Çetinkaya Spor Kulübü başkanı sayın Vehbi’nin yaptığı basın toplantısını çok önemsedim. Özellikle “Benim başkanlığımda hiç bir şekilde etik dışı işler yapılmadı” cümlesi altı çizilmelidir. Belli ki, geçen sezon oynanan Serdarlı - Çetinkaya maçına atıfta bulunuyor. Duyarlılığından dolayı kendisine çok teşekkür ederim. En azından toplumun sesine kulak vermiş.
Evet, Çetinkaya bir zamanlar büyük bir camiaydı! 1950’li dönemlerin efsane takımıydı. İngiliz emperyalizminin baskıcı zihniyeti sonucu siyasi örgütlenmeler kulüplere taşınınca, bu kulüplerin bir lideri olmalıydı. O dönemki konumuyla Çetinkaya en idealiydi. En iyi futbolcular Çetinkaya’da toplanarak şampiyonluklar, şiltler ve bir çok başarı elde edildi. Efsane ismi de o dönemlerin ürünüdür.
Yalnız şu an yıl 2016. Köprünün altından çok sular aktı. 1950 yılının soğuk savaş dönemi bitmiştir. Ada geneli geçmişteki gibi Çetinkaya ile yatıp, Çetinkaya ile kalkmıyor. Hayatımıza FB’ler, GS’ler, MAN CITY’ler, Real’ler Barcelona’lar girmiş. Takımlarımızın geçmişteki gibi öyle efsanelikleri kalmamış. Yusuf Kaptan Stadı’nın dolu hali yalnızca fotoğraflarda kalmış. O dönemki kahraman isimleri ve başarıları yeni nesil bilmiyor. Hatta umrunda bile değil. Ama bir gün bir de bakmışız ki, Çetinkaya’yı umursayan çıkmış. KOP kurucu üye sfatı ile geçmiş dönemlerin anısına Çetinkaya’ya plaket verilmiş. Bu yüzden Çetinkaya’ya verilen plaket bence çok önemli. Şu anda yönetici kadrosu kadar taraftarı olan bir kulübü dünyaca tanınan resmi bir organın düşünmesi ayakta alkışlanmalı.
Yok efendim yalnızca Rumca konuşmuşlar, yok gece amatörce yapılmış gibi cümleler bardağın dolu tarafını değil de boş tarafını düşünenlerin tezleridir.
Toplum olarak gösteriş budalası olduğumuz için her düzenlenen gecenin, muhteşem yerde, muhteşem sanatçılarla dolup taşmasını arzu ederiz. Heşa huşalar çekilsin, kimin elbisesi daha güzeldir, kim hangi kuaföre gitti, kimin saati, ayakkabısı, takım elbisesi bir diğerinden daha pahalıdır, kim hangi arabayla davete geldi gibi abartı düzenini arzuluyoruz. Bir sonraki gün de gazeteler abartılarımızı, bir o kadar daha abartınca sözde toplumun bir numaralı kulüp başkanı olduğumuzu zannederiz. Halbuki, ganimet zihniyetinin bireyleri olduğumuz hep unutuluyor.
“Plaketi aldım, tepki olsun diye de kaçtım” demek saygısızlığın daniskasıdır. Senin toplumunun unuttuğu, saygı göstermediği, düne kadar sayısız genel kurullar yapıp başkan bulunamayan, şaibeli ligde kalan, hatta kulüp anahtarının Kaymakamlığa verilmesi gündemde olan, böylece üç kuruş para alacak diye adı değiştirilen bir camiaya başka bir toplum saygı gösterirse, açıkcası benim yorumlanacak çok fazla birşeyim kalmaz.