Kyriaki Christodoulou
Kayıp Şahıslar Komitesi’nin (KŞK) Kıbrıslı Türk üyesi Gülden Plümer Küçük, Kıbrıs Haber Ajansı’na (KHA) verdiği demeçte, komitenin 2019’da askeri bölgelerde kazı yapmak için yeni izinler talep edeceğini söyledi.
Küçük, Genel Kazı, Kimlik Tespiti ve Kalıntıların İadesi projesinin başlamasından bu yana ada genelinde 52 askeri bölgede kazılar yapıldığını duyurdu.
2016’ya kadar Kayıp Şahıslar Komitesi’nin adanın kuzeyinde toplam 30 yerde kazı yaptığını anlatan Gülden Plümer Küçük şunları anlattı:
“Taleplerimizden sonra yılda 10 askeri bölgede kazı planlamasıyla 30 bölgede isteklerimize bağlı olarak başarı kaydettik. 2017’de kazılması için iki ek yer için daha izin talep ettik ve verildi. 2018’de son 10 yerdeki kazılar bitecek. Her iki ofis de 2019’dan itibaren askeri bölgelerde yeni izinler almak için yeni bir liste üzerinde çalışıyor. İzinler taleplerimize uygun olacaktır. Kıbrıs’ın güneyinde de izinlerimiz vardır. 2 askeri bölgede kazılar yaptık.”
Kayıp Şahıslar Komitesi’nin kayıp şahısların ailelerine yardım için her türlü yardım ve teşvikten memnuniyet duyduğunu ifade eden Küçük, sürekli bir tek taraf için baskı yapmak yerine bu yardımların her iki taraftan da gelmesi gerektiğine dikkat çekti.
KHA’nın insanların, kayıp şahısların akıbetleriyle ilgili gelip bilgi vermek istememeleri ve bazılarının ölmüş olmalarını nasıl karşıladığı sorusuna Küçük yanıt olarak bunun gerçekten endişe verici bir durum olduğunu, adanın hem kuzeyinde hem de güneyinde Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumlardan tanık ve bilgi olarak en fazla bilgi akışının, gömü yerlerinin bulunduğu bölge için sağlandığını anlattı.
Gülden Plümer Küçük şöyle devam etti:
“Projenin 2006’da başlamasıyla araştırmacılarımız bilgi toplamaya başladı. Her yıl tüm ada genelinde yaklaşık 100 gömü alanında iki toplumlu kazılar yapılıyor. Bu, insanların kökleşmiş işbirliğinin çok yüksek olduğunu gösteriyor. Ancak hala gelip bilgi vermeye isteksiz insanlar vardır.”
“Komite kayıp şahısların ailelerinin acılarının farkında olan ve bilgilerini paylaşarak bu insanların acılarının sona ermesine yardımcı olan insanlara minnettardır. Kayıp Şahıslar Komitesi zamanın ana sıkıntı olduğunun bilincindedir.”
“İlk kayıp vakaları 1963-64’te gerçekleşmiştir. 55 yıl geçmiştir, insanlar ölmektedir ancak komitenin çalışması, 2006’dan itibaren Genel Kazı Kimlik Tespiti ve Kalıntıların geri verilmesi isimli projeyle, bazı tanımlamalarla Kayıp Şahıslar Komitesi üyelerine bırakılmıştır. Projenin başlamasından sonra Kayıp Şahıslar Komitesi süratle etkin sonuçlar sağlayarak güvenilirlik sağlamıştır.”
Kıbrıslı Türk üye ayrıca, Kayıp Şahıslar Komitesi’nin her zaman her iki tarafın liderinin desteğini aldığını, bunun Komite’nin güven sağlamasına yardımcı olduğunu belirtti.
Küçük şöyle dedi:
“Kayıp şahısların ailelerine destek büyüktür. İnsanların öne çıkmasının ve bize yardım etmesinin nedeni budur. Bu sorunun üstesinden gelmek için araştırmacılarımızı sürekli eğitmekte, yeni yazılım ve yeni bilimsel sistemler gibi yeni teknolojiler kullanmaya çalışarak veri toplamanın kullanılmasını artırmakta, gömü yerlerini bulmak için işbirliği halinde çalışmaktayız.”
Küçük her iki ofisin de kırmızı telefonu olduğunu, tarafların tanıklara güven ve dokunulmazlık verdiğini kaydetti.
Siyasi ve dini liderlerin halka Komite’ye yardım etmeleri için çağrıda bulunduğunu, Komite’nin kampanyalar düzenlediğini ve bilgilerini paylaşmaları için tanıklara başvurduğunu anlatan Gülden Plümer Küçük, “Üyeler arşivlere bakmaya karar vermişlerdir. Hem yerel hem de yurt dışında 12 değişik kaynak vardır. Bunlar değişik ülkelerin, 1963-64 ve 1974’te adada olan kuruluşların arşivleridir.”
Buenos Aires’e 14-18 Mart tarihleri arasında yaptığı son ziyaretle ilgili bir soruyu yanıtlayan Küçük, Kayıp Şahıslar Komitesi üyelerinin İnsan Haklarının Tesisi Merkezi Swisspeace, İnsan Hakları’nın Tesisi Uluslararası Merkezi ve Ulusal Tarihsel Anma Merkezi tarafından düzenlenen konferans ve çalıştaylara davet edildiğini duyurdu.
Konu Arşiv ve İnsan Hakları’yla ilgili Uluslararası Konferans idi.
Küçük, “Kayıp Şahıslar Komitesi Üyeleri, kullandığımız model hakkında ve kendi gerçeklerimizle adada uygulanan arşiv araştırma modelini konuştu. Deneyimlerimizi paylaştık ve onlardan da öğrendik. Arşivlerle ilgili küresel yasal mevzuat olmaması sorunu, veri kullanımında bazı yasal zorluklar, hatalı veriler, dil sorunları vs. gibi yasal zorluklar görüşüldü” dedi.
KHA Küçük’e komite üyesi olarak deneyimlerini, hem siyasi hem de insani yönü olan bu konunun ne kadar acı verdiğini sordu.
Gülden Plümer Küçük, Kayıp Şahıslar Komitesi Üyelerinin anlayışlı ve empati duyabilmeleri için büyük yeteneğe sahip olmaları, diğerinin kültürüne saygı göstermeyi öğrenmeleri gerektiğini belirtti.
Küçük, “Kayıp Şahıslar Komitesi yasal bir kurum değildir ancak üyeleri liderler tarafından atanır. Sorumluluğumuzda önceliğin insani yön olduğunun farkındayız. Bir komitede çalışmak size çok kültürlü bir ortamda çalışmayı ve diğer tarafı anlayabilmeyi öğretiyor. Oy birliğiyle alınan kararlar size işbirliğine iten ana unsurlardır. Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk kayıp şahısların haklarıyla ilgili eşitlik kavramı anlamayı sağlar. Ancak adadaki siyasi durumun karmaşıklığı komitenin ve çalışmalarını da etkiler ve üyeler dengeleri anlar” şeklinde konuştu.
Siyasi bir anlaşmanın komitenin çalışmaları üzerindeki etkilerini yorumlaması istenen Küçük, KHA’na, Genel Kazı, Kimlik Tespiti ve Kalıntıların İadesi projesinin başlamasıyla ailelerin sevdiklerinin kalıntılarını alma beklentilerini doğurduğunu, her ailenin sevdiklerinin akıbetini bilme hakkı olduğunu hatırlattı.
Müzakerelerin iniş ve çıkışlarının komitenin çalışmaları üzerinde etkisi olduğunu ancak projenin başlamasıyla her iki tarafın bu sorumluluğa bağlandıklarını, kabul ettiklerini, bunun kayıp şahısların ailelerine destekleyeceği vaadi verildiğini anlatan Küçük, “Siyasi anlaşmanın diğer konularda ve adadaki insanların yaşamları üzerinde olduğu gibi proje üzerinde olumlu etkisi olacağını” kaydetti.