Kıbrıslı Türk avukat Akan Kürşat’ın “Adanın kuzeyinde Kıbrıslı Rum mallarının satışına aracılık etmesi” iddiası ile İtalya’da tutuklanması statükonun sürdürülemez olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Kıbrıs’ın kuzeyinde Kıbrıslı Rum mülklerinin fütursuzca satışı ve rantı üzerinden korunan düzen iflas ederken, müzakere sürecinde Birleşmiş Milletler çerçevesi dışına çıkmanın yarattığı güvensiz ortam da deşifre edildi.
Kıbrıslı Türk avukatın İtalya’dan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne iadesi isteniyor. Özellikle kuzeyde derin bir sessizlik hüküm sürüyor. Diplomatik kaynaklardan Avukat Kürşat’ın İstanbul üzerinden Roma’ya uçtuğu bilgisini alıyorum. Adanın güneyinde en önemli tartışmalardan biri de bu çünkü… Şimdi pek çok Kıbrıslı Türk ve yabancının önünde “Avrupa’da tutuklanma tehdidi” duruyor.
Kıbrıslı Türk avukatın İtalya’da “Avrupa Tutuklama Emri” ile tutuklanması sonrası yaşananları, işin hukuk boyutunu daha iyi anlamak için Avrupa Birliği Hukuku Uzmanı Dr. Latif Aran’la değerlendirdim.
Öncelikle “Avrupa Tutuklama Emri” ne anlama geliyor.
Latif Aran özetliyor…
“Avrupa Tutuklama Müzekkeresi kısaca ATM diyoruz. Avrupa Birliği’nde kişilerin serbest dolaşımı ile birlikte iç sınırlarda denetim kalktı, bu durum üye bir devlette suç işleyen kişilerin diğer bir üye devlete kolayca geçebilmesine ve adaletten kaçabilmesine yol açtı. Böylesi suçlularla etkili bir mücadele için üye devletlerin daha yakın işbirliğine gereksinim duyuldu. Bu bağlamda suçluların veya şüphelilerin geri verilmesine ilişkin mevcut usulü basitleştirip hızlandıracak yeni bir hukuki enstrüman, yani Avrupa Tutuklama Müzekkeresi ortaya çıkmıştır. Bazı hukukçular buna Avrupa Yakalama Müzekkeresi de demektedir. Bu uygulama Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne girmesinin hemen öncesinde, 1 Ocak 2004’te başladı. Avrupa Tutuklama Müzekkeresi’nde idari makamlar devre dışı bırakılmıştır. Tamamen yargı makamlarının yetkisi söz konusudur.”
...
"Kıbrıs Cumhuriyeti yasalarında, adanın kuzeyinde Kıbrıslı Rum taşınmazı kullanmak veya bu taşınmazları alıp satmak suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçlar için kuzeyden güneye geçenlere dava açılabilir. Geçmeyenler için ise haklarında Avrupa’da tutuklama kararı çıkarılabilir ve tüm Avrupa Birliği üyesi devletlerde yakalama ve iade yapılabilir.
....
Üye devletlerin Avrupa Tutuklama Emri çıkarması çok kolay mı, her suç ya da şüphe hatta iddia için bu mümkün mü?
“Hayır. Avrupa Tutuklama Müzekkeresi’ne konu olacak suçun ATM’yi çıkaran devletin iç hukukunda en az 12 ay bir cezayı içermesi gerekiyor. Bununla ilgili farklı kategoriler var. İlk kategorideki suçlarda “double criminality” dediğimiz ilke uygulanır. Yani yakalamayı yapıp iade edecek devletin iç hukukunda da aynı eylemin suç olarak tanımlanması şartı aranır. İkinci kategoride ise, Çerçeve Kararı’nda açıkça sayılan ve en az üç yıllık ceza içeren suçlar yer alır. Bu kategorideki suçların, yakalamayı yapacak devlette de suç olarak tanımlanması aranmaz. Kıbrıs Cumhuriyeti, Avrupa Birliği’ne katıldığı 2004 yılından itibaren mülkiyet konularına yönelik ATM çıkarmak konusunda planlı düzenlemeler yapmıştır.”
Avrupa Birliği Hukuku Uzman Dr. Latif Aran’dan bunu biraz daha açmasını istiyorum.
“2005 yılında cezası 12 aydan düşük olduğu için Avrupa Tutuklama Müzekkeresi kapsamına girmeyen Ceza Yasası’nın 281’inci maddesini değiştirip cezayı 2 yıla çıkardılar ve kapsama dahil ettiler. Bu hangi suçtur? Taşınmaz malın yasa dışı kullanımı suçu. Hatta o dönem değişikliğin hemen ardından iki İngiliz vatandaşı için Kuzey Kıbrıs’ta yasadışı olarak Rum taşınmazlarını kullanıyorlar diye ATM çıkarıldı. Ancak bu suç Çerçeve Kararı’nda sayılan bir suç değil ve “double criminality”, yani iadeyi yapacak devletin iç hukukunda da aynı suçun bulunmasını gerektirdiği için ATM uygulanması zordur. Bu nedenle Kıbrıs Cumhuriyeti, Ceza Yasası’nda ATM’yi “double criminality” gerekmeden uygulanabilmesine olanak tanıyan yeni bir suç yaratmıştır. Bu suç, Ceza Yasası’nın 303A maddesidir. Bu değişikliği de 2006 yılında yaptılar. Bu suç, başka birinin taşınmaz malını içeren hileli işlemler yapanlar ile ilgilidir. ‘Dolandırıcılık yapmak’ amacıyla kasıtlı olarak bu tür işlemeler yapanlara, 7 yıla kadar hapislik cezası öngörülmüştür. Bu suçta ‘dolandırıcılık yapmak’ terimi bilinçli olarak seçilmiştir. Çünkü ATM Çerçeve Kararı’nda ‘dolandırıcılık’ (fraud) suçu iade edecek devletin iç hukukunda olup olmadığına bakılmaksızın ATM’nin zorunlu olarak uygulanacağı suçlar arasında sayılmıştır. Yani Kıbrıs Cumhuriyeti, Avrupa tutuklama süreçlerini kuzeyde ‘Rum malı’ kullanan veya alıp satanlara karşı bir hukuki araç olarak kullanmayı başından itibaren planlamış ve gerekli yasa değişikliklerini buna göre yapmıştır. Bu yasa değişikliklerine göre, kuzeyde Kıbrıslı Rum taşınmazı kullanmak veya bu taşınmazları alıp satmak suç olarak tanımlanmıştır. Bu suçlar için kuzeyden güneye geçenlere dava açılabilir. Geçmeyenler için ise haklarında Avrupa’da tutuklama kararı çıkarılabilir ve tüm Avrupa Birliği üyesi devletlerde yakalama ve iade yapılabilir.
“Yabancılara yapılan satışlar insaf boyutunu çoktan aştı”
En fazla merak edilenlerden biri de şu…
Avrupa Birliği üyesi devletler ‘Avrupa Tutuklama Müzekkeresi’ne uymayı veya iadeyi reddedebilir mi?
Avrupa Birliği Hukuku Uzman Dr. Latif Aran “evet” diyor ve anlatıyor.
“Çerçeve Karar’da ‘zorunlu reddetme’ ve ‘seçimlik reddetme’ nedenleri sayılmıştır. Örneğin kişinin iadeyi yapacak üye devlet hukukuna göre cezai sorumluluk yaşının altında olması veya aynı suçtan dolayı başka bir üye devlette cezaya çarptırılıp cezasını çekmiş olması zorunlu red sebebidir. İlgili eylemin üye devlette suç olmaması da seçimli reddetme sebeplerinden biridir.”
İngiltere’de de ATM uygulanabilir mi?
Birleşik Krallık AB’den ayrıldı. Ayrılmasından önce çıkarılmış ATM varsa uygulanabilir. 31 Aralık 2020’ye kadar olan ATM’ler uygulanabilir. Ancak 1 Ocak 2021’den itibaren ATM’ye oldukça benzer bir yöntem devreye girmiştir. Yani Birleşik Krallık’tan da iade istenilebilir.
Kıbrıslı Türk avukatın İtalya’da Avrupa Tutuklanma emri kapsamında tutuklanması hakkında ne düşünüyorsunuz?
“Basından takip ettiğime göre söz konusu Avrupa Tutuklama Müzekkeresi’nin yeni olmadığı anlaşılıyor. Olayla ilgili ayrıntılar net değil. Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarının kuzeydeki Rum taşınmazlarla ilgili yüksek sayıda ceza davaları açma ve Avrupa’da tutuklama kararı çıkarma niyeti veya kararı aldığını ön görmek şu an için doğru olmaz. Ama ellerinde bu hukuki olanak var. Kişi olarak, siyasi sorunların mahkeme önünde çözüleceğine inanmıyorum. Kıbrıs Cumhuriyeti yetkililerinin, bu davaların yaratacağı siyasi ve ekonomik sonuçları da düşünerek bir karar alacaklarını ve bu yola gitmeyeceklerini umuyorum. Davalar iki toplumu birbirinden daha da uzaklaştıracaktır. Ama şunu da vurgulamak gerekir. Yabancılara yapılan satışlar insaf boyutunu çoktan aştı. Adanın Kuzey’i maalesef beton yığına döndü. Yabancı nüfus, yerli nüfusu aştı. Bunun sıkıntılarını Kıbrıslı Türkler ve Rumlar birlikte yaşayacağız. Bu konuda da acilen önlem alınması gerekli."