Zorunlu askerlik süresinin kısaltılması konusunda gençlerin başlattıkları tartışmaların, kendi istekleri doğrultusunda bir sonuç üretmesini diliyorum.
Onları çok iyi anladığımı sanıyorum. Askerliğimi Temmuz 1969 – Ekim 1971 arasında gönüllü mücahit statüsünde yapmıştım. İlk yarısında öğrenci mücahittim, o zamanki adıyla İngliz Koleji’nin son sınıf öğrencisiydim; son yarısında da mezun mücahit… Kurala göre, mezun mücahit olarak en az bir yıl askerlik yapınca, kabul aldığınız Türkiye üniversitesine burslu olarak okumaya gidebilirdiniz.
Ekim 1971’de terhis olup üniversiteye gittiğimde, mücahitlikte kaybettiğim o bir yılı telaffi etmek için okulu bir yıl erken bitirme düşüncesinde idim. ODTÜ’de bu olası değildi; en azından üniversiteyi gününde ve takıntısız bitirerek, yaşamımdan bir de ‘akademik başarısızlık’ nedeniyle süre kaybetmedim.
Gençlerimizin arzusunu anlıyorum; kendi iradeleri dışından gelecek nedenlerle, kendi yaşamlarından süre kaybetmemek, kaybedeceklerse de en az süreyi kaybetmek istiyorlar… Aynı duyguları yaşamış biri olarak çok da haklılar derim… Şimdi sorun, askerlik kısalabilir mi, nasıl ve ne kadar kısalabilir, kısalırsa neler olabilir gibi sorulara cevap bulmaktır. Bir de askerliği profesyonelleştirme önerisi var; inandığım sosyalist ideoloji ve değerlere sığdıramadığım için benimsemiyorum.
Askerlik süresinin kısalması üzerinde çalışmayı hükümet sahiplenmeli, kendi projesini hazırlamalı ve GKK ile konuyu değerlendirmelidir. Askerlik yapan gençlerin yaptıkları görevler, tuttukları nöbet süreleri ve nöbet noktaları, hizmetlerde çalışanların yaptıkları görevlerin tanımı – niteliği – günlük süreleri gibi konularda hükümet ayrıntı almalı ve bunlar üzerinden kendi projesini hazırlamalıdır. Hükümet, askerdeki insan kaynaklarının, halkın güvenliğinin sağlanmasında zafiyet olmayacak şekilde ve en tasarruflu nasıl kullanılabileceğini, hizmetlerde verimliliğin nasıl artabileceğini, emek yoğun hizmetlerde, otomasyon ve makineleşmek olasılıklarını araştırmalıdır.
Askerin sınır boylarından uzak olarak konuşlandığı belli bölgeler ve hatta köyler var. 1974 sonrasında buralarda konuşlanmak stratejik olarak doğru olabilirdi ama hala daha oralarda kalmak askeri bir ihtiyaç mı? Örneğin Aslanköy’de, Değirmenlik civarı, Yılmaköy taraflarında… Buralardaki askerler GKK değil de TBK’ya bağlı olabilir ancak tümü de TSK’ya bağlı ve Kuzey Kıbrıs’ta olduğuna göre, bütün bunlar birlikte düşünülemez mi? Bugün gelişmiş militer teknoloji ve silahlarla ve adada herhangi bir noktaya askerin ulaşımının artık zor olmadığı ve çok zaman almadığı da düşünülerek, askerlik hizmetlerinde kurulu kapasitenin ve insan kaynağının daha verimli kullanımı bir proje olarak çalışılmalıdır.
Askeri salon araba ve yolcu minibüslerinin sayısı da azımsanacak miktarda değildir; o kadar araç, o kadar şoför ve yardımcısı… Bunların kimleri nereye ve niçin taşıdığının da gereklilik ve verimlilik açısından irdelenmesi ve hem emek hem de maddi gider açısından tasarruf yapılabilmesi üzerinde durulmalıdır.
Ayrıca, sınır boylarında mümkün olan bölgelerde dekonfrantasyon yapmak için BM aracılığıyla iki tarafın askerinin mutabakat sağlaması da bu projenin bir parçası olmalıdır. Türk ve Rum askerlerinin sınır boyunca mümkün olan yerlerde dikey olarak, mümkün olmayan yerlerde de yatay olarak kaydırılarak birbirinden uzaklaştırılması konuşulmalı ve uzlaşılacak bölgelerde uygulanmalıdır.
Hükümetin bu projeyi GKK ile birlikte çalışması gerekiyor ama projenin önderi hükümet ve sivil kanat olmalıdır. Hükümet tarafının tasarruf boyutunu, asker tarafının da güvenlik boyutunu ihmal etmeden ve bütünlüklü olarak çalıştığı ve uzlaştığı böyle bir proje sonucunda, mümkün olan emek tasarrufu oranında da askerlik süresi kısaltılabilir. Askerlik süresini kısaltmak, daha az sayıda askere, daha uzun süre nöbet tutturmak anlamına gelmemelidir, şu anda tutulan günlük nöbet süreleri zaten uzun…
Sanat okulu mezunlarının askerliğinin daha kısa tutulması konusu da teorik olarak ilginçtir ancak bu da pratikte incelenmelidir. Sanat okullarının bazı mezunlarının üniversiteye devam ettiği biliniyor, birçoğunun da kamuda çalıştığı ve mesleğini icra etmediği de biliniyor. Dolayısıyla, mal ve hizmet üretiminde ihtiyaç duyulan ara eleman gerekçesine sarılıp, sanat okulu mezunlarına bir ayrıcalık yapılacaksa, bu mezunların hangi oranda piyasanın ara elemanı olarak halen görev yaptığı da tespit edilmelidir.
Dolayısıyla, askerliğin kısaltılması misyonunu hükümet üstlenmeli, GKK’nın ihtiyaç duyduğu insan kaynağı üzerinde bilimsel çalışma yaparak insan kaynağından tasarruf edilebilecek çözümlemeler bulunmalıdır.