Bir genç kadın, Ayanapa’da ciddi saldırıya uğradı...
İçtenlikle geçmiş olsun diyorum...
Sebebi ne olursa olsun, bir kadının şiddet görmesi kabul edilemez...
Bunu yapanların da erkek değil, merkepten aşağı cins bir vahşi hayvan oldukları su götürmez bir gerçektir...
-*-*-
Olaydaki 25 yaşındaki kadının “Kıbrıslı Türk”, saldırıyı yaptığı iddiasıyla tutuklanan 22 ve 30 yaşlarındaki erkeklerin “Kıbrıslı Rum” olmaları, konuyu “kışkırtmaya müsait” ileri boyutlara da çekebilir...
Meselenin “ırkçı” ve haliyle “toplumlararası gerginliği artırıcı” yanı olabilir...
-*-*-
Bu arada geçtiğimiz gün İsrail’de iki Filistinli öldürüldü...
İsrail Polisi, cinayet zanlılarının “suç çetesi üyesi” İsrailliler olduğunu açıkladı...
Olayın, “iki toplum arasındaki siyasi meseleyle değil, tamamen kriminal ilişkilerle bağlantısı olduğu” öne sürüldü.
-*-*-
Ancak, konu, tıpkı Ayanapa’daki olay gibi, “her an”, iki toplum arasındaki “ulusal davaya” taşınıp, “galeyana” sebep olabilme kapasitesine sahiptir...
Ortalık, iki tarafına sürekli kavga etmesinden geçinin akbabalarla doludur!
-*-*-
Bir gün bu ülkede, yani Kıbrıs’ta kalıcı çözüm, gerçek barış ortamı mutlaka kurulacak...
Ve bu tür olaylar, o zaman da mutlaka olacak...
Önemli olan, eğitim sistemiyle birlikte öyle bir ortam yaratacaksınız ki, geçmişte yapıldığı gibi, provokatörler, kışkırtıcılar devreye giremesin...
-*-*-
Bu konuda bir çalışma, çaba var mı?
Olsa bile yetersizdir!
Bu konuda görev kimindir?
İki toplumun liderinin!
Peki ikisinde de bu doğrultuda bir çaba ya da niyet var mı?
Yokhtir!
70 huri meselesi
George Denis Patrick Carlin, komedi albümleri sayesinde 5 kez Grammy ödülü kazanmış İrlandalı asıllı Amerikalı komedyen, oyuncu ve yazardır.
86 yaşındaki Carlin, 'saygısızca' diye nitelendirilen tutumu ve dil, psikoloji ve din gibi alanlardaki tabu konulara ilişkin fikirleriyle tanınır…
Mesela Allah’ın ya da Tanrı’nın varlığını sorgular!
Bu konuyla dalga geçer...
Aşağıdaki yazıyı, George Carlin’in anlattıklarından esinlenerek yazdım…
-*-*-
İslam da Hristiyanlık da insanları, gökyüzünde görünmeyen birinin olduğu konusunda inandırdı. (Tanrı – Allah)…
Her iki dine göre gökyüzündeki Tanrı ya da Allah, günün her anında, her dakikasında yaptığınız her şeyi izliyor…
-*-*-
Bu gökyüzündeki görünmeyen, sizlere kesinlikle yapmamanız gereken veya yapmanız gereken kurallar koyuyor…
Her iki dinde de!
-*-*-
Ve yine her iki dine göre, gökyüzündeki “biri” yani Tanrı ya da Allah, yapmanız gerekenleri yapmıyor ve yapmamanız gerekeni yapıyorsanız, sizi özel bir yere gönderiyor…
Bu özel yer, yanıyor, ateş var, dumanla dolu…
İşkence ve acı var orada…
Cehennem deniyor adına!
Ve siz orada sonsuza dek acı çekiyor, acı acı çığlıklar atarak yanıyorsunuz...
Öyle diyorlar!
Gidip, görüp, dönüp anlatan biri olmasa da, “öyledir” deniyor ve “kabul” diyoruz!
Ne diyelim?
Dinsiz mi olalım?
-*-*-
Ama neymiş, O, yani Tanrı, yani Allah, yani “gökyüzündeki” sizi çok seviyor!
Carlin diyor ki, “Sizi seviyor ve unutmayın paranıza ihtiyacı var…”
-*-*-
Her zaman paraya ihtiyacı oluyor…
O en güçlüdür, O her yerdedir, O her şeyi bilmektedir ama sadece parayı kontrol edemiyor…
Carlin, din adı altında kullanılan milyarlara vurgu yapıyor aslında...
Ve bu paraların hastane, okul, yol, çevre gibi konulara ayrılabileceği atmosferinden bahsediyor...
-*-*-
Güney Kıbrıs’ta Ortodoks Kilisesi, Türkiye’de Diyanet; milyarlarca Dolar alıyor – harcıyor ve asla vergi ödemiyor…
Ve bunlar, “barış ve huzur” propagandası yapıp, aslında düşmanlık aşılıyor ve her zaman paraya ihtiyaçları oluyor…
Zavallı bizler yani ahali de bu parayı ödüyor…
-*-*-
Pahalılık yakarken aklıma geldi; bunların harcamaları kesilse, mal varlıkları halka dağıtılsa…
Hala Sultan Camisi yerine, aynı kapasitede ama çok sade ve 30’da bir fiyatına bir ibadet yeri inşa edilse...
“Külliye” rezaletinden vazgeçilse...
-*-*-
Yok yok yok, vazgeçtim…
Tövbe tövbe!
Carlin amca bizi günaha da sokacak!
-*-*-
Aç kalalım ama dinsiz kalmayalım!
Allah’ı kızdırmayalım!
Gerçi O herkesi seviyor ama olsun; yine de korkalım!
Kıbrıslı da der, “olman da Allah yakar bizi!”
Bu arada erkek okurlar için özellikle belirteyim, 70 huriyi unutmayın tamam mı?
Bu tarafta dönen dolaplara gözünüzü kapayın, öteki tarafta huriler hazır!
-*-*-
Bir den aklıma geldi!
Peki kadınlar?
LGBTI falan, onlar?
Onlar yanacak, hepsi!
İnanmaya devam!
Nah mükemmel!
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Azerbaycan-Kıbrıs Dostluk Cemiyeti Başkanı Orhan Hasanoğlu ve beraberindeki heyeti kabul ederek, görüştü.
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, kabulde yaptığı konuşmada, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimini tekrar kazanması dolayısıyla Ankara’da gerçekleştirilen göreve başlama törenlerine katıldığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, orada Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile bir araya gelme imkânı bulduğunu ifade etti.
-*-*-
Bu konuda daha önce bir haber veya bilgisi olan var mıydı?
Yoktu!
Yani kimse, Tatar’ın, Ankara’da, Aliyev ile bir araya geldiğini işitmemişti!
Birlikte çekilmiş bir fotoğraf da yoktu!
-*-*-
Neden?
Azerbaycan, bu tür bir araya gelmelerden rahatsız mı?
Korkuyor ve çekiniyor mu?
-*-*-
Tatar, “bir araya geldik” derken, “aynı sırada üç beş koltuk arayla oturduk” mu demek istedi?
-*-*-
Sonuç ne olursa olsun, Azerbaycan veya başka bir devlet; KKTC ile temas kurmak istemiyor...
Hala, kendi kendimizi kandırmaya devam ediyoruz...
Neymiş, “ilişkilerimiz çok mükemmelmiş”...
-*-*-
Yani, ayıptır söylemesi ama “nah mükemmel!”.
Hep yalan!
Hep propaganda!
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcılığı görevini Fuat Oktay'dan devralan Cevdet Yılmaz... Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü artık Yılmaz’a bağlı... Oktay döneminde, TC – Kuzey Kıbrıs ilişkileri, her açıdan tarihin en kötü dönemini yaşadı... Bir tek konu hariç... O da ne miydi? Propaganda! Gelen, gideni aratmasın dileklerimle...