Atış alanı bir çocuğa mezar olmuştu, anımsadınız mı?
Yuvacık köyünde yaşıyordu Makhir İsmailov, 13 yaşındaydı, Mevlevi Atış Alanı'nda ölü bedenini bulmuşlardı.
Masumdu, suçsuzdu, çocuktu işte…
Patlamamış bir bombanın kurbanı olmuştu.
O bomba ayaklarına karışmasaydı, şimdi 18'ine gelecekti Makhir, ayakta olacaktı, hayatta, aramızda...
Kıbrıs'ın ateşkes koşulları bir çocuğu kanlar içinde bırakmıştı, oyun değildi bu, gerçekti. Üstelik hurda toplayarak yaşıyordu ailesiyle birlikte...
O gün, okulundan evine dönüyordu.
Makhir'in ölümünden birkaç ay evvel de asfalt çalışmaları sırasında “mühimmat” patlamış, beş işçi yaralanmıştı, yine atış alanı yakınlarında...
Niye yazıyorum bunları…
Dün bir mesaj düştü önümüze, Kaymakamlık açıkladı:
“Beyköy Ağır Silah Atış Alanı’nda 12-15 Mayıs’ta yapılan atışlar sonucu bölgede yerleri tespit edilemeyen patlamamış mermiler var.”
Niye atıyorlar o mermileri ve ne demek yerleri tespit edilememiş, söyler misiniz?
Bu güzel yurtta barış içerisinde yaşamak istiyoruz ve bunun yolu, militarizmden arınmaktır bir an önce… Savaş değil barış talimlerine ihtiyacımız var. O patlamamış mermiler için harcanan paralara okul yapalım istiyoruz, tiyatro…
Askersiz, silahsız, mühimmatsız, atış alansız bir ülkemiz olabilir…
Nöbet kulübelerinin, kum torbalarının ve dikenli tellerin olmadığı bir ülkemiz…
Bir gün, bir polis raporu düşebilir önünüze, sevdiğiniz insanının ölüm sebebini anlatan…
"Patlayıcı madde etkisiyle gelişen iç organ ve büyük damar yaralanması."
Yeri tespit edilemeyen patlamamış bir mermi…
Baksanıza, ders almıyoruz, masum bir çocuğun ölümünden bile…
‘Kıbrıslı Rumların da kuzeydeki bankalarda çok sayıda hesabı var”
“Kıbrıs’ta bankacılık alanında gerçek bir açılım ancak iki finansal sistemin birbiriyle para transferi, iletişimi, işbirliği ile mümkündür.”
“Şimdi güneyde herhangi bir bankaya giderek hesap açabilir miyim?” sorusu ile konuyu açmıştım.
Bankalar Birliği Başkanı Olgun Önal, bu sözümü onayladı, ardından çok sayıda Kıbrıslı Rum’un kuzeydeki bankalarda hesabı olduğunu söyledi.
Olabilir…
Bu yönde bir engel yoktu zaten...
Kıbrıslı Türklerin artık Kıbrıs’ın güneyindeki bankalarda hesap açabileceği açıklandı ya bu yeni açılımı Olgun Önal’a sordum.
“Bugüne kadar hesap açmak için Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşı olmak dışında güneyde ikamet şartı arıyorlardı. Bir de elbette orada çalışmak gerekiyordu. Güneyde çalışıyor ama kuzeyde yaşıyorsanız, o durumda, ikamet adresinizi işvereniniz onaylıyordu. Şimdi yeni bir kararla, yeni bir açılım getirildi. Güneyde çalışmasanız dahi kuzeyde çalışıyor ya da yaşıyorsanız hesap açabileceksiniz. Kıbrıs Cumhuriyeti kimliğine sahip olmanız hesap açmak için yeterli… Bunun için kuzeydeki adresinizi muhtara onaylatmanız gerekiyor. Sonrasında basit işlemler için bir hesap oluşturulabiliyor.”
“Basit işlemler ne demek” diye soruyorum.
“Benim yorumum, basit işlemlerden kasıt, yüksek tutarlar değildir” yanıtını veriyor Bankalar Birliği Başkanı Olgun Önal...
Kimi eleştiri ve tepkileri anımsatıyorum, bu gelişmeyi tehlike gibi görenler de var, olağanüstü bir imkan gibi sunanlar da…
“Ortada ciddi bir müjde ya da bir tehdit yok” diyor Bankalar Birliği Başkanı...
“Bir Kıbrıslı Türk güneyde niye hesap açsın?” diyorum bu kez...
“Sıradan bir Kıbrıslı Türk’ün buna ihtiyaç duyacağını sanmıyorum. Ne Türkiye ne de güneyde hesap açmaya ihtiyaç var, burada bankacılık ihtiyaçlarının tümünü karşılayabilecek ürünlere sahibiz. Üstelik finansal işlemler anlamında daha özgür bir bankacılık sistemine sahibiz. Belki orada ticari faaliyet yapanların ya da çalışanların bir ihtiyacı olabilir. Mevduat faizleri kuzeyde çok daha iyi... Kıbrıslı Rumların buradaki bankalarda hesabı var, belki de o nedenle...”
Kıbrıslı Rumlar, kuzeyde rahat hesap açabiliyor mu?
“Pasaport, kimlik ve adres belgesi ile burada hesap açabilirler. Özel bir düzenleme ya da yasaklama yok. Genel bankacılık kuralları çerçevesinde nasıl bir İngiliz yurttaşına hesap açıyoruz, bir Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşına da açıyoruz. Çok sayıda açılmış hesap var.”
Kıbrıs’ın bütününde hayatı kolaylaştıran ve toplumları buluşturan her adımı önemsiyorum. Bankalar Birliği Başkanı Olgun Önal, bankacılık sisteminde asıl aşılması gereken soruna dikkat çekiyor:
“Gerçek bir açılım istiyorsak, iki finansal sistemin birbiriyle iletişimini sağlamamız gerekiyor.”
Sorun ne?
“Adanın güneyi ya da kuzeyinde bankalar arası para transferi yapamıyorsunuz. Ortak iş yapan işletmeler var, bankalar arasında para transferlerini yapamıyor. Siyasi bir sorun var. Halbuki dünyanın pek çok ülkesi ile bankacılık hizmeti yapıyoruz, aslında o ülkeler de KKTC’yi tanımıyor. Kıbrıs Cumhuriyeti’nden emekli maaşı alan insanımız var, ilkel koşullarda işlemler yapılıyor. Japonya’ya para transferi yapabiliyoruz ancak güneye yapamıyoruz. Bankacılık alanında gerçek bir açılım ancak iki finansal sistemin birbiriyle iletişimi, işbirliği, iş yapması ile mümkündür.”
‘Yurttaşlık (!)
“KKTC yurttaşlığı”, adanın kuzeyinde yaratılan statükoya hizmet ediyor.;
Çalışma izni eziyetini ortadan kaldırıyor.
Bir de iş kurma!
Gel gör ki, eziyetle birlikte irade de ortadan kalkıyor zamanla…
“KKTC yurttaşlığı”nın ada yarısı dışında da hiçbir hükmü yok.
Yeni İçişleri Bakanı, kurgulanmış hükümetin, yurttaşlık baskısına en kolay yanıt veren yumuşak karnı oldu.
Rekor üzerine rekor kırıyor “istisnai yurttaşlık” başlığında…
101 kişiye vermişlerdi geçen hafta…
Dün de 113.
Yurttaşlık Yasası'nın 9'uncu maddesinin (1)'inci fıkrasının (C) bendine göre:
“Yurttaşlığa alınması Bakanlar Kurulunca zorunlu görülenler.”
Yurttaşlık Hakkı, anne babası da yurttaşsa doğum ve kontrollü evlilikle kazanılmalı sadece… Bunun dışında ne kadar “istisna” varsa, Meclis’te “oybirliği” şartı aranmalı…