Askerlik konusu yine gündemde. Tesadüfe bakın, aynı sıralarda hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs’ta.
Türkiye’de ‘Bedelli Askerlik’ kabul edildi. Aslında, işin özü şu: Zengin olan, parası olan veya borçlanma olanağı olan, para verip, askerlik yapmayacak.
Askere gidecek olanlar ise ikiye ayrılabilir:
Birinci grupta, asker olmayı çok sevenler; bunun kutsal bir görev olduğunu gerçekten benimseyenler; kendine “En milliyetçi” diyenler; Türk’ün asker doğduğuna inananlar; Şehit olursa doğrudan cennete gideceğine inananlar... vb. var.
İkinci grupta ise, parası olmayanlar; kredi alma olanağına sahip olmayanlar; gün işleyip gün yiyenler; Anadolu’nun köylü gençleri; fakir fukara aile çocukları... vb. yer alıyor.
Bankalar bu işe bayıldı. Kredi için başvuracak olanların sayısını hesaplıyorlardır şu sıralar. Yarın obür gün “En düşük faiz bizde...”, “Hemen alıp gidiniz....”, ‘Şu kadar vadeli, bu kadar vadeli’ gibi yoğun reklam bombardımanı ile karşılaşmak hiç de şaşırtıcı olmayacak.
Ama sonuçta ‘Vicdani Red’ falan yok...
***
Kuzey Kıbrıs’ta da bir süredir tartışılan ‘askerlik’ konusuyla ilgili Meclis kararı da açıklandı. Doğrusu, sanki Meslek Liseleri için özel olarak hazırlanmış bir yasa gibi çıkıverdi karşımıza. ‘Vicdani Red’ falan burda da yok. ‘Vicdani Red’di bir insan hakkı olarak görenler, doğal olarak, hiç de benimsemediler bu yeni düzenlemeyi. Meslek okulları dışındaki gençlerin de pek mutlu olduklarını söylemek mümkün değil.
Ama, bazı siyasilere göre bu, önemli bir adım oldu. Bazıları ise bambaşka bir gözlükle bakıyorlar meseleye. Bir bölüm hala “Askerlik namustur” anlayışı noktasında. Diğer bir bölüm ise mevcut iktidarın, gençlerin önemli bir bölümünü etkileyecek bu Yasa ile kredi kazanmasını istemiyor. Olan gençlere oluyor sonuçta.
***
Meseleye bir de esastan bakmak gerekmiyor mu acaba ?
Teknolojinin, nereye varacağı hiç belli olmayan tırmanışı çağında, silahlı kuvvetlerinin gücü ‘kelle sayısı’ ile ölçülmüyor artık. Bugünün savaşlarının bambaşka bir şekil aldığı çok açık. Ordu gücü artık kelle sayısı ile değil ‘uzmanlaşmış asker’le ölçülüyor. Bir başka deyişle güçlü ordularda artık ordularda amatörlere ve geçicilere yer yok. Titizlikle, uzmanlaşmış profesyoneller üzerinde duruluyor. Çünkü artık ordular da silahlar da bilgisayar teknolojisi ile donatılmış durumda. Bu, işin bir yüzü. Bir başka yüzü daha var:
Daha önceki bir yazımda da, profesyonel bir subayla bu konudaki sohbetimizden bazı bölümler aktarmıştım. Tekrarlıyalım. Şöyle diyordu subay arkadaşım:
“Askerlik ciddi bir meslek oldu artık. Gencecik çocukları, zorla toplayıp eğitim kamplarına kapatmakla olmuyor. Günlerce bu çocuklara, asker gibi nasıl yürüyeceklerini nasıl selam vereceklerini öğretmeye çalışıyoruz. Ama bunun da ötesinde, bazılarına ‘sen uçaksavar nişancısı’, bazılarına da ‘sen havancı, sen topçu olacaksın’ diyoruz. Çoğu zaten isteksiz. Biraz istekli olanlar ise, tam da silahının ustası olmak üzereyken terhis olup gidiyor.”
Anlatılmak istenen, çok net. Askerlik artık profesyonel işi... Zorla olacak bir şey değil. Hele hele ‘Vicdani Red’ hakkını kullanmak isteyene, nerdeyse alnına silah dayayarak “Sen asker olacaksın... Adam öldürmeyi öğreneceksin... “ diyerek zorlama yapmak çağdışılığın ta kendisi.