Parti içi demokrasiler, ülke genelindeki demokrasinin de aynasıdır. Tabandan tavana yayılan bir siyaset kültürü içerisinde, her kitle, sesini önce kendi siyasi hareketi içerisinde duyurma fırsatı bulur, böylece yaşamına yön verir. Bu nedenle, siyasi partilerin merkezilerinden çok daha önemlisi belki de ilçe, köy, bucak örgütleridir … YENİDÜZEN, bu anlayış içerisinde ve eşitlikçi bir tavırla, Cumhuriyetçi Türk Partisi – Birleşik Güçler’in ilçe kurultaylarındaki adaylarla görüşüyor, onların düşüncelerini sizlere aktarıyor…
15 Mayıs’ta yer alacak CTP Lefkoşa İlçe Kongresi’nde, başkanlık için aday olan üç isimden biri Mutlu Azgın ülke siyaseti, Lefkoşa ilçesi, Cumhuriyetçi Türk Partisi ve hükümete dair sorularımızı yanıtladı
CTP Lefkoşa İlçe Başkan Adayı Mutlu Azgın:
“Çözüm vardır ve siyasettedir. İşimiz gücümüz siyaset olmalıdır”
-----------------
• YENiDÜZEN: Ülkedeki siyaset iklimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
• Mutlu Azgın: Allem gallem. Kısaca kaos iklimi de diyebiliriz. Uluslararası hukukun bir parçası olmamızı engelleyen Kıbrıs sorunu en önemli sorunumuz olarak varlığını sürdürürken çözüm dinamiği bilhassa 2010’dan itibaren bizim dışımızda şekillenmeye başlamıştır ve bu alanda ciddi bir edilgenlik sorunu ile karşı karşıyayız. Kıbrıs müzakerelerindeki etkisizliğimiz dâhil çözümsüzlük koşullarında Kuzey’in yönetilmesi noktasında Türkiye’nin ağırlığı altında ezilerek özgüvensiz bir toplum görüntüsü çizmemiz, mevcut Eroğlu-UBP iktidarının vahim bir eseridir. Bu durum en genelde, toplumsal alanda tahakküm iklimi algısını beslemekte ve somut yansıması siyasi aktörlerimizin (bireyler ve kurumlar) çok hızlı ve ciddi biçimde toplum nazarında saygınlığının yok olması şeklinde olmaktadır. Tahakküm en önemli nesnelleştirme aracıdır. Amacı odur. Sizi siz yapan unsurları hedef alır; sizi siz yapan unsurlar öznelliğinizin ta kendisidir. Kurumları ve bireyleri günün ihtiyaçları çerçevesinde yenilemek daha doğrusu güncellemek; siyasi kurumlara ve bireylere sahip çıkmak zorundayız. Siyasi aktörlerin seçmeni, seçmenin de siyasi aktörleri suçladığı siyaset zemini herkese zarar verir. Kendimize gelmeliyiz, daha çok siyaset, daha kurumsal yapılar ve daha örgütlü bir toplum yaratıp siyasete itibar ve kişilik kazandırmalıyız. Çözüm vardır ve siyasettedir. İşimiz gücümüz siyaset olmalıdır. Bu çerçevede, kararlı, sebatlı, örgütlü, uzlaştırıcı ve akılcıl bir hat üzerinden mücadeleyi sürdürmek, bu verimli topraklara ve içinde yaşayan tüm güzel insanlara olan borcumuzdur.
“Yaşam değiştirici siyaset”
• YENiDÜZEN: Toplum genelinde, partizanlığın değil adaletin, eşitliğin ve daha ileri bir demokrasinin hâkim olması için bir baskı var mı? İnsanlar siyasilerden “menfaat” mı bekliyor gerçekte yoksa “adalet” mi?
• Mutlu Azgın: 2002-2004 yılları arasında şehirde, köyde konuştuğumuz, görüştüğümüz birlikte mücadele ettiğimiz insanlar şimdikilerden çok mu farklıydı? Mahallesini, evini bırakmaya hazır, gelecek belirsizliğini statüko ve konformizme tercih eden insanlar başka insanlar mıydı? Ana nokta şudur: siyasette büyü yoksa motivasyon çıkar ilişkilerine dönüşür. Siyasetin büyüsü, insanların hayatına dokunmak, yaşam dönüştürmek, yaşam değiştirici siyasetler izlemektir. Eğer geniş yığınları buna ikna edemezseniz “ayrı ayrı ve bir birinden kopuk bireyler” haline dönüşürler ve dolayısıyla bireysel, grupsal, bölgesel veya mesleki çıkarları devreye girer, birincilleşir. Laf kalabalığını bırakıp baştan aşağı tüm siyaset sil baştan yenilenmelidir, devlet dahil. Operasyonel hükümetçilik, particilik ve siyasetçilik devri bitmiştir. Toplumun beklentisi kanımca budur. Demokrasilerde “menfaatçı toplum” yoktur. Menfaatçilik koşullarına hapsedilmişlik vardır. Bu ince çizginin farkına varmalıyız diye düşünüyorum.
• YENiDÜZEN: Erken ya da normal bir seçimde, bir değişim öngörüyor musunuz? Hem iktidar, hem de anlayış değişimi anlamında?
• Mutlu Azgın: Ortalamamız tarihsel perspektiften bakıldığında zaten 4 yıldır. Dolayısıyle artık seçim sürecine girmiş bulunuyoruz. Hükümet olmak çok da zor değil, mücadelemiz halkın iktidarı olmaktır. Anlayış değişiminin gerçekleşmesi için bundan önce olduğu gibi bundan sonra da tüm gücümüzle mücadele edeceğiz. Önemsediğim konu, bunun hangi yönde olacağıdır, yani değişimin içeriğidir. Tartışmamız ve örgütlememiz gereken budur. Çözüm ve AB vizyonu yanında ezilen kesimin ve dezavantajlı grupların sosyal, ekonomik ve siyasal haklarının korunması ve geliştirilmesi doğrultusunda yapısal ve toplumsal değişime toplumumuz düne göre bugün çok daha hazır bir görüntü çizmektedir.
• YENiDÜZEN: Kıbrıs sorunu çözümlenmeden ve talepler, beklentiler, bütçe gerçeğimiz içerisinde “kendi kendimizi yönetme irademizi” ele almak mümkün mü?
• Mutlu Azgın: Zurnanın zırt dediği yer. Kısmen mümkündür. CTP’li yerel yönetimler mümkün olduğunun en güzel emsalidir. Kısmen çünkü dünyanın hiçbir yerinde birkaç ülke hariç ki onlar da farklı mekanizmalar ve kurumlar aracılığı ile bunu yapıyorlar ifade edildiği anlamda “kendi kendini yöneten” bir toplum yoktur. AB üyesi hangi ülke kendi kendini yönetiyor? Dünyanın her yerinde, farklı koşullar altında kendi özgüllüğü içinde yaşayan ve karşılıklı bağımlılık içinde olan devletler var. Bizim sorunumuz, 1974-2004 arası dönemde ulusal dava adı altında Türkiye ile oluşturduğumuz sağlıksız ilişki biçiminin ve Türkiye’nin demokrasimizi yani toplumsal gelişimimizi de prematüre bırakan yaklaşımlarının ardından değişen koşullarda Türkiye’nin bize sağladığı yardımlarla birlikte gündeme getirdiği sözde “çağdaş” koşulların pratikte tahakküm iklimini besliyor olmasıdır. UBP iktidarında sürdürülebilir bir yapı için yerelden vizyon ve politikalar oluşturulamadığından, atanmış bürokratların öngördüğü uygulamalar pratikte amaca yani kendi kendimizi yönetebileceğimiz sosyal, demokratik ve ekonomik koşulların oluşmasına hizmet edemiyor. Örneğin Türkiye öyle istediği için Ercan özelleştiriliyor ama gelirleri kamu borçlarının kapatılması için değil 13. maaş ödemeleri için kullanılıyor. Çözümsüzlük koşullarında ve sorunlarımıza çözüm üretemeyen UBP iktidarında tahakkümü iliklerimize kadar hissediyoruz. Çözümden sonra da AB veya Türkiye ile ilişkilerimizde birtakım koşullarla karşı karşıya kalabileceğiz, ancak bugünden başlayarak bununla nasıl başa çıkabileceğimize dair somut tespitler yapabilmemiz gerekir. Bunun yolu da parmağımızın arkasına saklanmadan sürdürülebilir bir yapı vizyonu ekseninde mümkün olduğunca kendi eksiklerimizi gidermemiz, toplum olarak kurumsal sıkıntılarımız ve iç organizasyonumuzla bağlantılı köklü reformlar üzerinde ciddiyetle durmamızla mümkün olabilecektir.
• YENiDÜZEN: İLÇENİZDEKİ tabloyu nasıl görüyorsunuz, insanlarla bire bir temaslarınızda en önemli şikayetleri ve beklentileri nelerdir?
• Mutlu Azgın: Lefkoşa’da önemli bir seçim yaşadık. Örgütümüz yorulmak nedir bilmeden çalıştı ve çalışmaya da hazır olduğunu gösterdi. Parti merkeziyle uyumlu çalışabilecek, zengin insan kaynaklarından azami düzeyde faydalanabilecek, kapsayıcı, bütünleyici, dinamik; yeni örgütlenme modelleri geliştirebilecek, toplumla iç içe olan, iyi organize olmuş verimli ve etkin bir üst yapıyla ilçemiz önümüzdeki dönemde başarılı olacaktır. En temelde bir ilçenin merkeze en az sorun aktaracak biçimde görevlerini yürütmesi beklenir. Kuracağı sağlıklı mekanizmalarla halkın beklenti ve ihtiyaçlarını okuyacak, öneriler geliştirip bunları merkeze iletecek bir ilçe, insanımızın en önemli beklentisidir.
• YENiDÜZEN: İLÇE başkanlığına aday oldunuz, nedir ön gördüğünüz, bu kararı neden verdiniz ve neler yapmak istiyorsunuz?
• Mutlu Azgın: Az önce bahsettiğim çerçevede ilçemizin görevlerini tam anlamıyla yürütebilmesi için katkı yapmak istiyorum. Partinin ve ilçemizin geçmiş tecrübelerini iyi bilen ve tabandan yetişmiş birisi olarak sorumluluk bilinciyle her CTP’li gibi ben de birikimlerimi en uygun koşullarda partim için kullanmak istiyorum.
“Politikaları konuşmalıyız”
• YENiDÜZEN: Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin şu anda ANA MUHALEFET pozisyonunda ve ülkeyi yönetmeye aday bir siyasi parti olarak KURULTAY sürecini nasıl geçirmeli, KURULTAY’ın ardından mutlaka atması gereken adımlar nelerdir?
• Mutlu Azgın: Ülkeyi layıkıyla yöneteceksek kurultay öncesinde ve sonrasında parti içi mekanizmalarımızı ve iktidar programımızı ele alabilmeliyiz. Politika konuşmalıyız. Politikalarımızı en etkin ve verimli biçimde uygulayabileceğimiz iç organizasyonu oluşturmalıyız. Tüm bunlar merkezin sorumluluğunda olan ve ilçelerin de verilecek görev ve direktifleri sağlıklı bir zeminde yürütebilmesiyle mümkün olacaktır. Yaşanmakta olan ilçe kongreleri ve kurultayı kapsayan süreç buna hizmet edebilmelidir.
• YENiDÜZEN: Cumhuriyetçi Türk Partisi, geçmiş HÜKÜMET döneminin ÖZELEŞTİRİSİNİ yaptı mı? Yeni dönem için DERSLER var mı çıkardığınız, düşünceniz nedir?
• Mutlu Azgın: Özeleştiri yapmıyorum diyen bireye veya kuruma rastladınız mı hiç? Yaşayan ve iş yapan her birey ve kurum hata yapar. Benim ilgilendiğim, özellikle kurum aracılığı ile yapılan hataların “kurumsal tecrübe” haline dönüştürülebilmesi. Kurumlar da bireyler gibi “öğrenir”. Peki kurumlar bu hataları nasıl yapar? Kurumlardaki bireyler/kişiler aracılığı ile, değil mi? Evet. Peki bu hatalar veya doğrular kurum adına yetki kullanan bireylerin özeleştirisi olarak kalır ve kurumsal tecrübeye dönüşmezse bir faydası var mıdır? Yoktur. Öyleyse, temel olan hatalar ve doğrular değil, bunun kurumsal tecrübeye dönüştürülmesidir.
• YENiDÜZEN: Size, tüm adaylara SÖZ HAKKI vermek istedik ve YENİDÜZEN olarak EŞİTLİK içerisinde tüm ilçelerde bunu yapmak istiyoruz. YENİDÜZEN’in yayıncılık çizgisini nasıl buluyorsunuz, genel olarak medyaya bakışınız nedir?
• Evet, çok iyi ettiniz, çok teşekkür ediyorum; umarım bu kültür gelişerek yerleşir. Yenidüzen her geçen gün gelişiyor. Teknolojik güncellenme, değişen dünya ve “yeni medya”ya uygun yöntem ve uygulamaları ile daha da iyi olacak.
• YENiDÜZEN: Son olarak sizin eklemek istediğiniz düşünceleriniz nelerdir?
• Tüm organlara aday olan arkadaşların siyaset üretimine yoğunlaşmalarını ve seçim kazanmanın ötesinde “seçimden sonraki günü” hedef alan siyaset tarzı üzerinden hareket etmelerini dilerim. Başkan ve Yönetim Kurulu adaylığı başvurusunda bulunan tüm arkadaşlara içtenlikle başarılar diler, Yenidüzen ailesine bu imkanı bize sağladığı için bir kez daha teşekkür ederim.