AYİN YASAĞI

Ferdi Sabit Soyer

 


Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıslı Rumların adanın kuzeyindeki Kiliselerde Ayin Düzenlemeleri ile ilgili bir açıklama yaptı.

Buna göre Dışişleri Bakanlığı Kuzeyde bulunan üç Kilisede, St Barnabas, St Mamas ve Apostolos Andreas Manastırlarında her ayin yapılabilir dedi.
Ancak geri kalan Kiliselerde senede bir defa ayin yapılabilir.

Bu kararın gerekçesini de iki ana noktaya dayandırdı, UBP- DP Hükümetinin Dışişleri Bakanlığı.
Doğum günü falan diye pek çok gerekçe ile ayin düzenlerler deyip, “bu ne” sordu? Ayrıca pek çok nedenle “ayin düzenlenmesi yüzünden buraların güvenliğini sağlayacak polis sağlamakta zorlanıyoruz”, dedi..

İşte bu iki gerekçe ile üç Kilise dışında kalan tüm Kiliselerde Ayinleri yılda bir defa yapmaya izin vereceğini açıkladı.

GEREKÇEYE BAK

Bu akıl dışı kararın gerekçelerinin de elbette akıl dışı olması kaçınılmazdır.
Bu kararla Dışişleri Bakanlığımız Ortodoks inancına sahip olan Kıbrıslı Rumlara dini ayar vermeye çalışıyor. Öyle cart curt Ayin düzenleme olmaz demek istiyor.
Şimdi kendinizi bu insanların yerine koyun.

Eğer Güney Kıbrıs'ta bir otorite karar verse ve Müslümanlar Güneyde ancak üç Camide günde beş defa ibadet edilebilir, ezan okuyabilir, geri kalan Camilerde ancak Bayramdan Bayrama ve Cuma günleri ibadet edilebilir dese ne olur?
İster dindar olun, isterse olmayın, Kıbrıslı Türk olarak kendinizi rencide edilmiş his etmez misiniz? Evet ve tepki gösterirsiniz.

Çünkü bu inanç özgürlüğüne bir darbedir, bu kimliğinize bir saldırıdır. Çünkü bir devlet otoritesinin bir inancın ibadet hakkına, kendi yaklaşımı ile ayar verme çabasıdır bu.
Dışişleri Bakanlığının bu kararı çok yanlıştır, bu yüzden kararını dayandırdığı gerekçesinin ise iler tutar hiç bir yanı yoktur.

Doğum günü, Noel, falan, dur otur Ayin düzenleme olmaz, Ayinizi de senede bir düzenleyeceksiniz,  bunun ne olacağına da ben karar vereceğim demektir bu.
Buna kolaylıkla hüküm vereceksiniz, çünkü onlar Kıbrıslı Rum ve Hıristiyan Ortodoks. Onlara ayar verme hakkını kendinizde bulacaksınız.

Gerekçesinin diğer noktası da en az bunun kadar tutarsız. Güvenlik için yeterli polis yokmuş! Yani böylesi bir konuda devlet olarak zaafiyetimizi dünya aleme ilan ediyor.
Öte yandan da bu gerekçe ile de  Kıbrıs Türk  halkını da ayni zamanda aşağılıyor.
Ne demek ister yeterli güvenlik sağlayamayız demekle?

Ha evet, trafik ve benzeri düzenlemeler için tedbir alacaksın. Ama eğer böylesi absürt  bir kararı siz, yeterli Güvenlik tedbiri alamamaya bağlarsanız, o zaman tüm Kuzey Kıbrıs'ta yaşayan dindar olsun, olmasın tüm Kıbrıslı Türkleri ve İslam inancına sahip bu toplumu kendinden olmayana dönük, tahammülsüz, hoşgörüsüz ve saldırgan kimlikle tarif etmiş olursunuz. Bu bize yapılmış bir hakaretten başka bir şey değildir.

DİNLER ARASI DİYALOG

Dışişleri Bakanlığının bu kararı ayrıca, çok uzun bir zamandır Kıbrıs'ta sürdürülen Dinler Arası Diyalog çalışmasına da aykırıdır. Başpiskopos ve Müftü'nün  katıldığı bu toplantılarda Latinler, Maronitlerde yer alıyor ve dinler arası diyalog ve saygı karşılıklı olarak gelişiyordu.
Bu çalışma, günümüzde Orta Doğu'da etnik temelden ayrı, din ve hatta mezhep farkı üzerinden sürdürülen vahşi savaşa ve Avrupa ve Amerika'da gelişen İslamafobiye karşı, Kıbrıs'ta dini liderlerin şahsında gelişen bu dinler arası diyalog, bu vahşete karşı, insani ve demokratik bir cevaptır.
Bu çok önemlidir. Evet, Küçük bir adayız, din ve mezhep savaşı sürdürenlerle İslamafobi malullerinin toplamı karşısına ada nüfusu az olabilir. Ama böylesi insani ve demokratik bir olgu çok önemli ve büyük bir örnektir.

Böyle güzel bir örneği şimdi, KKTC Dışişleri Bakanlığının böylesi bağnaz ve anlamsız bir kararla berhava etmeye çalışması çok yanlıştır. Kabul edilemez Üstelik Başbakan Hüseyin Özgürgün'ün Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili  "bizim tek isteğimiz eşitliktir"  vurgusunun yer aldığı açıklaması, kendi Hükümetinin Dışişleri Bakanın Ayin Yasağı koyan açıklaması  ile birlikte ayni gün basında yer aldı.
Eşitlik talep eden, öncelikle kendi egemenliği altında olan yerde kendinden farklı olanı kendi eşiti olarak gördüğünü, lakırdı ile değil, ama fiili olarak göstermelidir. O zaman talebinin yol alması mümkündür. 

Kendisi için eşitlik talep eden, başkasına uyduruk gerekçelerle farklı davranacak olmaz böyle şey.
Üstelik bu karar CB Sayın Mustafa Akıncı'nın Kıbrıs sorununun çözüm müzakerelerinde, 4 Başlıkta tam ilerleme ve "Mülkiyette de artık iki metin yok, tek metin var" açıklaması ile ayni güne denk geldi.
Yani bu karar ayni zamanda esas olana,  yani olumlu gelişene Müzakere sürecine dönük sıkılmış kurşundur.

Şimdi Dışişleri Bakanlığının bu Ayin Yasağı nasıl bir etki yapacak? Güney Kıbrıs'ta en başta ELAM gibi olanlar, fanatikler, Federal çözüme karşı olanlar, Kilisenin azınlıktaki tutucuları şimdi hep birlikte Güneyden öfke saçacaklar.

Bu kararı alan KKTC Dışişleri Bakanlığı bence, Güneydeki ELAM'cılara ve Federal çözüm karşıtlarına yönelik beslenme ürünü üreten, kurum oldu...

Bu yaklaşım ve kararla Federal çözüm için süren Kıbrıs görüşmelerine ve Dini Liderler arasında süren diyaloga zarar verilmiştir.Görüşme ve Federal Müzakere sürecine kurşun sıkılmak istenmiştir.
         
BEDEL

Bakın göreceksiniz oturup en keskin milliyetçi düşüncelerle bu kararı verenlerin bu aymazlığının bedelini, dün olduğu gibi  Türkiye ve  Kıbrıs Türk Toplumu ödeyecek. Tıpkı dar milliyetçi anlayışla ihracatta mühür değiştirme kararından sonra, ABAD kararının üretilmesi ile, Kıbrıs Türk Toplumunun bunu hala ağır zararla ödemesi  gibi. Ya da Karpaz'daki dini ve eğitim konularında Kıbrıs Rumlarına dönük alınan sözde keskin milliyetçi, yasakçı kararlardan sonra, Türkiye'nin AHİM de bunun cezasını milyonlarca EURO ile ödemeye mahkum edilmesi gibi...

Evet, bakın göreceksiniz, bu akıl dışı tutum, yakın günlerde diplomatik ve siyasi alanda sıkıntı açacak, arkasından da yeni ceza ve belaların oluşması gelişecektir.

Ne isterse olsun, bu Ayin Yasağı, ister dindar olsun, ister olmasın, Kıbrıs Türk Toplumunun her bireyi tarafından eleştirilmelidir.

Çünkü bu inancımız ötesinde demokratik anlayışa karşı bir darbedir. Buna karar veren, yarın kendi yurttaşlarının da nasıl düşünmesi gerektiğini genelge ile düzenlemeye kalkar. Bunun örnekleri ayni zihniyetin geçmiş iktidarlarında var. Bunları aşmak için çok caba harcadık, şimdi yeniden hortlamasın.