Kıbrıs adası coğrafi konumu nedeniyle resmen ateş topunun üzerinde oturmaktadır.
Doğu Akdeniz’de Akdeniz’in üçüncü büyük adası olarak konumlanan Kıbrıs adasının dört bir yanı savaş gemileri ile çevrilidir. ABD, Rusya, İngiltere, Fransa, Türkiye, Yunanistan ve öteki NATO üyesi ülkelerin savaş gemileri hep bu civarda dolaşıyorlar.
Suriye’de devam eden iç savaş nedeniyle daha da ısınan orta-doğu bugünlerde çok başka sonuçlara da neden olabilir. Özellikle Türk jetleri tarafından düşürülen Rus savaş uçağı krizi artarak sürüyor.
Terör örgütü IŞİD tehlikesine karşı neredeyse bütün büyük devletler havadan Suriye’yi bombalıyorlar. Ama şu ana kadar herhangi bir sonuç alamadılar.
IŞİD ağır kayıplar verse de asıl kaybı gece gündüz başına bomba yağan Suriye halkı veriyor. Çünkü bomba düşerken sadece IŞİD militanlarının kafasına düşmez.
Doğu Akdeniz’deki gemilerden kalkan ABD uçakları Suriye’yi bombalıyor. Rus gemilerinden kalkan uçaklar da Suriye’yi bombalıyor. Fransızlar da öyle. Suriye bombardımanına yeni katılan İngilizler de uçaklarını Kıbrıs’taki Ağrotur üssünden kaldırıyor. Almanlar da ABD ve Fransa gibi Türkiye’den İncirlik üssünden kalkış izni istedi.
Ayrıca Fransa ve İngiltere Kıbrıs Cumhuriyeti’nden Baf’taki askeri üsden ve Baf hava alanından yararlanma izni aldı. Aynı izni önceki gün Rusya da talep etti.
Hazır Türkiye ile kriz yaşayan Rusya’nın bu talebi doğal müttefiği Rum tarafınca olumlu karşılandı. Bugün yarın izin işi tamam gibi.
Yani adamızın etrafındaki savaş gemileri ve oralardan atılan füzeler, kaldırılan uçaklar yetmezmiş gibi bu savaş makineleri bizzat adamızın toprağını da kullanacak.
Biz de Kıbrıslılar olarak bütün bunları seyredeceğiz.
Neden?
Neden olacak tam 50 yıldan fazla devam eden kendi aramızdaki sorunu çözemediğimiz ve hala büyük devletlerin arabuluculuğuna, desteğine, ilgine ihtiyaç duyduğumuz için.
Kıbrıs Rum tarafı uluslararası ilişkilerini ülkelerin Kıbrıs politikalarına bakarak şekillendiriyor. Uluslararası tanınmışlığı olmayan Kıbrıs Türklerse bu ilişkiyi Türkiye üzerinden yürütüyor. Dolayısıyla bu ilişki sürecinde belirleyici olan Türkiye’nin ilişkileri oluyor.
Yanı başımızdaki Suriye cehennemi yaşarken, denizlerle çevrili olan dört bir tarafımızda denizaltılar ve savaş gemileri yüzerken bizim rahat uyuyabilmemiz mümkün mü?
Doğrudur İngilizler uçaklarını Kıbrıs topraklarından değil, 1960 anlaşmalarında kendi egemenliklerine verilen üsleri kullanıyorlar. Yani üsler bölgesi Kıbrıs Cumhuriyeti toprağı değil, İngiliz toprağıdır. Ama Ağrotur üssü, ya da Dikelya üssü İngiltere’de değil, bizim yanıbaşımızdadır.
Yarın birileri tepki olarak İngiliz üslerini bombalamaya başlarsa bu bombaların bizim kafamıza yağmayacağını kim garanti eder?
Belli ki Suriye, Irak, Filistin gibi ülkelerin konumlandığı orta doğuda sular durulmayacak. Ateş şiddetlenerek devam edecek.
Bu nedenle Kıbrıslılar olarak biz bu ateşten uzak durmak için önce kendi sorunumuzu çözmeyi başarmalıyız. 3 kuruşluk mülk için, ya da senin, benim idaremde kalacak şu kadar daha fazla toprak için bu işi daha fazla uzatmaya gerek yoktur.
İki lidere de buradan açık çağrı yapıyorum. Bırakın artık bunları. Öze ilişkin sorunları halledin ve bir an önce halkların önüne somut bir anlaşma metni koyun.
NOT: Kurulduğu günden bu yana “Barış Gazeteciliği” yapan Yenidüzen’in 40.ıncı yılı kutlu olsun. Emeği geçen herkese teşekkürler…