“Memleket krizden kırılırken, bunlar da aşk meşkle uğraşır” diye kulaklarımız çınlasa da; yaşamın ritmini belirleyen AŞK’tan kaçamazdık…
Şair nasıl şiirden kaçamazsa (İdam edilmeyi bekleyen İranlı şair Ramin Hossein’in şiire tutkusunu sürdürmesini düşünün); aşktan ve sanattan da kaçamaz…
Geçen akşam (Çarşamba) yayına hazırladığım, Ümit İnatçı'nın Kapak tasarımını ve Jenan Selçuk'un düzeltisini yaptığı Aşk Şiirleri Antolojisi’nin tanıtım etkinliği vardı, Işık Kitap Fuarı’nda. Antolojide yer alan şairler, Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği yayını olan antolojiyi imzalayıp oradaki şiirlerini okudu.
41 şairin şiir ve biyografilerini kapsayan antolojinin “sunuş” yazısında yazdığım satırları paylaşmak istedim bu hafta sizlerle… Belki, ilk satırda aktardığım arkadaşlar dahil; AŞK’a bir de bu açıdan bakılır…
Ah Şakıyor Kuşlar…
Genç bir üniversiteliyken bir arkadaş sormuştu, “Nereden anladın aşık olduğunu?” diye… “Onu gördüğümde, ahh, şuramda kuşlar şakıyor” demiştim de çok gülmüştü. Ne abartı vardı oysa o sözlerimde, ne de süsleme…
Aşk, kalbi delicesine çarptırdıkça göğüs kafesimizde kuşlar öter adeta…
O kuşları öttüren TANRIÇA bizim adadan…
Aşkı yücelteceğimize, Ares’e tapınmayı seçmemizde onun genlerini taşıyor oluşumuzun etkisi var mıdır diye çok düşünmüşümdür…
Afrodit’in her önüne gelene aşık olması normal karşılanabilir… Ne de olsa işi bu! Aşk iksirini etrafa saçarken, kendi üstüne de sıçratması kaçınılmazdı.
Ares’e aşık olması da bu yüzden anlaşılırdır ama, onunla işbirliği yaparak savaşlara neden olması, kıskançlık ve fesatçılık olarak anlaşılabilir mi?
Aslında, büyük büyük nenemizi eleştirmeden önce kendimize bakmamız gerekir diyeceğim ama ‘soyağacımızda’ yukarılara doğru ilerlediğimde gerçek suçlunun ‘genlerimiz’ olduğunu anlıyorum…
Anlaşılan bu adanın evlatları (Tanrıçanın torunları), ne oğlu Eros’un soyundan (öyle olsaydı birbirlerine yalnızca aşk okları atarlardı), ne Hermes’le, ne de Poseidon’la yaşadığı ilişkiden doğanlardan gelmiş! Dionysos’a ait genlerden bir miktar taşıyor olabiliriz ama, kesin olan bir şey varsa o da damarlarımızda çoğunlukla Ares’in kanını taşıdığımızdır… Afrodit’in Ares’ten olma çocuklarından Demikos’dan (korku) aldığımız genler yüzünden, amcamız Phobos’un (bozgun) etkisi hep kaderimiz olmuştur… Teyzemiz Harmonia’dan (uyum) gelen genlerimiz ise evrile evrile uysallığa (!) dönüşmüş…
Konuyu dağıtmayalım… Bu bir AŞK Şiirleri Antolojisi…
AŞK’la tanışmamış bir canlı, canlı değildir bence…
Şu ya da bu biçimde yaşanır aşk… Acısı vardır, tatlısı vardır…
Marazi olanı, ütopik veya platonik olanı, ulaşılmaz olanı, efsanevi olanı (Ferhat ile Şirin, Romeo ve Jüliet...) Saymakla bitmez.
“Yaşamın sürekliliği aşka bağlıdır” dersek abartmış olmayız herhalde…
“AŞK’la tanışmamış bir canlı, canlı değildir” aforizmamı şiire/şaire de uyarlayabiliriz: Aşk şiiri yazmamış bir şair, şair değildir…
Kıbrıs Sanatçı ve Yazarlar Birliği olarak uzun bir süredir AŞK temalı bir antoloji hazırlama düşüncemiz vardı… Önümüze çıkan en önemli sıkıntı -çoğunlukla olduğu gibi- işin finansal boyutuydu. Yaklaşık bir yıl önce “biz hazırlıklara başlayalım da…” deyip üyemiz tüm şairlerden ikişer şiir istemeye başladık. Bir iki kişi dışında tümü gönderdi. Yitirdiğimiz şairlerimiz içinse aramızda görev dağılımı yaptık ve onların antolojide yer alacak şiirlerini bizler seçtik…
‘Şiirle hücum marşı çalanlara’ veya ‘şimdiki an’dan çok ‘şanlı geçmişi’ne takılıp kalmış olanlara ya da aşk şiiri yazmaktan utananlara bu antolojide yer vermek olmazdı elbette… Onların dışında, birlik üyesi olmamalarına karşın, antolojide yer vermek istediğimiz bir iki şair arkadaşımız ise antolojimizde yer almak istemediklerini belirtti…
***
Ve, mürekkebi taze bir Şiir Kitabı daha “merhaba” dedi bize.
Ümit İnatçı’nın 14. Şiir kitabı “Sürüklenme” matbaa kokusuyla dün geldi elime. Arka kapaktaki şu soruya yanıtı, şiirleri okumadan vermek zor.
“Empedokles’in bilgelik ve büyücülük arasında duran kozmolojik şiirinde mi arayım şiirimin köklerini?”
Kitap 64 sayfa… Bir solukta okunabilir…
Bir başka yazımda daha geniş değerlendirme yapabileceğim…
O güne kadar siz de okumuş olursunuz belki…
Kalan yıllarınızı sağlıklı geçirmek istiyorsanız; krize /dövize değil, şiire, aşka kulak veriniz öncelikle…