Maaşlardan ve mevduat faizlerinden kesinti yapacaklarmış UBP-DP-YDP hükümeti…
Neden yapacaklarmış?
Söylenen şeyler var;
Olası deprem için hazırlık, sağlık ve eğitim için bütçe…
Ve söylenmeyen gerekçe;
Yeme-içme de olabilir.
Hükümetin söylediği gerekçelere güvenilmediği, inanılmadığı için söylenmeyen bu son gerekçe de öne çıkıyor.
Bu nedenle de maaşlardan kesintinin onaya bağlı olduğu için beklenilen miktara ulaşamayacağı söylenebilir.
***
Mevduat faizlerinden kesilecek olan oran peki!
Meclisten geçen yasa ile pratikte uygulanacak durumun farklı olduğunu söylüyor bankacılar… Yani, 100 bin TL mevduat faizinden kesinti yapılabilmesi için 6-7 milyon TL mevduat olması gerekeceğini söylüyor bankacılar… Dövizden kesinti yapılabilmesi için de 2 milyon sterlin gerekli imiş.
Yani yasayı yapanlar yanlış yapmış oluyorlar. Eğer doğruysa bu durumda mevduattan gelirin de olmayacağı söylenebilir.
***
İstenen şeylerin, meclisten geçirilen maddelerin doğru yanlış olması bir yana, şimdi arzu edilen gelirin önceden hesaplanıp yıllık bütçeler yapılırken bütçeye dahil edilmesi gerekiyordu.
Hatta yıllık bütçelerden ayrı olarak deprem ve olası afetlere karşı bir meblağın sürekli olarak Maliye’nin kasasında bulunması gerekiyor.
Sağlık ve eğitim için isteniyorsa da her bütçe görüşmelerinde söylendiği, eleştirildiği ve önerildiği gibi bu konularda ayrılacak bütçenin artarak devam ettirilmesi gerekirken aksine her yıl düştüğü görülüyor.
‘Arabın aklı sonradan…’ hikâyesinde olduğu gibi bizimkilerin aklı da sonradan geldiği için şimdi yine halkın cebine el uzatmaya çalışıyorlar…
Herşey yolundaymış gibi…
Özellikle özel sektörde çalışanlar yoksulluk, açlık sınırında maaş alırken, kamuya yeni girenlerin maaşları da artık aynı seviyelerde iken bu gelirlerden, üç kuruşluk birikimden ekstra gelir elde etmeye çalışmak artık en hafif tabiriyle ‘aymazlık’ olarak tanımlanabilir.
***
Öte yandan hükümetin eli halkın cebine uzanırken Saray’a yerleştirilen Tatar’ın ‘hava almak’ için çıktığı yurtdışı gezileri sürüyor.
Türkiye’nin çeşitli illerinde, ilçelerinde ahbap gezileri yapan Tatar, deprem nedeniyle bu gezilerine ara vermek durumunda kalırken bir diğer kapısı İngiltere’yi de ihmal etmiyor…
Boş vakti olan birkaç muhafazakâr parlamenter ve bazı gençlerle görüşen Tatar, binlerce sterlini boşa harcamaya devam ediyor.
En önemlisi de çadırda eğitim almak durumunda kalan öğrencilerimiz varken, Külliyesi’ni yaptırmaya devam ediyor… Bu arada hastanelerimizin olası bir depremde dayanıklılığı sorgulanıp İnşaat Mühendisleri Odası’nın risk raporuna yansıyor.
***
Bu arada ilginç öneriler de oluyor; Üniversitesi için karkasını döktüğü hastaneyi çalışanlarına yatırmadığı sigorta borcu nedeniyle devlete kaptıran bir milletvekili halkın, meyhane paralarını çocuklara aktarmasını önerebiliyor… Başka işletmelerinde de yatırım yapmaktan kaçındığı bilinirken… Böyle durumlar varken hiç olmazsa susup oturmak o kişi için daha akıllıca olabilirdi.
Güzel haber
Bunlar olurken bir de sevindirici haber geldi. Bütün olumsuzluklara, üreticinin önünü kesecek bütün engellemelere rağmen Gülgün Süt Ürünleri hellimde AB standartlarını yakaladı ve Avrupa’ya hellim ihracatı hakkını elde etti. PDO ürün sertifikasını alan Gülgün, artık halloumi/hellim adı altında AB ülkelerine hellim pazarlayabilecek. Bu güzelliği ve başarıyı yakalayan Gülgün Süt Ürünleri yöneticilerini tebrik ederim.