Tepeden "babacılık" yöntemi,
geçmişte "şükran psikolojisi" ile açıklanırdı;
Bugün bu yönteme, hükümet,
hedefler bazında "çağdaşlaşma" formları diyor(!) ...
Arada büyük fark var yani ...!
DEĞİŞEN NE?
Nedir bu fark?
Fark;
"babacılık" yöntemi içindeki siyasi partilerin,
"kâr payı" dağıtan bir şirket haline dönüşmesi!
Uygulama yöntemi ise;
İhtiyacın, fiyat ve istekler üzerinden, "serbest piyasa" tarafından belirlenecek olması!
Toplum, piyasa tarafından okunup, doyurulacak...
Hükümet de buna öncülük edecek...
"BABACILIK" SÜRÜYOR...
Aslında, "babacılık" hep aynı:
Başka bir "irade"nin elinde,
bir silah haline dönüştürülen ekonomi politikalarını,
o iradenin elinde tutmak meselesi!
Geçmişte kullanılan yöntem eskimiş ve pahalı hale gelmiş!
O yüzden yenilenecek (!),
Değiştirilecek...
Önce;
kamusal alanlar ve toplumsal kurumlar gidecek...
"Zarar ediyorlar"
ya da
"biz toplum olarak bu işi beceremiyoruz"
gerekçeleri ile özelleştirilecek!
Ses çıkaranlara ise;
"biz ülke şartlarında ve bu ekonomik kriz ve çıkmazda gereğini yapıyoruz, bizi anlamıyorsunuz"
diyecekler!
Sonra;
"babacılık" iradesinin telkinleriyle,
din ile eğitimin bir arada yürütülmesi meselesi var...
Bunun zemini ise,
kutsal kitabı, sanki bir fen kitabıymış gibi okutmakla başlar;
"Din özgürlüğü" adı altında,
mantığın temellerini tartışma konusu yaparsınız...
Gerekçeniz de hazırdır:
"Kıbrıslı Türkler yeterince Müslüman değil!" ...
GELECEK TESADÜFİ OLMAYACAK...
Yani bir toplum bir başka toplumun inançlarını mı sorgulayacak?!
Evet, sorgulayacak...
Ama bu yetmez!
O toplumu eleştirme hakkına da haiz olacak.
Bu kadar da yetmeyecek,
yaptırım boyutuna varan uygulamalar da kurgulayacak...
Siz dilediğiniz kadar,
"Hacı-Hoca’nın bu topluma kılavuzluk yapmasına izin veremeyiz",
deyin!
Bir gün, kendimizi dallanıp budaklanan bir cehaletin ipinde asılı bulursak,
İnanın ki,
bu hiç de tesadüfî olmayacak!
Bu "babacılık" iradesinin,
Bu hegemonyanın baskıları altında, antidemokratik uygulamaları ekseninde,
Kıbrıs’ın kuzeyinde ideal anlamda çalışabilecek bir ideoloji mi kalır?!
Kalmadı...
Zaten kalma olasılığı dahi yoktu!
İSTEK PARÇALAR GELSİN!
Hükümet ortakları UBP ve DP-UG, destekçileri bağımsızlar ile
"teolojinin hizmetçisi " dindar bir gençlik isteyen odaklar,
Müthiş bir yaranma-yanaşma kültürüyle birlikte,
Kıbrıs’ta iman eksenli bir değişim ve dönüşüm başlattılar...
Gelsin sahte bir maneviyat...
Gelsin sahte bir biyo-etik...
Haydi!
Hep beraber eskileri yad edip, "demoralizasyon"unu paylaşalım...
İstek parçalar sırayla gelsin bakalım....