Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı’dan yazılı açıklama;
Rum tarafı yaptığı yanlıştan dönmek yerine, bizi suçlamayı sürdürmekte ve müzakere etmek istemediğimiz için mazeret uydurduğumuzu iddia etmektedir.
Sayın Anastasiadis geçen yıl Türkiye’de Cumhurbaşkanı’nın ev sahipliğinde yapılan bir yemeğe katıldığım ve yemekten sonra BM Genel Sekreteri ile görüşme yaptığım için protesto edip müzakerelere katılmadığını unutmuşa benzemektedir. Günlerce bu anlamsız tavrını sürdürdüğünü ve bizim son derece sabırlı davranışımız ve çözüm hedefimiz sayesinde müzakere masasının yeniden kurulabildiğini hatırlamak istememektedir.
Rum liderliği, bizim bir yemeğe katılışımız ile “Enosis” kavramının okul çağındaki Rum gençlerinin zihinlerine sokulmak istenmesi arasındaki büyük farkı ve Kıbrıs Türk Toplumunun bir bütün olarak ortaya koyduğu tepkiyi anlamak istememektedir. Bugün oldu, hala daha aynı anlayışsızlığı sergilemekte, dolayısı ile geleceğe dair umutların daha da kırılmasına neden olmaktadır.
Müzakere masasında son 21 ayda sağlanan ilerlemelerin temel nedeni, federal çözüm doğrultusunda ortaya koyduğumuz büyük çaba ve gösterdiğimiz yapıcı tutumdur. Bunu tüm ilgili taraflar çok açık bir biçimde görmüşlerdir. Eğer bugün müzakerelerde 5’li konferansın toplanma aşamasına ulaşılmışsa, bunda Kıbrıs Türk tarafının aldığı inisiyatiflerin büyük rolü vardır.
Rum tarafında aynı yaklaşımı ne yazık ki görememekteyiz. Büyük bir sabırla yürüttüğümüz müzakerelerde aylardır kararlara etkin katılım kavramının içini doldurmaya bile yanaşmamaktadırlar.
Eşit sayının olmadığı bazı federal kurullarda, bir Kıbrıslı Türkün olumlu oyunun gerekli olması ilkesini kabul etmemekte, Rumların çoğunluk oyunun yeterli olmasında ısrar etmektedirler. Federal ortaklık anlayışı ile taban tabana zıt olan bu tavrın yanında, dönüşümlü başkanlık konusunda da Rum toplumuna doğru mesaj verememekte, onları hazırlayamamaktadırlar.
Bu tür olumsuz yaklaşımlar karşısında asıl sabrı tükenen taraf, Kıbrıs Türk tarafıdır. Bunlar yetmezmiş gibi 16 Şubat günü yaşananlar da bardağı taşırmıştır.
Rum liderliği, yanlışını düzeltmek yerine, propaganda makinesini harekete geçirerek, bizi çözüm istemeyen taraf olarak takdim etme gayretine düşmüş görünmektedir. Bu, boşuna bir çabadır.
Rum tarafında harekete geçen koro, bir ağızdan Türkiye’deki referandumu gerekçe olarak göstermektedir. Bu da hem büyük bir haksızlıktır, hem de gerçekle yüzleşmekten kaçmaktır.
Seçim ve referandum dönemlerinin hassas dönemler olduğu bir gerçek olmakla birlikte, Türkiye’nin böyle bir talebi olmamıştır. Cenevre’de de konferansın ertelenmesi talebi Türkiye’den değil, Yunanistan’dan gelmiştir. “Enosis” plebisitinin okullarda kutlanacak olaylar listesine dahil edilmesinin altında yatan nedenleri unutturup, asıl Rum tarafında seçim havasına şimdiden girildiğini gözlerden saklamaya çalışmakla bir şey elde edilemeyeceğini bilmeleri gerekir.