Kimse (şimdilik) tanımasa da, bir cumhuriyet daha kuruluyor bu gün: “KARPAZ SOKAN CUMHURİYETİ (KSC)” !..
Yıllardır yazdığım KARPAZ yazılarını okuyanlar bilecek, bu “CUMHURİYET”i kurmak için yıllarca nasıl çalışıp durduğumu…
Dünyanın, militarizm, şovenizm, bulaşmamış ilk “SİVİL DEVLETİ” olan KSC’nin ilanı; her şeyin tüketildiği bu BARBARLIK ÇAĞI’na karşı yıllardır sürdürdüğüm, “Sivil İtaatsizlik” eylemlerinin doruk noktasıdır bir anlamda…
“Dalgaların sesi, çakıl taşlarını okşayışındaki yumuşaklık, kendini kayalara vurup köpürmesindeki beyaz haşarılık; oynaşan yakamozların göz alıcı ışığı ve o benzersiz kokusu… Denizin büyüleyici davetini yaratanlardır bunlar… Ve elbette, balıklar; ahtapotlar, kabuklu hayvancıklar, carettalar, yunuslar vd…
Bir kayada oturmakla tanıyamazsınız onları… Salt kıyısında yüzerek de olmaz…
Denizi tanımak, onu anlamaktan / yaşamaktan geçer… Bunun için de onunla kuçaklaşmak gerekir…” diye yazmıştım yıllarca önce, DENİZE VE BALIKLARA DAİR başlıklı yazımda)…
On yıl kadar önce de (30-07-2003) şu satırlara dökmüştüm öfkemi:
“Artık yorgun ve öfkeli dönüyorum Karpaz’dan…
Özgür eşeklerin neşeli anırmaları yerine; “Karpaz Çıkarması” yapanların anlamsız sahte nutukları çınlıyor artık kulaklarımda…
Doğanın capcanlı (gökkuşağı) renkleri; -hani o reklamdaki gibi- “en güzel mavi”, “en güzel yeşil” gitmiş; betonun gri, tozun boz renkleriyle pastelleşmiş; gittikçe solan bir Karpaz karşılıyor artık beni…”
İlk kez, bunları yazdıktan sonra düşünmeye başlamıştım “BAĞIMSIZLIK İLANINI”… 01-07-2004 tarihli yazımdaki şu satırlar “ipuçlarıydı” aslında:
“Uzun bir ayrılıktan sonra, sevgilisine kavuşmayı bekleyen aşıklar gibi heyecanla koştum Karpaz’a… Ne sağıma baktım ne soluma…
Ne, mantar gibi biten inşaatlar bozdu keyfimi, ne son anda Karpaz’a gelmekten cayan dostlar.
O’na yeniden kavuşmanın heyecanıyla, oltamı kapıp (kendime tapuladığım) kayamda aldım soluğu…
O da ne!.. Benim kaya çoktan işgal edilmiş!..
“İşgalci” vatandaş Eğlenceli bir Rum… Taş merdivenleri inişimden ve suratıma düşen öfkeli gölgelerden anlamış olacak ki kenara çekilip “galispera” diyerek buyur etti…
Kendimi bir anda “Kardak Kayalıkları”nda hissettim… Hızla açtığım oltamı bayrak gibi dikip; henüz ıslanmamış bazmo ekmeğinden kopardığım parçayı fırlatırcasına attım denize…
Yüzlerce küçük kefalın dişleri arasında dağılan ekmekle benim öfkem de dağılıp gitti ama, fırtına tanrısının öfkesi dinmek bilmedi…
(..) Değil fırtına tanrısı, “HAYIRCI” tanrılar bile bozamaz keyfimi…” diyorum “işgalcime” basıyor kahkahayı… Yukarı çıkıp kahve içiyoruz..”
Son günlerde, bizim gurur kaynağımız Meliz Redif’in Londra Olimpiyatlarındaki konumunu ve basın açıklamalarını okudukça daha da depreşti İTAATSİZLİĞİM…
2016’da Rio de Jenario’da yapılacak Olimpiyatlarda KSC bayrağını dalgalandırmayı hedefliyorum şimdiden!..
Es kaza bir de Altın madalya alırsak diye MARŞ(Milli değil, İğneli marştır) da hazırladım…
KSC’nin ismine, bayrağına ve marşına bakıp; bir çok eleştiri yapılacak biliyorum… En çok da “S” harfi tartışılacak… Dünyaya Dikilitaş’tan bakmaktan kurtulamayanlar “SÖZDE” olarak okuyarak; kendi ayıplarını örttüklerini sanacaklar… Kendini alemin açıkgözü sananlar “SALAKLAR” diye okuyacak belki…
Benim gibiler, ayrımcılığın her türünü dışlayan, barışçı, özgürlükçü, doğa dostu “SOSYALİST” olarak okuyacaklar “S”yi…
KSC Anayasası
Evrendeki tüm canlılar (bitkiler, hayvanlar, insanlar ve diğer türler) KSC’nin DOĞAL ve EŞİT vatandaşı sayılırlar. (Kurucu Başkan! T.Ö.’nün bu cumhuriyetteki hakları, tavşanların, orfoların ya da bir giksinin haklarından fazla değildir).
KSC’de geçerli tek yasa DOĞA YASALARI’dır… Burada paranın, dinin ya da liberalizmin değil; kekliklerin, traşların borusu öter…
Belki SONSUZ’a kadar değil ama; misyonunu tamamlayana dek yaşatmalıyız bu cumhuriyeti… Bayrağını yalnızca Karpaz’a değil; ağaçları, tepeleri hoyratça yok edilmekte olan Gambilli’ye de; “Petrol Dolum Tesisi” cinayetinin işleneceği Kalecik’e de; Denizi betonlaştırılmış her kıyıya da dikmeliyiz bayrağını…
KSC (İğneli) Marşı: ( 1 Mayıs marşı ritminde okunur)
Uyan artık sabahınan
Uyan eşekler diyarı,
Karpaz’ın senden beklediği
Özgürlük ve isyandır
Arsızın betonunu
Yüzsüzün suratını
Ezelim tekmelerle
Yepyeni bir hayat için
Burada ve her yerde
Bir Sokan, bir eşek
Karpaz’ın, isyanın bayramı
Barışın şaşmaz yolunda
Yeşilin, mavinin bayramı
Vermeyin arsıza izin
Karpaz’ı satması için
Dünyayı korumak için
Dikenleri dikelim
Sizlerin ellerindedir
Gelen bağımsız günler…
Bir şahin, bir keçi
Dünyanın şanlı bayramı
Yeni bir hayat yolunda
Doğanın mutlu bayramı…
• İki yıl önce yazdığım bu yazıyı “durup dururken” yeniden yayınlamadığımı anlamışsınızdır… Geçen akşam, 56 yılın ardından “ORTAK” kutlanan, görkemli 1 Mayıs etkinliği ana neden… İkinci nedeni tahmin etmişsinizdir artık!...