Su, su, su…
İçimiz dışımız su oldu.
Dün UBP’nin CTP’ye tanıdığı sürenin son günüydü.
Başbakan Kalyoncu su sorununu çözemezse Özgürgün her türlü yetkisini kullanacaktı.
Tabii bana göre UBP’nin verdiği süre değildi önemli olan…
Artık su sorununun bitmesi gerektiğiydi.
Ancak UBP’nin dediği gibi “içeriği önemli değil, yeter ki imzalansın” şeklinde değil.
Mutlaka ki ortaya çıkan son taslakta iyileştirmeler yapmak mümkün olabilirdi. Anlaşmanın bu tarafındaki Kıbrıslı Türklere daha güvenilir bir metin sunmak mümkün olabilirdi.
***
Dün Başbakan Ömer Kalyoncu bu çerçevede temaslar yapmaya çalıştı anlaşıldığına göre… Yeni bir metin hazırlandı ve Türkiye yetkililerine iletildi.
Dün akşam üzeri bu girişimlere dair ayrıntılı bir bilgi yoktu henüz ortada…
Herhalde bugün veya birkaç gün içinde yanıt gelir…
Olumlu gelir mi gelmez mi göreceğiz...
***
Su sorununun çözülmesi gerek çünkü bu ülkenin suya ihtiyacı olmadığını iddia eden kimse yok herhalde…
Bu yıl yine kuraklık var, ekinler yeşermedi, Mesarya neredeyse kurudu.
Yaz geliyor, kış aylarında idare! edilen su, yaz aylarında idare edilmez duruma geliyor.
Elbette ki suya ihtiyacımız var ama nasıl olursa olsun değil.
Bu su gelirken evlere, işyerlerine, bahçelere, tarlalara akacak suyun fiyatı önemli,
Bu su taşınırken, çeşmelerden akarken buradaki otoritenin (devletin) rolü ne olacak,
Şöyle veya böyle su ihtiyacına yanıt vermeye çalışan belediyelerimiz bu sistemin neresinde yer alacak veya yer alacak mı?
Yapılacak anlaşma Anayasamıza uygun mu değil mi?
En azından birkaç sorunun yanıtını imza atılacak metinde bulabilmemiz lâzım.
Sorunun çözümlenmesi gerek çünkü bu sorunun çözümü diğer çözümleri de, en azından her zamanki gibi geçici çözümleri de beraberinde getirecek.
Ne örneğin?
Tabii ki maaşlar.
Şubat maaşlarının iki taksitte ödeneceği konuşuluyor ama Maliye Bakanı eksiksiz şekilde Pazartesi günü ödenmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü açıkladı. Emekli maaşlarının da bugün ödeneceği söylendi.
Yani maaşlar tartışılır durumda…
Öte yandan sendikalar, “hiçbir şeyinizi istemeyiz” diyorlar ama maaşlar için de “nereden bulursanız bulun, ödeyin” ısrarındalar…
İşte bunun için de çözmek lâzım, maaşlar için de, mali protokolün imzası için de bu sorunun ortadan kalkması lâzım.
***
Lâzım da sorun ortadan kaldırılamazsa ortaya çıkacak durumda ‘dayanışma’yı da unutmamak gerek!
Herkes, özellikle kamudaki sendikalar “kazanılmış hak” dediklerinden ödün verebilirler mi, elini taşın altına koyacak olanların sayısı tatmin edecek düzeyde olur mu yoksa dün Mehmet Çağlar’ın yazdığı hikâyede olduğu gibi sadece resimdeki yanlışlar işaretlenir ama düzeltmek için parmağını oynatmaz mı! Okumak için https://www.yeniduzen.com/Yazarlar/mehmet-caglar/cirak-ve-tablosu/8140’i tıklayınız.
***
Bakalım ne olacak? derken, Başbakan Kalyoncu, son olarak akşam üzeri Yenidüzen’e açıklama yaptı ve “Türkiye hükümetine gönderdiğimiz önerilere olumlu yanıt geldi” dedi. Biz de bu önerilerin ne olduğunu artık bugünden sonra öğreniriz herhalde!..