdemir, Dünya Bülteni’ndeki yazısında, gazetecilerin bilgi sızdıranların amacından öteye gitmesi gerektiğine vurgu yapar(http://www.dunyabulteni.net/haber-analiz/360473/panama-belgeleri-veya-arastirmaci-gazetecilikte-nevbahar).

Özdemir’e göre Panama belgelerini yayınlayan gazeteciler, sorunun kökenlerine inmediler, sadece ahlak sorgulaması yaptılar ve yargıyı göreve çağırdılar. Ayrıca belge açıkladılar diye de başlarına hiç bir bela gelmedi; Mesela  Wikileks belgelerini açıklayan “Julian Assange (Londra'da Ekvator Büyükelçiliğinde yaşıyor) Roberto Saviano (İtalyan mafyası, İtalya'da yaşıyor) veya Glenn Grennwald (NSA’nin ulusal ve küresel dinleme operasyonlarını deşifre eden Edward Snowden Rusya'da Glennwald Brezilya'da yaşıyor) gibi bir yerlerde gizlenmek durumunda değiller”.

Özdemir’ göre Panama belgelerini açıklayan gazeteciler, bağlı bulundukları kuruluşları (medya tekelleri) tarfafından çizilen çizginin dışına çıkamıyor ve süreci kontrol edemiyor. Özdemir yazısını şu cümleyle tamamlıyor:

------------------------------------------

Bir araştırma:
Gazetecilerimiz Mesleklerini Nasıl Seçti?

Sevmeden, istemeden sadece ekmek parası kazanmak için bir mesleği sürdürenlerin sayısı az değil. Bunun verimi ve iş ahlakını olumsuz etkileyeceğini tahmin etmek de zor değil.

KKTC’de gazetecilik mesleğinin toplumsal beklentilerle ne kadar örtüştüğü tartışılabilir; ancak gazetecilerimizin büyük çoğunluğunun bilerek ve isteyerek bu mesleği seçtiği kesin.

YDÜ İletişim Fakültesi öğrencisi Beyza Taçkin’in araştırması bu gerçeği ortaya koyuyor. Taçkin, KKTC basınında çalışan bir grup gazeteciye “Mesleğe Nasıl Başladınız?” diye açık uçlu bir soru yöneltti ve yanıtları aşağıdaki şekilde kategorize etti.

Tabloda yer almayan diğer yanıtlar “siyasi parti basın bürosunda başladım”, “Kıbrıs sorununun çözümüne katkıda bulunmak için başladım”, “sakatlanarak sporu bırakmak zorunda kaldığım için spor yazarı olarak başladım”, “anne mesleğimdi” şeklinde oldu.

Bu durumda gazetecilerimizin büyük bölümünün hedefleyerek, bilerek ve isteyerek mesleği seçtiklerini söyleyebiliriz. Bu olgu mesleki kalitenin yükseltilmesi açısından bir avantaj olmasını diliyoruz.

“…Tartışmaların kontrollü şekilde sonlandırılması, sürecin tek taraflı yönlendirilmesi belgeleri sızdıran(lar)ın asıl niyet(ler)ini anlamamızı, kuklacıya ulaşmamızı engelliyor.
Son kertede, araştırmacı gazeteciliğin bir geleceği varsa Panama belgelerini ortaya çıkaran gazetecilerde aranmamalı. Zor şartlar altında gerçeğin sınırlarını zorlayan gerçekliğe işaret eden küresel, ulusal veya mahalli araştırmacı gazetecilerde aranmalıdır.”