“Baf’ın güzelim hanları ve bu hanlardan hatıralar…”

Sevgül Uludağ

Ulus Irkad

Kıbrıslı araştırmacı ve yazar Haşmet Gürkan (1932-1992) “Kıbrıs Tarihinden Sayfalar” (Gürkan, 100-107, 1982) adlı kitabında Lefkoşa Hanları’ndan söz ederken bu hanların uzak yerlerden hayvanları ile gelen yolcuların konakladıkları yerler olduğunu ve de hayvanları için de hanlarda yerler olduğunu yazmaktadır (Haşmet Gürkan, 100-101, 1982.) Aslında Hanlar Kıbrıs tarihinde de önemli yer tutarlar çünkü o zamanlar bilhassa yüzlerce yıl önce karayolları pek iyi gelişmediğinden insanlar atlar veya katırlarla seyahat etmek mecburiyetinde kalırlar ve uzun yolculuklarda muhakkak geceleyin konaklayacakları hanlara uğrarlardı. Karınlarını hanlarda doyuran yolcular, genelde hayvanlar için ayrılan bölümlerde hayvanlarının da karınlarını doyurup barındırırlar, kendileri de geceleyin bu hanların odalarında gecelerler ve sabahleyin hemen yollarına devam ederlerdi.

Hanlar, Osmanlı Dönemi’nde de uzak yerlerden gelen yolcular için konaklama yerleriydi. Baf Hanları’nın da misyonları öyleydi. Baflı işadamı Hüseyin Şevketoğlu “Dikey Uçuş-Baf’tan Lefkoşa’ya Bir Ömür” adlı kitabında Baf Hanlarına da yer vermiştir:

BAF’TA AKILDA KALAN HANLARDAN BİRİ

“Baf Kasabası’nda geçen çocukluk ve gençlik yıllarımda, sadece tek bir otel vardı adı Küçük Olympus Oteli.

İnsanlar köylerden Kasaba’ya katırları ya da eşekleriyle gelirlerdi. Hem kendilerinin hem hayvanlarının birlikte konakladığı mekanları, eski ve taş yapılı hanlardı. Bir odada kendileri, bir odada hayvanları kalırdı. Bu tür çok odalı mekanlarda ayrıca alışveriş yapılan, zanaat işlerinin yapıldığı küçük dükkanları da bulunurdu. Köylerden gelenler, bahçelerinde kendi yetiştirdikleri çeşitli sebze ve meyveyi han içinde sergileyerek satarlardı. Çok işlevli yapıları nedeniyle günlük yaşamın en hareketli olduğu yerler bu hanlardı.

O dönemde, Kasaba’da beş tane han vardı. Bunların beşinin de hem sahibi hem işletmecisi Türk’tü. Baf’taki Türk nüfusu Rum nüfusun üçte biri olmasına karşın, mal varlığı bakımından Türkler Rumlardan daha iyi durumdaydı. Türklerin sahip oldukları mal mülk neredeyse Rumlarınkine yakındı.

Bu hanların en bilinenlerinden biri Yero Mustafa’nın hanıydı. Sahibi, Mustafa Haşim Altan’ın dedesiydi. Yero Mustafa, hanın içinde yaşardı. “Yero” (Rumcada “kutsal”) görmüş geçirmiş demekti.

Yero Mustafa saygın, bilgili biriydi. Muska yapardı. Derdi olanları dinler, onları okuyup üflerdi. Müşterileri arasında çok sayıda Rum da vardı…” (Şevketoğlu, 40-41, 2022).

YERİ GELMİŞKEN MAZLUME HANIM’IN BAF TÜRK BÖLGESİ’DEKİ OTELİ

Baf’ta Olympos Oteli dışında hatırladığım kadarıyla 12 odalı bir de hemen 1967-74 yılları arasında kirada kaldığımız “Gavur İmam” (Kemal Coşkun) Sokağındaki Yıldız Oteli’ni de saymamız gerekmektedir. Bu otel ve bizim ev, 1962 yılında evinde ölü bulunan Mazlume Hanım adlı bir dul hanıma aitti. Sözü geçen Hanım’ın Fransa’da, Türkiye’de Osmanlı Dönemi’nde Mülkiye’den mezun devlet adamı Tahsin Adam adlı bir oğlu vardı. 1920’li yıllarda Baf köylerinde yeni Türk harflarını tanıtan gençler arasında olan Tahsin Adam, 1920’li yılların ortalarında Fransa’ya gitmiş, orada devlet kademelerinde sivrilmiş ve eski Fransa Cumhurbaşkanı Pompidu’nun yardımcılığına kadar yükselmişti. Tahsin Adam, İkinci Dünya Savaşı sonrasında da UNESCO’nun kuruluşunda rol almıştı. Aynı kişi annesi öldükten sonra Kıbrıs’a her geldiğinde (Annesinden kalan malları korumak ve kontrol etmek için) Kıbrıs Cumhuriyeti yetkilileri tarafından askeri törenle karşılanmaktaydı. Bilhassa eski Kıbrıslırum politikacı ve bakanlardan, aynı zamanda Cumhurbaşkanı Kiprianu ile de çok iyi bir dostluğu olduğunu Baf’ta duymuştum. Çok uzun boylu ve gözlüklü olan bu Kıbrıslıtürk asıllı Fransız politikacıyı ben de birkaç defa görmüş ve 1970’li yıllarda, otelle evimizin bulunduğu alanı yenileme planlarının olduğunu kendisinden duymuştum. Baf’ın tanınmış mimarlarından Niyazi Altan ile İngilizce olarak sohbet edişlerine de şahit olmuştum. Bu arada Mazlume Hanım, 1962 yılında evinde ölü bulunmuş ve ölümünün cinayet olduğunu iddia eden birçok Baflı Türk’le de karşılaşmıştım. Gene sözü geçen Hanım’ın bir Kıbrıslırum arkadaşı olduğunu dedikodu olarak söyleyen Baflılara da rastlamıştım. Baf’taki otel çevresindeki mallarına, Yıldız Otel’e bizim kirada kaldığımız eve emekli öğretmen Himmet Efendi ve Oğlu Cemal abi bakmaktaydı. Bu arada biz 1974 yılında Baf’tan ayrıldığımızda Dip Baf’ta yeni inşa edilmiş “Paphos Beach Hotel” adlı turistik bir otel bulunmaktaydı. 1990’lı yılardan sonra (İlk gidişim 1989 yılıydı) Baf’a gittiğimde, mahallemizde kalan Kıbrıslırumlar bana Tahsin Adam’ın da Dip Baf’ta bir otel inşa ettiğini ve Yıldız Otel dahil devamlı mallarını ziyaret ettiğini de söylemişlerdi.

BAFLI HALİM ARSLAN BAF HANLARINI ANLATIYOR

Baflı eski kunduracılardan Halim Arslan abimiz de bana 1930’lu ve 40’lı yılardaki Baf’ı anlatırken Baf hanları hakkında şunları söylemişti:

“Aşağıda Bandabuliyodan (Çarşıdan) taraf geliyoruk. Birinci Han Gommado’nun Hanı… Daha yukarıda Salih Tarkuç’un Hanı, daha yukarıda Ali Arif’in Hanı, Keçeci Arif dayının oğlu, ondan sonra gelir İmam’ın Hanı. Mustafa Ahmet Raşit’in evindeydi orası. Sanırım Ali Dayı’nın Hanı’nı da satın  aldıydı, Mustafa Ahmet Raşit’in evindedir orası. Sanırım Ali Dayı’nın Hanı’nı da satın aldıydı Mustafa Ahmet Raşit. Ondan sonra Gönelli’nin Hanı gelirdi.

HANLARDA YAPILANLAR

“Gommado’nun Hanında sadece hayvanlar vardı. Ve hayvanları barındırırlardı, onu da etraf köylerden gelen hayvanları barındırırlardı. Sirizalarla (heybelerle) o gün çıkardıkları zerzavatı, gece saat 12’den getirmek için yola çıkarlardı. Getirsin zerzavat da satsın adam. Ve hayvanını da buralara bırakırdı. Ben, 7-8 yaşındayken sabahın beşinde kalkardım ve giderdim. Hayvanın sırtından satılacak yere konan sirizalara, hayvanın ipini sadece ben değil arkadaşlarım da vardı, ve hangisi koparsa, yardımcı olurduk ve bu yaptığımız işe karşılık ya bir salatalık  ya da 20 para alırdık. Bu olay 1938 ve 1939 yıllarında oluyordu. Daha İkinci Dünya Savaşı başlamamıştı”.

Bu arada Gönelli veya İbrahim Hanı AB tarafından restore edilip 2016 yılında açılışı yapıldı ve bu açılışta ben de Baf halkına Baf’taki 1974 öncesi kültürel ve sosyal hayat hakkında bir konuşma yapmıştım (u.ı.)

ALİ ARİF’İN (Albayrak) HANI’NDA BİR ÇOCUKLUK ANIM

Baflı Albayrakların babası Hacı Ali Albayrak Dayı’yı, 1962 yılında öküz, at, eşek ve atlara nal takarken birgün gözlemleme fırsatım olmuştu. Arif Albayrak annesinden sabah kahvaltısı için “Kaşkaval Peyniri” isteyince onunla birlikte, babası peyniri çarşıdan alsın diye Ali Hanı’na gitmiştik. O sırada havanlara nal takmakta olan Ali Dayı, işinin bitmesini isteyerek (At, öküz, katır ve eşekleri olup sırada bekleyen müşterileri vardı)  bizleri orada bekletmiş, ben de fırsattan istifade tesadüfen onu gözlemlemiştim. Öncelikle atın çürüyen nalını çıkardıktan sonra da taşlaşan atın ayağının altındaki nasır veya kabukları, tırnakları ince bir kasatura ile oyarak çıkarmış, bir kutudan aldığı çivileri gene nallarla ve daha fazla nalların da arasındaki çivi deliği olan yerlerdeki atın ayağına çakmaktaydı. Genelde o ayak kemiği sertleşen hayvanlar, çivilerin ayaklarına girmesini pek hissetmedikleri için ürpermezler ama bazıları herhalde çiviler etlerine girmiş olacak ki bayağı ürperirler ve hareket etmek isterlerdi. Ali Dayı, hayvanın ayağını o kadar sağlam tutardı ki hayvan birkaç irkilmeden sonra kendine gelir ve çakma işi sorunsuz devam ederdi.

1963 SONRASI BU HANLAR TERKEDİLDİ VE 1974 YILINDA ARTIK HARABE HALİNDEYDİ

7 ve 9 Mart 1964-Baf Çarpışmaları’ndan sonra Baflı Türkler de buraları terkedince, çoğu Fellahoğlu Caddesi üzerinde veya yakınlarında bulunan bu hanlar harabe haline gelmişti. Artık çarpışmalar dolayısıyla buralara uğrayan veya barınan yoktu. Baf’ın en az %50’sinden çoğu terkedilmişti. Baflı Türkler genelde Mutallo, Ülkü Yurdu, Kasaphane ve Lazana-Ekşilik Bölgeleri’ne çekilmişler, Baf’ın terkedilen bölgelerinden Mutallo’ya gelenlerin gene büyük bir çoğunluğu da, başka kazalara veya köylere göçetmişlerdi. Böylece 1974 yılında Baf’ın kültürünü yaşatan insanları o kültürü 1974 yılına kadar yaşatmış, 1974 yılında ise göçlerle bu kültür de kaybolmaya doğru yol almıştı. Bir yer ancak halkıyla varolmaktaydı. O halk da yokolduktan sonra o kültür de yokolmaktaydı…


Baf İbrahim Hanı'ndan görünüm...

KAYNAKÇA

Gürkan, H. (1982) Kıbrıs Tarihinden Sayfalar, Nehir Yayınları, Lefkoşa.

Şevketoğlu, H. (2022) Dikey Uçuş-Baf’tan Lefkoşa’ya Bir Ömür-Hüseyin Şevketoğlu, Anima Yayınları, İstanbul.

Kaynak Kişi: Baflı Halim Arslan.