Emekli Tuğgeneral Salih Cengaver Cem, KANAL SİM’e konuştu:
“Askerlik süresini teknik olarak kısaltmak mümkün”
YENİDÜZEN (Özel)
Emekli Tuğgeneral Salih Cengaver Cem askerlik süresinin kısaltılmasının teknik olarak mümkün olduğunu ancak bunun için kaynak yaratılması gerektiğini vurguladı. Askerlik süresinin düşürülmesinin ülke nüfusu oranıyla birebir ilişkili olduğunun altını çizen Cengaver Cem, Askerlik Yasası’nın 10’uncu maddesinde askerlik süresinin personel kaynağı yeterli olduğu takdirde kısaltılabileceğinin açıkça belirtildiğini dile getirdi. Cem, sürenin düşürülmesinin Kıbrıs meselesi ya da başka bir şeyle alakalı olmadığına da dikkat çekti. Salih Cem, vicdani rettin bir insan hakkı olduğunu vurgulayarak, bunun uluslar arası düzeyde ve kararlarda da hak olarak kabul edildiğini ifade etti.
Emekli Tuğgeneral Salih Cengaver Cem, dün Kanal Sim’de Radyo Gazetesi programına katılarak askerlik süresinin kısaltılması ve vicdani ret konularıyla Damla Dabiş Özel’in sorularını yanıtladı.
• Türkiye’de askerlik süresinin kısaltılmasıyla ilgili bir adım oluştu. Kuzey Kıbrıs’ta da askerlik süresi kısaltılır mı kısaltılabilir mi tartışmaları yaşanıyor. Gençlerin bu yönde talepleri var. Bir yandan Kıbrıs sorunu söz konusu, askerlik süresiyle Kıbrıs sorununu bağlamak ne kadar doğrudur?
CEM: Daha önceleri askerlik süresinin kısaltılmasıyla ilgili birçok kez konuşuldu. Son günlerde TC’de askerlik süresinin 15 aydan 12 aya indirilmesi bu konudaki tartışmaları yeniden tetikledi. Ancak bu Türkiye’de bir buçuk yıldır devam eden ciddi bir çalışmanın ürünü olup kaynak yaratılarak yasallaştırılmıştır. Ancak Türkiye’de askerliğin kısaltılması hemen bizde de sürenin düşürüleceğini beklemek, umut pompalamak çok mantıklı değildir. Tabi bu bizde asla kısaltılmaz hele Kıbrıs meselesi çözülmeden asla kısaltılmaz gibi yaklaşımlar çok doğru değildir. Çünkü bu süre Kıbrıs meselesi çözülmeden burada askerlik yapan TSK mensuplarının askerlik süreleri kısalabilir. Yani askerlik süresinin kısalması Kıbrıs meselesi ya da başka bir şeyle alakalı değildir. Sizin nüfus oranınızla birebir ilişkili olan bir şeydir. Zaten Askerlik Yasası’nın 10’uncu maddesine baktığınız zaman askerlik süresinin personel kaynağı yeterli olduğu takdirde kısaltılabileceği açıkça yazıyor. Kıbrıs sorunu gibi şarta bağlamıyor. Ben daha önce basına verdiğim demeçlerde teknik olarak askerliğin kısaltılabileceğinin mümkün olduğunu söyledim. Ama bu hemen yarın sabah olmaz. Bunun bir prosedürü bir çalışması ve kaynaklarının yaratılması gerekir. Bu olduğu takdirde bu sürenin kısaltılması mümkündür.
• Askerlik süresinin kısaltılmasıyla ilgili nasıl bir alt yapı gereklidir. Kaynaklar nelerdir?
CEM: Öncelikle askerlik ihtiyacınızı karşılayan kaynağınıza bakacaksınız. Sizin askerlikte o görevi yapmak için kadro vardır. Bir de mevcut olan kaynak vardır, askerlik yaşına gelen nüfusunuz vardır. Bu birbirini yüzde kaç oranda karşılar. Şuanda bu rakamları ben bilmiyorum, bu konuda yorum da yapmak istemiyorum. Eğer bu sizin ihtiyacınızın üzerinde bir rakamsa bunu rahatlıkla kısaltabilirsiniz. Türkiye’de şuanda yapılan budur ve orada kısaltılmasının ana nedeni personel kaynağında bir fazlalık vardır ve erken terhisten doğacak personel ihtiyacını o kaynaktan karşılayacaklar. Biz de bu kaynak fazlalığı yok. Geçmişte bu süre 30 aydan 24’e 24’den 18’e 18’den 15’e ve 12’ye indi ama bunlar inerken süre kısaltmasından doğacak personel ihtiyacını karşılamak için uzman ve sivil personel alımına gidildi. Hatta bazı görevlere uzman bayan personel de alındı. Diğer konularda da uzman ya da sözleşmeli personel alınarak bu sürelerin kısaltılması mümkün hale geldi. Ancak bunu yapabilmek için siyasi iradenin öncelikle bir irade ortaya koyması gerekir. Biz mecburi askerlik sistemine devam mı edeceğiz yarı profesyonel halemi geleceğiz ya da tamamen profesyonel askerliğe mi geçeceğiz şeklinde iradesini ortaya koymalı.
• Siyasi irade konusunu biraz daha açabilir misiniz?
CEM: Siyasi partilere baktığımız zaman yıllar içerisinde söylenen “bizim partimiz de askerlik süresinin kısaltılmasını istiyor, profesyonel askerliğe geçmeyi istiyor. Kıbrıs meselesiyle birlikte de askerliğin tamamen ortadan kalkacak” gibi kalıplaşmış bir ifade kullanılıyor. Ben “o zaman siz bu konuda bir yasa tasarısı yaptınız mı? Bu yasa tasarısını meclise sundunuz mu? Bu tasarının yasallaşmasında önünüze bir güçlük çıktıysa bu güçlüğü halkla paylaştınız mı? Yoksa sadece askerlik konusu gündeme geldiğinde 2- 3 gün konuşup bunu ortaya atıyorsunuz yoksa sadece bunu seçim propagandasında tabi etmek için kullanıyorsunuz” diye sorarsam kimse kızmasın. Bunların sorgulanması ve bize cevap verilmesi gerekiyor.
Daha öncede söylediğim gibi askerlik süresinin kısaltılması teknik olarak mümkündür. Ancak bu süreyi kısaltmak için buna bir kaynak yaratacaksınız. Terhis ettiğiniz personelin yaratacağı sıkıntıyı başka bir personelle karşılamanız lazım ki şuanda askerde olanların ya da askere gidecek olanların üzerindeki yük bir iken iki olmasın. Profesyonel askerliğe bir şekilde geçmeniz lazım veya o ihtiyaç kadar mecburi asker alamayacağınıza göre sözleşmeli veya profesyonel asker almak zorundasınız. Dolayısıyla “sizin bunu yapmaya gücünüz var mı” diye sorabiliyorsunuz. Güç derken buna maddi bir kaynak ayırabiliyor musunuz? Biz de şuanda bu kaynak yok.
“İrade ortaya konulmalı”
Bu arada bir günde askerlik süresinin 15 aydan 12 aya indireceğim derseniz çok doğru bir yaklaşım sergilemezsiniz. Çünkü bu teknik bir iştir, bunun hesap ve kitabının askeri makamlarla yapılması gereken bir konudur. Ne kadar ihtiyaçları vardır? Kaynağı karşılama oranı nedir? Süre ne kadar düşebilir? Bunlar konuşulmalıdır. Türkiye’de 3 ay daha kısaltıldı ve burada da konuşulmaya başlandı. Yine söylüyorum orada kısaltıldı diye burada da beklentiye girmek doğru bir yaklaşım olmayıp hayal kırıklığı da olabilir. Ancak hükümet bir irade ortaya koyar halkın bir beklentisi vardır ya da yoktur şeklinde bir karar verir. Bu konuda ilgililer oturup bir yasa tasarısı hazırlarlar, bütçe imkanlarımıza bakarlar. Bu durumu insanlara net şekilde söylenmesi gerekir.
“Halka açıklama yapılmalı”
“Bu iş Kıbrıs meselesi çözülmeden olmaz veya biz de bunu böyle isterdik ama…” derken ‘ama’ları da söylemek gerekir. Biz ülke olarak bu işi bu nedenlerle yapamıyoruz ve ‘evet sizin bu yöndeki beklentilerinizi aldık not ettik biz bu konuda bir çalışma başlattık, bir komite oluşturduk ilgili devlet kurumlarıyla da biz bunu görüşüyoruz, bunun için kaynak araştırması yapıyoruz. Bu bir iki yıllık bir çalışmayı gerektirir” denilmelidir. Bu iki tarzda açıklama yapılması gerekir bunlar yapılmadığı sürece insanların bu konuda beklentileri karşılık bulamadığı için hayal kırıklıklarına dönüşecek. Tartışmalar zaman ve mekan içerisinde yanlış bir boyuta kayacak, bu da kimsenin menfaatine olan bir durum değil.
• Bugün askerliğin kısaltılması diğer askerler için neyi getirir? Nöbet süresini mi etkiler? Erler ve diğer rütbelilerin arasındaki ayırımı ortadan kalkmasını mı getirir? Neden bu ayırım vardır?
CEM: Bu hizmet sadece nöbetle süresiyle ilgili değildir. Örneğin bir yük vardır bu yükü rahatlıkla kaldırılabilmesi için 500 kişiye ihtiyaç vardır. Siz bu 500 kişiden biranda hiçbir tedbir almadan 200’ünü o yükün altından alırsanız, 500 kişinin kaldıracağı yükü 300 kişinin omuzlarına yüklemiş olursunuz. Dolayısıyla hiçbir önleyici tedbir hiçbir düzenleme yapmadan bu kısaltmayı yaparsanız sıkıntı yaratır. Sisteminiz mecburi askerlikse ve bir kısaltmaya gidecekseniz bu yükün 500 kişi tarafından kaldırılabilmesi için devreye en az terhis edilen miktar kadar personel sokmak zorundasınız. Bunu mecburi askerilik sistemine göre yapamıyorsanız, kaynağınız yetmiyorsa o zaman profesyonel asker ya da sivil personel alacaksınız. Zaten bunlar şuanda GKK’da var. Yasal statü gereği üniversite mezunlarına çavuş ve yedek subay olma hakkı tanınmıştır. Türkiye’de bu sadece subay ve yedek subay hakkı olarak verilmiştir. Biz de çok fazla üniversite mezunu var, yedek subay ihtiyacımız kısıtlıdır dolayısıyla kadro fazlası olanlar normal olarak çavuş statüsüne alındılar. Kaynak yetersizliğinden ve personel ihtiyacından dolayı ülkenin nüfus yapısına ve öğrenim durumlarına göre bunu yapmaya mecbursunuz. Çünkü sizin subay kadronuz yedek subaylarınızı subay yapmaya elverişli değil dolayısıyla böyle bir doğal ayırım oluyor.
********************
“Siyasi otorite çözüm bulmalı…”
• Askerlik kısaltılırsa bu ayırım daha da artar mı?
CEM: Hayır… Dediğim gibi bu yükün herkese eşit oranda dağıtılmasıyla ilgili. Bu yükün terhis edeceğin personelin yaptığı işlerini de diğerlerinin omuzlarına eşit oranda yüklenmesidir. Eğer personel almazsanız zaten sürenin kısaltılma şartı personel alımıdır. Bunun aksi düşene varsa bunu bir hesaplasın yasa yapsın halka açıklasın ama bu mümkün değil. Bu konuda beklentisi olan insanlara bir beklenti de ben yaratmak istemem. Bu konuda beklentisi olan insanlara saygım son derece büyüktür. Bu konuda yanlış bir beklenti yapmaktan son derece korkarım, kaçınırım da…
• İlk Kıbrıslı Türk Generalsiniz bu süreç içerisinde görüşünüze başvuruldu mu? Bundan sonrasına dahi bu konuda önerilerde bulunur musunuz? Destek olur musunuz?
CEM: Bu konuda benim görüşüme başvurulduğunu söylemem çok doğru olmaz. Bazı sohbetler esnasında gazetelerdeki görüşlerimde konuyu siyasilere aktarmışımdır. Ancak bu konuda bir ekip kurduk gelin siz de çalışın diye bir şey olmadı. Bir vekil bu konuyu mecliste gündeme getireceği gerekçesiyle görüşlerine başvurdu. Biz sadece bu konuda değil her konuda süratli tartışıyoruz. Tecrübelerim bu konunun bir süre sonra konuşulmayacağıdır. Siyasal otorite bu konuda olduğu gibi her konuya çözüm getirmesi gerekir. Halka beklentilerin nasıl çözüleceğini söylemeleri gerekir. Kıbrıs sorununu çözmeden biz bunu yapmayız dememeniz gerekir. İnsanlar artık bunu duymak istemiyorlar. Evet, Kıbrıs meselesi var ama bunun yanında bizim yapacağımız şeyler de var. Mesela istihdam sıkıntısı var ve kamu kurumları ya da belediyeleri dolduruyorsunuz o zaman sivil veya uzman personel alın bu süreyi kısaltın. En azından işsiz olanlara ya da bu işi yapmak isteyenlere istihdam yaratın. Ama biz bunları yapmak yerine beklentilerle sürekli oynuyoruz. Popülist yaklaşımlarla bunu istismar ediyoruz. Ama bunun gereklerini yapmıyoruz.
*******************
“Vicdani ret bir insan hakkı…”
• Vicdani ret hakkında neler söyleyeceksiniz. Vicdani ret bir hak mıdır? Bizim ülkemizde hak olarak görülüyor mu?
CEM: Vicdani ret konusunu uluslar arası hukuk boyutu bakımından konuşmak istiyorum. Hukuka inanıyorsak hak mıdır değil midir diye konuşmamız çok doğru başlangıç noktası olmaz. Eğer hukuka saygımız varsa bir hukuk devletiysek, uluslar arası hukuka da zaman zaman göndermeler yapıyorsak ve o hukuk içerisine girmeye çaba sarf ediyorsak vicdani ret konusu bazı kişilere hak olarak verildi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9’uncu maddesine göre Birleşmiş Milletler Hak Komitesi ve AİHM’e göre bu hak vicdani retçilere verildi. Geçtiğimiz ay bizim Anayasa Mahkememiz, bu uluslararası normlara gönderme yaparak bunun bir hak olduğunu ancak bizim yasamızda bunla ilgili bir iç hukuk düzenlemesi olmadığına dair bir karar açıklandı. Dolayısıyla bizim Anayasa Mahkememiz de bunun bir hak olduğunu ortaya koyuyor. Vicdani ret tartışmalardan bağımsız olarak uluslar arası düzeyde bir hak olarak verilmiştir. Bizim ülkemizde bu konuda iç hukukta bir düzenleme yok, Anayasa Mahkemesi kararında Meclise bir gönderme yaptı. Eğer az veya çok bir beklenti varsa bunun karşısında yetkililer olumlu ya da olumsuz esaslarına göre açıklamalar yapmalıdır. Sonuçta vicdani ret bir insan hakkıdır.