Avrupa Parlamentosu (AP) Seçimlerine Dair…

Kutlay Erk

AP seçimlerine az kaldı. Kıbrıslı Türkler bu seçimlere, mevcut koşullarda taraf değildir. Bazı gayretler, Kıbrıslı Türklerin seçme hakkını öne çıkararak, seçilme hakkının olmadığını göz ardı etmektedir. Kıbrıslı Türklerin seçilme hakkı olmadığı bir makamın seçimlerine seçmen olarak katılmasının istenmesi herhalde hem çelkişkili bir durum hem de Kıbrıslı Türklerin zeka düzeyini küçümsemektir.

Parmak arkasına saklanmadan ve hem yasal, hem de siyasi olguları unutmadan yorum yapmak en doğrusu olacaktır. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bir anayasası vardır ve adadaki olaylardan sonra ‘İhtiyaç karinesi’ diyerek Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tek taraflı yöneten Kıbrıslı Rumlar tarafından kısmen askıya alınmıştır. Ancak ortadan kaldırılmış değildir. Örneğin, Kıbrıs parlamentosunun milletvekili sayısını Güney Kıbrıs siyasileri 80’e yükselttiğinde 56 vekil Kıbrıslı Rumlardan, 24 vekil de Kıbrıslı Türklerden olmak üzere düzenlediler. Anayasadaki 70/30 oranına bağlı kaldılar ve mevcut koşullarda zemini yok diye Kıbrıslı Türk milletvekillerini hiçe saymak yapmadılar… Ve gene bu oran nedeniyledir ki, AP’de Kıbrıs’a ait altı sandalyenin iki tanesi Kıbrıslı Türkler için etiketlenmiştir. Bunun Annan Planı ile ilişkisi  yoktur, Annan Planı anayasal durumu kabul ederek bu dağılımı yapmıştı. Dolayısıyla, bu iki sandalyeyi Kıbrıslı Türklerin kendine ait görmesinin zemini vardır. AKPM’de  ve Avrupa Yerel ve Bölgesel Konseyi’nde bu hak iki sandalye ile kullanılmaktadır. Dolayısıyla, Annan Planı’nda taraflara tanınan tüm hakların yerine gelmesi ile kullanılabileceği veya bir çözümden önce kullanılamayacağı iddiaları da yerinde değildir.

Gene anayasaya göre, her halk kendi siyasi temnsilcilerini seçer, kendi siyasi partilerini kurar; yani adada tek değil, iki ayrı seçmen topluluğu vardır. Dolayısıyla, Kıbrıs adasında siyasi makamlara seçim, her halkın kendi adaylarına oy vermesi ile yapılmalıdır. Dönüşümlü Başkanlık konusunun da görüşüldüğü mevcut süreçte, ‘çapraz oy’ kullanılması, yani bir halkın diğer halkın adayına da oy vermesi konusu halen tartışmaların odağındadır ve taraflar bu konuda buluşamamıştır. AP seçimlerinde Kıbrıslı Türklerin Kıbrıslı Rum adaylara oy vermesinin yasallığı, anayasa bağlamında, çok da geçerli görünmemektedir. Askıda olsa bile, işlevsiz olmayan bu anayasa eğer halen Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası olarak var ise… Yok ise, durumlar çok farklılaşır.

AP’ye seçilenler ait oldukları etnik grup veya ulus ile ilişkisini kesmiyor, onları temsil ettiği inkar edilmiyor. Evet, parlamentodaki üyeler uluslara göre gruplaşıp oturmuyor, ait oldukları siyasi ideolojinin grupları ile oturuyorlar. Ancak, gruplar kendi içinde ulusal/etnik siyasi kimlikleri silmiyor. Örneğin değişik ülkelerin sosyalist partileri parlamentoda Sosyalist Grup’u oluşturuyor ve grup üyeleri ait oldukları ülkenin sosyalist partileri olarak anılıyor, çalışıyor. Parlamento bütcesinden finansal kaynak alan gruplar, kendi içlerinde bu kaynağı kişilere bölmüyor; fonlar üye partilere ve onların sayısal oranına göre dağıtılıyor. Yani AP’na seçilenin, «Ben seçildim ve geldim, kendi isteğimle Sosyalist Grup’a katılıyorum; başkalarını değil sadece beni seçenleri temsil ediyorum ve onlara karşı sorumluyum» gibi bir yaklaşım göstermesi herhalde ilgi görecek değildir. Muzip biri çıkar da « Peki sana kimin oy verdiğini nerden biliyorsun, yoksa sizde açık oylama mı yapılıyor?» derse şaşırmamak gerek.        

Kıbrıslı Türklerin AP seçimlerine katılması ve oy kullanması onları AB kurumları içinde görünür yapamayacaktır. En basit örnek, AB kurumlarında istihdam edilmek için en az iki AB dilini bilmek gerek ve Türkçe de AB dili değildir. Yani Kıbrıslı Türkler ana dili dışında iki yabancı dil bilmelidir; AP seçimlerinde oy kulllamakla bu sorun aşılacak ve AB kurumlarında görünür ve çalışıyor olabilecek mi Kıbrıslı Türkler? Hayır!. AB seçimlerinde Kıbrıslı Türkler oy kullandığında AB kurumlarında görünür olacaksa, bu demek mi ki Kıbrıslı Türklerin yapısının AB’ye uyumlama çalışmaları doğrudan ve Kıbrıs Rum tarafının iznine tabi olmadan yürütülebilecektir? Bu demek midir ki bir AB üyesi ülkenin Başkanı ve hatta Dış İşleri Bakanı Kıbrıs’ı ziyaret ettiğinde Kuzey’e de geçip Kıbrıslı Türk liderle görüşebilecektir? Hayır…

Hade bir anıyı da paylaşalım… Talat’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde, onun özel temsilcisi olarak yaptığım birçok dış temas oldu. AP’nin siyasi gruplarının başkanları ile de görüşmek için gittiğimde tüm grup başkanları ile Kıbrıslı Türk liderin özel temsilcisi olarak görüştüm, AKEL’in üye olduğu grup hariç… Bu grup başkanı ile görüşmeye gittiğimde odasından AKEL’in Brüksel ofisinin sorumlusu çıktı ve ben girdim. Bana söylenen ilk söz, «Sizinle Kıbrıslı Türk liderin özel temsilcisi olarak değil, CTP’nin Dış İlişkiler Sekreteri olarak görüşüyorum» oldu. O görevde olmadığımı söylediğimde de «Eski» dedi. Görüştük. Ve odadan ayrılmazdan önce de kendisine «Diğer grup başkanları beni sahip olduğum etiketle kabul etti, siz reddettiniz ama ben herkesle aynı içerikte konuştum. Onlar ilgi ile dinleyip ilginç sorular sordu, yorumlar yaptı. Siz AKEL’in elinize verdiği soruları söyleyip, yorumları yaptınız. Ben de sizin Grup Başkanı etiketinize itiraz ediyorum» dedim. Kıbrıslı Türkler AP seçimlerinde oy kullanırsa görünür olacakmış… Gölge etmeseler yeter…

Evet, statüko ve çözümsüzlük koşullarında kalmak bir seçenek değildir ama bu durum statükoyu ve izolasyonları sürdürenlerin ayıbıdır; Annan Planı’na « Hayır » diyenlerin ayıbıdır, Crans-Montana Konferansını çökertenlerin ayıbıdır. Onların ayıbına rağmen Kıbrıslı Türklerin AP’de temsiliyetini de onların insafına bırakmak Kıbrıslı Türkler için cazip değildir. Peki Kıbrıslı Türklerin seçmen olarak oy kullanması kime caziptir? Sadece AKEL’e… O da biliyor ki, Kıbrıslı Türk seçmen oy kullanırsa, sadece AKEL listesine oy kullanacak, diğer Rum partilerinin bu seçmen grubundan oyu sıfırıdır ve AKEL önemli bir  sayısal fark kazanacaktır. Hangi AKEL?! Annan Planı’na Burgenstock toplantısına kadar «Evet» diyen, referanduma gelince de «Hayır» diyen AKEL… AKEL bu konuda özeleştiri yapmadıkça ve Kıbrıslı Türk barış güçlerinden özür dilemedikçe, bu yara kapanmaz, bu sorgulama ve bu güvensizlik de bitmez. AKEL Kıbrıslı Türk seçmenlerin oy kullanması için cazibe yaratacak girişimlerde bulunabilir ama en azından Kıbrıslı Türklerin zeka düzeyini küçümsemesin…

AP seçimleri mevcut koşullarda Kıbrıslı Türkler için bir seçim değildir.