Bu yılın ilk asgari ücretini belirlemek için Çalışma Bakanlığı, işveren ve işçi sendikalarının temsilcileri ile birlikte toplantılar yapmaya başladı ama henüz daha bir sonuç yok; Bakanlık ile sendikaların önerileri arasında önemli fark var.
Bu süreç de konu ile ilgili olarak geçmiş onlarca yılda yaşanan süreçlerden farklı olmayacak; sonuçta hükümet ve işveren sendikasının oyu, işçi sendikaların da tepkisi ile bir asgari ücret rakamı belirlenecek… Bu rakam da toplantılara verilen aralar arasında, Çalışma Bakanlığı’nın işveren temsilcileri ile birlikte mutabık kaldığı ve işçi sendikalarının önerisine birazcık daha yanaşık bir rakamı olacak. İşçi sendikaları feveran edip, odayı terk edecek ve dışarda bekleyen basın mensuplarına hükümet-işveren iş birliği rakamını kabul etmeyeceklerini en keskin ifadelerle belirtip, itiraz haklarını kullanacaklarını söyleyecek… Ardından itiraz süreci ama değişen bir şey yok; gene keskin eleştiri ile süreci kapatacaklar… Bu arada da belirlenen asgari ücret rakamı üzerinde işveren örgütlerinin “Ödeyemeyiz, işçi çıkaracağız” yorumları, işçi sendikalarının da “Açlığa mahkûm ediliyoruz” yakınmaları, Çalışma Bakanlığı’nın da “En gerçekçi rakam bu idi” savunması en fazla bir hafta medyada yer alacak… Allah kerim gelecek defaya; aynı süreci yaşamak üzere taraflar konuyu tatile gönderecek gene…
Tartışmaların olduğu dönemde birçok parlak fikir de ortaya atılır, sektörlere göre farklı asgari ücret belirlenmesi, yabancı işgücüne daha düşük asgari ücret uygulanması, mevcut asgari ücret sistemi yerine gelir vergisine taban oluşturacak asgari geçim indirimi sistemi uygulanması, asgari ücreti belirleyen kriter ve istatistiklerin değişmesi ve daha birçok öneriler o bir haftalık süreç içinde toplumsal hafızaya yeniden hatırlatılır. Radikal adım atan yok ama; önerileri toparlayıp, şikâyet edilen sistemi iyileştirmek veya değiştirmek için bu öneriler üzerinden yeni bir arayışa çıkan da yok… Konunun ateşi oturana kadar her taraftan fikirler; değerlendirilmeyen, uygulama için hiç dokunulmayan zengin fikirler…
Hade bu konunun bir haftalık geleneksel tartışma ortamına bir fikri katkı da bu köşeden olsun… Aslında asgari ücret ekonominin konu kapsamındadır. İşveren tarafı asgari ücretin iş hayatının devamı üzerindeki etkilerini öne çıkarır, işçi sendikaları da çalışanların aile ekonomisine güçlendirmenin ihtiyacını öne sürer. Çalışanların pazar faaliyetlerindeki tüketiciler olduğu göz önüne alındığında, pazarın çarklarının dönüşü onların satın alma gücü ile orantılı olduğu da ekonominin temel kavramlarındandır. Dolayısıyla, asgari ücret doğrudan ekonomi ile ilişkindir ve çok etkilidir. Ve Kuzey Kıbrıs’ta asgari ücret belirlenmesinde ekonominin çalışan ve çalıştıran örgütlerinin temsilcileri Çalışma Bakanlığı ile birlikte asgari ücret belirler, Ekonomi Bakanlığı devre dışı…
Bu bir sistem arızasıdır… Asgari ücretin belirlenmesinde hükümetin Ekonomi Bakanlığı ekonominin veri tabanı ile sürdürülebilir ve büyüyebilir bir ekonominin ihtiyaçlarını asgari ücret saptama masasına getirmesi ve ekonominin mal ve hizmet üretimi yapan güçlerinin katılımcılığı ve katkıları ile asgari ücreti belirlemesi daha doğru olacaktır. Çalışma Bakanlığı da kendi konu kapsamı olan asgari ücretin uygulanmasını denetlemek görevini yürütecektir. Uzun yıllardan beri yapılan “Değişik sektörlerde değişik asgari ücret uygulaması” önerisi belki de masada Ekonomi Bakanlığı olmadığı için pek itibar görmedi… Asgari ücret rakamı konusunda işveren ve çalışan temsilcilerinin birbirlerini suçlayan ve duygu sömürüsünün hâkim olduğu bir iletişimi tercih etmesi belki de masada ekonominin veri tabanını ve sürdürülebilirliğini teknik olarak masaya yatıran bir bakanlık olmamasından kaynaklanıyor. Asgari ücret rakamının üretim ve pazar faaliyetlerine yapacağı vurucu etkiyi masadaki taraflara konunun otoritesi bir taraf olan Ekonomi Bakanlığı anlatmadığı için tartışmalar verimsiz ve keskin ve hatta kırıcı oluyor.
Hangi partinin hükümeti olursa olsun, hükümetin ekonomi politikasının oluşmasından, kurgulanmasından uygulanmasından ve yürütülmesinden Ekonomi Bakanlığı sorumludur; karşılaşılan ekonomik sorunlara çözüm bulmak da onun sorumluluğudur. Belirlenecek asgari ücret, uygulamadaki ekonomi politikalarını etkileyecek bir rakamdır ve Ekonomi Bakanlığı’nın bu rakamın belirlenmesinde iradesi olmaması önemli bir eksiklik ve hatadır.
Halen yürütülen çalışmalar sonucunda bir asgari ücret rakamı belirlenecek ama belki ilerideki saptama çalışmasına giden süreçte bu sistem arızası giderilir ve masaya asgari ücretin uygulanmasını denetleyen bakanlık olan Çalışma Bakanlığı yerine, ekonominin çarklarının dönmesinden sorumlu bakanlık olarak Ekonomi Bakanlığı oturur. Bu değişiklik, masadaki tartışmaların niteliğini de olumlu yönde değiştirebilecektir.
Saptanacak yeni asgari ücret rakamını beğenen taraf olmayacak; Ekonomi Bakanlığı’nın suskun kalması da kapsama alanına hakimiyetinde zafiyeti olacak.