Daha önce bu köşede, AP seçimlerinin, adadaki statüko nedeniyle, Kıbrıslı Türklerin taraf olduğu bir seçim olmadığı, nedenleri ile birlikte yorumlanmıştı. Kuzey Kıbrıs’ın meclis dışındaki sol partileri ile bazı entellektüel grupları, AKEL’in aday listesinde Kıbrıs Türk kökenli bir aday olması nedeniyle, Kıbrıslı Türklerin AP seçimlerinde Güney Kıbrıs’ta oy kullanmasını özendirmeye halen çalışmaktadır.
Özendirme çabaları ise, bir Kıbrıslı Türk’ün AP’ye seçilmesinin Kıbrıslı Türkler için sağlayacağı yararlar ekseninde olmaktadır. Konu ile ilgili olarak bu köşede yer alan daha önceki bir yazının tekrarı olmaması için, bu yazıda kestirmeden, bu AP seçimlerinde bir Kıbrıslı Türk’ün seçilmesinin Kıbrıslı Türkler için bir özel yararı olmayacağını, siyasi düzenlerin ve yapının da buna izin vermeyeceğini ve AKEL’in de oy miktarını artırmak üzere böyle bir adım attığını berlirtmek yeterli olacaktır.
Güney Kıbrıs’ta halen pratikte olan siyasi yapının gerçekleri ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin pratikte askıda olan anayasasının gerçekleri altında, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Türkler olarak AP seçimlerine katılması olası değildir. Yani, Kıbrıslı Türklerin Güney’de bir siyasi parti kurup seçimlere katılması olası değil, Kuzey’dekilerin katılması ise konuşulamaz dahi… Yani Güney’deki siyaset, Kıbrıslı Rumlar tarafından Kıbrıslı Rumlar için yapılıyor, yani kilisede incil okunuyor, ne Kur’an ne de tevrat… Güney’den AP’ye seçilenler de genelinde AB için ama özelinde kendi yurtları için siyasi temsiliyet kazanır.
Örneğin, AB içinde ‘Akdeniz Bölgesi üye ülkeleri’, ‘Nordik üyeler’, ‘Son katılan üye ülkeler’, ‘AB içinde en küçük üye ülkeler’ gibi gruplaşmalar olmazdı eğer AP’deki her üyenin derdi AB coğrafyasının tamamına karşı siyaset yapma ödevi olsaydı. Bu gruplar, gündemlerine gelen konularda, kendi ülkelerinin çıkarlarına göre dayanışmaya girer; yani gelen konu küçük ülkeleri ilgilendiriyorsa, küçük ülkeler dayanışması, Akdenizlileri ilgilendiriyorsa, onların dayanışması… Kime karşı ? Diğerlerine karşı… Birisinin çıkıp da «Hepimiz de AB cağrafyasının ve yurttaşlarının tamamına karşı sorumluyuz, ne bu gruplaşma?!» dediği de duyulmadı şimdiye kadar…
Güney Kıbrıs’ın siyasetinde Ortodoks Rum olmayan birisi, Ortodoks Rumlarla birlikte ve onların bir unsuru olarak siyaset yapamaz mı?! Yapar elbette, örneğin bir dönem DİKO Başkanı Karoyan idi… Ama Ortodoks Rum ana akım siyasetinin dışına çıkmak olası mı? Değil elbette; olsaydı DIKO’nun eski başkanı Tasos Papadopulos’un kapattığı yüz yıllık Ermeni okulunu Karoyan açabilecekti... Ve Karoyan’ın DIKO’da siyaset yapabilmesinin nedeni, 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken azınlık statüsü verillen Ermenilerin siyasi temsiliyeti Ortodoks Rum halkı ile birlikte olmayı kabul etmelerinden dolayı idi… Kıbrıslı Türkler azınlık olmadıkları için, Kıbrıs Rum siyasi partileri içinde, bir Kıbrıslı Türk olarak faal olamazdı. Siyasi ideolojisinin temel ilkleri olan ‘Dünya halklarının kardeşliği ve enternasyonalizm’ nedeniyle AKEL, geçmişte, kendi içinde çok sınırlı sayıda Kıbrıslı Türk üye bulundurdu ama sadece o ilkelerden dolayı ve o ilkelerin pratiği için…
Peki, AP seçimlerinde Kıbrıslı Türk aday göstermek için AKEL ne yapabilirdi?! Konu ile ilgili kişi ve partilere bütün saygı ile söylemek gerekiyor ki, AKEL, Kıbrıslı Türkleri oy vermeye cesaretlendirmek için şimdi yaptığından farklı birşey yapamazdı ama yöntemini Kıbrıslı Türklerden daha fazla ilgi çekecek tarzda yapabilirdi. Önce samimi olup, AP seçimlerinde daha başarılı olmak için, Kıbrıs Türk oylarına talip olduğunu söyleyerek Kıbrıs Türk solundan ve barış güçlerinden doğrudan yardım ve katkı isteyebilirdi. Listesinde bir aday göstermek için onlardan görüş ve öneri alabilirdi… Şu anda AP seçimlerinde kendisini destekleyen YKP, BKP gibi partilerin sembol isimlerinden birini aday göstermeyi deneyebilirdi… Niye denemedi?! Çünkü pratikte yapamayacaktı, attığı taş, ürküttüğü kuşa değmeyecekti… Ve bir Kıbrıslı Türk ismi aday göstermekle ve onun kazanması halinde, Kıbrıslı Türklere sağlanacak yararların aslında pratikte mümkün olmayacağı belirgin bir şekilde ortaya çıkacaktı. Dolayısıyla, gerçek amacı saklayarak ve pratikte mümkün olmayanları mümkünmüş gibi gündemde tartıştırarak Kıbrıslı Türkleri sandığa çekmeye çalışmaktadır.
Adada Kıbrıslı Türkler için siyaset yapanlar var, Kıbrıslı Rumlar için siyaset yapanlar var; 1960’dan beri bu böyledir… Bunların ilerici ve demokrat olanları, ortak değerleri üzerinden Kıbrıs’ın tamamı için siyasette dayanışma yapabilmelidir ama biri diğerini temsil etmediğini bilerek, birinin diğerinin temsiliyet haklarını kullanmayarak… Kullanıyorsa da, mertcesine itiraf ederek, Kıbrıs anayasasının gerçeklerini inkar ile de değil…
AP seçimlerinde AKEL başarılı olsun, gösterdiği Kıbrıslı Türk isim de seçilsin; yoldaş parti için enternasyonalist dilektir. Kıbrıs Türk halkı için gerçek ise, Kıbrıslı Türklerin AP seçimleri için oylarının, Kıbrıs Türk halkının AB’de kendi varlığı ile temsil edilene kadar bekleyeceğidir. Bu beklemenin nedeni de Kıbrıs Türk halkının tercihi değildir, Kıbrıs Rum tarafının 2004’teki referandumda ‘Hayır’ demesinin yarattığı sonuçtur. Bu sonuçta, Kıbrıs Rum sağ siyasetini büyük payı olabilir ama Kıbrıslı Türkler için en derin yarayı referandumda ‘Hayır’ diyen, ondan sonra da Kıbrıs Türk ilerici hareketinden özür dilemeyi gündemine almayan AKEL açmıştır.
Bu bir AKEL karşıtlığı değildir… Enternasytyonalist dayanışma bir tarafın iyi niyeti, diğer tarafın da kusurları ve ihmali üzerinde süremez. Reel-politik öyle diyor…