Kıbrıs sorunun çözüm sürecinde şimdilerin moda deyimi “end game” oldu. Bilirsiniz tilt oyununda da “game over” mesajı verilir. Ancak her, “end game” ya da “game over” sözünden sonra, aynı masada başka ihtimaliyetler üzerine de oyun devam eder. Yani,” end game” ya da “game over” sözü ne masayı, ne de oyunu kaldırıp atmanızı getirmez.
İşte, Ocak zirvesi yaklaşırken sıkça kullanılan bu “end game” sözü, bana ilk önce bunu düşündürdü. Sonra ise, şimdilerin bir başka moda furyasını düşündürdü. Bu da televizyon dizileridir. Eskiden Brezilya Dizileri denirdi. Şimdilerde Türk Televizyon “sanayisi” çok önemli bir atılım yaptı. TV dizleri ile insanları televizyon başına kilitledi. Üstelik yalnız Kıbrıs veya Türkiye’de değil. Pek çok Orta Doğu, Balkan, Avrupa ve Asya, Afrika ülkelerinde de Türk Televizyon dizileri revaçtadır. “Fatmagül’ün Suçu Ne?, Muhteşem Süleyman deniyor ama gerçekte millet Hürremin ne yapacağı ile ilgili Televizyon başına kilitleniyor. TV dizleri uzayıp çeşitlenip, çeşitlenip gidiyor. Bu yüzden bu alanda da şikeler gelişmiş. Reyting üç kağıtları da sarmış ortalığı….
AŞK-I MEMNU
Ben, Kıbrıs sorununda,” end game” dendi mi, aklıma hep, Aşk-I Memnu dizisi gelir. Aylarca izleyiciyi televizyon başına Kilitleyen Bihter meselesi gibi görürüm bu Kıbrıs sorununda “end game” sözünü. Çünkü dizinin finali için tüm insanları televizyon başına çağıran müthiş kampanya ile birlikte insanlar, gerçekten televizyon başına kilitlenmişti. Ne oldu bu “end game” ‘in sonu? Kimse kimseye kavuşamadı, hepsi öldü veya kayboldu..Sonrasında da millete bir müddet daha konu çıktı. Ne oldu? Herkes öldü gitti. Mutluluk olmadı, kavuşma olmadı, geride “maraz” kaldı. END GAME, işte budur..
OCAKTA FİNAL, END GAME
Yıllardır masada, BM temelinde süren görüşmelerle, değişik aktör ve senaryo yorumları ile sürüp giden bu Kıbrıs Sorunu “Dizisi” için, Türk ve Rum tarafından yapılan açıklamalarda herkesi, OCAK’TA Finale davet ediyorlar. .OCAKTA, END GAME ! İzlemeye buyurun….
Peki ne olacak? Bu finalde neyi göreceğiz?. Galiba bu final, Aşk-ı Memnunun finali gibi olacak. Herkes ölecek veya bu “aşkın” tarafı olan bazıları da kaybolacak. Yani bu dizinin finali, marazdan başka bir şey getirmeyecek. Öyle ise neden bu” end game” çağrıları? Sonu maraz olacak bir yola niye çıkıldı ki?.
Ama bence Kıbrıs sorunu gibi bir sorun, karşılıklı kabul edilebilir bir sonuca ulaşamadığı sürece, tilt oyununda olduğu gibi “game over” dendikten sonra da, ayni masada, başka oyunların başladığı gibi, bu konuda da başka süreçler yeniden doğacak. Ancak en acısı işte burasıdır.
Çünkü sorunun çözülmesi geciktikçe ve yeniden ayni masada, başka oyuncularla yeniden oyun başladığında, her zaman gördük, daha çetrefil, daha problemli, daha zor, yeni sorunlarla uğraşmak zorunda kalıyoruz. Üstelikte her başlangıçta, eski temelden daha bir erozyona uğrayarak başlamak zorunda kalıyoruz. Bu erozyonda yalnız bir taraf için değildir. Her iki taraf içindir.
GÜNEY AÇISINDAN
Bakın, Sayın Hristofyas pek çok Rum siyasiden daha açık konuşuyor. Örneğin eleştirsem de mantığını diyor ki; “ Federal Çözüm bizim için tavizidir. Bu tavizi vererek masaya oturduk”, Kıbrıs Rum tarafındaki hakim düşünce biçimi için bu doğrudur. Ama nedeni nedir?
Çünkü, 1968- 1974 arası süren toplumlararası görüşmelerde, Üniter devlet temelli bir zeminde, Kıbrıs Cumhuriyetinin yeniden resterasyonu temelinde süren görüşmelerde Makarios, “uzun vadeli mücadele” sloganı ışığında görüşmelerin verimli bir şekilde sonuçlanmasına rağmen; Kıbrıs Türk Toplumunun zaman uzaması ile boyun eğeceği hayali içinde bu süreci noktalamadı. Bu yüzden şartların değişimi ile yeniden başlayan çözüm bulma sürecinde; 1974 öncesi dün bulunduğu noktanın gerisinde, 1977-79 ‘da İki Bölgeli İki Toplumlu Federasyonu kabul etmek zorunda kaldı .Yani, erozyona uğradı kendisi açısından.Bugün bunu “taviz” diye takdim etmek durumunda kalıyorlar. Peki Yarın? Bu gün “end game” demeden, arkası yarına devam etmeyi çıkar yol sanan, güneyin egemenleri ders almadı mı daha? Bu bitmeyen bu dizi ile, önce Kıbrıs Türk halkını ayrı devletin prototipi olan kantonlara sokmakla, bugün şikayet ettikleri ayrı devlet olgusuna kapı açtıklarını ve herkesin acısı olan bölünmeye zemin sağladıklarını ve kendi yurdumuz Kıbrıs’ın, yabancıların oyun sahasına döndüğünü daha görmediler mi? Sorunun diziler gibi uzaması kime ne getirdi?
KUZEY AÇISINDAN
Yıllarca Taksim, ayrılma hülyası peşinde koşarak, bir yandan, “Kıbrıs Cumhuriyeti Öldü gömüldü” diyerek, diğer yandan, “Federal Çözüm ölümdür” diyerek ayrılma, tanınma ve bölünme temelindeki arayış ile uğraştı durdu egemen anlayış.. Şimdi bakın bakalım,” tek karış toprak vermeyiz” tezi ile yatıp kalkan. “Devletten Devlete” görüşürüz diyen. “Federal Kıbrıs ölüm, AB üyeliği de kıyma makinesidir” deyip duran. “Annan Planı kabul edilirse, KKTC Meclisi’nin üzerine Yunan Bayrağı çekilecek “diye yırtınan UBP- Eroğlu ve DP ,şimdi hangi zeminde görüşüyor? Onlar bunu ifade etmiyor. Ama bu günkü zemin, onlar açısından Hristofyas’ın söylediği gibi büyük “tavizidir”. Bu siyasetler nedeni ile yol açtılar ve güney, tüm Kıbrıs adına BM’nin ve AB’nin üyesi oldu. Peki yarın? “End Game” diyenler, bugün , her “end game”dedikten sonra, ne olduğunu ve ne yaşadığımızı düşünüyorlar mı? Soyutlanmışlıktan neler çektiğimizi ne kadar kolay unutuyorlar.
Yani zamana oynayanlar ve “end game” diyerek başarıya ulaşacaklarını sananlar, hem kuzeyde, hem de güneyde, hep sözde ulusal dedikleri tezlerini dayandırdıkları zeminin erozyonunu yaşadılar ve yaşattılar..
Şimdi, Annan Planına “Hayır” diyen iki lider görüşme masasındadır. Onları her gördüğümde aklıma o meşhur halk sözü gelir. “Eşeği geberdene sürükletirler” . Hala, “end game” diyenler, bu yakın tarihten de ders almazlar mı?
FATMAGÜL’ÜN SUÇU NE?
İşte bu dizi yılarca böyle oynatıldı. Şimdi “game over, game end” sözleri ile bizi Aşk-ı Memnunun finaline davet ediyorlar. İşte burada sormak lazımdır. Peki Fatmagül’ün Suçu Ne? Yani çözümsüzlük nedeni ile eziyet çeken Kıbrıs Türk ve Rum insanının suçu ne? Her iki tarafın gençlerinin, yıllardır tekrarlanıp duran şöven propagandalarla, dünya güzellikleri yerine, düşmanlık ilkel yorganı ile sarılmalarından ötürü, günahları ne?. Toplar, tüfekler, tanklar, füzeler içinde yaşayıp da, ekonomik kaynak ve entellektüel kapasitemizi gelişmeye, adalete, sosyal refaha, işsizliğin alaşağı edilmesine harcamamanın sonucu, çekinle bunca acı niye? Bu soruları sormak lazım. Diziciler ve End Game’cilere. Yani Fatmagül’ün ya da Mariagülün suçu ne?
Evet, “game end” dendiği anda bilinsin ki Kıbrıslı Türkler ve Rumlar Aşk-ı Memnunun finalini yaşayacaklar. Onun için bu günler çok önemli, iki tarafın sarayları içine hapis edilemeyecek kadar önemli günler yaşıyoruz. Herkes, birazda Kıbrıs sorununa baksın…...