Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi ( CERN) ‘den yapılan açıklamada da Higgs isimi verilen ve ona Tanrı Parçacığı da denen atom altı bu parçanın bulunduğu ifade edildi.
Bu keşfin, maddenin nasıl kütle haline geldiğinin anlaşılmasına büyük katkısı olacak. Yani evrenin oluşumuna dair bir bilinmeyen daha aşılacak. Bu keşfin üzerinden gelecekte insanlık yaşamına, bugün tasavvurunda zorlandığımız, yeni bilimsel ve teknolojik buluşların gireceği de açıktır.
Dünyada böylesi bilimsel gelişmeler olur ve bunun haberleri üzerine pek çok tartışma ve heyecan yaşanırken, bizde bu olay maalesef haber değeri bile taşımadı, pek çok medya organımızda.
Bununla ilgili, üniversitelerimizde bu alanlarda bilgi sahibi olan akademisyenlerimizden bilgi ve fikir almak, bunu toplumla paylaşmaya dair bir program düzenlemesi, yazı da göremedim, görsel ve yazılı medyamızdan.
Ayni dönemde Katolik dünyasının lideri Papa da seçildi. Buna da saygım sonsuz. Bununla ilgili bilgiler medyamızda yer aldı.” Beyaz duman” çıktımı, çıkmadı mı, beklentisinde insanlar, bu seçimle çok meşgul edildi. Bu evrensel bir kampanya idi. Basınızım da bu konuya yeterince yer verdi.
Ancak biz çok önemli gündemlerle meşgul olduğumuz için HUGGS ismi verilen Tanrı Parçacığının bulunmasını, hiç ama hiç umursamadık.
Çünkü biz, insanlığın yüzlerce yıl evvelden, öğrendiği ve öğrenirken de çok diyetler ödediği, bu yüzden de gelişme için her şeyi belli kurallarla bağladığı olguların, dışında yer aldığımız sanarak kendimizin yol açtığı ağır ve olumsuz sonuçlar ile meşgulüz.
Hem kuzeyde, hem güneyde.
Kuzeyde LTB ile meşgulüz.
Güneyde ise bankalardan mevduatlardan %6 ile %10 arasında yapılacağı açıklanan kesinti ve AB’ den 10 milyar EURO , borçlanma haberleri ile meşgulüz.
Çünkü, hem kuzeye de hem güneyde, biz dünyanın merkezinin Kıbrıs olduğu tespiti içinde, ürettiğimizden fazlasını tüketerek ve birde yıllarca birbirimize üstünlük sağlayacağız, diye akli kabiliyetlerimizi, milliyetçilik ve üstünlük uğruna harcamak bonkörlüğü ve önemli ekonomik kaynaklarımızı ile demokratik hasletlerimizi, askeri ve militer alanlarda pervasızca harcamamızın yol açtığı ağır sorunlarla uğraşıyoruz.
Ayrı ama bu ada insanının hepsini negatif olarak etkileyen farklı amaçların bencilliği içinde her dönemde ders almadan sonuçlarından sonra bunu yaşadık
1964 Kıbrıslı Rumlar,” tamam Kıbrıs Cumhuriyetini ele geçirdik” dedi.. Bunun arkasına saklanarak Kıbrıs sorununun çözümünde ayak sürçtüler. Ne oldu? 1974 . Orada çok şey kaybedildi.
Bu kez Kıbrıslı Türkler, Türkiye’nin askeri gücüne dayanarak ,”biz kazandık” dediler, sorunun çözümü için ayak sürçtüler. Ne oldu? Güney tek başına AB üyeliğine kadar gitti.
Bu kez güney,” hah işte dedi, AB üyeliği geldi, bize ne çözümden” Referandumda ret, sonra çözüme burun kıvırma, sonrası ekonomik çöküş. AB nin kapısında dilenci durumuna düşüş.
Kuzeyde Referandumdan sonrası öfke, ama hızlı ekonomik büyüme, refah, sonra,” kim gelirse aynidir, zaten sorun çözülmeyecek, onun için iç konulara bakalım” havası, sonuç LTB’ nin batışına Ercan’ın gidişine ve parasının, 13. maaş olarak yenişine ve gerçek anlamda demokratik ve ekonomik çıkmaza gidiş.
Yani o darbı meselde olduğu gibi; “az gittik, uz gittik, ama dönüp arkaya baktığımızda bir arpa boyu yol gitmedik”.
İşte bunun için bilimsel ve demokratik pek çok gelişmenin yaşandığı dünyamızda, biz artık çözümsüzlüklerin ve üretmediğimiz değerlerin üzerinde tüketmenin verdiği ciddiyetsizlikten çıkıp, bilime, üretkenliğe, demokratik ve hümanist olana yüzümüzü dönmemiz gerekir.
Dünyada böylesi bilimsel gelişmelerin oluştuğu bir zamanda önümüzde duran bu gündemler, gerçekte bizi yerimize çakan prangalardır. Bunları artık aşmak gerekir. Gerçekten “Haçanabir” bunlarla uğraşacağız. .