“Kelepçeli mucit” sizin de dikkatinizi çekti mi?
Son 40 senedir defalarca “bunu da gördük” dedik ya!
Meğerse henüz bitmemiş.
* * *
Adam elektronik nargile ve kalemden “ateşli silah” imal ediyor.
Devlete istihdam etmeliyiz (!)
Şimdi bu adam nargileden silah yapabiliyorsa, belki, elektrik üretecek santrali de yapar.
Kim bilir “koltuk” da yapar, insanı farklılaştırmayan !
* * *
Şaka bir yana…
Silahın oyuncağının dahi yasaklanmasını savunan biriyim.
Keşke ne gerçeği kalsa, ne de oyuncağı…
Av tüfekleri dahil…
Evet evet, tümünü yerin yedi kat dibine gömebilsek keşke…
* * *
Adamcağız “yürüyen cephane” gibi!
Arabasından canlı mermi çıkmış, ateşlenebilir nargile, cebinden tüfekli kalem!
Yok yok bunlar şaka değil, gerçek…
Gel gör ki “tutuksuz yargılanmak” üzere teminatla serbest bırakılmış.
* * *
İnsanoğlunun aklı keşke iyiliğe, güzelliğe, sosyal sorumluluğa da bu kadar yaratıcı çalışabilseydi.
Kaypaklığın giderek arttığı, riyakarlığın büyüdükçe büyüdüğü, yabancılaşmanın ve yozlaşmanın bedenlerimizi zehirlediği bir dönemde yaşıyoruz.
İster “toplumsal buhran” deyiniz adına, ister “toplu depresyon” kendimizi güvenli, huzurlu, mutlu hissetmiyoruz.
Sohbet ettiğim her beş kişiden üçü “uyku sorunu” yaşadığını anlatıyor.
Hani hep derler ya, “geceleri başımı yastığa koyduğum zaman mışıl mışıl uyuyorum” diye.
Medeniyet göstergesi bu!
* * *
“Sordum kendi kendime ne yapılabilir çamurdan?” der bir şiirinde Onat Kutlar!
“Heykel” diye yanıtlar…
Hani yoksulluklardan da “devrim” yapılır ya…
Hep bir umut vardır hani, uykusuz gecelerde dahi!
“Nargileden silah” yapmak yerine…
Adalı’nın sözüyle:
“Barış, aklın silahı…”