İngiltere adına bir süre casusluk da yapmış olan, İngiliz edebiyatının ‘ekmeğini yazarak kazanan’ ilk kadın yazarı olarak bilinen Aphra Behn’in Türkçe’ye çevrilen son kitabı “Asil Köle: Oroonoko”, İngiltere’nin yüzyıllar boyunca yönettiği kolonileri ve Afrikalılara çektirdiklerini anlatıyor. Kitap tabii ki mutlu sonla bitmiyor ama bugünlere benzemesi bakımından önemli hususlar içeriyor. İşin özü şu: Bir zamanların kölelik düzeninin yerini şimdilerde kapitalizm aldı. Bu arada köleliğe karşı olan bu ilk eserin sahibi Behn, romanında anlattığı şeylerin bire bir şahidi olduğunu da belirtiyor. Yazarın babası, Surinam dahil o bölgedeki otuz iki adanın da korgenerali. Neyse ki suda boğuluyor.
İngiliz sömürgesinde bulunan Surinam’da 1600’lü yılların başında geçen hikayede asil köle Oroonoko ve onun ölümüne aşık olduğu güzeller güzeli İmoinda’nın trajedisi, Hıristiyan beyaz adamın dünyanın tümüne sahip olma arzusunun hiç bitmediğinin de göstergesi niteliğinde.
Hikayeye gelince... Prens Oroonoko deli gibi aşık olduğu İmoinda’ya kral dedesinin göz koyması nedeniyle büyük acılar çeker. Dedesi ile arası bozulur ve yaşanan olayların ardından dedesi İmoinda’yı öldürdüğünü söyler ama onu köle olarak sömürgecilere satar. Derken Oroonoko da köle tüccarlarının eline düşer. “Ya özgürlük ya ölüm” diyen Oroonoko önderliğinde köleler efendilerine başkaldırır. Vali ve çok acımasız olmasıyla bilinen ‘konsey’ tarafından yönetilen sömürge, yerlilerin sahip olduğu toprağın altındaki ve üstündeki her şeyi sömürürken asil köle Oroonoko’nun başkaldırısı yerli işbirlikçilerin onu satması sonucu başarısızlıkla sonuçlanır. İngiliz yazar onları şu sözlerle tarif ediyor: Oysa onlar Hıristiyanların maşası olarak kullanılmaya layıktı. Dönek ve korkak köpeklere böyle efendiler yaraşırdı.
Bu arada büyük aşıklar tesadüf eseri aynı köle çiftliğine düşer. İmoinda’sına kavuşan Oroonoko için artık her yer özgürlüktür ama yakında doğacak bebekleri için böyle aşağılayıcı bir düzeni kabul etmesi asla mümkün değildi. Çiftlikten kaçacak, insan onuruna yaraşır şekilde yaşayacaklardı. Yanlarına aldıkları diğer kölelerle ormana doğru kaçmaya başladılar. Oroonoko da tıpkı diğer yerliler gibi tazı gibi koşuyor, balık gibi yüzüyor, çok iyi ok kullanıyordu. Yine de ormanda çok ilerleyemeden peşlerine düşen Vali’nin adamlarına yakalandılar. İşbirlikçi köleler savaşmaktan vazgeçerek Oroonoko’yu da yalnız bırakarak geri çekildiler. Oronooko ve yanındaki birkaç cesur köle savaşmaya devam etti ama nafile hepsi günün sonunda sömürgecinin yüzlerce kırbacından geçti. Oroonoko, İngiliz ileri gelenlerinin de yakından tanıdığı bir köle olduğu için bakıma alındı, iyileştirildi ama Oroonoko’nun tek derdi Vali’den intikam almak onu feci şekilde öldürmekti. İşler sarpa sardı, Vali, Oroonoko’nun asılmasına karar verdi. Olacakları sezinleyen, sömürgecinin eline düşmektense ölmenin daha onurlu olacağını düşünen Oroonoko çok sevdiği, taptığı kadını, İmoinda’yı ormana götürerek karnındaki bebeğe rağmen boynunu keserek onu öldürdü. Sevgilisinin cansız bedeninin başında birkaç gün kendinden geçmiş vaziyette yaşadı. Cesetten yayılan koku ormanı sardı. Vali ve adamları kokunun peşine düştü. Oroonoko karşısında onları gördüğünde elindeki bıçakla karnını yardı ve bağırsaklarını elleriyle dışarı çıkardı. Oroonoko, İngiliz birkaç dostu sayesinde yine kurtarıldı. Yine de Oroonoko sömürge valisinin elinden kurtulamadı ve bedeni küçük parçalara ayrılarak bölgedeki köle çiftliklerine ibreti alem olsun diye gönderildi.
Kıssadan hisse; dünyayı yöneten beyaz adamlar önceki gün Brüksel’de başlayan NATO Zirvesi’nde buluştu. Kıbrıs’ın garantörleri İngiltere, Yunanistan, Türkiye de bu zirvede yer aldı. Erdoğan ve Çipras baş başa yaklaşık iki saat görüştü. Görüşmenin ana konusu Kıbrıs Sorunu oldu. İki lider garantörlük ve güvenlik konularını ele aldı. Yeni bir sistem için nabız yoklandı. Sonuçlarını Eylül ayından sonra hızlanacak trafik gösterecek ama Kıbrıslıların, ne zalim sömürgeci İngiltere’nin ne de Türkiye ve Yunanistan gibi NATO üyelerinin korumasına ihtiyacı var. Hatta onlar burada oldukça Kıbrıslılar için tehlike her zaman var olacak. Yeni bir sistem kurulacaksa işe buradan başlamak gerekir. Köle mi olacağız yoksa adanın efendileri mi?