İki kelime Türkçe’de çok karıştırılır.
- Aynı.
- Ayni.
Tek bir ‘nokta’nın çok ötesidir fark.
‘Kır’la ‘kir’ gibi...
***
Aynı, özdeştir, tıpkı...
Oysa ayni öyle mi?
Mülkiyet ‘ayni’ bir haktır.
Doğrudan doğruya egemenlik yetkisi veren bir hak.
Üstelik ‘sınırsız ayni hak’ yalnızca mülkiyet hakkında söz konusudur.
***
Siz hiç Kıbrıs’ın güneyinde, Kıbrıslı Türklerin mülkiyet hakkını reddeden bir tartışma duydunuz mu?
Aslında kimileri ‘ifşa ediyor’ kendini, ele veriyor, böylesi zamanlarda...
- “Bıraktığımdan kat be kat fazlasına sahip oldum” velhasıl “hak etmediğim bir zenginliğe kondum” diyor!..
Tek karış mülk bırakmadan ‘dünyalar’ alanlara ne demeli peki!..
Asıl dikkat çekici de onların hezeyanı zaten!
Yoksa, örneğin bir turizmcinin ‘barış karşıtlığı’ ile öne çıkmasını ‘evrensel’ bir akılla yorumlamak mümkün mü?
Turizm hiç ‘savaş’ ya da ‘gasp’la, tüm bunların ihtimali ile dahi bağdaşır mı?
Ancak ‘bireysel’ olabilir kaygı.
***
Oysa Kıbrıslı Rumların mülkiyet hakkına saygı duyulması müzakere tarihi kadar eskidir.
Denktaş da tanımıştı bunu, sonrakiler değil sadece.
Üstelik Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde teyit etti bu durumu, bırakınız ‘mülk’ün kendisi ‘kullanım kaybı’ için dahi tazminat ödedi, defalarca.
Aksini iddia etmek “Kıbrıs’ın kuzeyini işgal ettik” demekle eş olurdu zaten.
***
Mülkiyet konusunda Kıbrıslı Türkler lehine yürütülen diplomasi ile önemli bir mesafe alındığını da görmek gerekir.
Bugün eğer ‘yasal mal sahibi’nin yanı sıra ‘kullanıcı hakkı’ndan da eş düzeyde söz ediliyorsa, önemli bir mücadelenin sonucudur bu.
Ama kimileri ‘tek söz hakkı’ istiyor, o ayrı mesele!..
İyi de boşuna mı söylendi “mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi” lafı.
***
Sizin için değerli olan ve üzerine titrediğiniz mülk, bir sabah ‘zorla’ terk etmek zorunda kalan için de hayallerinde büyüyen bir acıdır.
Şimdi saçlarına ‘kır’ düşmüş kuşakların ‘kir’ini temizlemek de yeni kuşaklara kalmıştır ne yazık.
‘Gün’ü kurtardık yeterince, artık asıl olan gelecektir.