Avrupa Parlamentosu’nun 12 Nisan’da hellimi ‘coğrafi tescilli ürün’ olarak kabul etmesi ve 1 Ekim’de Avrupa pazarına açılım yönünde karar üretmesinin üzerinden yaklaşık 5 ay geçti. Güneyde açılım için geri sayım başlarken, kuzeydeki yetkililer ‘henüz hazır değiliz’ mesajı verdi.
Derya ULUBATLI
Avrupa Parlamentosu’nun hellimi ‘coğrafi tescilli ürün’ olarak kabul etmesi ve 1 Ekim’de Avrupa pazarına açılması yönünde karar üretmesinin üzerinden yaklaşık 5 ay geçti. Avrupa’ya açılım için bu tarihi fırsata rağmen kuzeydeki üreticiler “henüz hazır değiliz” mesajı verdi.
Avrupa pazarına açılım için 1 ay kala güneyde “1 Ekimde ithalat başlıyor, formül bulundu” başlıkları gazetelere yansıdı, açılım için geri sayım başladı.
Tüm denetimlerin Bureau Veritas Ella MAE (BV) isimli bağımsız şirket tarafından yerinde yapılacağı ve şirketin tüm ilgili taraflara denetleme planı göndereceği belirtilirken, adanın kuzeyinde belirsizlik ön plana çıktı.
Kuzeyde durum ne?
Gözler kuzeydeki hazırlıklara çevrildi, YENİDÜZEN son durumu araştırdı.
12 Nisan’da alınan karar üzerinden geçen 5 aylık sürede adanın kuzeyindeki hazırlıklar için neredeyse hiçbir adım atılmadı. Başlarda ‘iki toplumu yakınlaştırmak için önemli bir adım’ olarak nitelendirilen bu kararda beklenen olmadı. AB ve güneyden gerekli bilgilendirme ve desteği görmediğini savunan kuzeydeki bazı yetkililer, sürecin ‘tek taraflı’ ilerlediğini iddia etti.
Kıbrıs Türk Ticaret Odası Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Ergüven denetleme firmasının henüz ilgili kendileriyle iletişime geçmediğini belirtti. Fabrikalarda yapılacak düzenlemeler için firmadan haber beklediklerini aktaran Ergüven, bu beklentiyi AB yetkililerine de ilettiklerini ancak henüz somut bir adım göremediklerini ifade etti.
Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Ali Kamacıoğlu ise 1 Ekim’de başlayacak sürece iki tarafın da hazır olmadığını ve AB komisyonundan sürenin uzatılmasını talep ettiklerini anlattı. Kamacıoğlu, kuzeydeki üreticilerin istenen şartlara ulaşmak için en az 10 yıla ihtiyaç duyduğunu savundu.
Öte yandan Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğluları birçok konuda eksiklerin olduğunu söyledi, 1 Ekim tarihi için hazır olmadıklarını savundu. AB komisyonu tarafından belirlenen yüzde 51’lik süt oranını da fazla bulduğunu belirten Naimoğluları, bu şartlarda hazırlıkların çok uzun yıllar tamamlanamayacağını dile getirdi.
Kuzeyde ürünü tescilletmek için denetime girmesi gereken bazı üreticiler ise sürenin çok azaldığını ifade etti, bu süreçte hazırlanmanın zor olacağını aktardı.
Kıbrıs Türk Ticaret Odası Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Ergüven:
“Kimse bize resmi bir yazı göndermedi”
Kıbrıs Türk Ticaret Odası Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Ergüven, Hellim’in Menşe Korumalı Ürün olarak tescillinin ve Yeşil Hat üzerinden ticaretinin 12 Nisan 2021 tarihinde Avrupa Birliği Resmi Gazetesi’nde yayınlanan iki mevzuat doğrultusunda düzenlendiğini belirtti. Ergüven ancak bu koşulların sağlandığına dair yapılacak denetim ve sertifikasyonla ilgili denetleme firmasından henüz bir bilgilendirme almadıklarını açıkladı.
Ergüven şunları söyledi:
“12 Nisan 2021 tarihinde yayınlanan iki önemli düzenlemeden birisi Hellim’in Menşe Korumalı Ürün olarak tescil edilmesi, yani ‘PDO Uygulama Tüzüğü’ oldu. Bu düzenlemeye göre Bureau Veritas isimli bağımsız denetleme kuruluşu üretici firmaları denetleyecek ve onay alan ürünler Hellim/Halloumi ismini kullanma hakkına sahip olacaktı. Ancak bu kurum henüz kuzeydeki denetimlerin düzenlenmesi ile ilgili bizimle, Ticaret Odası yetkilileriyle iletişime geçmedi. Bu beklenti içerisinde olduğumuzu AB yetkililerine aktardık ama ne yazık ki henüz onlardan da bir yanıt alamadık”.
Güneydeki üretici firmaların 10 Eylül’e kadar beyanda bulunmaları halinde ‘geçici’ olarak sertifikalandırılacaklarına yönelik haberleri Rum basınından öğrendiklerini dile getiren Ergüven, yetkilendirmenin hangi şartlar altında yapıldığını bilmediklerini ve bunun da bir an önce kendilerine bildirilmesi gerektiğini savundu. Ergüven şöyle devam etti: “Bizim beklentimiz ilgili denetleme kuruluşunun ve Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesinde Oda’nın muhatabı olan Avrupa Komisyonu’nun bir an önce bizimle iletişime geçerek bu denetleme sürecinin nasıl ilerleyeceğiyle ilgili bilgi vermesi ve Odamızla gerekli istişareyi başlatmasıdır. Bilindiği üzere Odamız Yeşil Hat Tüzüğü uygulamasında olduğu gibi PDO Uygulama Tüzüğü’nde de sorumluluklar üstlenmiştir. Bu sorumlulukların yerine getirilmesi ve Hellim/Halloumi’nin tescilinden Kıbrıs Rum toplumu kadar Kıbrıs Türk toplumunun da eşit ve adil bir şekilde yararlanması için ilgili denetleme kuruluşu Bureau Veritas ile AB Komisyonu’nun sürecin nasıl ilerleyeceğine dair Ticare Odası ile iletişime geçmesi beklenmektedir.”
Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Ali Kamacıoğlu:
“1 Ekim tarihi ötelenmeli”
Kıbrıs Türk Sanayi Odası Başkanı Ali Kamacıoğlu 1 Ekim’de başlayacak sürece iki tarafın da hazır olmadığını ve AB komisyonundan sürenin uzatılmasını talep ettiklerini anlattı. Şu an hem güneyde hem de kuzeyde süt oranlarının az olduğunu ifade eden Kamacıoğlu şöyle devam etti: “Güneydeki üreticilerin elinde yüzde 15 civarı bir süt oranı var. Bizde bu oran daha düşük. Bu yüzden Avrupa Birliği’nden verilen tarih için 10 yıllık bir öteleme istedik. Ancak bu sürede talep edilen yüzde 51’lik miktara ulaşabileceğimizi düşünüyorum.
Güneyin de 10 yıllık gecikmeyi talep ettiğini ancak daha sonra AB komisyonu ile farklı bir anlaşma yaparak ellerindeki süt miktarıyla başlamayı kabul ettiğini ifade eden Kamacıoğlu, “güneydeki yetkililer ellerindeki düşük miktara göre başlayıp kademe kademe artırarak yüzde 51’e ulaşmayı hedefliyor” dedi.
Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğluları:
“Denetleme için hazır değiliz”
Adanın kuzeyindeki üreticilerin 1 Ekim tarihi için hazır olmadığını anlatan Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğluları AB yetkililerine durumu bildirdiklerini ve 10 yıllık bir öteleme talep ettiklerini aktardı. Şu an için komisyon tarafından talep edilen süt miktarına ulaşmalarının mümkün olmadığını savunan Naimoğluları, hazırlık desteği konusunda da çifte standart uygulandığına dikkat çekti. Naimoğluları sözlerini şöyle sürdürdü: “Söz konusu firmanın hem üretim hem de sanayi safhasını denetlemesi gerekiyor ancak henüz bize bir bilgi gelmedi. Zaten denetlensek de şu an için hazır olmadığımız açıktır. Güney Kıbrıs’taki üreticiler bu duruma hellimin tescili geçmeden de hazırdı. Ayrıca AB de tüm kaynaklarını oradaki hazırlıklara aktardı. Biz sadece kendi imkanlarımızla hazırlandık. Ben bu şikayeti kuzeydeki AB ofisine götürdüm ve bir çözüm bulmalarını talep ettim. Onlar da kaynak bulup bizdeki fabrikaların hazırlık süreçlerine de yardımcı olacaklarını açıkladı ancak halen beklemedeyiz. Henüz somut bir gelişme yok”.
“Tarım Bakanlığı gıda denetim yasalarını güncellemeli, AB standartlarına uydurmalı”
Bu zamana kadar tüm denetlemelerin yapılmasını ümit ettiğini ancak dışa açılmaya bir ay kala henüz hiçbir çalışmanın yapılmadığını anlatan Naimoğluları, denetleme firmasının çalışma şartlarıyla ilgili bilgileri de olmadığını ve bunun kendilerini tedirgin ettiğini ifade etti. Naimoğluları şunları söyledi: “Denetleme firmasının Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilileriyle nasıl bir denetleme planı çıkardığını bilmiyoruz. Bu planın şartlarından haberdar olmamak bizi tedirgin ediyor. Güneyin önümüze farklı engeller çıkarabileceğini düşünüyoruz. Daha önce bal ve helva konusunda bazı sıkıntılar yaşadık. Bu yüzden denetleme şartları bir an önce ilgili kuruluş tarafından kuzeydeki yetkililere de bildirilmelidir”. Öte yandan Naimoğluları, Kıbrıs’ın kuzeyindeki Tarım Bakanlığı’nın da çalışmalara destek vermesi gerektiğini savundu. Bakanlığın bir an önce ülkedeki gıda güvenliği yasalarını AB standartlarına uydurmasu gerektiğini söyleyen Naimoğluları, “kendi içimizdeki yasa ve denetlemeleri yapmazsak ev ödevimizi yerine getirmemiş oluruz. Bu yasa değişiklikleri ve güncellemeler de hellimin dışa açılması için çok önemlidir” dedi.
“Yüzde 51’lik süt kullanma koşulu hem fiyatı yükseltir, hem de hazırlık süresini uzatır”
Hükümet hayvancılara verdiği sözleri yerine getirmediğinden yakınan Naimoğluları, hayvan sayısının yeterli olduğunu ancak hayvanların ıslahı yapılmadığı için yeterli süt veriminin alınamadığını belirtti. Bu şartlarda AB komisyonu tarafından talep edilen yüzde 51’lik süt oranına ulaşmanın mümkün olmayacağını ifade eden Naimoğluları, AB tarafından koyulan yüzdeliği de fazla bulduğunu dile getirdi. Naimoğluları şunları söyledi: “Güney Kıbrıs yüzde 20 üzerinde bir verim almaya başladı ancak onların da yüzde 51’e ulaşabileceğini sanmıyorum. AB’nin koyduğu bu miktar çok yüksektir. Bu miktarda süt kullanımı hellim maliyetini de yükseltecek ve ürünü dış piyasaya pazarlamayı zorlaştıracaktır. Şu an Romanya gibi bazı ülkeler hellimin adını değiştirerek çok düşük fiyatlara İngiltere’ye satmaktadır. Bu süt oranı ve fiyatlarla piyasada yarışa girmemiz çok zordur. Bu yüzden AB tarafından koyulan süt yüzdeliğinin 30’u aşmaması gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde hem maliyeti düşüremeyiz, hem de kuzey kesiminin istenene yüzdeliklere ulaşması 10 yıldan da uzun sürer”.
Süt Ürünleri İmalatçılar Birliği (SUİB) Başkanı Mustafa Başlar:
“Güney ve AB bizi mağdur ediyor”
Süt Ürünleri İmalatçılar Birliği Başkanı Mustafa Başlar son yapılan açıklamaları basından duyduklarını ancak bu açıklamaların kuzeydeki üreticiler hesaba katılarak yapılmadığını söyledi. 1 Ekim’de yürürlüğe girecek uygulama için kuzeydeki fabrikaların hazır olmadığını anlatan Başlar, Rum yetkililerin ve AB komisyonunun kuzeydeki üreticiyi mağdur ettiğinden yakındı. Başlar şöyle devam etti: “Önceden beri savunduğumuz tamamen bağımsız bir denetçi olmasıydı ancak şimdi bu firma Rum Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirildi. Ayrıca ürünlerimiz de herhangi bir devlet bağımlılığı olmadan güney limanlarından gönderilmelidir. Böyle bir konuda Rum yetkililerin inisiyatifine bağlı kalmak istemiyoruz. Bu bizler için mağdur edici bir durumdur.”
Güneydeki yetkililerin AB ile birlikte kuzeyden bağımsız kararlar aldığını ifade eden Başlar, “her geçen gün bizden bağımsız aldıkları kararlarla umudumuzu daha da kırıyorlar” şeklinde konuştu. Kuzeyden 20 tane firmanın Yeşil Hat tüzüğü kapsamında hellim satmak için çalışmalarını başlattığını bildiren Başlar, yine de 1 Ekim tarihine hazır olmanın mümkün olmayacağını kaydetti.
Avunduk Süt Ürünleri Direktörü Candan Avunduk:
“Bir aylık süreçte hazırlanmak mümkün değil”
Süt ürünleri imalatçılarına denetleme ile ilgili resmi bir yazı ulaşmadığını ifade eden Candan Avunduk, süreci hep uzaktan izlemek zorunda kaldıklarını ve aylardır denetleme konusunda hiçbir ilerleme kaydedilmediğini söyledi. Avunduk şunları aktardı: “Denetleme için Bureau Veritas kuruluşu görevlendirildi ancak bu firma kuzeydeki fabrikaların denetlenmesi için şu ana kadar hiçbir adım atmadı. Ne güneydeki yetkililerden ne de AB komisyonundan bize hiçbir çağrı gelmedi. Şu an önümüzde 1 aylık bir süre kaldı ancak şahsen bu denetlemenin 1 yılda bile tamamlanamayacak kadar kapsamlı bir süreç olduğuna inanıyorum. Kuzey için her şey çok yavaş ilerliyor. Genel sürecin dışında bırakıldığımıza inanıyorum”.
“Süreç tek taraflı ilerliyor… Güney daha hazır”
Eksikler tamamlanmadan dış piyasaya açılmanın mümkün olmayacağını bildiren Avunduk, denetleme kuruluşunun bir an önce kuzeyle irtibata geçmesi gerektiğini vurguladı. Kuzeyin hazırlıklar konusunda güneyden geride bırakıldığına inandığını anlatan Avunduk şöyle devam etti: “Bu çok kapsamlı bir denetleme sürecidir. Topraktan çatala bir denetleme zinciri yapılmalıdır. Bu da oldukça uzun sürecek bir çalışmadır. Zaten yavaş ilerleyen bir hazırlık döneminden bahsediyoruz. Güney bizden daha hazır görünüyor. Özetle, sürecin tek taraflı ilerlediğine inanıyorum”.
Avunduk, hazırlık safhasında güneyle eşit seviyeye gelinse bile güneyin kuzeydeki üreticilere yeni sorunlar çıkaracağına inandığını söyledi. Güneydeki limanları kullanma zorunluluğunun bir müddet sonra kuzeydeki hellim üreticilerine engel teşkil edebileceğini savunan Avunduk, “konuyla ilgili yapılması gereken daha çok şey var” dedi.
KOOP firma yetkilisi Tuğşen Çıldam:
“Resmi bir açıklama yok, bekliyoruz”
Eylül ayı itibariyle AB komisyonunun kuzeydeki işletmelerin eksikliklerini gidermek adına bir uzman heyet görevlendirdiğini aktaran KOOP firması yetkilisi Tuğşen Çıldam, gelecek kişilerin işletmelerin eksiklerini kontrol edeceğini ve belirlenecek fabrikaların eksiklerinin AB’den gelecek bir fon yardımıyla giderileceğini bildirdi. Bu denetlemeler bittikten sonra Bureau Veritas firmasının devreye gireceğini söyleyen Çıldam şöyle devam etti: “Bildiğim kadarıyla AB komisyonu kuzeydeki bazı firmaların eksiklerinin giderilmesi için 3 milyon euro gibi bir para ayırdı. Önce farklı bir denetlemeyle eksikler belirlenip destek fonuyla tamamlanacak, ikinci aşama olarak da Bureau Veritas gelecek. Bu yüzden şu an için bize resmi bir şey bildirilmedi, beklemedeyiz”.
Gülgün firma yetkilisi Ali Bayraktar:
“Bu hem güneye hem kuzeye verilmiş bir hak”
Tescilli ürün satışının AB komisyonu tarafından tüm adaya verilmiş bir hak olduğunu dile getiren Ali Bayraktar, henüz bir detay öğrenemediklerini ancak Rum basınında çıkan haberin kuzeyi de kapsadığına inandığını söyledi. Bayraktar şunları aktardı: “Tescil hakkı işi ada geneline verilmiştir. Bu yüzden güneyde çıkan haberlere ve üretici rakamlarına kuzeyin de dahil olduğunu düşünüyorum. İşin doğası gereği şu an süreç Kıbrıs Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı üzerinden yürüyor. Şimdilik detay bilmiyoruz ancak öğrenmek için araştırmalarımızı sürdüreceğiz”
Arden firma yetkilisi Mustafa Özbağ:
“Süt miktarı ve kalitesi büyük bir sorun”
Esas sorunun hayvan hastalıkları, çiğ süt kalitesi ve küçükbaş süt miktarı olduğunu dile getiren Arden firması yetkilisi Mustafa Özbağ, denetlemenin iki aşamalı olacağını, ilk aşamada AB’nin teknik destek için bir programı kapsamında gelecek bir ekibin kuzeydeki fabrikaların eksiklerini belirleyeceğini söyledi. Geçtiğimiz hafta bu teknik ekibin fabrikalarına geldiğini ve bazı çalışmalar yürüttüğünü anlatan Özbağ şunları aktardı: “Geçtiğimiz haftalarda geldiler, bir ön görüşme yapıldı. Fabrikamızın teknik desteğe ihtiyaç duyup duymadığı denetlendi. Ancak henüz bir sonuç gelmedi. Teknik olanakların giderilmesi için atılmış somut bir adım yok”.
Fabrika olarak ellerinden geldiğince hazırlanmaya çalıştıklarını belirten Özbağ, fabrikalar yeterli donanıma sahip olsa bile, esas sorunun hayvan hastalıkları konusunda çıkacağını savundu. Özbağ, bu sorun göz önüne alındığında 1 Ekim tarihine yetişebilme ihtimalinin çok belirsiz olduğunu da sözlerine ekledi.