Ulus IRKAD
Osmanlı Dönemi ve sonrasında Türkiye’den gelen öğretmenlerin bilhassa Kıbrıs medreselerinde, Rüştiye ve İdadide faaliyet gösterdikleri biliniyor. Daha sonraları İttihat ve Terakki, Birinci Dünya Savaşı ve daha sonra da Cumhuriyet Dönemlerinde Kıbrıs’a gelenler var; Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra gelenlerin en meşhurları Kazım Nami Duru Bey, Yavuz Konnolu, Mücteba Bey ve gene İttihad ve Terakki Dönemlerinin meşhur öğretmenlerinden olan eski Başbakanlardan Şemseddin Günaltay (CHP’nin Menderes öncesi Başbakanı)… Kıbrıslıtürkler kendi öğretmenlerini yetiştirinceye kadar Türkiye’den birçok öğretmen 1963-64 öncesinde de Kıbrıs’ta bulunmuştur. Hemen hemen adanın tüm okullarında bu öğretmenler faaliyet göstermiştir. Türk Edebiyatında eserler veren İbrahim Zeki Burdurlu ve Arif Nihat Asya gibi öğretmenler de Kıbrıs’ta görev yapmıştır.
Saim Onan ve ailesi de 1950’li yıllardan sonra (1959) Baf Kurtuluş Lisesi’ne öğretmen olarak gelip, Baflılara ve Baf’a duyulan sevgiyle, kendini hala daha Baflı sayan ve hala daha o sevgi ve Baf özlemiyle aile bireylerinin kendilerini aradan 59 yıl geçmesine rağmen Baflı olarak niteleyen bir aile… Düşünün siz ki ailenin emektar arabasının plakası bile “Baf” olarak kendisini belirlemiş. Bugün bu aile Türkiye’nin Foça-Ege taraflarında gezen “Baf” plakalı arabalarıyla birçok Kıbrıslı’nın bile ilgisini çekiyor. Ailenin çocuklarından Levent Onan abimizi 1960’lı yılların başlarında, anne ve babası Baf Kurtuluş Lisesi’nde görev yaparken bizim evin veya kendi evlerinin holünde, o zamanki haşarılığıyla, cilalı mermerlerin üzerinde kayarken hatırlıyorum. Bugün Levent Onan abimiz saygın emekli bir sanatçı ve öğretim görevlisi. Anne baba “Onan”lar çoktan hayata gözlerini kapamışlar ama Levent abimizle kızkardeşi Dr. Sergülen Onan kızkardeşimiz hep Baf’ı hayal ederek ve de “Biz Baflıyız” diyerek o eski tatlı ve de değerli Baf günlerini yadediyorlar. Aşağıdaki mektup, Baf’ı, Baf Kurtuluş Lisesi’ni hala daha unutmayan Levent Onan abimizden bana facebook vasıtasıyle gelmiş. Hiç dokunmadan aktarıyorum:
SAİM ONAN
“1925 yılında Gönen’de doğdu. Balıkesir Necati Bey Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra girdiği Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Malik Akansel/Refik Ekipman Atelye’sinden 1948 yılında mezun oldu. Eğitimi sırasında “Amatör Ressamlar” Türkiye birincisi oldu. 1950 yılında Van Lisesi’nde eşi Necla Onan ile göreve başladı. 1953 yılında doğu hizmetlerini tamamlayarak Ankara’ya döndüler. Sırasıyla; Ankara Yenimahalle Lisesi, Baf Kurtuluş Lisesi, Ankara Koleji İlk Kısım, Yüksek Öğretmen Okulu ve Ankara Fen Liseleri’nde öğretmen/idareci olarak görev yaptı. 55 yıllık sanat ve öğretmenlik yaşamında yüzlerce öğrenci yetiştiren sanatçı 40’tan fazla sergi açtı. İngiltere Kraliyet Takdir Belgesi de alan sanatçı, Avrupa Birliği 1991 yılı Çevre Takvimi’ne ülkemiz adına katıldı. Kassel Güzel Sanatlar Akademisi mezunu oğlu ile Van Kurtuluş Anıtı’nı yaptı. Empresyonist anlayışla yaptığı eserlerinde huzur ve hüznü engin bir dinginlikle işledi. 20 Mayıs 2003 yılında son sergisi sürerken vedalaştı bizlerle.”
NECLA ONAN
“1928 yılında Eskişehir’de doğdu. Çapa Öğretmen Okulu’nu birincilikle bitirdikten sonra Gazi Eğitim Enstitüsü Resim/Elişi Bölümü’nü 1950 yılında bitirdi. Resim/Sanat Tarihi Öğretmeni olarak yüzlerce öğrenci yetiştiren Necla Onan; Van Lisesi, Yenimahalle Lisesi, Baf Kurtuluş Lisesi ve Ankara Kocatepe Mimar Kemal Lisesi’nde görev yaptı. Emekliliğinde de özel dersler verdi, son yıllarına kadar eğitime hizmet etti. Eşi ile birçok sergiye katıldı. 31 Mart 2019 yılında aramızdan ayrıldı.”
FAİK LEVENT ONAN
“1952 yılında anne ve babasının doğu hizmeti yaptıkları Van’da doğdu. İlk/Orta/Lise öğrenimini Ankara’da yaptı. 1972 yılında girdiği devlet sınavını kazanarak yüksek öğrenimi için Almanya’ya gitti. Kassel Güzel Sanatlar Akademisi, Serbest Sanatlar Bölümü’nden 1977 Ocak ayında, o akademiyi Türkiye’den lise mezunu olarak bitiren ilk Türk öğrencisi olarak mezun oldu. Endüstriyel seramikte yoğunlaştı. Babası Saim Onan ile açtıkları özel bir stüdyoda çalışmalarına başladı. Daha sonra Çanakkale Seramik, Toprak Seramik firmalarında teknik koordinatör olarak yıllarca çalıştı. Babasıyla Van Kurtuluş Anıtı’nı yaptı, birçok sergiye katıldı. Emekliliğini Foça’da sürdürmekte olup evli ve iki kız çocuk babasıdır.”
SERGÜLEN ONAN DERVİŞOĞLU
“Ailenin en küçüğü olarak 1957 yılı sonunda Ankara’da doğdu. İlk/Orta/Lise öğreniminden sonra 1981 yılında Ankara Tıp Fakültesi’nden derece ile mezun oldu. Eşinin doktorası için ABD’ye gitti. 1985 yılında uzman doktor olarak Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne girdi. 1999 yılında Patoloji profesörü oldu. 2016 yılında emekli oldu. Halen Medipol Üniversitesi’nde Patoloji profesörü olarak görev yapmaktadır. Doktorluğunun yanı şıra babamız Saim Onan’ın izinden giderek resim çalışmalarını devam ettirmektedir. Birçok sergi açmıştır. Aynı zamanda Avrupa Korosu ve Boğaziçi Mezunlar Korosu’nda müzik çalışmaları da yapmaktadır. Avrupa Korosu olarak komşu Yunanistan ile karşılıklı konserler vermişler ve iki ülke arasındaki kültür alışverişine katkıda bulunmuşlardır. Mesleki anlamda birçok yayın ve kitabı vardır. Sergülen Onan Dervişoğlu evli, 2 oğul ve 2 torun sahibidir.”
KIBRIS VE BAF İLE TANIŞMA
“Babam ve annemin tayinleri Kıbrıs/Baf’a çıktığında ailecek bir telaş ve koşuşturma içine girdik. Pasaportlar çıktı, yola çıkıldı. İskenderun Limanı’ndan 1961’i 62’ye bağlayan gece bizler lüks Marmara Gemisi ile Kıbrıs’a yol alıyorduk. Öğleye doğru Larnaka Limanı’na ulaşıldı. Her şey yeni, alışılmadıktı. Türkiye’nin soğuğundan sonra bahar havası, her şey yeniydi. İşlemlerden sonra Lefkoşa’ya ulaştık.
Fatma Hanım’ın Oteli’ne yerleştik. Konuşan bir kargası vardı. Ertesi gün Ünlü/Koyu Yeşil otobüslerimizle Baf’a ulaştık. Hala Baf’ımızın o kendine has kokusu burnumdadır.
Önce Rum Mahallesi’nde, sonra İlkay Zihni Ali Çırali ağabeylerin fırınlarının yakınında, sonra da Fellahiye Mahallesi’ndeki evlerimizde oturduk. Komşularımız, dostlarımız, Sevgili Behiç Kalkan ailesi, Hüseyin Irkad ailesi, Altan ailesi, Feriha Hoca/Çürük Ali, Reşit ağabey, öğretmenlerim, arkadaşlarım, Baf Gazi İlkokulu…
9-10 yaşında bir çocuktum. 60 yıl öncesini anımsamak çok zor ama bazı şeyler hiç çıkmıyor aklımdan. Bandabulya, Titania sineması, çitlembik ağaçları, çöreklerimiz, macunlarımız…
Sahi, bir de Baf Sakızımız vardı. Ne oldu ona? Tadı hala damağımdadır.
Babam ve annemin Baf’taki çalışmaları ve emekleri çoktu. Babam lisede hem resim, hem de fotoğraf atölyelerini kurmuştu. Tüm tiyatro, temsil dekorlarını yapar, oyuncuların makyajlarına kadar uğraşırdı. Bayram günlerinin kortej arabaları, Tag’lar yapılır, çeşitli figürlerle ulusal moral ve duruş desteklenirdi. Rüya gibi geçen 2 yıl, unutulmaz dostluklar ve özlem… Kıbrıs anıları uzun sürer. İleride detaylı yazmaya çalışacağım.
Sevgili Ulus kardeşim, elimden geldiğince bir şeyler karaladım. Umarım faydası olur. Talat Akgül ile ilgili internet dışında bir bilgiye ulaşamadım. Ancak oğlu ile iletşim kurdum. O bir şeyler hazırlarsa sana hemen ileteceğim. Anneciğinin ellerinden öperim. Sevgiler selamlar kardeşim.
FAİK LEVENT ONAN...”
** GEÇMİŞLE YÜZLEŞME KONUSUNDA DÜNYADA NE GİBİ ÇALIŞMALAR YAPILIYOR?
Kamboçya: Kızıl Kmerler davasında hayatta kalan son lidere soykırım suçundan müebbet hapse onay...
Jonathan Head/Khieu Sampan
Kamboçya'da Kızıl Kmerlerin yönetimde olduğu 1970'lerin ikinci yarısında yaşanan kanlı dönemi incelemek üzere kurulan özel mahkeme sonuçlandı; rejimin hayatta kalan son liderinin soykırım ve insanlığa karşı suçlardan 2018'de aldığı mahkumiyet kararı onaylandı.
Khieu Samphan, Kamboçyalı ve uluslararası yargıç ve avukatlardan oluşan karma mahkeme tarafından yargılanan Kızıl Kmer liderlerinden oluşan küçük grupta yer alıyordu.
1975-79 yılları arasında iktidarda olan Kızıl Kmer yönetimi iki milyona yakın Kamboçyalının ölümünden sorumlu tutuluyor.
Mahkemenin son duruşması ile bu yönetimin liderlerinin adalet önüne çıkarılmasına yönelik resmi uluslararası girişim de sona ermiş oldu.
Birleşmiş Milletler tarafından desteklenen mahkeme sonunda sadece üç kişi mahkum edildi. Kurulması on yıl süren ve 13 yıl boyunca duruşmaları devam eden mahkemenin maliyeti 300 milyon doları aştı.
Mahkeme 2018'de, o sırada 87 yaşında olan ve Kızıl Kmer yönetiminin devlet başkanı olan Khieu Samphan ile 92 yaşındaki Nuon Chea'yı soykırımdan suçlu bulmuştu. Bu iki isim daha önce insanlığa karşı suçlardan müebbet hapse mahkum edilmişlerdi.
Kızıl Kmerlerin lideri Pol Pot'un yardımcısı olan ve 2007'de tutuklanan Chea 2019'da cezaevinde öldü.
2010'da mahkum edilen ilk sanık, Yoldaş Duch olarak bilinen ve başkent Phnom Penh'de 20.000 tutukludan sadece 12'sinin hayatta kaldığı Tuol Sleng işkence merkezini yöneten kişiydi ve 2020'de öldü.
Diğer sanıklardan, Kızıl Kmerlerin Dışişleri Bakanı Ieng Sary ve eşi Ieng Thirith, davaları sonuçlanamadan öldüler; Ieng Thirith'e demans teşhisi konulunca davası durdurulmuştu.
Kızıl Kmer lideri Pol Pot 1998'de öldü.
'Yaraları deşme riski'
Mahkemedeki uluslararası savcılar diğer Kızıl Kmer yetkililerine karşı da dava açmak istemiş ancak Kamboçyalı yargıçlar tarafından engellenmişlerdi.
1977'de Vietnam'a iltica edene kadar kendisi de eski bir Kızıl Kmer askeri görevlisi olan Kamboçya Başbakanı Hun Sen, Kızıl Kmerlerin üst düzey liderlerinden daha fazlasının peşine düşmenin Kamboçya toplumundaki yaraları deşme riski taşıdığını söyledi. Hun, ülkedeki pek çok insanın ya hareketle işbirliği yaptığını ya da hareketin kurbanı olduğunu savundu.
Bazıları Hun'un, savcılara daha geniş bir yetki verilmesi halinde bazı siyasi müttefiklerinin kendilerini sanık sandalyesinde bulabileceğinden korktuğuna inanıyordu.
İyimserlikten doğan mahkeme
Kızıl Kmerlerin yargılandığı mahkeme, 1990'ların sonunda uluslararası ilişkilerde benzersiz iyimserlik havasının estiği dönemde çıktı.
Soğuk Savaş'ın sona ermesi Kamboçya gibi bir ülkede adalet arayışını ilk kez mümkün kıldı.
Kamboçya, Soğuk Savaş sonrası ilk büyük uluslararası müdahaleydi ve bu tür operasyonların hem çatışmaları sona erdirebileceği hem de tarihsel mağduriyetleri giderebileceği umuluyordu.
Bu, eski Yugoslavya ve Ruanda için özel mahkemelerin ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kurulduğu dönemdi.
Ancak Kamboçya hükümetinin yargılamada oy hakkına sahip olmakta ısrar etmesi gibi siyasi hesaplar mahkemenin kuruluşunu yıllarca geciktirdi.
Umut ve karamsarlık
Kızıl Kmerler döneminden hayatta kalanlar mahkeme hakkında karışık duygulara sahip.
Kızıl Kmerler tarafından işlenen suçların dökümünü tutmak için Kamboçya Dokümantasyon Merkezi'ni kuran Youk Chhang, mahkemenin Kamboçya ve dünyanın geri kalanı için değerli bir hizmette bulunduğuna inanıyor.
"Bu, yaşananları hatırlatan bir kilometre taşı ve genç nesillere daha iyimser bir gelecek sunmak için buna ihtiyacımız var" dedi.
"Bunun başka faydaları da oldu. Şimdiye kadar 30.000'den fazla mağdurla yaşadıkları hakkında konuştuk ve çoğu mahkeme sürecinin kendileri için anlamlı olduğunu söyledi."
Ancak babası Kızıl Kmerler tarafından öldürülen ve 1980'lerdeki iç savaş sırasında mülteci olarak Tayland'a kaçan Kamboçya'da tanınmış bir insan hakları savunucusu olan Ou Virak, mahkemenin kalıcı bir etkisi olacağına ikna değil:
"Beklentilerimiz düşüktü. Mahkemenin kurulma şeklinin siyasi niteliğinin farkındaydık. Ve insan hakları meseleleriyle ilgilenen hepimiz bir mahkemenin kurulmuş olmasını ve hesap verebilirliği önemsiyoruz."
"Bunun tarihi gerçekleri ortaya koyacağını ve yaşananlara ilişkin ortak bir anlayış getireceğini umuyorduk. Ama mahkemeden gelen belgeler bize sadece zaten bildiklerimizi anlattı."
"Kızıl Kmerler dönemini yaşamış ve bu konuda nasıl konuşacaklarını bilmeyen yaşlı kuşak ile ebeveynlerinin ve büyükanne ve büyükbabalarının başına gelenleri çok az bilen ve önemseyen genç kuşak arasında hala derin bir boşluk, bir sessizlik var."
(BBC - Jonathan Head/Khieu Sampan – 23.9.2022)