Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu’nun, ‘3. dünya ülkeleri vatandaşlarının’ çalışmasına yönelik yaptığı “4-5 sene çalışıp, yerleşmeden dönecek” açıklamalarının üzerine, ülkedeki yabancı işçiler konuştu: “Ayrımcı değil, planlı ve iş gücüne yönelik kararlar alınmalı”
Dila ŞİMŞEK
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faiz Sucuoğlu’nun, ‘3. dünya ülkeleri vatandaşlarının’ çalışmasına yönelik yaptığı “4-5 sene çalışıp, yerleşmeden dönecek” açıklamalarına karşı, ülkedeki yabancı işçiler konuştu, “Ayrımcı değil, planlı ve iş gücüne yönelik kararlar alınmalı” dedi.
Yabancı işverenler ve çalışanlar, “Ülkenin küçük olduğu ve kapasitenin az olduğu doğrudur ve elbette devletler, kendi ülkelerindeki yaşam kalitesini korumak için bir düzenleme yapar, yapmalıdır. Ancak, 'buraya gelen 3. Dünya ülkesi vatandaşları birkaç sene çalışıp gitsin, ailelerini getirmeye çalışmasın’ gibi bir düşünce tarzı olamaz, bu ayrımcılıktır” dedi.
Ülkedeki nüfus artışının ve ‘kaçak işçiliğin yaygınlaşmasının’ kontrol altına alınmasının normal olduğunu belirten yabancılar, “Bu tutumun Türkiye vatandaşlarına gösterilmemesi de ayrımcılığın başka bir boyutudur, ırkçılıktır. Kapasite Türklere değil, diğer ülke yurttaşlarına mı yeterli değil sadece?” diye konuştu.
Yabancı iş gücünün ‘artmış’ olması ve ülke kapasitenin ‘bunu karşılamaya yetersiz kalması’ uzun süredir tartışılan ve görüşülen bir konuydu. Çalışma Bakanı Sucuoğlu’nun “3’üncü dünya ülkelerinden gelenler 4-5 yıl çalışıp geri dönecek, ömür boyu kalmayacak. Ülkenin kaldırabileceği kapasite ortadadır…” şeklinde yaptığı açıklamaya karşı ülkedeki yabancı işçiler ve işverenler konuştu, bunun sadece 3. Dünya ülkesi vatandaşlarına yönelik yapılmasını eleştirdi.
“3’üncü dünya ülkelerinden gelenler 4-5 yıl çalışıp geri dönecek”
Çalışma Bakanı Sucuoğlu, “2010’da 3’üncü ülkelerden gelen işçi sayısı 2 bin 917’ydi, 2018’de bu rakam 10 bin 657’ye ulaştı. 2010’da Türkiye’den gelen 27 bin 792 işçi kayıt altındayken, bu rakam 2018’de 33 bin 255’e çıktı. 3’üncü dünya ülkelerinden gelenler 5 kat arttı. Türkiye ile oluşturacağımız sistemle birlikte, Türkiye’nin herhangi bir yerinden bu yönde çalışmaya hazır olan kişilerin bilgileri gelecek ve KKTC’ye gelmeleri sağlanacak. 3’üncü dünya ülkelerinden gelenler 4-5 yıl çalışıp geri dönecek” şeklinde açıklamada bulunmuştu.
Abdul Jamal Eddin (Suriyeli): “Bir düzenleme getirilmeli, ancak bu şekilde değil”
“Kıbrıs’ta üniversite okuduktan sonra burada işe başlayıp, Lefkoşa’ya yerleştim. Eşimle birlikte, tüm vergilerimizi ödeyerek, kayıtlı bir şekilde yıllardır burada yaşıyoruz. Çalışma Bakanlığı’nın ‘4-5 sene kalıp ülkelerine dönsünler’ gibi bir uygulama üzerinde çalıştığını duyduğumda şok yaşadım. Ülkenin küçük olduğu ve kapasitenin az olduğu doğrudur ve elbette devletler, kendi ülkelerindeki yaşam kalitesini korumak için bir düzenleme yapar, yapmalıdır. Ancak, 'buraya gelen 3. Dünya ülkesi vatandaşları birkaç sene çalışıp gitsin, ailelerini getirmeye çalışmasın’ gibi bir düşünce tarzı olamaz, bu ayrımcılıktır. Bu tutumun Türkiye vatandaşlarına gösterilmemesi de ayrımcılığın başka bir boyutudur, ırkçılıktır. Kapasite Türklere değil, diğer ülke yurttaşlarına mı yeterli değil sadece? Bence bu ciddi şekilde düşünülüp tartışılmalı. Burada eşimle birlikte bir hayat kurdum, para biriktirip ev almaya çalışıyoruz. Benim gidebileceğim bir ülkem yok, Suriye’ye dönüp yaşamıma orada devam etme şansım yok. Bu durumda birçok insan var, şimdi onlara ‘gelirseniz birkaç sene sonra geri dönün’ mü denecek? Bir düzenleme getirilmeli, ancak bu şekilde değil…”
Abdul Jabbar (Pakistanlı): “Ülkede yabancı iş gücünde sorun yaşandığı doğrudur ve bu da plansızlıktan kaynaklanıyor”
“Ben senelerdir burada yaşıyorum, kendi işletmem var. Buraya taşındıktan sonra eşim ile tanıştım, evlendim ve Lefkoşa’ya yerleştim. Ülkede yabancı iş gücünde sorun yaşandığı doğrudur ve bu da plansızlıktan kaynaklanıyor. Bu konuda bir düzenleme yapılacaksa, çok geniş çaplı düşünülmelidir. Örneğin kapasite kaldıramayacaksa, ihtiyaca yönelik sayıda yabancı işçinin gelmesine izin verilebilir, ama gelenler buraya yerleşmesin, tam alıştıklarında geri dönsünler gibi bir tutum ırkçılıktır. Ayrıca bunun sadece 3. Dünya ülkesi vatandaşlarına yapılması gerçekten çok üzücü. Buraya gelip çalışan bir insan, dil öğreniyor, yeni ilişkiler kuruyor, ülkeye alışıyor, işine alışıyor… Tüm bunları bir anda bırakıp, süresi doldu diye geri dönmesi nasıl beklenebilir? Ailesini buraya getirmemesi nasıl beklenebilir? Tabii ki bir düzenleme yapılarak ülkedeki iş gücü kontrol altına alınmalıdır. Ama bu şekilde düşünülerek yapılacak uygulamayı ben kendi adıma kınıyorum.”
Sadet Işankulıyeva (Türkmenistanlı): “Türkiye’den isteyen gelsin, yerleşsin, ailesini getirsin, Türkmenistanlılar ise birkaç sene çalışıp gitsin mantığı ırkçıdır ve kabul edilmemelidir”
“Burası çok küçük bir ülke ve hem alan, hem de kapasite olarak yerleşik olarak yaşayan insanların sayısı, hükümet için tabii ki çok önemlidir. Hükümetin yerli iş gücünü arttırması ve kaçak işçiliği önlemesi, zaten yapması gereken görevlerden biridir. Ancak, buraya çalışmaya gelen, tüm vergilerini ödeyip, iş gücüne ve ülkeye katkısı olan insanlara, ‘Birkaç sene bize ekonomik katkı sağlayıp gidecek insanlar’ gibi bakılmamalıdır. Ben burada ailemle birlikte yaşıyorum, çalışıyorum. Eğer böyle bir uygulama, buraya ilk taşındığımda geçerli olsaydı şu anda ülkede bulunamayacak, yaşadığım hayata sahip olamayacaktım. Eğer bir düzenleme yapılması gerekiyorsa, bu ‘yabancı ülke vatandaşı çalışanlarının sayısı’ olarak düşünülmeli, ihtiyaca göre belirli kotalar konulmalıdır. Ama Türkiye’den isteyen gelsin, yerleşsin, ailesini getirsin, Türkmenistanlılar ise birkaç sene çalışıp gitsin mantığı ırkçıdır ve kabul edilmemelidir.”
Mudasser Siddique (Pakistanlı): “Ülkeye çalışma için gelecek kişilere, ülkesi ayırt edilmeksizin, ‘kotasal anlamda’, yani sayı olarak bir limit getirilebilir, ihtiyaca yönelik bir uygulama düzenleme yapılabilir”
“Üniversiteden mezun olduğumdan beri Kıbrıs’ta yaşıyorum. Kendime ait bir işletmem ve yanımda çalışan ‘yabancı’ işçiler var. Hükümetin, ‘yabancı işçi sorunu’ konusunda uzun zamandır yaptığı görüşmeler vardı ve bu konu bizleri bizzat ilgilendirdiği için sık sık gazetelerden takip ediyorum. Kıbrıs’ın yüzey ve finans olarak kapasitesinin yetersiz olduğundan, yurt dışından gelip buraya yerleşmek isteyen kişiler için bir kısıtlama getirilmesi hep konuşuluyordu. Bence bu konuşulmalıdır da. Ancak, alınacak kararlar ve uygulamalar çok büyük dikkat ve özen gerektiriyor. Ülkeye çalışma için gelecek kişilere, ülkesi ayırt edilmeksizin, ‘kotasal anlamda’, yani sayı olarak bir limit getirilebilir, ihtiyaca yönelik bir uygulama düzenleme yapılabilir. Örneğin bir işletme sahibine, büyük veya küçük olması da dikkate alınarak, ‘şu kadar yabancı işçi çalıştırabilirsiniz’ denebilir belki… Ama gelen kişilerin, buraya alışıp, kendilerine bir çevre edindikten sonra, ‘süresi dolunca gitmesinin’ beklenilmesi kabul edilemez ve mantığa aykırıdır.”
Vakkas Hamit (Pakistanlı): “Eğer yabancı işçilere yönelik bir uygulama olacaksa, bu sayısal anlamda olmalı ve herkes için geçerli olmalıdır”
“Kıbrıs’a yıllar önce çalışmak için geldim, o zamandan beri burada yaşıyorum. Türkçeyi çok iyi öğrendim. Ailem de burada, çocuklarım okuyor. Buraya, daha iyi imkanlara sahip olabilme inancı ile geldik. Çalıştığım yerde işverenim bana güveniyor, çünkü yıllar içerisinde çevre ile olan ilişkimizi güçlendiriyoruz. Sevdiklerim, yakınlarım var… Bunları anlatmamın sebebi, ülkeye gelen yabancı işçilerin ‘ülkeye katkı koyan bir işçiden’ ziyade, duyguları, hayalleri, hedefleri olan insanlar olduğunu vurgulamak. Sekiz sene önce buraya gelirken, böyle bir düzenleme olsa, ben şu anki hayatımı kuramaz, çocuklarımı getiremez, muhtemelen memleketime dönmek zorunda kalırdım. Ülkenin kapasitesinin yeterli olmadığı, alan olarak oldukça küçük olduğu ve imkanların daraldığı doğrudur. Ancak bunu sadece bizler yaratmıyoruz. Eğer yabancı işçilere yönelik bir uygulama olacaksa, bu sayısal anlamda olmalı ve herkes için geçerli olmalıdır. Örneğin Türkiye’den birçok kişi ailesi ile birlikte buraya yerleşiyor… Kapasite artıyorsa herkes için artıyor. Ülkelere değil, işçiliğe göre kararlar alınmalı.”
Keith Kay (Nijeryalı): “3. Dünya ülkelerine yönelik yapılan çalışmalar, ‘gelenler bize kazandırdıktan sonra geri gitsin’ düşünceleri bence çok yanlış”
“Üniversiteden mezun olup, burada iş bularak kendisine bir yaşam kurmaya çalışan çok fazla tanıdığım kişi var. Kimisi, sadece okumak için buraya gelip, sevdikten sonra yerleşmeye çalışıyor, kimisi ise daha iyi imkanlara sahip olacağına inanarak ülkesinden göç ediyor. Kıbrıs’ın çok küçük bir yer olması ve ülkenin finansal olarak yeterli güce sahip olmaması sebebiyle, nüfusu arttırmamaya çalışmalarını anlıyorum. Ancak ırkçı tutumlar ve sadece 3. Dünya ülkelerine yönelik yapılan çalışmalar, ‘gelenler bize kazandırdıktan sonra geri gitsin’ düşünceleri bence çok yanlış. Eğer yabancı iş gücünü kontrol etmek istiyorlarsa, sayısal olarak kısıtlamaya gidebilirler. Ama ‘yabancı ülkelerden çok az kişi gelsin, gelen de birkaç sene çalışıp, burada bir hayat kurmaya çalışmadan, ailesini getirmeye çalışmadan geri dönsün’ düşüncesi ırkçı ve yanlış bir tutumdur.”