Su konusunda perdenin önünde 'kriz' perde arkasında yeni bir müzakere zemini için 'girişim' var.
Zira son metin de kabul görmedi, bu kesin.
Resmen açıklanmasa da CTP son metni de reddetti.
Hala tartışmalar sürse de en azından CTP'nin büyük bir kesimi gelinen aşamayı kabul etmiyor.
Geriye 'yeniden müzakere'den başka bir şey kalmıyor.
Siyaset zaten doğası gereği bunu gerektirmiyor mu?
Sorun çözer siyaset…
Çözüm üretir.
Bırakıp gitmek acizliktir, güçsüzlüktür, CTP bunun farkında…
Bunu CTP'nin dillendirdiğini rahatlıkla görebilirsiniz, son ana kadar kaçmak yok!..
Şimdi herkes 'ne olacak' diye merek ediyor.
Olacak olan belli…
***
Bir süredir devam eden ve son olarak ciddi anlamda bir krize dönüşen Türkiye'den gelen suyun yönetim ve işletmesine yönelik sorun liderler seviyesinde ele alınacak şimdi…
İki kez kabineye mensup bakanları sürdürdüğü müzakerelerle yürütülen çalışmaların sonuçsuz kalması konunun daha ileri seviyede ele alınması noktasında hemfikir olundu hükümette…
Bir kere ne UBP gibi "hemen imzalayalım" fikri doğru, ne de "suyunu istemeyiz" gibi toptan retçi bir tavır…
Şimdi yapılması gereken hükümetin bütünün hassasiyetlerini içeren, yani CTP'nin itiraz ettiği konularda yeniden bir görüşme gerektiren yeni bir diyalog süreci…
Önümüzdeki günlerde Türkiye ile 'yeni bir müzakere zemini' kurmak için çalışmalar yapılırken konunun Başbakan Ömer Kalyoncu'nun Ankara ziyareti ile nihayete vardırılması hedefleniyor.
Dün telefonla ulaştığım Başbakan Ömer Kalyoncu "Bu suya ihtiyacımız vardır. Önümüzdeki günlerde Türkiye ile bir temasım olabilir. Sorunu çözmek için yoğun şekilde çalışıyoruz. Su konusu Bakanlar Kurulu'nda olumlu havada ele alındı. Hükümet ortakları partilerinde konuyu yeniden değerlendirecek" dedi.
Aslında Bakanlar Kurulu'ndan da çıkan sonuç suyun başkanlar düzeyinde ele alınması şeklinde…
Yani kabine üyeleri gelinen aşamada artık Talat ve Özgürgün arasında bir orta yol bulma ve Türkiye'ye gidilmesi yönünde görüş belirtildi.
Tam da Bakanlar Kurulu'nun işaret ettiği gibi oldu ve dün öğleden sonra bu kez CTP Lideri Talat ile UBP Lideri Özgürgün buluştu.
İki liderin görüşmesinde daha fazla CTP'nin mevcut metne itirazları konuşulurken UBP'nin tavrının "CTP yeni bir müzakere zemininde konuyu görüşmek istiyorsa yapsın, bir süre daha konunun görüşülmesinde sorun yok" şeklinde olduğu öğrenildi.
Yani UBP demek istiyor ki: mevcut metin tamam, biz imzalarız, ama siz (CTP) buna itiraz ediyorsanız buyurun siz Türkiye ile görüşün, müzakere edin ve ortaya yeni bir metin çıkaracaksanız çıkarın, getirin biz ona da olur deriz.
Anlayacağınız konu liderler seviyesinde Türkiye ile yapılması beklenen diyaloga çevrildi.
Türkiye bu kapıyı açar mı?
Belki açar, belki açmaz!..
Ama her iki durumun da sonuçları olur hiç kuşkusuz.
***
Eğer yeni bir görüşme olur, Türkiye CTP'nin hassasiyetlerini kabul ederse kazanan iki taraf olur.
Su akmaya başlar, Kıbrıs Türkünün kurumları yönetir, yatırımı özel işletme yapar, vesaire…
Ancak Türkiye krize oynar ve kaos yaratmak isterse o zaman işler daha da sarpa sarar.
İkinci senaryoda elbette Kıbrıs Türkü de kaybeder ama Türkiye?
Dillere destan projesinin Kıbrıslı Türkler tarafından kabul edilmemesi gibi bir haber ile dünyada gündem olur!..
Zira CTP krizin çıkmaza girmesiyle suskun kalmayacaktır bu kez…
Bunu da hesaba katmak gerekiyor.
Gelelim başta sorduğumuz soruya…
Şimdi ne olacak?
UBP'nin parti meclisi toplantısı var yarın…
Bir şey çıkar mı?
Bence çıkmaz…
Hani kimilerinin "UBP-PM cumaya hükümeti bitirir" sözlerine aldanmayınız, hepsi algı operasyonunun parçası…
Bir kere UBP-PM'nin karar alma yeri olmadığını, biraz da liderliğin kararlarının 'deklere' edildiği bir yapılanma olduğunuz bizzat UBP'nin Genel Sekreteri Dursun Oğuz anlatmıştı bana…
Yazdım bunları…
Oğuz ilk kriz patlak verdiğinde toplanan UBP-PM'sinde konuların görüşüleceğini açıklarken "Bizim PM, CTP gibi değil, bizde liderlik sunum yapar alınan kararları açıklar, haber verir" mealinde bir yorumda bulunmuştu.
Anlayacağınız UBP eğer hükümetten çekilecekse, ya da bir radikal karar alacaksa bunu PM'de almaz, liderliğinde alır, sonra PM’sine anlatır.
Bunun için yarınki UBP-PM'de bir şey beklemeyin derim ben…
Olsa olsa yuvarlak ifadelerle "Su sorunu çözülmeli, çalışmalar sürüyor" gibisinden bir açıklama yapılır, olur biter…
***
Esas mesele CTP'nin bundan sonra yapacağı yeni girişimde…
Esas mesele Türkiye ile kurulması muhtemel yeni diyalog zemininde…
Neler olacak izleyip göreceğiz ancak UBP liderliğinin tavrının "Gidin görüşün, değiştirin, getirin" olduğunu da akıldan çıkarmayın…
Yani top CTP lideri Talat ve özellikle Başbakan Kalyoncu'da.
İzleyip göreceğiz.
Zira bu 'aş' daha 'su' kaldırır, bu mesele az biraz daha müzakere kaldırır.
Heveslenenler bir süre daha ne erken seçim ne de hükümet krizi beklemesin.
Çünkü konu hala masada ve çözülmeye muhtaç.
Hem de CTP'nin hassasiyetleriyle…
Benden söylemesi…
-----------------------------------------------------------------------------
not defteri…
• Bazen müjdeler de abartılı!.. İnternet arama motoru Google, mobil harita uygulamasındaki ülkeler arasına KKTC'yi dahil etmiş!.. Aman ne mühim!.. Google’da “KKTC’yiz” artık… Müzakere masasını dağıtın derhal!.. Google bizi ‘tanıdı’ (!) Ne günlere kaldık…
• LTB Başkanı Mehmet Harmancı ile eski başkan Cemal Bulutoğluları meyhanede buluştu, sohbet etti, yedi içti, sosyal medyada eleştiriler gecikmedi. Tabii sosyal medyada aktif belediye başkanımız da bu duruma isyan etti: “Yedik içtiysek davaları geri çekmedik ya” … Herkesin de derde başka tabii… Meyhanedesin, ya da değilsin, işte bütün mesele bu!..
• Genel olarak kuzey ucuz olsa da bazı ürünlerde güneyde ciddi bir ucuzluk var. Mesela nescafe… Ya da kedi-köpek maması gibi… Kuzeydeki kimi ürünlerdeki pahalılığın sebebi nedir birleri el atacak mı? Çok merak ediyorum.
• Al sana yeni dert!.. Yalancı bahar bastırdı, yeni yeni filizlenen ekinlerde sararma oldu şimdi de… Yağmur da yok!.. Kucağımızda bulduk mu şimdi “kuraklık” meselesini… Ah ah, bu memleketin kafası hiç dertten kalkmayacak, hiç!.. Öde bakalım kuraklık parasını!.. Ödeyebilirsen!..