Maliye Bakanı Sunat Atun, Türkiye ile KKTC hükümetleri arasında imzalanan 2022 Yılı İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolü'nün "büyük bir fırsat olduğunu, bu yılki protokolün, bugüne kadar yapılan protokoller içerisinde en iyi protokollerden bir tanesi olduğunu" savundu.
Bakan Atun, ülkedeki mali durum, atılması planlanan adımlar ve Türkiye ile KKTC arasında imzalanan 2022 Yılı İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolü'ne ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
KKTC maliyesinin sürdürülebilirliğini sağlamanın kendileri için en temel nokta olduğunu vurgulayan Atun, Maliye Bakanlığının, devletin mükellefiyetlerini yerine getirerek vatandaşa en iyi şekilde hizmet vermenin ve sektörlerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde harcamalarını yapabilmesinin önemine değindi.
Atun, "Temel olan mesele, bütçeyi denk bir halde tutabilmektir. Bu da içinden geçmekte olduğumuz kriz döneminde zor hale gelmiş durumda. Bunun en temel sebebi, 2020 yılında başlayan küresel salgının, bütün dünyada etkilerini çok sert bir biçimde hissettirmesidir. Dünyada önce üretim zinciri, ardından tedarik zinciri bozuldu. Bununla birlikte arz-talep dengelerinin eski denkleminden uzaklaşmasıyla birlikte özellikle enerji ve emtia gıda fiyatlarında öngörülmemiş artışlar oluştu. Bu bütün dünyada enflasyonist etki oluşturdu." dedi.
Rusya-Ukrayna Savaşı'yla krizin çift yönlü hale geldiğini belirten Atun, bunun adayı da yüksek enflasyon yönüyle etkisi altına aldığını ifade etti.
Özellikle artan petrol ve enerji fiyatlarıyla birlikte özel sektörün rekabet edebilirliğinin tehdit altına girdiğini, bunun da üretim açısından büyük tehdit oluşturduğunu anımsatan Atun, bütün bunların devlet gelirlerine de olumsuz bir şekilde yansıdığını belirtti.
"Bütün gayretlerimiz, ülke ekonomisinin yeniden üretkenliğini kazanması içindir"
Atun, "Cumhuriyet Meclisi Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi'ne ek bütçe yasa tasarımızı sunduk. KKTC bütçesi, 2022'nin başında yasalaşan 12 milyar 770 milyon liralık seviyeden, 18 milyar 810 milyon liralık seviyeye ulaştı. Buradaki temel neden, devletin harcamalarını, mükellefiyetlerini, hizmetlerini sağlayabilmesi ve ödemelerini yapabilmesi için güncel fiyatlarla yeni bir bütçe gerekli." dedi.
Dar gelirli vatandaşı, enflasyon karşısındaki yüksek kayıp tehdidiyle karşı karşıya bırakmama konusunda kararlı olduklarını vurgulayan Atun, devlet olarak bu noktada gerekeni yapacaklarını söyledi.
Atun, "Bütün gayretlerimiz, KKTC ekonomisinin yeniden üretkenliğini kazanması içindir. Devletin gelir düzeyini de özel sektör öncülüğünde artırmak niyetindeyiz. Özel sektörün sermaye birikimini güçlendirmeli. Yatırımları teşvik edelim, yatırım finansmanı sağlayalım ve yeni yatırım alanlarını teşviklerle destekleyelim, bu şekilde ülke ekonomisi büyümeye gitsin. Haliyle yeni istihdam alanları açılır ve halkın refahı yükselir." dedi.
Bakan Atun, 6 aylık "hayat pahalılığı" zammını da kamu çalışanı ve emeklilerin maaşlarına yansıtmak üzere çalıştıklarına işaret etti.
Atun, ülkedeki yoksul sınıfa, Başbakan Üstel'in onayıyla, bir veya iki defaya mahsus yardım yapılabileceğini, bu konuda çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Türkiye ile 4 milyar 250 milyon liralık kaynak içeren bir mali ve iş birliği protokolü imzaladıklarına değinen Atun, protokolün KKTC için bir çıpa gibi olduğunu ve 3 bacaktan oluştuğunu vurguladı.
Atun, "Protokolün ilk bacağı, takvimlendirilmiş, eylem planlarından oluşan ve bir hedefi olan programdır. İkinci bacağı fondur, 4 milyar 250 milyon liralık fonu vardır. Üçüncü bacağı ise uygulayıcıdır. Uygulayıcının da kararlı bir şekilde bu protokolü hayata geçirmesi, içeriğindeki eylem planına takvimine göre uyması, öngörülen yasaları yapması, reform programlarını uygulaması ve gereken teşvik ile destekleri ülke reel sektörüne sağlamasıdır. 4 milyar 250 milyon liralık bu kaynağın 3 milyar 200 milyon lirası, KKTC ekonomisine doğrudan hibe olarak ayrılmıştır. Bu 3 milyar 200 milyonun ise 2 milyar 164 milyon lirası doğrudan KKTC reel sektörüne, altyapı yatırımlarına, teşviklere ve katkılara ayrılmıştır. Bu protokol, KKTC ekonomisi için çok büyük bir fırsat, özellikle de bu kriz dönemlerinde." dedi.
Ülkelerin kriz dönemlerini yönetirken kaynağa ihtiyaç duyduğunun ve bunun bir bedeli olduğunun altını çizen Atun, "KKTC, ana vatanı sayesinde dış fon kaynağına sahip olabilen ama bunun için herhangi bir bedel ödemeyen dünyadaki belki de yegâne devlettir. Bu bizim için büyük bir nimettir, bu fırsatın da kıymetini bilmemiz gerekiyor. Bunun kıymetini bilmek de gereğini yapmak, programı uygulamak ve bu kaynakları projelendirerek süratli bir şekilde değerlendirmekten geçiyor. Eğer bunu bu yıl içerisinde bütün icra alanları olarak başarabilirsek, ekonomimize çok güçlü bir kaynak da reel sektör üzerinden girmiş olacak. Bu kaynak, silsile etkisiyle ekonominin büyümesine kadar sonuçlar doğuracaktır." diye konuştu.
Protokolün vizyoner bir yapıda olduğuna, ülkedeki ekonomik istikrara vesile olabileceğine dikkati çeken Atun, bunun gerçekleşmesinin siyasi istikrarla da ilişkili, bunun da kendi sorumluluğunda olduğuna işaret etti.
Atun, protokoldeki programı olduğu gibi uygulamaları halinde, bundan sonraki süreçte dıştan gelen krizlere karşı daha dayanıklı olabileceğini de söyledi.
Bakan Atun, KOBİ'ler, küçük esnaf ve girişimcilere devlet desteklerinden daha fazla faydalanabilecekleri bir alan açmayı hedeflediklerini belirterek bütün bunların yeni istihdam alanları, refah artışı ve ekonomik büyümeyi getireceğini ifade etti.
Türkiye'den bir teknik heyetin 2022 protokolünü görüşmek üzere KKTC'ye geldiğini vurgulayarak bu ekibin, kaynak kullanımı, programın eylem planında ifade edilen tarih ve hedeflerin ön görüşmesinin yapılacağını kaydetti.
"Türkiye ile imzaladığımız mali protokole yönelik eleştirileri son derece haksız buluyorum"
Türkiye ile KKTC arasındaki protokolün bazı çevreler tarafından haksızca ve bağlamından koparılarak eleştirildiğine de değinen Atun, şöyle devam etti:
"Türkiye ile imzaladığımız mali protokole yönelik eleştirileri son derece haksız, sığ ve siyasi buluyorum. Yapıcı düşünce içerisinde olan hiç kimsenin, protokolü eleştirebileceği bir alan ben görmüyorum. Bugüne kadar yapılan protokoller içerisinde bence en iyi protokollerden bir tanesi. Bu çıpa niteliği bir anlaşma. Bunu incelediğiniz zaman analitik yaklaşım var. Analitik olarak baktığımız zaman, son yıllarda imzalanan protokollere anlaşmalara kıyasla, bütçeye nispeten belki de en yüksek kaynak tahsislerinden bir tanesi bu protokol. Dolayısıyla bu protokolde KKTC vatandaşı için sadece refah vardır, hem sosyal hem ekonomik kazan ile fayda vardır. Bu gözle bakmak lazım. Ana vatanımız, KKTC'nin ve halkının yanında olduğunu bir kez daha somut bir şekilde ortaya koymuş oluyor. Bir Maliye Bakanı olarak ben bunu net bir şekilde görüyor ve hissediyorum. Bu protokoldeki maddeleri uygulama iradesi hükümetimizde vardır."