Oyuncakların çocuk gelişimi üzerindeki etkileri, eğitim bilimciler ile psikologların özenle üzerinde durdukları konulardan biri.
Oyuncaklar çocukların kişilikleri, gösterdikleri sosyal davranışlar ve edindikleri sosyal roller açısından önemli modeller olma özelliğini taşırlar.
Bu nedenle aileler çocukları için oyuncak seçimi yaparken çok dikkatli olmak zorundadırlar.
Örneğin erkek çocuklara en fazla alınan oyuncaklardan olan silah ve ‘kötülerle savaşan’ silahlı ‘kahramanlar’ın, çocukların kişiliğine saldırganlığın yerleşmesinde etkili olduğu bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek.
Çocuklar bu tür oyuncaklar sayesinde sorunları çözmenin yolunun ‘güç’ kullanmaktan geçtiğini öğreniyor ve sorunlarla ‘anlamak ve konuşmak’ gibi yöntemleri kullanarak baş etmek gibi davranış modelleri geliştirmek konusunda yetersiz kalıyorlar.
Bu tür yanlış ve zararlı davranışların bir diğer önemli müsebbibi de çizgi filmler.
Barışçıl iletilerle donatılmış olanlar yerine vurdulu kırdılı, ‘iyiler’ ve ‘kötülerin’ savaştığı, ‘iyi’ insanların silahlarla kurtarıldığı çizgi filmlerle büyüyen çocukların da ‘düşmanlık’ duygularının güçlendiği biliniyor.
Peki ya çocuklara giydirilen giysiler?
***
29 Ekim kutlamaları var bugün ülkemizde.
Bundan 4-5 yıl kadar önce, yine bir 29 Ekim’de, Lefkoşa Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda gerçekleştirilen resmi geçit töreninin bitimine denk gelen bir vakitte, bir markette çocuklu bir aile ile karşılaşmıştım.
3 veya 4 yaşında bir erkek çocuk, üzerinde askeri bir üniformayla, ailesi ile alışverişteydi.
Belli ki aile törenden çıkmıştı.
Ve o küçük çocuğun yüzünde, nedenini henüz yaşı gereği kavramasa da ‘önemli’ olduğunu bir şekilde bildiği bir olaya tanıklık etmiş olmanın mutluluğu vardı.
Devasa tekerlekli makinelerin, koca koca silahların, tam bir ahenk içerisinde ‘rap rap’ sesleri eşliğinde uygun adım bastığı yeri titreten, yeşil giysili büyük büyük adamların olduğu bir töreni izlemişti.
Muhtemelen onun için bu törenin en önemli taraflarından biri de, o büyük büyük adamlarla aynı kıyafeti giyiyor olmasıydı.
Çünkü onlar o kıyafetler içerisinde çok güçlü görünüyorlardı.
O adamlar güçlüyse, o da güçlüydü.
O kıyafetler ve o silahlar gücün simgesiyse, kendi de o gücün bir parçası olmalıydı.
Bu tür törenleri izleyen o yaştaki çocuklara törenin hemen ardından ‘büyüyünce ne olmak istiyorsun?’ diye soracak olsanız, eminim büyük çoğunluğunun cevabı ‘asker’ olurdu.
***
Türk Psikologlar Derneği eski başkan yardımcısı Psikolog Dr. Serdar Değirmencioğlu, militarizmi sembolize eden kıyafetlerin çocuklara giydirilmemesi gerektiğini, bunun pedagojik açıdan sakıncalı olduğunu söylüyor.
Türkiye’de faaliyet gösteren ‘Çocukların Gündemi Girişimi’ adına bu konuda açıklamaları bulunan Psikolog Sedat Yağcıoğlu ise militarizmin çocuklardan uzak tutulmasının gerekliliği üzerinde duruyor.
Yağcıoğlu, "Sorunların emekle, diyalogla, barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin yetmeyeceği, askeri çatışma ve savaş yöntemlerinin kullanılması gerektiği temeline dayanan ve silahları kutsayan militarist anlayış, yetişkinlerin dünyasını olanca hızıyla kirletmekteyken, yıllardır adım adım uygulanan bir planın sonucu olarak çocukların ve hatta günümüzde bebeklerin hayatına kadar sokulmak isteniyor. Çocuklara türlü çeşitli silahları oyuncak diyerek pazarlayan zihniyet ile dünyanın çeşitli çatışmalı bölgelerinde çocukların asker altına alınmasının, ‘özel günlerde’ çocuklara askeri/polis üniformaları giydirilmesi ile bebekler için özel olarak asker desenli bebek bezleri üretilmesinin aynı zihniyetten kaynaklandığını, tüm bunların savaş mekanizmasının sistemli biçimde işletilmesinin bir parçası olduğunu biliyoruz” diyor.
***
Bugün 29 Ekim...
Ve bugün de yine her askeri geçit töreninin gerçekleştirildiği diğer ‘özel’ günlerde olduğu gibi, eminim pek çok çocuk olacak tören alanlarında, askeri üniformalar içerisinde.
Ne yazık ki...