‘Aşı sertifikası’ konusunda neler oldu, farkında mıyız?
Teferruata sonra gireriz ama özetle şu oldu:
Bizim taraf ‘KKTC’nin varlığını Rumlara kabul ettirme’yi denedi. Anastasiadis bu ‘rest’i gördü. Cebindeki ‘Kıbrıs Cumhuriyeti kartı’nı masaya sürdü. Uzlaşı olmadı. Ve Rum liderliği ‘Bu oyun benim kurallarımla oynanacak’ dedi. Tek taraflı bir çözüm bulup Kıbrıslı Türklerin önüne koydu.
Dünden itibaren açılan link ve başvuru için ortaya konulan şartlara bakın lütfen.
Masada iş bitirici, yurt dışına gidecek insanların önünü açacak pratik bir çözüm aramak yerine ‘ayrı egemen devlet’ diye tutturan bizimkiler devre dışı kaldı.
Anastasiadis yönetimi ‘Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı olmak’ şartıyla ‘aşı sertifikası’ vermeye başladı.
Üstelik ‘yasal limanlardan uçmak’ kaydıyla!..
Yani Larnaka veya Baf’tan…
Yani Ercan devre dışı!..
Tıpkı 1990’ların başında ABAD kararına sebep olan o meşhur ‘ihracat mührü’ gibi, şimdi de Ersin Tatar’ın ‘taksim’ siyaseti sayesinde bulgura erişmek mümkün olamadığı gibi evdeki pirinç de elden gitti!..
Bu ‘kafa’yla Kıbrıslı Türklerin gideceği köyün minareleri bellidir.
***
Toplumun uluslararası camiadan daha da kopmasından, izolasyon ve ambargoların artmasından başka hiçbir sonuç doğurmayacağı bilinen ‘ayrılıkçılık’ siyaseti devam ettiği sürece daha başımıza neler neler gelecek, göreceğiz.
Bizimkiler ‘ayrı devlet’ dedikçe Anastasiadis ‘çözümü isteyen lider’ algısı yaratma fırsatı bulup aklanırken, Kıbrıslı Türkler de ‘çözümsüzlüğe oynayan taraf’ pozisyonuna düşüyor.
Ankara destekli ‘taksim’ siyaseti, aslında müzakere masasının kurulmasını önleme amaçlıdır. AKP’li Türkiye hükümetinin şu anki çıkarları Kıbrıs’ta masaya oturmamayı gerekli kılıyor olmalı. Bu yüzden Cenevre’de Tatar’ın eline sıkıştırılan ‘öneriler’ ile ‘olmayacak duaya amin’ çekilmişti.
Çıkar meselesinde ‘masa ihtiyacı’ noktasına gelindiği gün Tatar’ın eline bir başka kağıt daha tutuşturabilir pekala Ankara… Ama şu an değil.
***
Ankara Tatar’ın eline ne zaman nasıl bir kağıt vereceğini tamamen kendi çıkarlarına göre şekillendirecektir elbette ve Türkiye kendi açısından haklıdır.
Uluslararası siyaset çıkarlar gözetilerek yapılıyor çünkü…
Peki ama biz ne olacağız?
Yani gariban Kıbrıslı Türkler?
İşte böyle olacağız!
Yani ‘aşı sertifikası’nda olduğu gibi…
‘Ayrı egemenlik’ diye diye adanın kuzeyindeki ‘devlet’in tamamen yok farz edildiği bir noktaya doğru yürüyeceğiz.
‘Devleti tanıtma’ iddiasındakiler, toplumu ve bütün kurumlarını göz göre göre ‘özne olmaktan çıkma’ noktasına sürüklüyorlar.
Başkalarına değil, sadece kendi yurttaşlarına, yurt dışında okuyan gençlerine, tedavi görecek hastalarına, ticaret yapacak iş insanlarına yarayacak bir belgeyi bile ‘yüksek siyaset’e kurban ediyorlar.
Ve evet…
Asıl şimdi ‘nesne bile olamama’ aşamasına geldik!