GEÇMİŞLE YÜZLEŞME KONUSUNDA DÜNYADA NELER YAŞANIYOR?
Balkan Araştırmacı Gazeteciler Ağı’ndan Saşa Dragoylo’nun yazdığına göre, aşırı sağcıların öfkesine karşın, Sırbistan-Kosova Yeniden Uzlaşma Festivali, geçtiğimiz hafta içerisinde başladı... Festival açılmadan önce aşırı sağcılar bomba ihbarı yaptılar ancak bunun sahte bir ihbar olduğu ortaya çıktı ve festival normal seyrinde açıldı... BIRN’de yayımlanan haberi okurlarımız için derleyip özetle Türkçeleştirdik. Haberde şöyle denildi:
*** Aşırı sağcıların festivalin yasaklanması çağrılarına karşın, festivali organize edenler, farklı etnik gruplar arasında diyaloğun ileri götürülmesi mesajının her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan bir şey olduğunu belirttiler ve festivalin böyle bir mesaj taşıdığını aktardılar.
*** Arnavutça ve Sırpça’da “İyi günler” anlamına gelen Miredita, Dobar Dan Festivali, Sırplar ile Kosovalı Arnavutlar arasında yeniden uzlaşmayı savunuyor ve geçtiğimiz Çarşamba günü Belgrad’ta “Bütün gözyaşlarımız” başlıklı fotoğraf sergisiyle açıldı. Sergide, Yugoslavya’daki savaşın Sırp, Arnavut ve Makedon kökenli kurbanlarına anılıp onlara saygı gösteriliyor...
*** “Festival bu sergiyle başlıyor çünkü savaş kurbanları, ilişkilerimize engel olan bir köşe taşıdır. Birbirimizi daha iyi anlayabilmek için, tam olarak ne olduğunu bilmek zorundayız. Bu sergi de, kurbanların sesinin duyulması için bir alan yaratıyor çünkü her bir diyaloğun sıfır noktası budur” diye anlatıyor İnsan Hakları için Gençlik İnsiyatifi program yöneticisi Sofiya Todoroviç.
*** Bu serginin Sırbistan ve Kosova’dan kayıp yakınları ve savaşta öldürülenlerin akrabalarının üyesi olduğu derneklerle işbirliği içerisinde hazırlanmış olduğuna dikkati çekiyor Sofiya Todoroviç. Sergide anlatılan öyküler, eski yugoslavya’daki savaşların bazı yönlerini temsil ediyor – bunlar kayıpların fotoğrafları, suç işlenmiş olan mekanların, toplu mezarların fotoğrafları, göçmenlerin ve anma törenlerinin fotoğraflarından oluşuyor – günümüzde dahi hissedilen savaşların uzun vadeli sounuçlarını yanısıtıyor, savaşın yarattığı trajediyi ve savaşın karmaşıklığını resmediyor...
*** 2014 yılında kurulmasından bu yana İnsan Hakları İçin Gençlik İnsiyatifi, Sırbistan’daki aşırı sağcı örgütlerin engelleme girişimlerine karşın Belgrad Sivil İngiyatifi ve Kosova’dan Integra sivil toplum örgütüyle birlikte bu festivalleri düzenlemeye devam ediyor...
*** Milliyetçi NADA koalisyonu, geçtiğimiz Nisan ayında Sırbistan parlamento seçimlerinde oyların yüzde 5.4’ünü almış, geçtiğimiz Salı günü de bu festivalin yasaklanması çağrısında bulunmuş, onlara göre bu sergi Sırbistan’ın çıkarlarına zarar veriyormuş ve Kosova’nın Sırbistan’ın geçmişte bir eyaleti olmasına karşın Sırbistan’dan ayrılmasını destekliyormuş... Sırbistan Demokratik Partisi DSS’nin başı olan ve aynı zamanda NADA koalisyonunun da lideri konumundaki Milos Jovanoviç, “Bu festival, Kosova’nın ayrılmasını, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ta sözde kültürel etkinlik kisvesi altında ileri götürüyor ve bu da anayasal ve yasal düzenimizi dinamitliyor” diye konuşmuş.
*** Sofia Todoroviç ise aşırı sağcıların bu festivali yasaklama çağrılarının yanlış olduğunu, yasaklamalarla diyalog ve gelecekte daha iyi ilişkiler kurmanın mümkün olamayacağını söylüyor... “Bazı siyasi örgütlerin bu festivali kullanarak kendilerini öne çıkarma girişimleri çok üzücüdür. Onların kültürü yasaklamaları bizi bu noktaya getirmiştir zaten... Siyasi istenç oldukça, bu tür festivaller de devam edecektir” diye konuşuyor...
*** “Festivalde çoğunlukla çok zor ve çok acı verici konuları ele alıyoruz ancak diğerlerinin tersine, bunları tartışmaya açıyoruz” diyor Sofia Todoroviç ve festivale daha fazla siyasi partinin destek vermesini istediklerini anlatıyor.
*** “Bu sergi, Sırp ve Arnavut savaş kurbanlarının deneyimlerini bir araya getiriyor. Festivalimiz hiçbir zaman yalnızca Sırp olmayan kurbanları ele almadı. Festival yalnızca savaş ve çatışmalarla ilgili değildir, her zaman toplumlarımızda tabu olan önemli başka bazı diğer konuları da ele almaktayız” diyor Sofia.
(BIRN’den Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).
GEÇMİŞLE YÜZLEŞME KONUSUNDA DÜNYADA NELER YAPILIYOR?
“Karadağ polis komutanı, savaş döneminde sınır dışı ettiklerinden özür diledi...”
Balkan Araştırmacı Gazeteciler Ağı’nda yer alan bir habere göre, Karadağ polis komutanı, savaş döneminde sınır dışı ettiklerinden özür diledi. Bundan 30 sene önce Mayıs 1992’de Karadağ’dan sınırdışı edilen ve Sırp denetiminde bulunan bir bölgedeki kamplarda öldürülmüş olan 66 kişinin akrabalarından özür dileyen polis komutanı Zoran Brdyanin, Herçeg Novi kentinde düzenlenen törende konuştu.
25 ile 27 Mayıs 1992’de Bosna sınırı yakınındaki Herçeg Novi kentinde bazı Boşnaklar ve Sırplar yasadışı biçimde tutuklanarak polis karakoluna götürülmüşler, daha sonra da otobüslerle Bosna’nın Sırp kontrolündeki bir bölgesine sınırdışı edilmişlerdi... Sözkonusu tutuklular, Bosna’nın doğusundaki Foça esir kampına götürülmüşlerdi ancak aralarından ancak birkaçı hayatta kaldı, diğerleri öldürüldü ve nereye gömüldükleri hala bulunamadı. Yani hala “kayıp”tırlar...
Brdyanin, “Sevdiklerinizi kaybetmeyi telafi edecek sözcükler yoktur. Gene de bu fırsattan yararlanarak Polis Komutanlığı adına içten gelen özrümü sizlere sunmak istiyorum” diye konuştu. “Bu özürle birlikte, bundan böyle yurttaşlarımızın güvenliğini savunacağımızın güvencesini vermek üzere ileri bir adım atıyoruz” dedi.
Herçeg Novi kentindeki polis karakolunun önünde bir anma töreni düzenleyen Sivil Eğitim Merkezi, İnsan Hakları için Eylem grubu ve Anima örgütü, kurbanların anısına buraya kalıcı bir anıtın yapılmasına yetkililerin izin vermesi çağrısında bulundu.
Karadağ Polisi başkanı, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı gibi pek çok yetkilinin de katıldığı törende, Karadağ İslam Toplumu başkanı Rifat Feyziç de hazır bulundu. İçişleri Bakanı Adziç, böylesi bir anıtı yaptırmayı desteklediklerini ve bunun görevleri olduğunu da belirtti.
Sınırdışı etmekten sorumlu tutulan dokuz polis görevlisi tutuklanmışlar ancak Kasım 2012’de mahkeme, tutuklamaların yasadışı olmasına karşın bunun bir savaş suçu oluşturmadığına karar vererek polisleri serbest bırakmıştı. Sınırdışı edilmelerin yaşandığı 1992’de başbakan olan Dyukanoviç, halen Karadağ’ın Cumhurbaşkanı olarak görevde bulunuyor.
Aralık 2008’de 200 kayıp yakını ve bu trajediden sağ kalanların açtığı davada sonuca ulaşılmış ve dört sene süren dava sonucunda Karadağ hükümeti, kayıp yakınlarına polisin yasadışı eylemleri nedeniyle toplam 4 milyon 135 bin Euro tazminat ödemişti.
2013 yılında ise kayıp yakınları, Karadağ’a karşı Strazburg’ta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava açmışlar ve yeterli soruşturma yapılmadığı, üst düzey yetkililer dahil, yakınlarının “kayıp” edilmesine yol açan sorumluların tam olarak kovuşturulmadığını belirtmişlerdi.
Avrupa Komisyonu ise, 2021 yılında yayımlanan Karadağ’ın insan haklarında ilerleme raporunda, AB ile üyelik görüşmelerinde ilerleme kaydetmek istiyorsa, Karadağ’ın savaş suçlarının kovuşturulmasına öncelik vermesi gerektiğini belirtmişti.
Karadağ, eski Yugoslavya’nın parçası olarak gerek Hırvatistan, gerekse Bosna’daki savaşlara, Sırbistan’ın lideri Miloseviç’in altında doğrudan katılmış ve taraf olmuştu...
BASINDAN GÜNCEL...
“Üç boyutlu görseller ve yeni bir iletişim dili “kayıp” ilanlarının etkisini artırabilir mi?”
Bree Johnson-Obeng
İngiltere'de bir yardım kuruluşu kaybolan kişilerin bulunması için hazırlanan poster ve reklam panolarını üç boyutlu görseller ve yeni bir iletişim diliyle değiştiriyor.
"Kaybolan İnsanlar" adlı yardım kuruluşunun geleneksel ilanlar yerine geliştirdiği kayıp posterlerinde QR kodları bulunuyor. Kodlar, akıllı telefonlarla tarandığında kaybolan kişinin gülümserken hareketli ve üç boyutlu görüntüsü oluşturuluyor.
Üç boyutlu görüntülerin aranan kişiyi jest ve mimiklerle insanlaştırmasının, posteri görenler için daha akılda kalıcı hale getirmesi bekleniyor.
Buna ek olarak, posterleri tarayan kişiler arka plan haritalarına erişerek kişinin en son nerede görüldüğü gibi ayrıntılara erişebiliyor ve sosyal medyada kendi bağlantılarına bildirimde bulunarak ilanın daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabiliyor.
Yeni ve eski afişler arasındaki en dikkat çekici farklardan biri de iletişim dilindeki yenilik. Yeni posterlerde "kayıp" kelimesi kullanılmıyor.
Posterlerin tasarlanmasına katkıda bulunan davranış bilimcileri, "kayıp" sözcüğü yerine "bulmaya yardımcı olun" ifadesinin insanları harekete geçirme olasılığının daha yüksek olduğunu belirtiyor.
Yeni iletişim diliyle ilgili araştırma, Columbia Üniversitesi Lisansüstü İşletme Okulu'nda davranış bilimi direktörü Steve Martin liderliğindeki İşyerinde Etki uzmanları tarafından derlendi.
Martin, "Kayıp bir kişiyi bulmak için bir köy insanın bir bir araya gelmesi gerekir. Yeni posterleri gören sadece 10 ya da 20 kişinin onunla bağlantı kuruması, ona karşı biraz empati hissetmesi bile fark yaratabilir" diyor.
Kayıp İnsanlar yardım kuruluşunun CEO'su Jo Youle, yeni iletişim yöntemlerinin halka ulaşmak ve çocukları bulmakta çok önemli olduğunu söylüyor.
Youle, "İnovasyonu benimseyen yeni çağrılarımızın daha büyük bir etkiye sahip olacağını ve (aradığımız kişilerin) güvenli bir şekilde bulunmasını sağlayacağını umuyoruz" diyor.
Posterler 25 Mayıs Kayıp Çocuklar Günü'nden itibaren Londra'daki reklam panolarında görünecek.
Kayıp Leah Croucher'ın annesi yeni afişleri "harika" bulduğunu ve kendilerine yeni bir umut verdiğini söylüyor.
Leah, 15 Şubat 2019'da Buckinghamshire'ın Milton Keynes bölgesinde kaybolduğunda 19 yaşındaydı.
Annesi Claire Croucher, "Kayıp bir kişinin ebeveyni olarak yaşadığınız zorluklardan biri de kaybınızın iletişimi" diyor ve ekliyor:
"Halk kızımızın kim olduğunu anlarsa, onu gördüğünü veya onunla tanıştığını hatırlama ihtimalinin daha yüksek olduğunu düşünüyoruz."
(BBC - Bree Johnson-Obeng – 25.5.2022)