“Maalesef kuzey Kıbrıs olarak aşı konusunda sınıfta kaldık. Eğer aşı politikası ivedilikle doğru düzgün bir plan ve program çerçevesinde sahaya indirgenmezse masum insanlar hayatlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaklardır. Bundan yegane sorumlu hükümet olacaktır. Ancak her türlü hükümet kendini arındırmak yollarını seçecektir”
“Yeni Sağlık Bakanı göreve başlayalı ülkeye hiç aşı gelmemiş. Bu halk sağlığıyla rulet oynamak demektir. Bütün dünyada aşıların en öncelikli sağlık aracı olduğu bu pandemi döneminde hükümetin aşı konusundaki durgunluğu, pasifliği halkı ciddiye almamak anlamına gelir”
“Aşılar için gayret sarf etmezsek, aşıların temini için gerekli siyaseti ve diplomasiyi uygulamazsak aşılar gökten zembil taşı gibi inecek değildir”
Devrim DEMİR
Genetik Hastalıklar ve Moleküler Genetik Profesörü Dr. Erol Baysal, “Kıbrıs’ın kuzeyinin aşı konusunda sınıfta kaldığını” söyledi.
Türkiye’den Sinovac aşı akımının durduğuna dikkati çeken Baysal, “BioNTech/Pfizer aşılarının göz boyarcasına temin edildiğini, o pınarın da suyunun kısa sürede kesildiğini” belirtti.
YENİDÜZEN’in sorularını yanıtlayan Baysal, “Eğer aşı politikası ivedilikle doğru düzgün bir plan ve program çerçevesinde sahaya indirgenmezse masum insanlar hayatlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacaklardır. Bundan yegane sorumlu hükümet olacaktır. Ancak her türlü hükümet kendini arındırmak yollarını seçecektir” dedi.
“Aşı programı uygulanmazsa pek yakında trajik olaylara tanık olabiliriz”
Türkiye’den gelen ‘Sinovac’ aşı akımının durduğunu, devamının gelmediğini belirten Baysal, stoklar bitince yeni parti aşıların gelmediğini söyledi. Güneyden gelen aşıların “göz boyarcasına temin edildiğini” ifade eden Baysal şunları söyledi: “İlk gelen partide yanılmıyorsam 1080 doz aşı vardı. Bununla 540 kişi çift dozla aşılanabildi. Bu da Göçmenköy'ün yarısına ancak tekabül eder! Şu anda herkes Türkiye’den gelecek 40 bin doz aşıyı bekliyor. Eğer hükümet sağlam bir aşı politikası uygulamazsa pek yakında trajik olaylara tanık olacağız. Sosyal medyadan bile olsa güvenilir kaynaklardan dün edindiğim bilgiler ışığında yeni Sağlık Bakanı göreve başlayalı ülkeye hiç aşı gelmemiş. Bu halk sağlığıyla rulet oynamak demektir. Bütün dünyada aşıların en öncelikli sağlık aracı olduğu bu pandemi döneminde hükümetin aşı konusundaki durgunluğu, pasifliği halkı ciddiye almamak anlamına gelir. Peki acaba bu işler bu kadar mı zordur? Siyasiler bir de işi gurur ve haysiyete döktüğünde kanı kaynayan tipik Akdeniz asileri gibi kükremeye başlarlar (buna bizzat şahit oldum); 'bize kimse akıl vermeğe kalkmasın, bizim kimsenin aklına ihtiyacımız yok' egosuna bürünürler (benim gibilerini de ‘uzaktan gazel okuyanlar’ kategorisine koyarlar ve hiç kaale almazlar)”
“Devletin yegâne görevi halkını korumak”
Devletin yegane görevinin halkını korumak olduğunun altını çizen Baysal, devletin bu dönemde özellikle aşı gibi hayat kurtarıcı konularda daha hassas olması gerektiğinin altını çizdi. Aksi yaşanması halinde faturayı halkın ödeyeceğine de dikkati çeken Baysal şöyle devam etti: “Dubai aşı siparişlerine Nisan 2020’de başladı, tam bir yıl önce pandeminin başında. Bütün gelişmiş ülkelerle temaslar kurup aşı sözleşmeleri imzaladı. Aşılar klinik deneme safhalarını bitirdiklerinde sipariş verilen milyonlarca doz aşı ülkeye vasıl oldu. Yine devletin mükemmel organizasyonu ile bu aşılar hedeflerini buldular. Bugün itibarıyla Dubai ve Abu Dhabi'de nüfusun %91'nin aşıları tamamlanmış durumdadır. İsrail’den sonra en fazla aşı yapan ülke konumunda... 9.3 milyon nüfuslu ülkede bugüne kadar 9 milyon doz aşı yapıldı. Halkının sağlığına önem veren devletler bunu yapmak zorundadır. Aşılar için gayret sarf etmezsek, aşıların temini için gerekli siyaseti ve diplomasiyi uygulamazsak aşılar gökten zembil taşı gibi inecek değildir”
“Rakamlar dehşet verici”
Türkiye’de ve Kıbrıs’ın güneyinde vaka ve ölüm sayısına da değinen Dr. Baysal, çok ciddi ve ölümcül sonuçlar doğurabilecek bir virüs ve pandemi ile mücadele edildiğini kaydetti. Dünyada olduğu gibi KKTC’de de rakamların son ay itibarı ile 80’lere ulaşarak “Dehşet verici yeni boyutlara ulaştı” sözlerini kullanan Baysal şöyle devam etti: “Şu anda aşı olmak dışında bu hastalıktan etkili korunmanın sağlanabileceği başka bir yöntem yoktur. Kuzey Kıbrıs'ta ve Türkiye’de uygulanan aşılar en azından kısa sürede yapılmış çalışmalarda etkili oldukları kanıtlanan ve şu ana kadar edindiğimiz bilgiler çerçevesinde güvenli oldukları kanıtlanmış aşılardır. Ülkemizde uygulanan Sinovac aşısı bir Çin aşısıdır ve ölü virüs parçacıklarından üretilmiş güvenilir bir aşıdır. Yüz yıldan fazla denenmiş, incelenmiş, tecrübesi edinilmiş bir aşı çeşididir.
Aşının hangi aşı olduğu önemli değildir. Pfizer/BioNTech, Moderna, Oxford-AZ, Sputnik V, Sinovac, Sinopharm hiç fark etmez. İster İngiliz, ister Amerikan, Rus, Çin, Alman aşısı olsun menşei hiç fark etmez. Hepsinin hedefi aynıdır; direkt veya dolaylı yöntemlerle coronavirüsü yok etmektir. Aşıların tümü güvenlidir, etkindir.”
“2021 bizi tekrar 2020’ye geri götürebilir”
Aşı olmanın öneminde de değinen Kıbrıslı Türk Prof. Dr. Erol Baysal, “Aşı olmak aşı olmamaktan daha iyidir. Aşı olsak da pandemi kurallarına ve tedbirlere uymamız şart olacaktır. Aksi takdirde dünya nüfusunun %70’ini aşılayamazsak %50’lerin altında kalırsak pandemiyi kontrol edemeyeceğiz. Bunu başaramazsak 2021 bizi tekrar 2020’yi geri getirebilir. Bunun olmaması için aşılanmak son derece önemlidir. Aşı olmak en akıllı seçenektir” ifadelerini kullandı.
///////////
Baysal hızlı testin önemine dikkati çekti…
“Asemptomatik taşıyıcılar saatli bomba gibi”
Hızlı (Rapid) Antijen Testlerinin de seri ve paralel bir şekilde yapılması gerektiğinin önemine işaret eden Erol Baysal, toplum içerisindeki semptomatik ve asemptomatik kişilerin ivedilikle saptanmaları gerektiğini özellikle asemptomatik taşıyıcıların saatli bomba gibi ve bulaşı hızlandırdıklarını söyledi.
Baysal bulaş bağının kırılması için Rapid (Hızlı) Antijen Testleriyle tespit edilmeleri halk sağlığı ve virüsün bulaş bağının kırılması açısından elzem olduğunu vurguladı.
Baysal şunları söyledi:
“Günümüzde varyantların sayısı hem çoğalmış hem de orijinal Wuhan virüsünü çoktan geride bırakmıştır. Bazı ülkelerde, örneğin Türkiye’de, İngiliz varyantı aşırı çoğunluktadır. Bugüne kadar Güney Afrika, Amerika (2 farklı Kaliforniya varyantı), Brezilya, Wuhan virüsleri olarak 6 değişik genoma ait SARS-CoV-2 koronavirüsü keşfedilmiştir. Çabuk mutasyona uğrayan bu virüsler için ayrı spesifik aşılar geliştirme zorunluluğu doğabilir. Yapılan bilimsel çalışmalar bunun böyle olacağını göstermektedir. Bu raddede sayıları ve etkinlikleri artan varyantların tespitleri de daha çok önem kazanmıştır. Dolayısıyla Rapid Antijen Testleri toplumda azami test sayılarının erişiminde son derece faydalı olacaktır.
Rapid Antijen Testlerinin hükümet tarafından sipariş edildiğini hatta ülkeye geçen ay vasıl olduğunu öğrenmiştik. Bunu Ocak'ta Sağlık Bakanlığı da duyurmuştu. Bugün Nisan ortası, ortada hiçbir şey yok. Hızlı Antijen Kitlerinin ivedilikle kullanılması elzemdir. Bu konuda Slovakia bütün dünyaya çok güzel bir örnek teşkil etti. Slovakya'da 5 milyon insan tarandı (memleketin tümü) ve 50,000 positif (%1). Yöntemin özgüllük derecesi (specificity) 99.5%, hassasiyeti (sensitivity) %90. Neticelere tam anlamıyla güvenebiliriz. Rapid Antijen kitleri bugün dünya genelinde kullanılan en etkili geniş kitle tarama araçlarıdırlar.
Maske + mesafe + hijyen ve gerekirse kapanma ve etkili tedbirlerle birlikte yapıldığında salgına karşı çok başarılı olunabiliyor. Slovakya'nın bu başarısından hemen sonra Ingiltere bunu devlet politikası haline getirdi ve genel nufüsu, okulları, fabrika ve tüm iş yerlerini bu şekilde taramaya başladı. KKTC'de bunları organize etmek hiç de zor olmamalı. Bir ay önce adaya vardığı duyurulan rapid antijen kitlerinin neden hâlâ yürürlüğe geçmediği bilinmiyor! KKTC'de kolaylıkla bu basit testlerle bir uçtan öteki uca tüm toplumu tarayabiliriz. Artık kaybedecek vaktimiz yoktur. Bu arada maske, mesafe ve hijyene devam...
Slovaklar 2 hafta içinde 1. ve 2. dalga arasındaki sürede positif vaka sayısını %80 düşürdüler. Bu inanılmaz bir başarıdır. Sayın Sağlık Bakanının konuya derhal el atması gerekmektedir. Aşıların yanında, KKTC’yi pandemiden kurtaracak unsurlardan biri de hızlı antijen testleridir.”
Aşılar…
Pandemi ile savaşta aşının önemine vurgu yapan Dr. Baysal şunlar paylaştı: “Pandeminin başından bu yana aşılar üzerinde yapılan Faz 1-3 klinik öncesi ve klinik deneme safhaları kayıt altına alınmış, belgelendirilmiş, kamuoyuyla paylaşılmış, güvenilir ve bağımsız değerlendirme kuruluşları tarafından onaylanmış aşılar olmaları gerekir. Sağlık Bakanlığı bu kapsamda üretilmiş ve ruhsatlandırılmış olan bir aşıya, güven duyarak nüfusu bazında siparişler vermelidir.
Sağlık Bakanlığı’nın, KTTB ve diğer sağlık kuruluşlarıyla halka yönelik bir dayanışma içerisinde şeffaflıkla, aşı olmaya yönelik endişe ve belirsizlik yaratan her türlü söylem ve uygulamadan uzak, halk sağlığı açısından risk oluşturacak tüm engellerden uzak çalışmalıdır. Sağlık Bakanlığı, Bilim Üst Kurulu, KTTB ve diğer sağlık kurum ve sivil toplum örgütleri aşıların hangi ülkede üretildiğinin, üreten firmanın hangisi olduğuna bakmaksızın kamuoyunu aşıları içeren her konuda sıklıkla bilgilendirmelidir. Bugün kullanımda bulunan tüm aşıların güvenilirliği ve etkinliği vurgulanmalıdır. Sağlık Bakanlığı, COVID-19 aşılarının halk sağlığı için bilimsel ve etik kurallara uygun ruhsatlandırılmış olduğunu, aşıların KKTC'deki toplumun tüm kesimlerine eşit ve adil bir şekilde ulaştırılmasını sağlamalıdır. Aşılar ülke koşulları göz önünde bulundurularak seçilmelidir. Aşılar ülkeye geldikten sonra soğuk zincirle taşınmalı, dağıtımları bilimsel metodlarla yapılarak uygulanmasına gündelik politikanın, rekabetin ve ticaretin konusu dışında bırakılmalıdır.
Sağlık Bakanlığı aşı üreten ülkelerle (AB, ABD, Çin) gerek TC aracılığıyla gerek se direk olarak sözleşme imzalama yolları bulmalıdır. Burada herhangi bir siyasi baskı unsuru olmamalıdır.
Sağlık Bakanlığı, aşıların ruhsatlandırma süreçlerini, etkili ve güvenli olduklarına ait belgeleri, kamuoyuyla, basınla ve sivil toplum örgütleriyle şeffaf bir şekilde paylaşmalıdır. Ülkede çoğunlukla kullanılan Sinovac aşısının Faz 3 çalışmaları Sayın Prof. Dr. Murat Akova tarafından basın yoluyla kamuoyuna sunulmuştur. Bu konuda güncellenen yeni bilgiler, güven artırmak açısından hemen halkla paylaşılmalıdır.”