KIBRIS’TAN HATIRALAR...
Avustralya’dan çok değerli arkadaşımız, akademisyen-araştırmacı yazar-grafik sanatçısı Konstantinos Emmanuelle, “Tales of Cyprus” yani “Kıbrıs’tan Hikayeler” sayfası için Kiriakos’un kardeşi, Aşşa’dan ünlü solcu, Avustralya’da ünlüleri giydiren Andonis (Tony) Tumburu’nun ilginç öyküsünü de kaleme aldı. Biz de okurlarımız için bu ilginç öyküyü özetle derleyip Türkçeleştirdik. Konstantinos Emmanuelle özetle ve devamla şöyle yazıyor:
*** Ertesi sabah kahvaltıdan sonra Harry, Andonis’i Demokritos adlı kentin Yunan kulübünde bulunan arkadaşı Nikos’a götürdü... Burası daha çok solcu Yunanlılar’ın ve Rumlar’ın kulübüydü... Bunlar, hangi görüşten olurlarsa olsunlar, yeni gelenlerle ilgilenmekteydi. Andonis, buradaki Kıbrıslırumlar’ın kendisinin Aşşa’daki faaliyetleri hakkında birşeyler duymuş olduklarını şaşırarak farketti... Andonis, bu kulüpte Chris Christofer’le tanıştı. Chris, 1948 yılında eşiyle birlikte Avustralya’ya göç etmeden önce Mağusa’da terzilik yapmaktaydı. Bu ikili sıcak bir dostluk kuracaktı ve bu dostluk bir ömür devam edecekti...
*** Chris, Andonis’i kanatları altına aldı. Güney Yarra’da kalacak bir yer ve terzilik işi bulmasına yardım etti. Kendisi kadın ceketleri ve etekleri dikiyordu. Chris, Andonis’e 5 lira da borç verdi, ta ki ilk haftalığını alıncaya kadar idare etsin diye. O günlerde haftalıklar 7 lira idi, fazla üretim yapana bonus da vardı. Hayatında ilk kez Andonis, sıkı çalışmasının tatminkar biçimde ödüllendirildiğine tanık oluyordu... Fabrikaların nasıl çalıştığını gözlemiyor ve bir gün kendisinin de bir fabrikası olacağını düşlüyordu.
*** Andonis kısa sürede Melburn’da hayatını bir rutine oturttu. Hafta içerisinde tüm tün kentte çalışıyor, sonra yemek için Demokritos Kulübü’ne gidiyor, oradan da eve gidiyordu. Pazarları da arkadaşlarıyla Kraliyet Botanik Bahçeleri’nde geçiriyordu...
*** Birkaç ay sonra Andonis Flinders Street Şirketi’nden ayrılarak Ruella Creations adlı bir başka ceket üreticisiyle çalışmaya geçti. Şirketin sahibi Jack Vine ile kızkardeşi Niki ile ahbaplık kurdu, Nick Grassos adlı bir ütücü ve Jack Viguşin adlı bir diğer ütücüyle de ahbap oldu. Artık haftada 12 lira kazanıyordu.
*** Yeni iş arkadaşlarıyla birlikte Andonis, Melburn’un gece hayatını haftasonları keşfetmeye başladı. Dans hollerini ziyaret ediyorlardı... İşte bu dönemde Andonis, “Tony” olarak bilinmeye başlanacaktı. “Andonis” adı bazı Avustralyalılar için telaffuzu zordu – pek çok göçmen işçi de isimlerinin İngilizcesi’ni adapte ediyorlardı, böylece yerliler onlara rahatlıkla seslenebiliyordu. Dimitri, “Jim” oluyor, Kostakis “Con” oluyor, “Giorgios” Goerge, Andonis ise “Tony”ye dönüşüyordu...
*** 20’li yaşlarındaki Tony Tumburu için Avustralya’da hayat giderek iyileşiyordu. Güzel para kazanıyor, yeni arkadaşlar ediniyordu ki bunlara Eureka Gençlik Hareketi’nden birkaç genç komünist de dahildi – mümkün olduğunca da dışarıda yemek yiyordu. Ancak esas hedefi mümkün olduğunca çok para kazanıp Kıbrıs’a geri dönmekti. Demokritus Kulübü’nde ahbapları arasında George Yasumi adlı bir de terzi vardı.
*** Avustralya’ya varışından altı ay sonra Tony, sınırlı da olsa İngilizce konuşmayı öğrenmişti. Lorna adlı genç bir üniversite öğrencisi öğretmeni olmuştu, bu kız haftada bir Demokritus Kulübü’ne gelerek göçmen işçilere İngilizce ders veriyordu. Her işçi ona bir şilin ücret veriyordu. Dersten sonra göçmen işçiler (aralarında Tony de vardı), Lorna’yı yakındaki “Yeni Atina” lokantasında yemeğe davet ediyordu...
*** 1950’nin Aralık ayında, Noel ödeneği paketinden 45 lira çıkınca, Tony şaşırmıştı. “Hayatımda hiç bu kadar çok parayı bir arada görmemiştim” diye yazdı notlarında. “23 Aralık’ta kulübe saç kestirmeye gittim. Peter Konstantinu adlı bir Kıbrıslı berber, göçmen işçilerin saçını kesiyordu kulüpte. Sonra da George Yasumi’yi gördüm, Noel tatili için planlarımızdan söz ettik. George, bir kayısı bahçesi ve güzel bir kızı olan amcasının Adelaide’teki evine ziyaret yapacaktı, beni de davet etti. Ben de hevesle kabul ettim...”
*** Noel arifesinde Tony krem rengi ipek bir takım giymişti, birkaç gömlek ve pantolonu küçük bavuluna tıkmış, Adelaide’e gidecek trene binmişti. “İnanılmaz bir yolculuktu. Adelaide’e varıncaya kadar bej rengi takımım kül rengine dönüşmüştü, trendeki isten ötürü... Bunu temizlemeye çalıştım ancak daha da kötü oldu. Bir daha ipek takım yok bana...”
*** George Yasumi’nin akrabaları Adelaide’in Genelg bölgesindeydi, 20 dönümlük arazilere bölünmüş bahçelere evsahipliği yapıyordu bu bölge. George’un amcası ve yengesi son derece misafirperverdi. Hatta kızlarının Tony’yle dışarı çıkmasını bile teşvik etmişlerdi. Bilmedikleri şey, kızlarının zaten bir erkek arkadaşı olduğuydu...
*** 1951 yılının yaz aylarında Tony, Eureka Gençlik Ligi’nin (komünist partinin bir kolu), Yarra Junction’daki gençlik kampında çok zaman geçirmekteydi. Nick Grassos, Jack Viguşin ve George Nikola ona eşlik ediyordu. “Nisan ayında Earls Court denen yerde bir sendikanın organize ettiği bir dans kulübüne gitmeye başlamıştık. En üst katta fox trot yapıyorlardı, en alt katta ise rumba ve samba yapılıyordu... Ben ev arkadaşlarım, alt katı tekelimize almıştık, burada müzik, içecekler, romans vardı ama alkol yoktu. Tam bir cennetti burası. Burada pek çok kızla tanıştık. Hatta Eureka Gençlik’ten kızları da buraya davet ettik. Bunlardan birisi Mary Thomas idi ve yanında Betty Games dahil başka arkadaşlarını da getirmişti. Betty çok dostaneydi. Shirley adlı arkadaşıyla bir apartmanda kalıyordu. Kısa sürede Betty’yle sıcak bir dostluk geliştirdik, bu da romansa yol açtı... Ne yazık ki denizci bir erkek arkadaşı vardı ve o şehirde olduğunda, ben ona ulaşamıyordum... Bu, benim için de uygundu çünkü özgür kalmakta kararlıydım ben de...”
*** Eylül 1951’de Tony, arkadaşları Jack Viguşin, Nick Grassos ve George Papageorge’la birlikte bir terzilik şirketi kurdu. “Europe Modes” adlı bu şirket, Yunan bölgesinin kalbinde eski bir fabrikanın içindeydi. Dört tane Çekoslovakya malı dikiş makineleri, bir buharlı pressleri vardı... Esas terzi Tony idi ve haftada 20 lira kazanıyordu. Jack ve Nick ütücü idi, George ise muhasebeciydi. Hepsi de günlük işlerine devam ediyordu, Tony hariç... Onlar geceleri çalışıyordu Europe Modes’ta, akşam 6’dan geceyarısına kadar. Zamanla iş büyüdü, özellikle büyük bir erkek giyim mağazasından büyük bir sipariş alınca... Tony ve ekibinin diktiği en popüler takım elbiseler koyu mavi, kahverengi ve açık kahve gabardin kumaştan dikilenlerdi...
*** 18 Aralık 1951’de Tony ve Betty, Melburn’da evlendiler. George Nikola ve Betty’nin arkadaşı Annette de tanıklarıydı. “Burada evlenmiştim ancak Kıbrıs’taki aileme, anneme tek söz etmemiştim. Çünkü henüz eniştem Russi’den ödünç aldığım gemi ücretini geri ödememiştim. Balayımızı Betty’nin anne ve babasıyla geçirdik. Balık tutmak güzeldi ama akşamları yalnızlık hakimdi... İngilizcem sınırlıydı ve bu kamp alanındaki sohbetimiz de sınırlıydı... Rum arkadaşlarımı özlüyordum...”
*** Balaylarından sonra Tony ve Betty, Betty’nin ailesinin Cheltenham’daki evlerinde kalmaya başladılar. Nisan 1952’de Europe Modes, 900 liraya diğer bir terzi ekibi olan Chris Christofer, George Nikola ve İraklis Yemmeos’a satıldı.
*** Bir sene sonra Tony kendisine 1948 modeli bir Vauxhall Wyvern araba satın almıştı 500 liraya. Haftasonlarını çeşitli kentlere ziyaret yaparak takım elbiseleri için müşteri çekmeye çalışıyordu. Yavaş yavaş kulaktan kulağa ünü yayılıyordu. Takım elbiseleri teslim etmeye gittiğinde, ölçü aldırmak üzere başka müşteriler bekliyor olurdu. Şimdi artık Tony haftanın yedi günü çalışmaktaydı. Beş gün fabrikadaydı, iki gün de Viktorya bölgesinde şehir şehir gezerek müşteri buluyordu.
*** Nisan 1954’te Tony ve Betty’nin ilk bebekleri Rita dünyaya geldi. Bir sene sonra ilk evlerine taşındılar. 1956’da ikinci çocukları John Winston Tumburu dünyaya geldi. Aynı sene Tony bir karavan ve yeni bir Holden araba satın aldı. Kasım ayında ise ilk perakende satış merkezini açtı – “Opal Male Fashion” denen bir erkek giyim mağazasıydı bu.
*** Tony, Avustralya’da savaş öncesinden kalma tutucu erkek moda pazarına meydan okuyacak kadar zekiydi. Cesur yeni renkler – mesela kırmızı – ortaya koydu, kadife yakalar ekledi takım elbiselere ve bunlar da özellikle genç erkek müşteriler arasında derhal “hit” oldu..
*** Tony, Ağustos 1957’de kızkardeşi Pasulla’nın düğünü için Kıbrıs’a geldi. İki ay kadar kaldı. Bu dönemde İngiliz yetkililer olağanüstü hal ilan etmişlerdi, EOKA’nın faaliyetleri nedeniyle sokağa çıkma yasağı da vardı. Her yerde İngiliz askerleri vardı. Ekim 1957’de Tony Melburn’a geri döndüğünde, eşi Betty, üçüncü çocuklarını beklediğini söyleyecekti kendisine... Ertesi sene, Noel Anthony Tumburu dünyaya gelecekti...
*** 1958 yılında Tony ve Betty, Frankston’da bir perakente satış mağazası daha açacaktı. Ertesi sene ise Pambula Beach’te arazi satın alacaklardı, son dört senedir Noel tatillerini burada geçirmişlerdi...
*** 1962 senesinde üçüncü bir Opal satış mağazası açacaklar ve Pambula sahilindeki arazide bir yazlık ev inşaatına başlayacaklardı. Aynı sene Tony, kaynanası ve kaynatası için bir dükkan açacaktı. Tony haftasonlarını yakındaki Phillip Adası’nda balık avlayarak geçirecekti...
*** 1963 yılına gelindiğinde Travellers Apparel ve Opal Male Fashion, yurtdışında yaşayan Kıbrıslırumlar arasında çok büyük popülarite kazanacaktı. Televizyonda popüler insanlar olan Bert Newton, graham Kennedy gibileri ve çok tanınmış sporcular ve yarışçılar, Tony Tumburu’dan bir takım elbise almak için sıraya girmiş vaziyetteydiler... Tony’nin takımlarının üni yayıldıkça satışlar artıyordu... 1987 senesinde Tony’nin fabrikasında birkaçyüz kişi çalışmaktaydı ve Avustralya çapında 45 mağazaya sahipti. Travellers Apparel 2018 yılına kadar Avustralya’daki en son ve büyük takım elbise üreticisi olarak faaliyetini sürdürecekti.
*** Tony, 1966 senesinde Avustralya yurttaşlığına geçecek ve bir sene sonra da ailesiyle birlikte Kıbrıs’ı ziyaret edecekti. Ocak 1969’da Melburn ve Viktorya’daki Kıbrıslırum Toplumu Başkanı olarak seçilecekti. O günlerde 450 kayıtlı üye vardı. Tony’nin ilk insiyatiflerinden biri, Avustralya’ya bir konsolosluk açılması için mektup yazmaktı. Avustralya’da 73 bin Kıbrıslı yaşıyordu ve anavatanlarının desteğine ihtiyaçları vardı.
*** 1969 yılında fabrikasını daha geniş olanaklara sahip olan Heffernan Lane’e taşıdı. Bina için 95 bin dolar ödedi. İşi gelişmeye devam ediyordu fakat Betty’yle araları bozulmuştu ve herkes kendi yoluna gidecekti...
*** Ekim 1970’te Tony, bir partide Frances Bottas adlı bir Yunan kadınla tanıştı. Frances, 1948’de Atina’da doğmuş fakat 1952’de ailesiyle birlikte Avustralya’ya göç etmişti. Aralarında 20 yaş fark olmasına karşın dostlukları gelişti ve 1973 yılında Tony Frances’i, Kıbrıs’taki ailesiyle tanıştırmaya götürdü. Aşşa’daki değişimleri de not aldı: “Aşşa çok farklıydı, neredeyse tarımsal kimliğini yitirmişti. Dört otobüs vardı, bunlar her gün işe gidip gelenleri büyük kentlere taşıyordu, insanlar daha çok inşaatlarda çalışıyordu. Aşşa’da büyük tuğla fabrikaları kurulmuştu çünkü buradaki toprak, tuğla yapımı için iyi... Bir de süt fabrikası kurulmuş. Sulama için dizel pompalar kullanılıyor. Geceleri kahveler erken kapanıyor çünkü işçiler ertesi sabah işe gitmek için erkek kalkmak zorundadırlar. Frances’i tüm akrabalarım, özellikle annem sıcak karşıladı...”
*** 1973 senesindeki Kıbrıs’a ziyareti esnasında Tony, kötü şeyler olacağını hissetmişti. Aşırı sağcıların siyasi faaliyetleri ve öldürme olayları nedeniyle pek çok akrabasını Avustralya’ya davet etti, ailesinin yeniden birleştirilmesi için vize hakkını kullanabilirdi. Bazı aile bireyleri – ki buna Kiriakos’un ailesi de dahildi – böyle yapacaklardı...
*** Tony ve Frances, 25 Kasım 1973’te evleneceklerdi. Temmuz 1974’te Atina destekli bir darbe, Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetini devirerek Cumhurbaşkanı Makarios’u öldürmeye kalkıştı. Melburn’da bu haber duyulunca, binlerce Kıbrıslı, Lousdale Sokağı’nda toplandı, ne olduğunu öğrenmeye çalışıyorlardı. Makarios öldürülmekten kurtulmuştu... Baf’a, oradan da Malta’ya gitmişti... “Makarios’un öldüğünü sanıyorduk. Onun hükümetiyle iyi ilişkilerim vardı. Sonra Makarios’un hayatta olduğunu öğrendim ve onunla Malta’da nasıl iletişime geçeceğim anlatıldı. Ona telefon ettim. Bana cevap verdi. Ona Avustralya’dan aradığımı söyledim. Onunla temas kuran ilk kişi olduğumu söyledi bana. ‘Londra’ya gidince beni gene ara, şimdi oraya gidiyorum’ dedi. Ona telefon ettiğimde pijamalarını giymişmiş...”
*** Darbeden altı gün sonra, Türkiye Kıbrıs’ı işgal etti. Melburn’da Tony harekete geçti ve “Kıbrıs İçin Adalet Koordinasyon Komitesi”ni kurdu, maksat Kıbrıs’taki yurttaşlarına yardım etmekti... Notlarına göre, Londra’daki Makarios’la sürekli temas halindeydi... Ağustos 1974’te Türk ordusu ilerleyerek adanın üçte birini işgal etti ki buna Aşşa köyü de dahildi. Bunu duyan Tony, o günlerde Cumhurbaşkanlığı koltuğunda bulunan Kliridis’i aradı. “Sana ne söyleyebilirim ki?” dedi ona Kliridis. “Aşşa şimdi Türkler’in elindedir... BM polis gücü aracılığıyla oradaki insanları kurtarmaya çalışıyoruz...”
*** 1974’te Kıbrıs’taki darbe ve işgal, Tony’nin Melburn’daki Kıbrıslırum toplumunun idaresini empatik biçimde ele almasına yol açmıştı... Kıbrıslı göçmenlere yardım kampanyaları yürütmüş, Avustralya hükümetine Kıbrıs’a daha fazla destek vermesi için kampanyalar organize etmişti... Bir yandan kendi işini yürütürken, öbür yandan da Kıbrıs’taki göçmenlere yardım etmeye çalışırken, Tony bir kez daha baba olacaktı. Eşi Frances, kızları Suzanne’ı dünyaya getirecekti...
*** 1974 yılı sonlarına gelindiğinde Tony büyük gösteriler organize ediyor, yıkım içerisindeki Kıbrıs’a yardım etmek için yardım kampanyaları ve delegasyonlar organize ediyordu. Tony’nin çabalarıyla Avustralya’da 800 bin dolar toplanarak, 50 ton giysi ve donmuş gıdayla birlikte Kıbrıs’a gönderilmişti. Kıbrıs’taki arkadaşları ve Neos Kosmos sahibi Takis Dimitris Gogos’la dostluğu vasıtasıyla, Tony Kıbrıs’taki gelişmeleri yakından izliyordu. 1964’ten bu yana BM Kıbrıs Barış Gücü UNFICYP’te yer alan Avustralya federal polis kontenjanı için de büyük “teşekkür” partileri vermekteydi Templestowe’daki evinde...
*** Tony arıca aralarında annesi ve kızkardeşi İrini de olmak üzere 38 akrabasının Avustralya’ya göç etmesini organize edecekti. Hepsine de kendi evi Templestowe’da dahil, kalacak yer ayarlamış ve pek çoğunu da kendi fabrikasında işe almıştı...
*** 1976 senesinde Kıbrıs’ı ziyaret ettiği zaman Hilton’da kalacaktı. Artık Aşşa’yı ziyaret edemeyeceğini anlayınca ağlamıştı... Köyü artık Türk askerinin bir kampına gönüşmüştü, dikenli tellerle çevriliydi...
*** Ekim 1975’te Tony ve Frances’in ikinci çocukları, Jason adlı oğluları dünyaya geldi. Bir sene sonra Peter ve en sonunda da 1978 senesinde Katherine dünyaya geldi. Tony 50 yaşındayken yedi çocuğun babasıydı... Bunlardan üçü ilk eşi Betty’den, dördü de ikinci eşi Frances’dandı... Bu süreçte Frances’in yeğeni George Svinos da gelip onlara katıldı ve onu da kendi evlatları gibi yetiştirdiler.
*** 1986 senesinde Travellers Apparel birkaçyüz insan istihdam etmişti, Avustralya’da 45 perakente satış merkezine sahipti. 1989 yılında Kıbrıs toplumuna hizmetlerinden ötürü Avustralya’da bir nişanla öldüllendirildi.
*** Ancak global mali kriz 1980’li yılların sonunda Avustralya’yı vurunca, herşey kötüye gitmeye başlayacaktı. 1987 yılında bazı very sert müzakereler ardından Tony, Opal mağazalar zincirini satmak zorunda kalacaktı. Mali bir çöküntüyle karşı karşıyaydı. 1990 senesinde ise Traveller’s Apparel adlı erkek giyim fabrikasını ve birkaç malını satarak bankaya olan borçlarını ödemek zorunda kalacaktı. 1992’de neredeyse iflası ilan edilmiş gibiydi...
*** Hayat boyu cömertliğinden yararlanmış olan bir dizi aile bireyi ve dostu, 1993 senesinde bazı fonlar sundular... Yakın arkadaşı Chris Christofer, Travellers’ Apparel’i iflastan kurtarmak için çeşitli fonlar ortaya koydu. Collingwood’ta bir bina satın alarak Tony’nin fabrikasını kurmasını sağlamaya çalıştı. Bir sene önce işini kaybetmiş olan personel, işe geri dönmüştü. Böylece bu iş ayağa kaldırılarak Tumburu ailesi için bu değerli iş akata tutuldu ve Tony de zor günlerinde kendine yardımda bulunanlara geri ödeme yapabildi.
*** Tony’nin notlarına bakacak olursak bunlar hayatı boyunca yaşanan değişikliklerin yanısıra umutlarını ve geleceğe yönelik hayallerini de yansıtıyor... “Doğal olarak çocukluk yıllarımdan bu yana çok şey değişti. Basit bir dünyada yaşıyordum, suyu, elektriği, kanalizasyonu ya da diğer temel ihtiyaçları olmayan bir köyde – şimdilerde modern dünyanın televizyonları, bilgisayarları, uyduları, süpersonik uçakları, mobil telefonları ve o kadar çok otomasyonla yaşıyoruz. Ben bunlara ayak uydurmakta zorlanmaktaydım ama becerdim... Başarmış olduğum onca güzel şey ile burada, Avustralya’da ve Kıbrıs’ta kazandığım onca saygıya bakacak olursam, gerçekten de çok şanslı bir insanım...”
*** Andonis (Tony) Tumburu, 85 yaşında Mayıs 2013’te vefat etti. Geride yedi çocuk ve 14 torun bıraktı. Son yıllarında Alzheimer’le boğuşmaktaydı. Frances, Tony’den önce 62 yaşındayken 2010’da vefat etmişti.
(TALES OF CYPRUS’ta Konstantinos Emmanuelle’in yazısını özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).