İnebahtı Deniz Savaşı…
Hani Sokullu Mehmet Paşa “… Siz İnebahtı’da bizi yenerek sakalımızı tıraş ettiniz ama biz Kıbrıs’ı alarak kolunuzu kestik; sakal yeniden büyüyecek ama kesilen kol geri gelmeyecek” demişti…
-*-*-
Tarih çok önemlidir…
Yorum yapılabilir ama saptırmak yanlıştır…
-*-*-
Kol kesmek dedik ya!
İnebahtı’da, Osmanlı Donanması’nı yenen Katolik donanmanın en önemli kumandanlarından biri Don John’du…
Don John’un emrinde savaşan İspanyol gençlerden biri de Miguel Cervantes…
Cervantes, bu savaşta sol kolunu bir Osmanlı kılıcı darbesiyle kaybetmişti…
Ve sadece İspanya’nın değil; Dünya’nın en değerli romanlarından biri olan Don Kişot'u, geriye kalan sağ kolu ile yazacaktı…
-*-*-
İnebahtı çok önemlidir…
Çünkü bu savaşla, Osmanlı’nın “yenilmezlik” unvanı elinden alınmış; “Osmanlılar durdurulabilirdir” inancı gelişmişti…
-*-*-
Aslında İnebahtı’da Katolik donanmanın kazandığı savaş, bir anlamda “Katoliklerin”, İslam karşısında varlığını yükseltmesini sağlamıştır ama öte yandan, daha çok Protestan İngilizleri de korumuştur…
-*-*-
Çünkü, Akdeniz’de Osmanlı ile savaşan Katolik donanması, daha sonra Fransa’nın İngiltere’ye saldırısına “Katolik katkı” yapamayacak ve Osmanlılar, bir şekilde, İngilizlerin “Anglikan protestan” dinini “kurtarmış” olacaktı!
-*-*-
Bugün 21 Aralık…
Kıbrıs’ta toplumlararası çatışmaların “resmiyet” kazandığı tarih, 21 Aralık 1963 kabul edilir…
-*-*-
Ve neredeyse tüm milliyetçi dernekler, örgütler ve kişiler, bu tarihi, “Rumların Türklere saldırmaya başladığı tarih” olarak yazar, anlatır…
-*-*-
Tam olarak böyle midir?
Neden, inat ve ısrarla “masum ve mağdur” edebiyatı yapılır anlamış değilim…
-*-*-
Elbette “ırkçılık, milliyetçilik” hastalığından muzdarip olma durumu vardı ama bu durum, sadece “Rumlara” mahsus bir “hastalık” değildi!
-*-*-
Tarihi iyi bilmek, iyi öğrenmek, iyi öğretmek çok önemlidir…
Tarihini yanlış öğretenler; geçmişleri kirli olanlardır…
O kiri göstermek istemedikleri için yalana, propagandaya başvurmaktadırlar!
-*-*-
21 Aralık 1963’te ilk tetiği çekenin “etnik kimliği” değildir önemli olan…
Kaldı ki bu konuda da “ilk sıkan Türk” iddiası veya gerçeği söz konusudur ki bu da önemli değildir…
-*-*-
Önemli olan, 1950’lerde ayyuka çıkan “milliyetçilik” ve “anavatan histerisinin” yarattığı etnik kavganın ve milliyetçiliğin, bu güzel Ada’nın içine ettiğidir…
-*-*-
Haaa farz edelim ki milliyetçi ya da faşist tüm örgütlerimiz açıklamalarına yansıyan, “… Rum- Yunan tarafının Aktritas Planı'nı 21 Aralık 1963'te uygulamaya koyarak” diye başlayıp, “… 21 Aralık 1963 saat 02.30’da Tahtakale’de iki sivil Kıbrıslı Türk’ün öldürüldüğü…” ifadeleriyle devam eden “iddialar”, yüzde yüz gerçektir!
-*-*-
Peki sorarım; Akritas Planı başarılı olabildi mi?
Hayır!
Neydi Akritas Planı?
“Kıbrıs Türk toplumunu yok etme planıydı…”
O plan yüzde yüz başarısız olmuştur!
-*-*-
Kim, ne zaman, nasıl yok etti Kıbrıs Türk toplumunu?
Cevap verin!
-*-*-
Çok üzgünüm ama Ayşe’nin tatile çıkmış olmasının Kıbrıs Türk toplumuna verdiği zararın, Akritas’tan çok büyük olduğu, tarihi bir gerçektir!
İsterseniz, nüfusu sayın ve açıklayın!
Tarih bilimi çok önemlidir…
Gahbe Grivas!
Tarih çok önemlidir değil mi?
Öteki yazıda belirttiğimiz gibi; tarih; propaganda ve yalan hikayelerin etkisinden uzaklaştığı müdddetçe, “öğreticidir, ders vericidir”…
-*-*-
Bir süreden beri, “… topraklarımızı yabancılara satıyorlar…”, “Yahudi istilası…” ve benzeri hatalı açıklamaları işitiyoruz…
-*-*-
Musevi kökenli Türkiyeli iş insanları da kendilerini korumaya çalışırken, “… yok ya hu, 3 bin ev sattım sadece 100 tanesini İsrailliler aldı; geriye kalanları Ruslar, İranlılar ve Türkler aldı” gibi açıklamalar yapmaya çalışıyor!
-*-*-
Vekillerimiz, gösteri düzenliyor, kendi yakınlarının her türlü endek göndek ve tümteka tümtek işlerini gizleyip, “vaaaay da İsrailliler geldi, bizi kesecek” edebiyatına dahi girişiyor!
-*-*-
Oysa ortada buz gibi bir gerçek vardır!
Nedir buz gibi olan gerçek?
Satılan arazilerin belki de yüzde 90’a yakını; silah zoruyla Kıbrıslı Rumlardan çaldıklarımızdır!
-*-*-
Hırsızlık malı satıyorlar; dertleri yok!
İki Musevi’nin alıyor olması mı dert?
-*-*-
Yoksa “asıl dert” başka mı?
Hepsi sizin mi?
Anladık, anladık, tamam!
Zaten biz kaçıyoruz, buyurun, yiyin yutun!
Hepsi sizin!
-*-*-
Eşşek tepsin Rumları da bizi da!
Gahbe Grivas, gahbe EOKA B!
Oturamadıydınız oturduğunuz yerde!
Kemikleriniz çürüsün!
Hayatta kalmışlarınız da öldüğü zaman cesetleri koksun inşallah!