ARDA GÜNDÜZ: BEN KIBRISTA YAŞAMAYI DEĞİL, KIBRISTA ÖLECEK OLMAYI SEVDİM

Ülkemizin yetiştirdiği en önemli değerlerden biridir Arda Gündüz. Buram buram Kıbrıs kokan şarkıları Kıbrıs’ın dört bir ucunda dillerden dillere dolaşır.

 

 

Gündüz: “Müzik benim için nefes almak, su içmek gibi bir şeydir

 

Serkan Soyalan

 

Ülkemizin yetiştirdiği en önemli değerlerden biridir Arda Gündüz. Buram buram Kıbrıs kokan şarkıları Kıbrıs’ın dört bir ucunda dillerden dillere dolaşır. Bizler de bu sayımızda başarılı müzisyen Arda Gündüz ile müzikten, memleketin haline her şeyi konuştuk. 

Geride bıraktığımız yılda "Söyle" albümünüzü müzikseverlerle buluşturdunuz. Biraz bu albümden konuşalım. Bu albüme olan ilgi sizi tatmin etti mi?

 

Evet, ‘Söyle’ albümü uzunca bir çalışma sürecinin getirisi oldu. Ben öncelikle babam ve anneme çok teşekkür ederim. Babam albümün tamamlanma sürecinde şarkıları toplayarak,  editleyerek, mixingini yaparak, annem ise yapım aşamasında, beni kimseye ''dilenmeye'' muhtaç etmeden albümün bitmesini sağladılar.

Albüme olan ilgi tatmin edici oldu. Kaldı ki ben şarkılarımı internet ortamlarında sürekli paylaşıyorum. O yüzden dinleyenler belki de albümde 'yeni birşey' bulamadı. Ama koleksiyon amaçlı satın alındı herhalde, albümün satışı çok güzel oldu. Sanırım piyasada da şu anda tükenmiş durumda. Bir de şu var ben hiçbir zaman müzikten maddi bir tatmin beklemedim, müzik benim için nefes almak, su içmek gibi bir şeydir. Şu anda sevdiğim bir şeyi yapıyorum. Sevdiğim şeyi yaparken de onu beğenen, seven insanların alkışı ve takdiridir benim için önemli olan.

 

Yeni albüm çalışması içerisinde de olduğunuzu biliyoruz. Yeni albüm raflardaki yerini ne zaman alacak?

Yeni albüm aslında bitti. Re-Chord Stüdyolarında tamamlandı bütün şarkılar. İlk albüm 1998'den itibaren çeşitli yerlerde yaptığım kayıtları içeriyordu. Bu albüm biraz daha farklı olacak. Albümdeki tüm şarkılarda yeni kayıt. Ve baktığımız zaman tarz da biraz değişmiş denebilir. Bar programlarında çaldığım gibi girdim stüdyoya, çaldım söyledim. Bir defada. Hatta hata varsa da bırakın kalsın dedim. Bunu yaparken de çok büyük keyifle yaptım. Umarım CD bu yaza dinleyicilere ulaşabilecek.

 

“Müzisyenlik zor iştir. Hele hele de Kıbrıs’ta bu bir kat daha zorlaşır.”

 

Yeni albümde kimlerle çalışıyorsunuz? Yeni isimler var mı? Sizin bestelerinizin yanında kimlerin isimlerini de göreceğiz albümde?

Yeni albümde Kutay Alicik ve Emre Yazgın'la çalıştık. Çoğu şarkı tek gitar. Tek gitar olanları ben çaldım. Onun dışında Emre (Yazgın) arkadaşın da büyük katkıları var albüme. Tekrarlıyorum, benim derdim albümüm çok satsın, aman çok tanınayım, herkes benim CD'mi alsın değil. Seve seve yaptım, severek dinlenmesi en büyük mutluluk olacak benim için...

 

Ülkemizde müzik camiasına baktığımızda son dönemlerde yeni isimleri de sahnelerde görmekteyiz. Yeni nesil müzisyenleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Çok yetenekli genç arkadaşlar var. Ben yaptıkları tarzla fazla ilgilenmiyorum. Dinleyemiyorum da zaten. Eminim duygularımız karşılıklıdır. Ama müzik çok geniş bir yelpazedir. Ve ülkemizde her tarzdan genç arkadaşları görmek de mutluluk vericidir. Müzisyenlik zor iştir. Hele hele de Kıbrıs’ta bu bir kat daha zorlaşır. Bundan dolayı tüm bu kötü koşullara rağmen müzik yapan tüm arkadaşları ben yürekten sevgiyle selamlıyorum.

 

“Bizim gibi bir memlekette apolitik müzik olamaz” 

 

Bir müzik adamı olarak Arda Gündüz kimleri dinler?

 

Şimdi bu sorunun cevabını sözlere dökerek bitiremeyebilirim. Ama hayatımda öne çıkan isimleri yazmam gerekirse, Leonard Cohen, Simon and Garfunkel, The Beatles, Tom Waits, Cat Stevens, Ruhi Su, Fikret Kızılok ve Cem Karaca sayılabilir bir çırpıda. Ama dediğim gibi liste çok kabarık, sayfalar yetmez tüm dinlediğim isimleri yazmaya kalksam.

 

Ülkemizdeki kaotik ortam bir müzisyen olarak sizleri nasıl etkiliyor?

 

‘Bizleri mi beni mi?’ Bu soru çok hassas. Bana göre müzik bu gibi sistemlere karşı en büyük silah olması gerekirken çoğu müzisyen arkadaşımız ''apolitik'' müzik yapmayı tercih edip popülizmin pençesinden ne yazık ki kurtulamıyor. Dünyaya bakın bir, müziğin insanları nasıl etkilediğine bir de...

Bu ülkede olan bitene duyarlı sadece Arda, Sol Anahtarı ve birkaç müzisyen daha mı var? Bu kadar mı yani? Diğerleri evinde oturup memleketin halini izleyip, ‘aman ne güzel dünya hade eller havaya’ mı diyorlar acaba? Doğrusunu söylemek gerekirse memleket bu haldeyken benim ciğerim yanıyor. Geceleri uyuyamıyorum. Ama dediğim gibi, çok kötü bir pençedir popülizm. Kendini ona adarsın, memleketin bile önemli olmaz bu yolda. Tekrarlıyorum apolitik müzik olamaz, hele hele de bizim gibi memleket gibi bir yerde.

 

“Bu saatten sonra artık uyanmak değil dirilmek lazım bize.”

 

Son dönemlerde Arda Gündüz'ü toplumsal eylemlerde de en ön saflarda görüyoruz. Yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Toplumsal eylemlerde içimden gele gele, elimden geldiğince destek olmak amacıyla yer almaya çalışıyorum. Che'nin bir kelamını kullanacağım izninizle ''Gerçek devrimci başkasına atılan tokadı suratında hissedendir''.

Birileri açken buralarda ben yemek yemek istemiyorum, satılırken memleketim parsel parsel ben evimde rahat oturamıyorum. Bundan çok değil, 10 sene sonra çocuklarımıza, torunlarımıza verecek hesabımız olmayacak, olamayacak.

Para uğruna vazgeçmişiz onurumuzdan, şerefimizden. Kızım işe girsin, oğlum devletten kovulmasın diye diye mahvettik haysiyetimizi bile. Umutlu konuşmak istiyorum, ama ölü toprağı serilmiş sanki üzerimize. Bu saatten sonra artık uyanmak değil dirilmek lazım bize.

 

Kanal Sim ekranlarında yayınlanan televizyon programınız Müzik Che de yoğun ilgi görüyor. Biraz bundan da bahsedelim. Neler söylemek istersiniz?

 

Programım yoğun ilgi görüyor, ben de bundan haliyle çok mutluyum. Milyon dolarlar satın alamaz bu durumu. İnsanları seviyorum ve sevginin karşılıklı olduğunu görmek kadar büyük bir haz yok benim için. Bir de sanırım programda insanların konuşmak istediklerini konuşuyoruz. İnsanlar da o özgürlüğü seviyorlar ya da bunca zamandır konuşamadıklarını konuşmayı. Hiçbir zaman büyüklenmedim insanlara karşı. Hayatım boyunca özellikle hep fakirin, mazlumun, garibanın yanında olmaya çalıştım. Kendini ''büyük adam'' zannedenlere tiksinerek baktım. Etten ve kemikten olduğunu unutanlar, altındaki arabaların karakteri satın alamayacağını bilemiyorlar maalesef. Ben o 'diğerlerini' çok sevdim. Sanırım onlar da beni seviyor. Hepsini sevgiyle ve saygıyla kucaklıyorum. Bana göre karşılıksız sevgi gerçek olandır. O türden bir bağ var aramızda insanlarla. Milyon dolarlar satın alamaz bunu. Darısı kendini 'insan' sananların başına diyorum.

 

Son olarak şunu da sormak istiyorum. Kıbrıslı olmak size neler ifade ediyor?

        

Kıbrıslı olmadan önce dünyalı bir insanım ben. Daha sonra da, önce kendi ülkesinde, sonra bütün dünyada barışı, sevgiyi isteyen bir Kıbrıslıyım. Ben Kıbrıs'ta yaşamayı değil, Kıbrıs'ta ölecek olmayı sevdim. Kıbrıs denince aklıma ilk başta Lefkoşa geliyor. Mis gibi tüten Sarayönü, insanların birbirlerine sevgiyle seslendiği Lefkoşa gözümde şu anda. Boyacı Rauf Dayı mesela, Deli İsmet ve daha birçoğu. İşte benim Kıbrısım bu.

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri