• “Bir şey söyleyeceğin varsa çık söyle ama ‘bugün onu yapacağım bugün bunu yapacağım’ deyip de ortada bir şey yok, o zaman fazla reklam yapmayın. Şimdi bu çarşaf liste olayı geçti ya eskiden herkes bölgesindeydi şimdi bakarım bilmem ne bakanı nerde… Tamam gittin de, ne yapmaya gittin?”
• “Fon direkt bütçeye ve bütçeden TÜK’e bir katkı olarak verilseydi o zaman yasallığı hiç sorgulanmazdı. Şimdi ne oldu? Fon konuldu, direkt TÜK’e aktarılması için ve bütçe by pass edildi.”
• “Serdar Denktaş gerçekten doğru yaptığına inanıyor. Bir anlaşma yapıldı. Ben Mercedes gibi aracın 2 yılda bir yenilenmesini de tuhaf buldum. Benim bildiğim Mercedes 10 yıl gider. 10 yıl giderse niye 2 yılda yenileyeceksin?”
• “Vatandaşta ‘bunlar şu oteli kurtarsınlar diye bu düzenlemeyi yaptılar’ diye bir imaj yaratıldıysa, bu yanlış oldu. Bu emirnameye ben karşıyım demeyeceğim. Fakat yapılış şeklinden rahatsızlık duydum.”
• “Bu Bakanlar Kurulu doğrusuyla, yanlışıyla, sevabıyla, günahıyla 1 yıl daha devam etsin. En sonunda bu işin mükafatını da alırlar, cezasını da… Bu saatten sonra kabine değişikliği doğru olmaz.”
Fayka Arseven KİŞİ
Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar, bakanları eleştirdi, “sen bütün gün reklam yapacaksın ben de Meclis’te komitelerde, o bodurum katında seni destekleyeceğim” dedi, ‘İş yapın, reklam yapmayın’ mesajını verdi.
Makam araçlarının alımını da doğru bulmadığını dile getiren Tatar, “Serdar Denktaş gerçekten doğru yaptığına inanıyor. Kombosla bir anlaşma yapıldı. Ben Mercedes gibi aracın 2 yılda bir yenilenmesini de tuhaf buldum. Benim bildiğim Mercedes 10 yıl gider. 10 yıl giderse niye 2 yılda yenileyeceksin?” şeklinde konuştu.
Kabine değişikliği beklemediğini de açıklayan Tatar, “Bu Bakanlar Kurulu doğrusuyla, yanlışıyla, sevabıyla, günahıyla1 yıl daha devam etsin ve en sonunda bu işin mükafatını da alırlar, cezasını da…” yorumunda bulundu.
Tatar, atamalardan, kabine değişikliğine, makam araçlarının alımından, hükümet icraatlarına kadar birçok konuda YENiDÜZEN’in sorularını yanıtladı.
• Geçtiğimiz hafta Parti Meclisi toplandı, atamalar ve bürokratlarla ilgili rahatsızlıkların dile getirildiği ifade edildi.
• Ersin TATAR: Bürokratlar üzerinde yoğun baskılar var. Hüseyin Özgürgün’ün söylediği, ‘vatandaşa cevap verilsin, meseleleri çözülsün ve bu şekilde olaylar tıkanmasın.’ Çünkü şikayetler vardır.
Gündem yoğun ve devlet dairelerine gittiğinizde özellikle İçişleri Bakanlığı’nda kuyruklar oluşmaktadır. Bürokratların bazıları yenidir, dolayısıyla bürokrasiyi belki aşmakta sıkıntı çekebilir. Ama inşallah önümüzdeki aylarda biraz daha verimli çalışmalar olabilecek.
Bazen ama bürokratların da elleri kolları bağlıdır. Yasa ne derse o… Şimdi vatandaş gelir ‘işimi hallet’. Tamam ama yasa da böyle emrediyor. Yasaya rağmen birinin işini halletmek de doğru olmaz. Bakanlığım zamanında da biliyorum vatandaş seni aşamayınca Başbakan’a gider. Başbakan telefon eder ‘halledin’ der. Tamam ama bürokrat da der ‘yasaya aykırıdır’. Nasıl halledecek? Birde bu boyutu var. Evet, bürokratlar daha fazla çalışmalı, insanların isteklerine cevap vermeli ama bürokratın açısından bakıldığında her zaman bu yasal meseleler var. Yasayı çiğnemesi söz konusu değildir. Bakanına da gayri yasal bir şeyi imzalatmamalı. Bazı durumlarda bürokrat olayı yanlış yorumlarsa ve bakana götürür, bakanın zafiyetinden yararlanıp, imza attırır, bakanın da başı ağrır. Çok yaşadım bu olayları o yüzden söylüyorum.
• Atamalarla ilgili sorun, sıkıntı yaşanıyor mu?
• Ersin TATAR: Büyük ölçüde tamamlanmıştır. Bu saatten sonra zaten önümüzde net 1 yıl hizmet yılı var. Çünkü 2018’e sarkacak olsa bile seçim, günün sonunda seçim arifesinde verimli işler yapılamaz. Seçim sürecine girilir, seçim yasakları devreye girer. Meclis açıldığında bütçe görüşmeleri de başlayacak. O da bir zaman alacak. Dolayısıyla atamaları bir kenara bırakıp, geriye kalan 1 yılı hizmet yılı olarak değerlendirmek lazım.
• Meclis açılıyor, hükümet programı var, geçirilecek yasalar var ancak hem Meclis’in çalışma temposundan hem de programa uyulmamasından yana çeşitli kesimlerin dile getirdiği memnuniyetsizlik var. Siz komite başkanısınız da, ne yapılmalı?
• Ersin TATAR: Çok önemli yasalar gündemde. Ama dışarıdan bakıldığı kadar da kolay olmuyor bu işler. Çünkü Meclis komitelerinin çalışması ve o yasa tekniğine göre Mevzuat Dairesi’nden, Savcılıktan görüşlerin alındıktan sonra gelip orda komiteden geçmesi, genel kurula gitmesi, onaylanması ve Resmi Gazetede yayınlanması gerçekten uzun bir süreçtir, tahmin edildiği kadar kolay değildir. Vatandaş ‘yasaları geçiremiyorlar’, haklı olarak bunu diyor. Ama Meclis’in yapısına bakıldığında gerçekten işler yavaş gider. Tatil dönemine bakıldığında uzun bir tatil… Böyle bir ülkede bu kadar uzun bir tatil yapma lüksümüz var mı yok mu? Olmadığını biliyoruz ama anayasada bu böyledir. 3 Ekim’de Meclis açılacak, bütçe gündeme gelecek. Bu hem komiteleri hem genel kurulu meşgul eder. Ondan sonra yılbaşı gelir ve bir de bakarsınız 2017 yılına geldiniz. Dolayısıyla Meclis kendi ağırlığını koyup, bu komitelerin daha verimli çalışabilmesi için bir takım çağrılar yapması lazım.
Bir de muhalefet, muhalefet edecek. Ama muhalefet sırf muhalefet edecek diye komitelere katılmamazlık edemez.
• Muhalefetin komitelere katılmaması gibi bir sorun mu var?
• Ersin TATAR: CTP’nin muhalefete düşmesiyle şimdi yaşayacağız onu. CTP-UBP Hükümeti’nde bir sorun olmadı. Ama yine o hükümet bile çok başarılı olmadı. Şimdi şu anda 27 milletvekili ile bağımsızların desteğiyle UBP-DP, CTP muhalefette, TDP’nin ise grubu yok. TDP’de de değerli milletvekilleri vardır. Bir Angolemli’yi ben komitelerde görmek isterim, yok. Çakıcı, Zeki Çeler yok. Çünkü grubu yokmuş. Bu esasında bir eksikliktir. O insanların da gerçekten katkısı olurdu.
CTP katkısını koymalı ki yasalar sağlıklı bir şekilde çıkabilsin. Çünkü günün sonunda o komitelerde iktidar vekilleri onay, muhalefet hayır diyebilir ama onların da mutlaka katkısı olur. DAÜ Yasası örneğin geçmedi, Tufan Hoca (Erhürman) çok emek verdi. Geldi, geldi kaldı. Ama geçmesi lazım. Erdal Özcenk o komitenin başkanı o götürecek, Tufan’ın da gelip ona katkı koyması gerekir. Çünkü günün sonunda memlekete hizmet esastır. O geçecek yasanın tümüne onay vermeseler bile onun içindeki bazı önemli maddelerde kendi düşündüklerini söylemeli ki daha sağlıklı yasa geçsin.
• Geçtiğimiz gün açıklamalarınızda belediyeler yasası, elektrik ve su konusunda ‘gelişmeler var ve bilgimiz yok’ yönünde açıklama yaptınız. Bu önemli konularda iktidarın milletvekili olarak bilgi alamıyor musunuz?
• Ersin TATAR: Bakan, bürokratlar mutlaka çalışmalar yapıyor. Biz MYK’da da bunları konuştuk, tartıştık ve günün sonunda yasa aşamasına geldiğinde mutlaka bizlere bilgi verilmesi gerekir. O komitede olalım veya olmayalım milletvekilleri olarak o çalışmalardan haberimiz olmalı ki süreçlerde desteği sağlıklı bir şekilde verebilelim. Bunu ben geçtiğimiz gün yapılan toplantıda da söyledim. ‘Tamam’ dediler, bu çalışmalar şu anda süratlenmiştir ve zamanı geldiğinde Meclis’e intikal etmeden bize bilgi verilecek. Örneğin elektrik ne olacak? Sunat Atun kadar bilgi sahibi olmak isterim. Belediyeler ne olacak? Sık sık her yere gidiyorum ve vatandaşlar soruyor. Hangi belediyeler birleşecek? Bu gerçekten o bölgeler için çok önemlidir. Dolayısıyla mali disiplinden taviz verilmemesi çok önemlidir. Benden evvel Birikim Özgür, Zeren Mungan da bunları söyledi. Onun için Serdar Denktaş ve ekibine çok önemli görevler düşmektedir. Gelirlerde artışlar olduğu söylenmiştir. Gelirde artışlar olacak çünkü biz sistemi kurduk. İlk önce bu sistemi kuran bendim. Zeren Mungan benim müsteşarımdı. O dönem çok mitingler oldu, çok acil tedbirler aldık, çok da sıkı çektik ama işi o zaman rayına koyduk ve gelirlerde bir takım artışlar başladı. Onun meyveleri şimdi alınmaya başlandı. Serdar Denktaş ve ekibi bu mali disiplini bozmamalıdır ve vatandaşa verilecek intiba da çok önemlidir. Çünkü vatandaş baktığında o duruşu iyi takip eder, izler.
• Siz vatandaş olarak bu mali disiplini takip ediyor musunuz?
• Ersin TATAR: Meclis açılınca bazı değerlendirmeler yapacağım. Ama günün sonunda o duruş, o güven mekanizması çok önemlidir. Örneğin seyrüsefer olayında vatandaş sorguluyor niçin böyle yaptılar diye? Bu daha önce etraflıca tartışılmalıydı. Anladığım kadarıyla hükümet içinde de tam tartışılmadı. Ona göre bir açıklama yapılırdı.
Ama erken bir karardır. Tam hesabı kitabı ve ne zaman yapılacağı tartışılmadı… Ve nitekim yapılamadı. ‘Seyrüseferden vazgeçtim ama benzine mazota koyacağım?’… Ne kadar koyacaksın? 50, 60 kuruş? Tabi ki bunun da ekonomiye çok farklı yansımaları olur. Şu anda ise son kararın ne olduğunu bilmem. Hala daha bir çalışma olduğunu söylüyorlar.
• TÜK’ün iyileştirilmesi için yüzde 3 ithal ürünlere fon konulması olayı da tepki topladı…
• Ersin TATAR: Siyaset bu fonu yaşatmak istedi. TÜK çünkü bir denge unsurudur. Ama ithalat pahalılaştırılmıştır. Gerçekten haksız bir rekabet var. Dıştan gelen ürünlere reklam desteği vardır, artı bu ürünler milyonlarca insana satıldığı için ürün ve marka üstünlüğü ile bizim kendi ürünlerimizi ezer geçer. Bu da haksız rekabeti doğurur. Bu haksız rekabetin giderilmesi için bir fona ihtiyaç olabilir. Ama o fon tabiî ki bizim bu bütçe disiplini ve maliyet politikaları çerçevesinde bütçeye aktarılmalı. Bütçe de o parayı dilediği gibi kullanır. İster çevreyolu yapar ister, hastane, okul, isterse TÜK’e verir. Burada yapılan nedir? Bu para TÜK’e gelecek. Ekonomistler ise bunun yasal olmadığını söylüyor. Çünkü bu fon TÜK’e direk aktarıldığında TÜK’ün kendi bütçesi vardır, o bütçenin geliri de gideri de belidir. Şimdi sen pat diye böyle bir fon uygularsan ve TÜK’ün harcamalarına kullanırsan gayri yasaldır, bu yönde tartışmalar vardır.
• Siyasilerin batırdığı bir kurum, cezasını halk çekiyor, bu adaletli mi?
• Ersin TATAR: Bu bir siyasettir. Eğer suç varsa Tarım Bakanı gibi mahkemeye götürürsün ya da siyaseten bunun faturasını sandıkta ödersin. Şimdi TÜK gerçekten bu piyasada denge unsuruysa köylünün, çiftçinin, hayvancının ürünlerini satışında gerçekten fiyat bulma noktasında hizmeti varsa TÜK’ün devam ettirilmesi siyasi iktidarın bir tercihidir. İktidar şu an diyor ki; ‘TÜK’ün bu haliyle piyasada önemli işlevi vardır. Denge unsurudur ve devam etmeli. Dolayısıyla ben bu tedbiri alıyorum’. Şimdi buradaki sıkıntı dediğim gibi bu fon direk bütçeye ve bütçeden TÜK’e bir katkı olarak verilseydi o zaman yasallığı hiç sorgulanmazdı. Şimdi ne oldu? Fon konuldu, direk TÜK’e aktarılması için ve bütçe bypass edildi.
• Makam araçlarının alımı noktasında da hükümet çok eleştirildi, eski bir Maliye Bakanı olarak sizin değerlendirmeniz nedir?
• Ersin TATAR: Maliye Bakanı iken bu konularda çok baskı gördüm. Çünkü uzaktan gelenler gidenler, yetersiz arabalar… Ama biz bu tür sıkıntılarda vatandaşın da tepkisini öngörebildiğimiz için gümrüklerde terk edilmiş araçları aldık. 4.5 yılda 2 tane araba aldık. O da mecbur olduğumuzdan. Çünkü ilgili bakanlara tahsis etmek için araba bulamadık. Şimdi o kadar ihtiyaç var mıydı, yok muydu bilmiyorum ama baktığımda hükümet Mercedes konusunda kendi kendine bir sıkıntı yaratmıştır.
--------------------------------------------
MAKAM ARAÇLARININ ALIMI…
“Tuhaf buldum”
• Böylesi bir dönemde alınması doğru muydu?
• Ersin TATAR: Biz sıkıntıları gördük, vatandaşın vereceği tepkileri öngördük, çok baskı yapılmasına rağmen almadık. Ama Serdar Denktaş’ın açıklamalarına baktığımda o daha rahat ‘zaten bütçe içerisinde vardı’ diyor ama Birikim Özgür de diyor ki; ‘Maliye Bakanlığı olarak biz bu kalemi sadece makam arabaları için değil devlette birkaç bin araç vardır, dökülüyor onlar için koyduk.’
Maliye Bakanı olduğum dönemde çalışma yaptım. Gerçekten gelen raporlar her yerde o araçların bir gereksimi vardır. Postadan tutun da Sosyal Sigortalar Dairesi’nin herkesin bir gerekçesi vardır. Çalışan o araçları kullanmak zorundadır.
Şimdi o kadar bir trafik var ki yollarda, devlet bunu tekrardan gözden geçirmeli. Eskiden olduğu gibi motosiklet ile bazı işler yapılabilirse odacılara motosikletler alınmalı. Bugün Gönyeli’ye belki de arabayla 1 saatte gider, motorla 15 dakikada. Netice itibarıyla bütçedeki rakam Birikim Özgür’ün açıklaması bütün araç ve gereçler içindi, sadece bakanların makam araçları için değil. Artık onlar bu kararı verdi. Ama günün sonunda Serdar Denktaş da gerçekten doğru yaptığına inanıyor. Kombos’la bir anlaşma yapıldı. Ben Mercedes gibi aracın 2 yılda bir yenilenmesini de tuhaf buldum. Benim bildiğim Mercedes 10 yıl gider. 10 yıl giderse niye 2 yılda yenileyeceksin? Bu o firmanın işine gelir ama daha dikkatli olunabilirdi.
• Alım yöntemi doğru mu?
• Ersin TATAR: İhalesiz alındıysa doğru değildir tabi ki, ihale edilmesi lazımdı. Ama bilmiyorum, bir açıklama gelmedi. Benim zamanımda tüm alımlar ihale ile yapıldı.
• UBP’nin bazı örgütleri, vatandaş hükümetin icraatlarından rahatız. Hükümetin performansından, icraatlarından memnun musunuz?
• Ersin TATAR: Hükümet daha yenidir. Yaz dönemi geçirmiştir. Elbette biraz daha zaman tanımalıyız. UBP-DP koalisyon hükümetidir, Sayın Başbakan ‘uyum içinde çalışılmaktadır’ diyor. Onun için bekleyip, zaman tanımak lazım. Ama günün sonunda seçime 1 yıl kaldı, 2017 yılı hizmet yıldır. 2017 yılında hükümetin performansını daha iyi değerlendireceğiz ama ülkede şimdi görüşmeler sürüyor. Burada da hükümet biraz daha ortaya çıkmalı ve müzakere süreciyle ilgili neler olup bittiğini detaylı halkla paylaşmalı. Bir plan çıkarsa referanduma gidilecek. Bütün ülke buna kilitlenecek. Hükümetin günlük yaptığı hastane mi, yol mu yapacak bütün bunlar üçüncü planda kalacak. Esas herkesin konsantre olacağı mesele bu Kıbrıs meselesi olacak. Gerçekten çok yoğunlaşmış bir sürece giriyoruz. Dolayısıyla Akıncı, belki hükümetten birini yanına almadı ama günün sonunda bu olayları takip etmek bunları halkla paylaşmak bizim görevimiz olacak. Türkiye ile olan ilişkiler de önemlidir.
Mesela Birikim Özgür’ü takdir ediyorum ama Türkiye’ye bakanlar gidip geldikten sonra PM toplanıyor, karar alıyor, geri gidiyoruz bakanlar ortada kalıyor. Gerçekten Birikim Özgür, Erkut Şahali’ye haksızlık oldu ve toplumda buna tepki gösterdi. Su geldi geliyor, geldi, dağıtımında sıkıntı işte kilitlendi olaylar.
Şimdi ise bu hükümetin Türkiye ile bu ilişkileri daha iyi götürüyor ve partilerinden de muhalefet görmüyor izlenimi vardır. Bu biraz da parti tabanı ve biz milletvekillerinin desteğine de bağlı. Mızıkçılık yapacak olsak biz de çıkar bir şeyler söyleriz. Havayı bozarız. Zaten 27 milletvekilinin 2’si meclise gitmediğinde hükümet düşer. Dolayısıyla bir takım olarak hepimiz de eşdeğeriz ve hiçbirimiz, bakanlar da kendisini herhangi bir milletvekilinin üstünde görmemeli. Çünkü 2 milletvekili meclise gitmediğinde o bakan o koltukta oturamaz.
BAKANLAR…
“Lüzumsuz kabuller, lüzumsuz beyanatlar”
• Böyle bir rahatsızlığınız mı var?
• Ersin TATAR: Yok, ama ben tabi okuyorum, görüyorum işte böyle lüzumsuz kabuller, lüzumsuz beyanatların olmaması lazım. Çünkü vatandaş sizden iş bekliyor dolayısıyla reklam yapmayacaksın fazla… Reklama gerek yok. Yani o bakan oldu, ben milletvekili kaldım. Sen bütün gün reklam yapacaksın ben de seni destekleyeceğim komitelerde, o Meclis’te bodrum katında… Dolayısıyla birbirimize hürmet duymalıyız. Bunu da söylemekten rahatsızlık duymam. Mesaj da kime giderse gitsin, umurumda değil. Senin bir şey söyleyeceğin varsa çık söyle ama ‘bugün onu yapacağım bugün bunu yapacağım’ deyip de ortada bir şey yok, o zaman fazla reklam yapmayın. Şimdi bu çarşaf liste olayı geçti ya eskiden herkes bölgesindeydi şimdi bakarım bilmem ne bakanı, nerde… Tamam, gittin de ne yapmaya gittin? Ansızın Yedikonuk’ta bulunur. Ne yaptın Yedikonuk’ta? Makam aracıyla gittin, 3 bürokratta beraberinde ne yaptın orada? Seçimi düşünerek gitmeyeceksin.
• Sürekli bir şekilde kabine değişikliği olacağı yönünde iddialar yazılıyor. Hatta Özgürgün’ün kurultayda aday olan kişileri özellikle Ünal Üstel’i kabineye koyacağı yönünde söylentiler var.
• Ersin TATAR: Bence kabine değişikliği olmayacak. Bakanlık vermemesi daha iyi… Çünkü bir ekip kuruldu, Bakanlar Kurulu oluştu. Bu Bakanlar Kurulu doğrusuyla, yanlışıyla, sevabıyla, günahıyla 1 yıl daha devam etsin. En sonunda bu işin mükafatını da alırlar, cezasını da… Bu saatten sonra kabine değişikliği doğru olmaz.
GİRNE EMİRNAMESİ
“Yapılış şeklinden rahatsızlık duydum”
• Girne Emirnamesi alelacele yayınlandı tüm karşı çıkışlara rağmen… Siz de Girne bölgesinde oturuyorsunuz, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
• Ersin TATAR: Gelişmeden yanayım. Ama sahillerin değerlendirilmesi adına bu emirnameye şehirciler, plancılar, belediyeler oturup ‘Girne için bu daha iyi olur, bu olursa daha fazla turist gelir, istihdam olur, ekonomi kalkınır’ yönünde bir kanaat oluştuysa, o zaman tamam. Çevreyi korumak lazım ama bu her zaman her yerde var. Rum tarafında da bildiğiniz gibi çok sıkıntılar var. Doğa bozuldu çünkü turizm 3 milyona çıktı. Bizde de mutlaka emirnameden sonra daha fazla otel yapılacak. Çünkü eskiden 4 kat iken yapılmayacak olan otel, şimdi 7 kat olduğu için yapılacak. Ekonomik menfaatler sebebiyle. Ama günün sonunda algı yönetimi de çok önemli. Şimdi vatandaş baktığında ‘bunlar şu oteli kurtarsınlar’ diye bu düzenlemeyi yaptılar diye bir imaj varsa bu yanlış oldu. Bunu bu noktaya getirmemek lazımdı. Bunu daha bilimsel, sivil toplum örgütleriyle, bölge halkıyla birlikte düzenlenseydi daha iyi olurdu. Dolayısıyla bir tatsızlık yaşandı. Ama günün sonunda bu emirnameye ben karşıyım demeyeceğim. Fakat yapılış şeklinden rahatsızlık duydum. En doğrusu ise imar planıdır.
• Son olarak neler söylemek ne mesaj vermek istersiniz?
• Ersin TATAR: Kıbrıs Türk halkı geleceğiyle ilgili çok önemli bir sürecin arifesindedir. Bizim en büyük dileğimiz KKTC, eğer ilerde bir federal cumhuriyet oluşacaksa mutlaka kuzeyde Kıbrıs Türk halkının bir devleti olmalıdır. Kuzeyde gerek nüfus ve mülkiyette sarih çoğunluğun Türklerin olduğu bir bölge olarak ilelebet yaşayabilmesidir. Geleceğimizi asla ve asla tehlikeye atmamalıyız. Bu adada yaşamak ve varolmak isteriz.