“Avrupa’da çözüm için olumlu ve umutlu bekleyiş”

Berlin’de Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin kurultayına katılan CTP Milletvekili ve Meclis AB Uyum Komitesi Başkanı Armağan Candan, Avrupa’da Kıbrıs sorununun çözülmesine ilişkin çok olumlu ve umutlu bir bekleyiş olduğunu belirtti

 

• “Avrupa’da Kıbrıs sorununun çözülmesine ilişkin çok olumlu ve umutlu bir bekleyiş var. Bölgeye de baktıklarında, İsrail, Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs’ın bulunduğu bu havzanın bir barış havzası, bir ekonomik işbirliği, istikrar havzası olması AB için çok önemli, Kıbrıs da bunun mihenk taşı, özellikle de Orta Doğu kaynarken ve yeniden şekillenirken”

• “Herkes artık sorunun ne zaman çözüleceğini soruyor. Yani sorunun çözülüp çözülmeyeceği noktasını aştılar ve Kıbrıs sorununun kesinlikle çözülmek zorunda olduğu noktasındalar. Sorunun 2016 yılı içinde ne zaman çözüleceğini soruyorlar. Şu anda iki liderin sürdürmekte olduğu müzakere sürecinin ve yakalanmış olan momentumun (Avrupa’ya) çok olumlu yansıdığını, algılandığını, öneminin kavrandığını görüyoruz”

• “Kıbrıs sorununun çözülmesi, Türkiye ile AB’nin ilişkilerinin gelişmesinde, müzakerelerin, üyelik sürecinin ileriye götürülmesinde çok önemli bir engelin ortadan kaldırılması anlamına gelecek. Bunun Kıbrıs sorununun çözümünün hızlanmasını direkt olarak getirmekte olduğu çok açıktır. Türkiye’nin AB sürecinin tekrardan başlamış olması, Kıbrıs sorununun çözümünü zorunlu kılıyor”

• “Avrupa Birliği, ABD, Orta Doğu, Rusya, Türkiye, İsrail ve Kıbrıs arasındaki ilişkilere ve uluslararası sistemin evrilmekte olduğu düzleme bakacak olursak, bizim için en önemli çıkarım Kıbrıs sorununun çözülmesi için elverişli bir ortamın oluştuğudur. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olarak bize düşen bu fırsatı değerlendirip, Kıbrıs sorununu 2016 yılı içinde federal bir çerçevede kalıcı bir çözüme ulaştırmak olmalı”

Ödül Aşık ÜLKER

   CTP Milletvekili ve Meclis AB Uyum Komitesi Başkanı Armağan Candan, Avrupa’da Kıbrıs sorununun çözülmesine ilişkin çok olumlu ve umutlu bir bekleyiş olduğunu belirtti.

   Berlin’de Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin (SDP) kurultayına Kıbrıs’tan katılan tek parti temsilcisi olan Candan, “Avrupa’da Kıbrıs sorununun çözülmesine ilişkin çok olumlu ve umutlu bir bekleyiş var.

Bölgeye de baktıklarında, İsrail, Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs’ın bulunduğu bu havzanın bir barış havzası, bir ekonomik işbirliği, istikrar havzası olması AB için çok önemli, Kıbrıs da bunun mihenk taşı, özellikle de Orta Doğu kaynarken ve yeniden şekillenirken” diye konuştu.

   Candan, yabancı politikacıların artık Kıbrıs sorununun ne zaman çözüleceğini sorduklarını, iki liderin sürdürmekte olduğu müzakere sürecinin ve yakalanmış olan momentumun Avrupa’ya çok olumlu yansıdığını söyledi.

   Candan, Türkiye’nin Avrupa için öneminin de yeniden anlaşıldığına dikkat çekerek, şunları söyledi:
   “Kıbrıs sorununun çözülmesi, Türkiye ile AB’nin ilişkilerinin gelişmesinde, müzakerelerin, üyelik sürecinin ileriye götürülmesinde çok önemli bir engelin ortadan kaldırılması anlamına gelecek. Bunun Kıbrıs sorununun çözümünün hızlanmasını direkt olarak getirmekte olduğu çok açıktır. Türkiye’nin AB sürecinin tekrardan başlamış olması, Kıbrıs sorununun çözümünü zorunlu kılıyor.”

   Armağan Candan, “Avrupa Birliği, ABD, Orta Doğu, Rusya, Türkiye, İsrail ve Kıbrıs arasındaki ilişkilere ve uluslararası sistemin evrilmekte olduğu düzleme bakacak olursak, bizim için en önemli çıkarım Kıbrıs sorununun çözülmesi için elverişli bir ortamın oluştuğudur. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olarak bize düşen bu fırsatı değerlendirip, Kıbrıs sorununu 2016 yılı içinde federal bir çerçevede kalıcı bir çözüme ulaştırmak olmalı” diye konuştu.

   Candan, kurultayda Avrupa’nın sorunları, mülteci sorunu, uluslararası dayanışma, aşırı sağın yükselmesinin nasıl önleneceği, Avrupa’yı Avrupa yapan değerlere nasıl sahip çıkılacağı gibi konulara odaklanıldığını anlattı.


“Bizim parti kurultaylarına hiç benzemiyor”

• Soru: Berlin’de Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) kurultayına katıldınız. Kıbrıs’tan tek katılımcı sizdiniz. Üç gün süren bu kurultay hakkında bilgi verir misiniz? Önemi neydi?
• Candan:
CTP’yi temsilen katıldım, 45 kadar ülkeden 300’den fazla lider, politikacı, diplomat ve siyasi parti temsilcisinin buluştuğu bir ortam oldu. Katılanlar sol, sosyal demokrat ve işçi partilerinin temsilcileriydi, kardeş partilerdi. Bu bir partinin kurultayıydı ama bir zirveye dönüştü. Özellikle böylesi bir zamanda yapılınca, konuşmacıların profili ve tartışmalar iç konulardan ziyade uluslararası sorunlara, Avrupa’ya odaklandı. Örneğin Brezilya eski devlet başkanı Lula Da Silva, Fransa eski Başbakanı Jean Marc Ayrault, Fransa başbakanı Manuel Valls, İtalya eski Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Massimo Dallema, Portekiz Başbakanı Antonio Costa, İsveç Başbakanı Stefan Löfven, Avusturya Başbakanı Werner Faymann, Almanya Dışişleri Bakanı Frank Walter Steinmeier, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, CTP’nin gözlemci üye olduğu Avrupa Sosyalistleri Partisi PES’in başkanı Sergei Stanishev konuşmacı olarak davetliydi. Alman Sosyal Demokrat Partisi bu konjonktürde Avrupa’nın sorunları, mülteci sorunu, uluslararası dayanışma, aşırı sağın yükselmesinin nasıl önleneceği, Avrupa’yı Avrupa yapan değerlere nasıl sahip çıkılacağı gibi konulara odaklanmayı tercih etti.

  Bu kurultaylar bizde yapılan parti kurultaylarına hiç benzemiyor. Bizim katıldığımız, en çok katılımcının olduğu, lobi yapma imkanımız olan Alman Sosyal Demokrat Partisi, İngitere İşçi Partisi, Fransız Sosyalist Partisi kurultayları, Sosyalist Enternasyonel, Dünya İlerici İttifakı, Avrupa Sosyalistleri Partisi toplantıları bizim için bulunmaz fırsat. Bu kurultaylar fuar havasında geçer. 3-4 gün süren, binlerce katılımcının ve ziyaretçinin katılımıyla çok ciddi ve farklı politik tartışmalar olur. Sadece ana salonda değil, küçük salonlarda da sivil toplum kuruluşlarının, sendikaların, aktivistlerin katılımıyla farklı konularda politika üretmeye yönelik tartışmalar yapılır. Oralardan çıkan kararlar sonuçta partiler tarafından dikkate alınır, bazıları kurultay kararlarına yansır. Böylesi ortamlarda bulunuyor olmamız, böylesi ortamları değerlendirmemiz ve Kıbrıs’taki çözüm sürecini doğrudan anlatma fırsatı bulmamız hem Kıbrıslı Türkler, hem de CTP adına çok önemli. Ayrıca Avrupa ve dünyada olan biteni, süren tartışmaları takip edebilmek ve gerek partimize, gerekse ülkemize aktarmak adına da çok önemli.

“Kıbrıs, mihenk taşı”

• Soru: Yaptığınız temaslarda Kıbrıs konusunda yaklaşımları nasıl buldunuz?
• Candan:
Herkes artık sorunun ne zaman çözüleceğini soruyor. Yani sorunun çözülüp çözülmeyeceği noktasını aştılar ve Kıbrıs sorununun kesinlikle çözülmek zorunda olduğu noktasındalar. Sorunun 2016 yılı içinde ne zaman çözüleceğini soruyorlar. Şu anda iki liderin sürdürmekte olduğu müzakere sürecinin ve yakalanmış olan momentumun çok olumlu yansıdığını, algılandığını, öneminin kavrandığını görüyoruz. Son birkaç ayda birçok yabancı devlet adamının Kıbrıs’ı ve bir çoğunun Cumhurbaşkanı Akıncı’yı ofisinde ziyaret etmiş olmasından Kıbrıs’taki çözüm sürecinin önemini kavradıklarını anlıyoruz. Şu anda Avrupa’da Kıbrıs sorununun çözülmesine ilişkin çok olumlu ve umutlu bir bekleyiş var. Bölgeye de baktıklarında, İsrail, Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs’ın bulunduğu bu havzanın bir barış havzası, bir ekonomik işbirliği, istikrar havzası olması AB için çok önemli, Kıbrıs da bunun mihenk taşı, özellikle de Orta Doğu kaynarken ve yeniden şekillenirken. Bakın Türkiye sadece AB ile değil İsrail ile de yeniden yakınlaşıyor. Eski günlere dönülüyor.

“Eide’nin çok ciddi bir iletişim ağı var”

• Soru: Kıbrıs’ta olup bitenin gerçek fotoğrafını çekebildiklerini söyleyebilir miyiz?
• Candan:
Evet, çok iyi farkındalar. Bunda hem buradaki temsilcilerinin, diplomatlarının, büyükelçiliklerinin önemi var, hem de BM Genel Sekreteri’nin Özel Danışmanı Eide’nin çok ciddi etkisi var. Eide’nin çok ciddi bir iletişim ağı var. Eide gibi birinin BM Genel Sekreteri’nin Özel Danışmanı olması çok etkili. Eide’nin hem Norveç eski Dışişleri Bakanı olması, hem şu anda Dünya Ekonomik Forumu’nun koordinatörlerinden olması, hem siyaset dünyasıyla, hem de iş dünyası ve uluslararası yartırımcılar ile ciddi iletişimi olması, Kıbrıs’taki çözüm sürecinin getireceklerinin onlara anlatabilmesinin bu izlenimde önemli bir payı var. Bakın bu günlerde Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu IMF’nin uzmanları adamızda bulunuyor.

Ortak mülteci politikası...

• Soru: SPD kurultayında öne çıkan konulardan olan mülteci konusunda nasıl bir ortak ses çıktı?
• Candan: I
rak’ta, Suriye’de yaşananların esas mağdurları olan mülteciler aşırı sağ tarafından terörden sorumlu tutulmak isteniyor. Avusturya’da, Finlandiya’da, Hollanda’da, Fransa’da aşırı sağın, popülistlerin, aşırı milliyetçilerin yükselişine, sol liderlerin, ilerici, sosyal demokrat partilerin ortak ses vermesi açısından kurultay önemliydi. Ortak bir mülteci politikasının oluşturulması ve desteklenmesi gerektiği, bu noktada AB’nin hem Türkiye, hem de Lübnan ve Ürdün’le çok ciddi dayanışma göstermesi gerektiği ve AB’nin kendi üzerine düşen payı almaktan, sorumluluktan kaçmaması ve bunu paylaşması gerektiği üzerinde duruldu.

“AB ülkeleri sorumluluğu paylaşmalı”

• Soru: Bazı AB ülkeleri, mültecilerle ilgili iyi bir duruş sergilemiyor, mültecilere kapılarını açmamaları, bu konuyu pazarlık konusu yapmaları tepki alıyor...
• Candan:
AB’de bazı ülkelerin mültecileri alma konusunda çekinceleri var. Bu konuda sorumluluk almak daha çok Almanya ile İsveç’in üstüne kaldı gibi görünüyor. Kurultayda bütün AB ülkelerinin bu sorumluluğu paylaşması ve kendi üzerine düşen sorumluluğu alması gerektiği vurgulandı.


Mülteci krizine yerinde çözüm...

• Soru: Mülteci krizinin çözümüyle ilgili ne gibi öneriler ortaya çıktı?
• Candan:
Mülteci krizinin esas çözümünün kaynakta yani yerinde olması gerektiği ve bu çerçevede Suriye, Körfez ülkeleri, Avrupa ülkeleri, Türkiye, Amerika’nın hep beraber çalışması gerektiğine dikkat çekildi. Bugünlerde de dünya çapında bu anlamda bir yaklaşım oluştu. Amerika, Rusya ve Suriye nasıl bir geçiş dönemi olması gerektiği konusunda yavaş yavaş anlayış birliğine varıyorlar. Burada işbirliği önemlidir, ortak bir yol bulup siyasi çözüm üretmek gerekiyor. Suriye’de bir an önce siyasi çözüm bulunması ve insanların orada yaşayabileceği koşulların oluşturulması gerekiyor ki başka ülkelere göç etmesinler.

• Soru: AB değerlerine sahip çıkılması konusunun da öne çıkan konulardan olduğunu söylemiştiniz. Biraz açar mısınız?
• Candan:
AB değerlerine, demokrasiye, insan haklarına, güven toplumuna ve Avrupa’nın bütünleşmesine, insanların serbest dolaşımına sahip çıkılması gerektiği vurgulandı. Yabancı düşmanlığı, İslamofobi gibi tutumlar Avrupa’yı Avrupa yapan değerlere aykırı olan tutumlardır. Aşırı sağ hareketler mülteci krizini, yüksek işsizlik oranlarını ve artan uluslararası terör tehdidinin halklar üzerinde yarattığı korkuyu kullanarak zemin bulmaya çalışıyor ve bununla Avrupa değerlerinin sorgulanmasını gündeme getiriyorlar. Kurultayda sol ve ilerici güçlerin buna karşı güçlü bir duruş sergilemesi gerektiği de vurgulandı.

Avrupa’nın dış sınırlarının ortak bir şekilde korunması...

• Soru: Kurultay kapsamında yapılan tartışmalar sonucunda Avrupa’nın neye ihtiyacı olduğu ortaya çıktı?
• Candan:
Ortak, çalışabilir bir mülteci politikasına ve dış sınırların ortak bir şekilde korunması için bir gücün oluşturulmasına ihtiyaç olduğu belirtildi. Söz konusu ülkelerde sebeplerin ortadan kaldırılmasıyla, mülteci sorununa yerinde çözüm bulmak gerektiğinin yanı sıra Türkiye gibi geçiş ülkeleriyle işbirliğinin artırılmasının önemi de vurgulandı.


• Soru: Türkiye’nin Avrupa için öneminin yeniden anlaşılıyor olması Kıbrıs’ı, çözüm müzakerelerini nasıl etkiler? Çözüme bir etkisi olur mu, süreci hızlandırır mı?
• Candan:
Kesinlikle olur ve olmaktadır da. Bunu hem AB, hem Türkiye, hem de Kıbrıslı Türk ve Rum liderlerin açıklamalarından anlıyoruz. Kıbrıs sorununun çözülmesi, Türkiye ile AB’nin ilişkilerinin gelişmesinde, müzakerelerin, üyelik sürecinin ileriye götürülmesinde çok önemli bir engelin ortadan kaldırılması anlamına gelecek. Bunun Kıbrıs sorununun çözümünün hızlanmasını direkt olarak getirmekte olduğu çok açıktır. Türkiye’nin AB sürecinin tekrardan başlamış olması, Kıbrıs sorununun çözümünü zorunlu kılıyor.
  
“Türkiye yüzünü yeniden batıya dönmüşe benziyor”

• Soru: Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleştirilmesi yönünde İsviçre’de bir anlaşma imzalandığına dair haberler basına yansıdı. Bu süreçte böyle bir gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
• Candan:
Bu henüz taraflarca doğrulanmadı ancak bu, yani Türkiye’nin hem AB yoluna girmesi, hem de Türk-İsrail ilişkilerinin düzelmesi, Türkiye’nin dış politikada yeniden eski duruşuna dönmesi anlamına geliyor. Ortadoğu’da, özellikle Mısır ve Suriye’de gelişmeler Türkiye açısından tahmin edildiği gibi gitmedi. Türkiye yüzünü yeniden batıya dönmüşe benziyor.


“Sadece kemer sıkma ve mali disiplin değil...”

• Soru: Ekonomi, ekonomik kriz, alınan tedbirler kurultayda gündeme geldi mi?
• Candan:
Kurultayda, Avrupa’da Merkel’in öncülüğünde uygulanmış olan kemer sıkma, tasarruf politikalarının günün sonunda aşırı sağın ve milliyetçilerin işine yaradığı vurgusu yapıldı. Kemer sıkma politikalarının doğru olmadığı, bunların aşırı sağı yükselttiği, sadece kemer sıkma ve mali disiplinle insanları sık boğaz ederek ekonominin düzelemeyeceği, bunun büyüme odaklı, yatırıma dönük, refah düzeyini koruyan politikalarla birlikte yapılması gerektiği belirtildi. AB’de ekonomik ve mali birliğin güçlendirilmesinin gerekliliğinin de altı çizildi.


“Ortak bir mülteci politikası yavaş yavaş oluşuyor”

• Soru: Bu gibi kurutaylarda alınan kararların AB politikalarını etkileme gücü nedir?
• Candan:
Bu kurultayın hemen sonrasında AB Liderler Zirvesi yapıldı. Elbette AB üyesi ülkeler çeşitli faktörleri gözeterek kendi politikalarını belirler. Türkiye de oradaydı. Ortak bir mülteci politikası yavaş yavaş oluşuyor. Amaç AB’nin dış sınırlarda etkin kurtarma ve oluşturulacak ortak mülteci politikasıyla mültecilerin nereye gideceklerini düzenlemek, sorumluluğu paylaşmak. Yine de bu sorunla başetmek çok kolay değil ve zaman alacak.

“Fırsatı değerlendirip, 2016 yılı içinde federal, kalıcı bir çözüme ulaşmalıyız”

• Soru: Son olarak ne eklemek istersiniz?
• Candan:
Avrupa Birliği, ABD, Orta Doğu, Rusya, Türkiye, İsrail ve Kıbrıs arasındaki ilişkilere ve uluslararası sistemin evrilmekte olduğu düzleme bakacak olursak, bizim için en önemli çıkarım Kıbrıs sorununun çözülmesi için elverişli bir ortamın oluştuğudur. Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olarak bize düşen bu fırsatı değerlendirip, Kıbrıs sorununu 2016 yılı içinde federal bir çerçevede kalıcı bir çözüme ulaştırmak olmalı.

Röportaj Haberleri