Aşı olmayı reddetmek veya seçimleri boykot etmek…
Yerden göğe kadar insan hakkıdır…
Ve aşı olmayı reddeden kişilere veya seçimi boykot edenlere “ayrımcılık” uygulamak da evet “ırkçılık” kapsamındadır…
-*-*-
Ancaaak, gerek aşılanmamanın gerekse seçimleri boykot etmenin mutlaka bedelleri olacağını kabul etmek de bence kaçınılmazdır.
-*-*-
Şu anda neredeyse Dünya’nın tamamına yakınındaki yönetimler, aşı konusunda “ısrarcı”dır.
Bunu elbette çeşitli komplo teorileri hatta belki de bilimsel iddialarla eleştirmek kesinlikle bir haktır. Ancak, aşıya karşı olmak bir insan hakkı olmakla birlikte; bilim insanlarının ezici çoğunluğunun “aşı, salgından kurtulmanın tek yöntemidir” saptamasına katılmamanın sonucunun korkunç olabileceğini de ele almak bir zorunluluktur diye düşünmekteyim.
-*-*-
Ayrıca “evet aşıya karşıyım ve yan tesirleriyle alakalı endişem bulunmaktadır. Veya inancım gereği yaptırmayacağım” kararının sonucu; ne yazık ki aşıya karşı olmayıp yaptıranlar için de “çok sıkıntılı” olabilir…
“Hakkımdır” dediğiniz “aşılanmamanın”, tüm insanlığa ciddi zarar verme olasılığı da bulunmaktadır.
-*-*-
İngiltere’de bilim insanları, dünkü bazı gazetelere de yansıyan açıklamalarında, “tedbiri elden bırakmayın ama Covid bitmek üzere” anlamına gelen açıklamalar yaparken, bunu en azından kendi ülkelerinde başarmış olmayı, “yüksek oranda aşılanmaya” bağladılar.
-*-*-
İlk başta bu haberi hükümete yakın iki gazetede okudum. “Başbakan Boris Johnson’a destek vermek ve yeni yıl arifesinin akşamı her hangi bir kısıtlama getirmemesinin kabahatini veya riskini örtmek için bu haber yazılmış olabilir” paranoyasına kapıldım.
Ancak ağır muhalif bir gazete de aynı doğrultuda haber yapınca, şüphem ortadan kalktı.
-*-*-
Umarım yeni yılda “Covid” sıkıntımız tamamen ortadan kalkar.
Aşılandıydık, aşılanmadıydık tartışması da biter.
-*-*-
Peki boykot?
Daha önce de yazdığım için tekrara girmek istemiyorum…
Kıbrıslılar siyaset konuşmayı çok sever…
Boykot, bir siyasi tavırdır…
Ve oy kullanmamak; seçimden sonrası için “söz söyleme hakkını” küçültecektir…
-*-*-
Yani tamam, kesinlikle katılmasam da anlayışla karşılarım; “… Bu ülkede seçime katılan tüm partiler illa ki bir biriyle aynıdır” mı diyorsunuz?
O zaman en azından karma oy kullanıp, size yakın olan kişilere veya iyi şeyler yapabileceğini düşündüklerinize oy verin.
-*-*-
Eveeet, aşı olmamak da seçimi boykot etmek de hakkınızdır ama ne olur; hem insanlık için hem de ülkemiz adına; aşı olmayı ihmal etmeyin ve mutlaka oy kullanın…
Hakarete, kavgaya, sövüp – saymaya gerek yok…
Bu tarafımca ortaya atılan veya yazılmış bir “öneridir”…
Bu naçizane görüşümdür…
-*-*-
Sizin aşı karşıtlığı hakkınız kadar; benim de aşıdan yana olmak, bunun çağrısını yapmak hakkımdır…
Sizin “boykot” hakkınız kadar, benim de “aman sakın, lütfen yapmayın” çağrısı yapmak, en doğal hakkımdır.
Aşı karşıtlığı veya boykotun tam tersi tavır takınmak herkesin hakkıdır.
Ve yürekten inanarak diyorum ki; “aşı olmazsanız Covid’i; oy vermezseniz içinde yaşadığımız laçka sistemi yenemeyiz… Boykot, bu sisteme yani statükoya hiç zarar vermeyecek”…
Döviz düşmedi ki!
“Döviz düştü” demek, çok ciddi bir yanılgıdır…
Kıbrıslı Türklerin yaşamında çok ciddi yeri ve etkisi olan “Euro, Amerikan Doları ve İngiliz Sterlini”, Türk Lirası karşısında çok ciddi ve gayet istikrarlı bir şekilde yükselmektedir.
Ve Türkiye’deki mevcut siyasi yapı hatta Recep Tayyip Erdoğan’ın varlığı bile, Türk Lirası’nın bahsettiğim üç para birimi karşısında değer kazanmasını yani “dövizin düşmesi” olayını imkansız hale getirmektedir.
-*-*-
Döviz asla düşmedi…
Sadece Türk Lirası yaklaşık iki hafta önce bir akşam aşırı seviyede değer kaybetti; sonra eski seviyesine geldi.
Ve o seviye, iki haftadan beri, istikrarlı, beklenen, alışılmış şekliyle yeniden değer kaybediyor.
-*-*-
Ama o akşam yani örneğin 1 İngiliz Sterlini’nin 25 Türk Lirası’na vurduğu zamandan 5 ya da 10 saat sonra, Türk Lirası’nın 14 seviyesine inmesi; eminim konudan haberi olan bazı “akıllı kişilere” çok ciddi paralar kazandırmıştır.
-*-*-
Kısacası sevgili kardeşlerim; “döviz düşmedi”…
Bunu söyleyen, doğruyu söylemiyor.
Erdoğan ve mevcut Türk siyaseti, ne yazık ki bir çok konuda (Kıbrıs konusu da dahil) sadece algı operasyonları yapıyor; gerçekler çarpıtılıyor ve bu siyaset Türk Lirasının değer kaybının devamından başka hiç bir işe yaramıyor.
Üzgünüm ama durum budur.
-*-*-
Haliyle, “döviz düştü bu yüzden ucuzluk olmalı” beklentisine girmek de “mantıklı” bir bekleyiş değildir.
Sandığa gidin… Mesela bunları seçmeyin!